Görkem Duman Tek Başına! Tugay Sahaya İnecek mi?
Ekonomi... Öyle bir yangın ki bu aralar sadece mutfakları değil, belediye bütçelerini de cayır cayır yakıyor. Öyle bir enflasyon ki, asgari ücret daha hesaplara yatmadan eriyor, belediyeler ise hizmet ile hayatta kalma arasında bir tercih yapmak zorunda kalıyor.
Ve tam da böyle bir dönemde, Buca Belediye Başkanı Görkem Duman çıktı, ne sakladı ne de kıvırdı. Gerçekleri olduğu gibi söyledi.
Kıvırmadan, korkmadan, topu taca atmadan…
Bu ülkede yerel yönetimler üzerinde nasıl bir baskı olduğunu artık sağır sultan bile duydu. Hele ki CHP’liysen… Hele ki bir şeyleri gerçekten düzeltmeye niyetliysen, Ankara’dan gelen “mali ayar çekmeleri” de cabası.
Başkan Duman, bu ekonomik ablukaya karşı bir belediye başkanının ne yapabileceğini yaptı: Şeffaf oldu, samimi oldu ve işçisini, emekçisini karşısına değil, yanına aldı.
“Size maaş ödemekte zorlanıyoruz” demedi yalnızca. “Neden zorlanıyoruz, kim bu sıkıntının sorumlusu, nasıl aşarız?” sorularına açık açık yanıt verdi.
İller Bankası’ndan gelen payların kesilmesi…
Önceki dönemin SGK ve vergi yükü…
Gelirin yüzde 40’ının buharlaşması…
Kimse bunu konuşmak istemiyor. Ama işin özü burada. Belediyelerin boğazına takılmış bu borç çemberi, sadece Buca’yı değil; İzmir’i, İstanbul’u, Mersin’i, Adana’yı da kilitliyor.
Ve bu tablo ortadayken, bazı sendikaların siyasi gösterilere dönüşen grev hamleleri de ister istemez sorgulanıyor.
Soruyorum: Bu grev, belediyeye nefes aldırıyor mu yoksa boğazını daha mı çok sıkıyor?
Belediye başkanı çözüm için çırpınırken, işçi kardeşlerimizin mücadeleyi yanlış hedefe çevirmesi, halkı da belediyeyi de yıpratmaktan başka neye yarıyor?
Görkem Duman, bu grevin “ekonomik gerçekleri değiştirmeyeceğini” söylüyor. Haklı. Çünkü mesele sadece bir belediye meselesi değil. Mesele, iktidarın yerel yönetimleri ekonomik abluka ile diz çöktürme taktiği.
Buca'da durum böyle iken geçtiğimiz günlerde İZENERJİ grevini çözen, sendikayla doğrudan masaya oturarak "kriz çözücü" kimliğini perçinleyen bir Cemil Tugay vardı karşımızda.
Liderliğini konuşturdu.
Cesur davrandı.
Hem işçilerin hem İzmir halkının gözünde büyük saygı kazandı.
Ama şimdi gözler bir başka yere çevrildi:
Buca’da grev var.
Ve Buca Belediye Başkanı Görkem Duman, bu krizin ortasında tek başına mücadele veriyor.
Ekonomik kriz kapıda değil, kapıyı çoktan kırdı geçti.
Maaşlar ödenemiyor, gelirlerin yüzde 40’ı kesiliyor.
İller Bankası payları düşürülüyor, geçmiş dönem borçları yeni yönetimin sırtına yükleniyor.
Ve tüm bu tabloya rağmen, Başkan Duman çıkıp açık açık konuşuyor.
"Şeffafım," diyor.
"Çözüm arıyorum," diyor.
"Emekçilerimin yanındayım ama bu grev, ne belediyeye ne halka fayda sağlar," diyor.
Ve işte tam bu noktada,İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’a tarihî bir sorumluluk düşüyor.
Buca’ya yalnız olmadığını göstermek,
CHP’li ilçe belediyelere “Ben buradayım” demek,
İktidarın yerel yönetimler üzerindeki ekonomik baskısına karşı omuz omuza durmak zamanı.
Basmane’de ‘krizi çözen başkan’ olarak çıkan Tugay, şimdi Buca’da ‘dayanışmayı büyüten başkan’ olmalı.
Çünkü mesele yalnızca maaş değil,
Mesele yalnızca bir grev değil…
Mesele, CHP’li belediyelere yönelik sistematik ekonomik kıskaca karşı birlikte direnme meselesi.
Başkan Duman'ın açıklamalarını okuyan herkes, olayın samimiyetini, şeffaflığını ve çözüm arayışını görebilir.
Ama bu tür krizleri yalnız başına bir ilçe belediye başkanının sırtlaması ne adildir ne de siyaseten doğrudur.
İzmir Büyükşehir Belediyesi bu sürece sadece izleyici olarak kalamaz.
Cemil Başkan, İzmir’in tamamının başkanıysa ki öyle olduğunu Basmane’de gösterdi şimdi de Buca için devreye girmelidir.
İzmir CHP’de değişim diyorsak, bu değişim birbirinin elini tutan başkanlarla olur.
Dayanışmayla olur.
Ayrı ayrı değil, omuz omuza yürümekle olur.
Bugün Buca’da dayanışma zamanı.
Bugün, CHP’li belediyeler arası “siyasi kardeşlik” zamanı.
Ve bugün, Cemil Tugay’ın “liderlik” sınavının ikinci perdesi…
Basmane’de bir hikâye yazıldı.
Şimdi o hikâyenin devamı Buca’da yazılmalı.