Dolar 39,6585
%-0.03
Euro 45,9105
%0.29
Altın 4.311,740
%0.34
Bist-100 9.141,00
%-0.67

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

CHP’li Belediyeler ya omuz omuza duracak, ya tek tek düşecek!

Ne zaman bir belediyede grev olsa...

Ne zaman işçilerle başkanlar karşı karşıya gelse...

İlk refleks hep aynıdır: "Belediye başkanı ne yapıyor?"

"Niye önceden önlem almadı?"

"Bu kriz yönetilemiyor!"

Kolaycılığa kaçmak işin en kolayı…

Ama kimse sormaz:

Bu grev niye çıktı?

Bu tabloyu yaratan sadece belediye mi?

Yoksa bu işin arkasında daha büyük bir siyasal operasyon mu var?

Türkiye öyle bir ekonomik yangının içinden geçiyor ki, sadece haneler değil, belediyeler de cayır cayır yanıyor. Ve yangını söndürmesi beklenenler, ‘hortumu belediyelerin boğazına dolamış’ durumda.

Buca’da altıncı gününe giren grev, tam da bu tablonun özetidir.

Belediye Başkanı Görkem Duman çıktı, saklamadı, kıvırmadı, bahane üretmedi.

“Gerçek bu,” dedi.

“Belediyenin sırtına önceki dönemden SGK ve vergi borcu yüklenmiş,” dedi.

“Gelirimizin yüzde 40’ı daha hesaba girmeden kesiliyor,” dedi.

“İller Bankası ödeneklerini tırpanlıyorlar,” dedi.

Ve en önemlisi…

“Çalışmak isteyen işçiler bile baskı altına alınıyor, tehdit ediliyor,” dedi.

İşçisini karşısına değil, yanına aldı.

Ama bazı gruplar, bu krizi fırsat bilip siyasi şovuna girişti.

Grev bir hak mücadelesi olmaktan çıktı, bir CHP’li belediye boğma operasyonuna dönüştü.

Ama bir dakika!

Bu karanlık tabloda içimizi ısıtan bir şey oldu: Dayanışma!

Uzun süredir köşemde dile getirdiğim ama bir türlü pratiğe geçmeyen o sihirli kelime: Dayanışma.

Ve bu kez lafta kalmadı.

Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki...

Çiğli Belediye Başkanı Onur Emrah Yıldız...

Balçova Belediye Başkanı Onur Yiğit...

Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa Günay…

Hepsi kol kola girdi, Buca’ya gitti.

Görkem Duman’ın yanında olduklarını açık açık ilan etti.

Düşünebiliyor musunuz?

CHP’nin kendi içinde paramparça olduğu, herkesin birbiriyle içten içe didiştiği bir dönemde…

Kulağını o kavgaya tıkayan dört ilçe belediye başkanı çıktı, “Şimdi kavga değil, dayanışma zamanı” dedi.

Bu fotoğraf, günün en güzel karesiydi.

Sadece Duman’a destek değil…

CHP’nin geleceğine dair bir umut ışığıydı.

İşin özüne gelelim…

Bu grev, yalnızca bir belediye kriziyse, herkes köşesine çekilebilir.

Ama eğer bu grev, CHP’li belediyelere dönük organize bir ekonomik kıskacın sonucuysa, o zaman mesele artık bir Görkem Duman meselesi olmaktan çıkar.

Bu yüzden…

Cemil Tugay’a büyük bir sorumluluk düşüyor.

Basmane’de “krizi çözen başkan” olarak çıkan Tugay, şimdi de Buca’da “dayanışmayı büyüten başkan” olmalı.

İzmir’in tamamının başkanı olduğunu, sadece kendi binasında değil, her ilçede göstermeli.

Çünkü mesele sadece maaş değil…

Mesele sadece iş bırakma değil…

Mesele sadece SGK borcu değil…

Mesele, CHP’nin topyekûn ekonomik kuşatmaya karşı vereceği sınavdır.

Bu sınavdan kimse tek başına çıkamaz.

Bir not da sendikalara: Mücadele etmek, hak aramak kutsaldır.

Ama yönü doğru olmazsa…

Yarardan çok zarar verir.

Bugün işçinin yanında olduğunu söyleyen ama belediyeyi felç ederek halka hizmeti engelleyen her eylem, iktidarın istediği algıyı besler: “CHP’li belediyeler yönetemiyor.”

Bu algının kazananı ne işçi olur, ne halk olur.

Sadece iktidar olur.

Sonuç?

Buca’daki grev elbet sona erecek.

Ama o gün geldiğinde geriye bir şey kalacak: Kimin gerçekten mücadele verdiği…

Kimin bu kavgada yalnız bırakıldığı…

Ve kimin kol kola girip “biz birlikteyiz” dediği…

İşte o gün, bu yazının başlığı tekrar okunmalı: Grevin İçinden Dayanışma Çıktı!

Çünkü mesele, bir grev değil…

Bir geleceği birlikte inşa edip edememe meselesi…