Dolar 40,4526
%0.09
Euro 47,5288
%-0.04
Altın 4.457,750
%-0.01
Bist-100 10.612,00
%-0.04

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

Sendika tuş olmadı, Manşet mahvoldu

Eylemi bitiren video mu?

Yoksa gazeteciliği bitiren manşet mi?

Geçtiğimiz hafta Egedesonsöz’ün internet sitesinde çıkan o “şaheser”i görmüşsünüzdür:“Başkan konuştu, sendika 120 dakikada tuş oldu!”

Ne cevher ama!

Bir manşet değil, bir linç bildirisi!

Bir habercilik değil, bir dalkavukluk şöleni!

Hani derler ya “bu bir gazetecilik faaliyeti değil, bu bir mizansen” diye…

Tam olarak öyle…

Bu manşet bir gazetecilik faaliyeti değil, bu manşet bir utanmazlık faaliyetidir.

Bu manşet bir “şakşakçılık protokolü”dür.

Bu manşet, kameraya bakıp “Bizim patron Cemil, ağzını açtı, sendika diz çöktü” deme çabasıdır.

Ama sevgili dostlar, şimdi size gerçek videoyu anlatayım.

O videoda görünmeyen sahneye, fondaki esas oyuna gelelim.

Meğer ne olmuş biliyor musunuz?

O meşhur uzlaşma, o eylemi sonlandıran sihirli görüşme…

Aslında bir kişinin inisiyatifiyle, bir kişinin aklıselim duruşuyla gerçekleşmiş.

İsmi lazım değil.

Yani aslında lazım: Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki.

Ömer Başkan, işçilerle sendikayı, Cemil Tugay’la bir araya getirmiş.

Ara bulmuş, söz birliği sağlanmış, metin yazılmış, çerçeve çizilmiş.

Yani uzlaşı masası kurulmuş, gerginlik yumuşatılmış.

Ama sonra ne olmuş dersiniz?

Tugay’ın “akıl hocaları” devreye girmiş.

Bakın burası çok enteresan:

“Başkanım…

Bu iş böyle çözülürse, eylemi Ömer Eşki bitirmiş olur.

Bu da size yazmaz!

Sizin liderliğinize gölge düşer.

Buyurun buradan yakın!

İzmir’de işçilerin ekmeğini konuşurken, kim daha çok alkış alır kaygısıyla masayı deviren bir akıl tutulması yaşanmış.

Sonra ne olmuş?

Aynı gün konuşulan sözleşme metni, birkaç gün sonra “Cemil Başkan sert konuştu, sendika diz çöktü” diye manşetlere taşınmış.

Oysa sözleşmenin içeriği aynı…

Oysa anlaşma metni aynı.

Oysa talep edilen şartlar aynı.

Değişen ne?

Sadece perde arkasında kimin görüneceği…

Ve şimdi soruyorum:

360 insanın işten çıkarılmasıyla başlayan bu sürecin sonunda manşetlere böyle bir skandalı taşımak hangi vicdana sığar?

İnsanlar çoluğunun çocuğunun nafakasını kaybetmiş, belediyenin eli biraz yumuşayınca evlerine ekmek girecek diye umutlanmış.

Sen çıkmışsın, bunu “bir adamın karizmasıyla” açıklıyorsun.

Ne büyük haksızlık!

Ne büyük kibir!

Oysa gerçek, çoğu zaman manşetlerin altındadır.

Ve bu kez o gerçeği saklayanlar değil, ifşa edenler kazanacak.

Son söz:

Eylemi başkan mı bitirdi, sendika mı çöktü tartışmasına girmeyin.

Siz sadece şu soruya odaklanın:İşçiler kazandı mı?

Cevap evetse, gerisi teferruattır.

Ama unutmayın…

Bu “manşetçilik” bir gün herkesin yüzüne tokat gibi çarpar.

Ve o tokat, en çok alkışla dans edenlerin suratında patlar.