Cemil Tugay'ın medya ahlakı: Biat et, ilanı al!
Şimdi size bir belediye başkanı portresi çizeyim: Kendi partilisini sırtından hançerleyen...
İzmirli seçmenin gözünün içine baka baka “Benim ilgim yok” deyip ardından mahkeme kararıyla şikayetçi olduğu ortaya çıkan bir başkan...
Evet, bu kişi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay.
Kendi partilisini savcılığa veren bir belediye başkanı!
Yani kendi siyasi evlatlarını kurban verip, sonra dönüp “ben değilim” diyerek kamuoyunu yanıltan biri...
Ve ne zaman bu çifte standardı haberleştirsek...
Ne zaman bu maskeyi düşürsek...
Ne zaman bu ahlaki çöküşü yazsak...
Karşımıza dikilen bir tavır oluyor: “İlan verilmeyecek!”
Pardon ama...
Biz gazeteciyiz!
Mesleğimizin temeli, gerçeği yazmak…
Siz isteseniz de istemeseniz de!
Kendi partilisini savcılığa veren bir başkanı yazmak gazeteciliktir.
İşinden edilen 300 emekçiyi yazmak haberciliktir.
Bir belediye başkanının kamusal gücünü, eleştiriye tahammülsüzlük için kullanmasını yazmak, topluma borcumuzdur.
Çünkü biz ahlaklı insanlarız!
Vicdanımızı koltuğa, makam odasına, reklam listesine göre konumlandırmayız.
Ve ahlaklı bir insan, bunları görmemezlikten gelemez.
Gazetecilik bazen rahatsız eder.
Bazen okkalı sorular sorar.
Bazen dostu kızdırır, muhatabı öfkelendirir.
Ama gazetecilik budur!
Siz partili arkadaşınızı savcılığa şikayet ederken siyasi kariyerinizi kurtarmaya çalışıyor olabilirsiniz.
Ama biz bu şehre ve bu halka karşı görevimizi yapıyoruz.
Yazıyoruz.
Yazmaya devam edeceğiz!
Ve hatırlatıyorum:
Bu yazılır!
Hem de bangır bangır yazılır.
Ne ilan korkusu, ne koltuk şantajı engel olamaz.
Çünkü bu mesleğin şerefi, sizin hırslarınızdan büyüktür!
Sayın Başkan Cemil Tugay,İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne seçildiğiniz günden bu yana yaptığınız işlerle değil, yarattığınız krizlerle gündemdesiniz. Atamalarınız tartışıldı. Görevden almalarınız konuşuldu. Kendi belediye kadronuz içinde bile "istenmeyen adam" ilan edildiniz.
Ama bir şeyi başardınız…
Kendinize itaat etmeyen herkesi “hedef” ilan etme konusunda rekor üstüne rekor kırdınız.
Ve en son ne yaptınız biliyor musunuz?
300 belediye emekçisini işinden ettiniz.
Evet, öyle yaptınız...
Yıl olmuş 2025, solcu geçinen bir belediye başkanı, sosyal demokrat etiketi taşıyan biri, sabah işe gidip akşam çocuğuna ekmek götürmeye çalışan 300 insanı kapının önüne koydu.
Neden?
Gereksizdi, keyfiydi...
İsyan etmeyeceklerini düşündünüz çünkü.
Ama yanıldınız!
Ben bu şehirde gazetecilik yapıyorum.
Emeğin yanında, haklının yanında, alın terinin yanında duruyorum.
O işçilerin sesi oldum.
Çünkü basının görevi de budur zaten: Sessizin sesi olmak!
Ama bu tavrım sizi rahatsız etmiş.
Ve siz ne yaptınız?
Eleştirildiniz diye ne yaptınız?
2009 yılından bu yana yayın yapan haber sitem Ege Postası’nı belediye "ilan listesinden" çıkardınız.
Reklam vermeyerek cezalandırabileceğinizi sandınız.
Bence bunu yaparken "utanmalısınız"
Ben 25 yıldır bu mesleğin içindeyim.
Görmediğim baskı kalmadı.
Siyasetçisinden patronuna, belediye başkanından reklamcıya kadar kimse eksik olmadı.
Ama ne olursa olsun...
Boyun eğmedim.
Cemil Tugay gibi “reklamla tehdit eden” çok oldu.
Ama biz o tehditlerin altına ezilmedik.
Kalemimizi satmadık.
Vicdanımızı kiraya vermedik.
Bu mesleğin onurunu sonuna kadar savunduk.
Şimdi geldik bugüne...
Cemil Tugay “gelgitli” siyasetçinin tiyatrosuna...
Güç zehirlenmesi yaşayan başkana allah yardım etsin..
Hani şu 300 işçiyi kapının önüne koyup sonra geri almak zorunda kalan başkan...
Hani eleştirilince, Ege Postası'nı ilan listesinden çıkaran “sosyal demokrat”...
Yetmedi!
"Eleştiriyorsan reklam yok!" kafasına büründü.
Basını sopa zanneden bir anlayışla...
Ama esas bomba şu: Geçtiğimiz aylarda ne dedi bu başkan?
“Bunlar gazetecilik yapmıyor, ticaret yapıyor!”
Bu sözleriyle kimi kastetti?
Ege'de SonSöz!
Evet, aynen öyle…
Şimdi durun, sıkı durun: Aynı Cemil Tugay, geçen hafta kalktı gitti, bu ‘gazetecilik yapmıyor’ dediği ekiple 2.5 saat canlı yayın yaptı!
Bakın yanlış duymadınız:
2 saat 30 dakika boyunca methiyeler dizdi, kameralara poz verdi, ekran başında ‘mutlu mesut’ bir yayın yaptı.
Hani bunlar gazeteci değildi başkan?
Hani bunlar ticaret yapıyordu?
Daha da ilginci şu: Kendi ağzıyla ilçe belediye başkanlarına ne diyordunuz, “Bu adamlara ilan vermeyeceksiniz.”
Yani hem bu insanları işaretleyip hedef göster,hem arka planda ilan ambargosu uygula,hem de sonra çık o insanların ekranına 2.5 saat yayında poz kes!
Bu nasıl bir siyasi tutarsızlık?
Bu nasıl bir karakter testi?
Ne diyeyim, gerçekten akıl alır gibi değil.
Cemil Tugay bir karar versin: Basını düşman mı görecek, propaganda aygıtı mı?
Yoksa iktidara gelene kadar “özgür basın” deyip, iktidara gelince “biat eden basın” mı isteyecek?
Sayın Tugay, siz reklam verseniz de vermeseniz biz gerçekleri yazmaktan vazgeçmeyiz.
Benim yazılarım serttir.
Ve belediye ilanıyla yumuşatmayız.
Bir de küçük not: Sayın Tugay sizden değil, halktan güç alıyoruz.
Kamu yararını gözetiyoruz, çıkarınızı değil.
Son sözüm şu: Basın özgürlüğünü cebindeki bütçeyle terbiye etmeye çalışanlar, tarihin çöp kutusunda sansürcü yöneticiler olarak anılacak.
Ama biz?
Biz işçinin, halkın, gerçeklerin yanında olmaya devam edeceğiz.
Ve evet...
Bunu siz beğenmeseniz de yazacağız.