Bir kaybedişin tuhaf hikayesi!
Tarihler 10 Mayıs 2010’u gösterdiğinde pek çok kişinin ne hatırladığı ne de önemsediği bir olay gerçekleşti.
Kaset komplosuna maruz kalan Deniz Baykal, CHP Genel Başkanlığından istifa etti.
O gün bugündür özellikle de muhalif partiler siyaset mühendisliğiyle dizayn ediliyor.
Dönelim son günlerin çalkantılı, bir o kadar da yıpranan ve yıpratılan partisi CHP’ye…
Ne diyorduk;
Baykal’ın istifasının ardından
Cumhuriyet Halk Partisi 33. Olağan Kurultayı, 22-23 Mayıs 2010 tarihinde toplandı.
Divan Başkanlığını partinin dönemin TBMM Grubunun Başkanvekili olan Kemal Anadol yürütürken, Kurultay’da genel başkanlık seçimine Kemal Kılıçdaroğlu tek aday olarak katıldı ve CHP’nin 7. Genel Başkanı seçildi.
Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığı, aralıksız olarak 13 yıl sürdü. Ta ki 2023 yılında yapılan 38. Olağan Kurultay'da görevi yeni seçilen genel başkan Özgür Özel'e devretmesiyle son bulana kadar.
2010 yılında halkın ve partililerin büyük desteğiyle yeni bir umutla Kılıçdaroğlu, genel başkan olmuştu.
Kılıçdaroğlu, o dönem Türkiye Cumhuriyeti tarihinin dönüm noktalarından biri olan 12 Eylül Anayasa değişikliği referandumunu kucağında buldu.
Kısa sürede coşkulu kampanyalar düzenlendi.
Ancak beklenen olmadı ve referandum sonucunda yüzde 57,88 ‘evet’ ve yüzde 42,12 ‘hayır’ oyu çıkarak anayasa değişiklikleri kabul edildi.
Ertesi yıl takvimler 12 Haziran 2011'i gösterdiğinde yapılan genel seçimlerde CHP oyların yüzde 25,98'ini alarak ana muhalefet partisi konumunu korumasına rağmen kitleler CHP’ye desteğini sürdürmeye devam etmişti.
7 Haziran 2015'te yapılan genel seçimlerde, Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığında seçime giren CHP'nin oy oranı bir önceki genel seçime göre yüzde 1,03 azalarak yüzde 24,95 olmuştu.
Seçimde birinci olan Adalet ve Kalkınma Partisi ise oyların yüzde 40,87'sini almıştı.
Seçim sonuçlarına göre, hiçbir siyasi parti tek başına iktidar olabilmek için gerekli olan sandalye sayısına ulaşamamıştı.
Uzun süren koalisyon görüşmelerinden sonuç çıkmayınca, seçimlerin yenilenmesi kararlaştırıldı ve erken seçim tarihi ise 1 Kasım 2015 olarak belirlendi.
1 Kasım 2015'teki yapılan genel seçimlerde CHP yüzde 25,32 oy alırken bir hayal kırıklığı daha yaşatmıştı.
Pes etmeyen Kılıçdaroğlu, genel başkanlığa‘devam’demişti.
Tarihler bu kez 16 Nisan 2017’yi gösteriyordu. Yine bir Anayasa değişikliği referandumu yapılacaktı.
Türkiye için yine kritik bir eşikten geçiliyordu.
2017'deki Anayasa değişikliği referandumu sonrasında parlamenter sistemin kaldırılarak yerine başkanlık sisteminin getirilmesi için Anayasa’da değişiklik yapılmıştı.
Sonuç bir kez daha hüsran olmuştu.
Seçimde ‘Evet’ diyenlerin oy oranı yüzde 51,41 olurken,‘hayır’ ise yüzde 48,59 çıkmıştı.
Referandum sonucu ile Türkiye’nin yönetim şekli değişirken, seçim sonrası belki de sonucu direkt etkileyen ve çokça tartışılan mühürsüz oyların kabul edilmesi olmuştu.
Tarihler 24 Haziran 2018'i gösterdiğinde cumhurbaşkanlığı ve genel seçimleri birlikte yapıldı.
CHP, Kılıçdaroğlu liderliğinde seçime Millet İttifakı çatısı altında girdi.
CHP'nin ülke genelindeki oy oranı, bir önceki genel seçime göre yüzde 2,67 azalarak yüzde 22,65 oldu.
Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP, ana muhalefet partisi konumunu bir dönem daha üstlendi.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise CHP'nin adayı Muharrem İnce, oyların yüzde 30,64'ünü aldı.
Ana muhalefet partisi yüzde 22-25 bandına sıkışıp kalmıştı.
Hem parti içinde bir kesim hem partiye gönül veren vatandaşlar homurdanmaya başlasa da Kılıçdaroğlu bırakmayı düşünmedi.
Diretti, diretti ve de diretti.
Genel Başkanlığı bırakmadı.
Ve tarihler 14 Mayıs 2023'ü gösterdiğinde bu seçim birçok kişi tarafından “köprüden önceki son çıkış” şeklinde yorumlanıyordu.
En azından muhalefet böyle düşünüyordu.
Aylarca ‘6’lı Masa’ etrafında toplanan liderler, Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı seçiminde Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı olmasını kararlaştırdı.
Adaylığı kriz yarattı, Meral Akşener masadan kalktı. Seçime böyle bir atmosferde gidildi.
Nihayet seçim günü geldiğinde Kılıçdaroğlu, oyların yüzde 44,88'ini aldı. Recep Tayyip Erdoğan ise yüzde 49,52 oy aldı.
Hiçbir aday oyların yüzde 50'sini geçemediği için seçim ikinci tura kaldı.
28 Mayıs 2023'te Kılıçdaroğlu ve Erdoğan arasında cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu yapıldı.
2. turda Kılıçdaroğlu, oyların yüzde 47,82'sini alarak rakibi Recep Tayyip Erdoğan'a karşı kaybetti.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turuyla aynı gün yapılan genel seçimlerde ise CHP'nin oyu yüzde 25,35 oldu.
CHP yine ana muhalefet partisi konumundaydı.
Ve daha sonra Kılıçdaroğlu genel başkanlığı bırakmak yerine “Buradayım be, buradayım!” mesajı veriyordu.
Ancak toplumdaki desteğini büyük oranda kaybetmişti…
Parti içinde ise Kılıçdaroğlu ile varlıklarını sürdüren gruplar sessiz kaldı.
Neden mi?
Çünkü çok değil 10 ay sonra yerel seçimler yapılacaktı. Beklentileri yüksek olanlar sessizliğe gömüldü.
Fransız düşünür Jean Paul Sartre'ın da dediği gibi; "Her kelimenin sonuçları vardır. Her sessizliğin de."
Burada sessiz kalanlar ödüllendirilecekti.
Birden ne olduysa! Kemal Kılıçdaroğlu, 38. Olağan Kurultay kararı aldı.
Mahallelerden başlayarak ilçe kongreleri, il kongreleri ve Kurultay yapılacaktı.
Kurultay 4-5 Kasım’da toplandı. Ve sonuç bu kez Kılıçdaroğlu için hüsran oldu.
Kendi seçtiği delegeler tarafından seçilmedi.
Tarihte ilk kez bir genel başkan delegelerin kararıyla değiştirildi.
Ve Özgür Özel birinci turda 682 oy alırken, Kılıçdaroğlu 664 oy almıştı. İkinci turda ise Özel 812 oy alıp CHP’nin 8. Genel Başkanı seçilirken, Kılıçdaroğlu 536 oyda kalmıştı.
Kendisinin bizzat karar vererek düzenlediği Kurultay’la ilgili şaibe olduğu iddiaları karşısında önce katıldığı canlı yayında AK Parti’den gelen eleştirileri de hatırlatarak, “Derhal çıkın açıklayın, CHP kirliliği kabul etmez” ifadeleri ve daha sonra sosyal medya hesabından "Sessizliğimiz suskunluk değil, sorumluluktur…" sözleriyle adeta CHP’nin bugün yaşadığı sorunların fitilini ateşlemişti…
Oysaki Kılıçdaroğlu’nun olmadığı ilk seçimde CHP birinci parti olabilmişti.
CHP davalarla, belediyelere yönelik operasyonlarla, istifalarla, kayyımlarla eli kolu bağlanmaya çalışılırken, partisinin başı epey ağrırken, kenara geçip izlemesi, yorumda bulunmaması, İstanbul İl Başkanlığı’na kayyım atanması sonrası tek bir kelime dahi etmemesi, partisinin il başkanlığının polis ablukasına alınması, partililerinin sert müdahalelerle karşı karşıya kalması, iktidara yakın medyanın “Çift başlı CHP bölünmenin eşiğinde” iddiasında bulunması karşısında da sessiz kalıp, CHP’nin kuruluşunun 102. yılı dolayısıyla bol ‘6 OK’lu mesaj vermesi, bunlar hep tekrar o koltuğa oturabilmenin hayali, alâmetifarikasıdır.
Ve sessizlik çoğu zaman çok şey anlatır.
Eğer 15 Eylül’ü, eski genel başkan Hikmet Çetin’in söylediği gibi iple çekiyorsa ve partinin başına dönmeye kararlıysa ve dahi can atıyorsa yazık ki ne yazık.
O zaman yapacak, diyecek, anlatacak çok da şey yok.
Ve geçmişte olduğu gibi gelecekte de kaybetmeye mahkum.
Kendisiyle birlikte partilileri, gençleri ve bilumum vatandaşları da kaybettirmeye mahkum.
Son söz; Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçildiği 33. Kurultay’ın Divan Başkanı olan eski Grup Başkanvekili Kemal Anadol, İzmir’in Foça ilçesinde İzmir’in kurtuluş günü ve partisinin kuruluş yıl dönümünde yaptığı konuşmada Kemal Kılıçdaroğlu’na seslenmişti.
Anadol, CHP’nin 38’inci Kurultayı için “Mutlak Butlan” kararı verilmesi ihtimaller dahilinde olan 15 Eylül tarihinin yaklaştığını hatırlatarak, Kılıçdaroğlu’nun İstanbul benzeri bir görüntüyle görevi kabul etmeyeceğini net bir şekilde açıklamasını istemişti.
Anadol çağrısında; "Kılıçdaroğlu tarihe nasıl geçeceğini dikkate almalı" derken "Gürsel Tekin’in İstanbul’da oynayacağı rolü, Türkiye’de oynamayacağım diye açıklama yapınız. Yapmazsanız tarih önünde sorumlu olacaksınız." dedi.
Kılıçdaroğlu bu çağrıyı dikkate alır mı almaz mı? Sonrası ne olur bilenmez… Ama partisini düşünmek zorunda!
*****
Aslında bu büyük kaybediş hikayesi; 29 Mart 2009'da yapılan yerel seçimlerde başlamıştı.
CHP'den İstanbul büyükşehir belediye başkanı adayı olan Kılıçdaroğlu, oyların yüzde 37'sini alarak seçimi kaybetmişti. Ne tuhaftır ki o dönemin İstanbul İl Başkanı ise bugünlerin tartışmalı kayyımı Gürsel Tekin’di.
Şimdilerde Gürsel Tekin, iptal edilen İstanbul il kongresi sonrası kayyım olarak İl Başkanlığı koltuğuna oturmaya çalışırken, Kılıçdaroğlu da genel başkanlık koltuğuna oturmak için gün sayıyor.
Bu iki tesadüf, CHP’deki muazzam döngünün bir o kadar da tuhaf hikayesi...