Dolar 41,1631
%0.01
Euro 48,0352
%0
Altın 4.695,910
%-0.32
Bist-100 10.829,00
%0.85

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

Bu adamın amacı ne?

Orhan Veli’nin ‘İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı’ dediği gibi ben de gözlerim kapalı CHP İstanbul’u dinliyorum.

‘Ne diyor’ diye soracak olursanız. Şöyle anlatayım; ‘Türkiye’nin birinci partisinin ne hale geldiğine bakın’ diyorum.

Bir kongre delegesinin şikâyeti üzerine İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi, CHP İstanbul’un iki yıl önce gerçekleştirilen kongresi ile ilgili karar aldı.

Mahkeme, İl Başkanı Özgür Çelik ve il yönetimini görevden tedbiren uzaklaştırdı. Hem kongre ile ilgili son sözü söyleyen YSK’nın kararına rağmen hem de emsal olabilecek bir karara imza atarak…

Bu karardan sonra geçmiş seçimler mercek altına alınabilir ve gelecekte yapılacak seçimler ise tehlike altında…

Mahkeme üstüne üstlük bir de CHP İstanbul’da sanki başka kimse kalmamış gibi kayyım olarak Gürsel Tekin’i atadı.

Gürsel Tekin?

CHP’nin Eski Genel Sekreteri, kaç dönem milletvekilliği yaptığını ben de bilmiyorum. İstanbul İl Başkanlığı vs.vs.

Son yerel seçimler öncesi Kadıköy Belediye Başkanlığı için aday adaylığı başvurusunda bulunan ancak aday gösterilmeyen, gösterilmeyince de zehir zemberek açıklamalarda bulunarak istifa ettiğini duyuran bir isim...

Ancak ne hikmetse istifa etmemiş. Üyelik aidatını da atanmadan bir gün önce yatırmış.

Bak sen şu işe.

Tekin, ‘Kayyum atanacak’ haberleri çıkınca görevi kabul edeceğini beyan edip, ‘CHP’yi birleştireceğini’ iddia ederken, ‘Ortada bir cenaze var, o cenazeyi kaldırmayalım koksun mu?’ gibi ipe sapa gelmez açıklamalarla partilileri adeta çileden çıkarıyor.

Kendisi partinin eski Genel Sekreteri ha! Yanlış olmasın.

Bir de laf ebesi sormayın. “Binada oturarak siyaset yapılmaz. Particiliğimi de kimseye tartıştırtmam." diyor.

42 yıllık parti üyesi olduğunu söylüyor.

Partinin her kademesinde görev alan birisi hiç siyaset üretmez mi?

Aklına gelen varsa beri gelsin.

Bu İstanbul Kongresi kararı, 15 Eylül’deki CHP Kurultay davasının ön izlemesi gibi.

Baksanıza iktidara yakın kalemler hükmü vermiş bile.

Cem Küçük, Şamil Tayyar, Abdülkadir Selvi ve Sinan Burhan gibi isimler çoktan Özel’i gönderdi, yerine de Kılıçdaroğlu’nu getirdi bile…

12 seçim kaybetmiş, -mış gibi siyaset yapan bir eski genel başkanı, yargı marifetiyle tekrar partinin başına getirmek istiyorlar. Kendisi de Gürsel Tekin gibi hiç ‘yok’ demiyor. Açık açık istiyor.

Peki, amaç ne sizce…

Özetle söyleyeyim: Son yerel seçimde Türkiye’nin birinci partisi olan, çeşitli kamuoyu araştırmalarında da birinciliğini sürdüren CHP’yi bölmek.

Olası bir erken seçimde iktidarın ekmeğine yağ sürmek, rakipsiz bırakmak.

Bu senaryo gerçek olursa, ki bunun yaşanması İstanbul’dan sonra yüksek ihtimal.

CHP bölünür, yeni parti şimdilik ‘X partisi’ diyelim.

CHP’den daha çok oy alır.

Ama bölündüğü için güç kaybeder.

İktidar bir kez daha hayal olur.

AK Parti’ye de gün doğar.

DW Türkçe’de Kılıçdaroğlu kulisi çıktı…

15 Eylül'de 'mutlak butlan' kararı verilmesi halinde Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkanı olma görevini kabul edecek. Karar sonrası yaşanabilecek kaosun birkaç hafta içerisinde yatışacağını düşünüyormuş. Bence çok iyimser.

Ayrıca 'CHP'nin bölünmesini engelleme' görevi üstlenecekmiş. Ne yapacak gidenlerin önüne geçip kollarını mı açacak acaba? Ya da giderlerse gitsinler mi diyecek!!!

Göreve başlamasının ardından mevcut CHP yönetiminden gelebilecek 'erken kurultay' çağrılarını reddedecek, mahallelerden başlayarak kurultaya kadar tüm delegelerin yeniden seçileceği bir süreç başlatacakmış.

Söz konusu kurultaya hazırlık süreci ise en az 1 yıl sürecekmiş.

Partiyi toparlarmış!

Siz CHP’lileri veya CHP’ye oy verenleri ne zannediyorsunuz?

Hadi 2 milyona yakın parti üyesinin çoğunu, tabanı bir şekilde ikna ettiniz.

Ya CHP’ye oy veren milyonları nasıl ikna edeceksiniz?

*Makarna, bulgur, kömür mü dağıtacaksınız?

 *Tıpış tıpış oy mu kullandıracaksınız?

*Yoksa bu kez ülkede yaşanan adaletsizlikler için İstanbul’dan Ankara’ya mı yürüyeceksiniz?

 *Ya da Barış, Gürsel, Eren gibi partililerin nefretini kazanmış isimlerle ‘küçük olsun bizim olsun’ mu diyeceksiniz?

Stoacı bir filozof olan eski Roma İmparatoru Marcus Aurelius’un da dediği gibi; “Bu adamın amacı ne?” 

Herkesin aklında bu soru... 2 bin yıl önce Marcus Aurelius'un sorduğu gibi soralım Kılıçdaroğlu'nun amacı ne?

Ya çıkın açık açık söyleyin ya da gelin milyonların talebine kulak verin.

Ve yol yakınken olası mutlak butlana karşı partinizi bir nefer gibi savunun.