Dolar 40,5558
%-0.48
Euro 47,7046
%-0.42
Altın 4.352,200
%-1.39
Bist-100 10.643,00
%-0.43

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

Bir dostun gözünden Büyükşehir sarayına giden yol

Bir adam düşünün…

Karşıyaka’da mütevazı bir belediye başkanı. Sohbeti sever, insanı dinler, dostu unutmayan, fikre kulak kabartan bir başkan…

Sonra bir gün büyükşehir aday adayı olur. Haksızlığa uğrar. “Siyasi hayatı bitti” derler, “Artık siyasi mevta” diye nara atanlar olur.

O günlerde bir taraftanda Başkana şartsız koşulsuz uzanan eller...

Destek olur.

Koşulsuz, şartsız.

Yol arkadaşlığı yapanlar…

 Ve onlardan biri de bendim.

O yol Cemil Tugay’ın yoluydu.

Ve bugün…

Yol ayrımındayız.

Bunu yazmak kolay değil. Ama yazmazsam içime sinmez. Çünkü bu şehirde “Sen ne düşünüyorsun?” diyen çok. “Niye konuşmuyorsun?” diyen de az değil.

Evet, o günlerde Cemil Tugay’ı desteklerken, bugün yanında dizilen çoğu isim “O bitti” diyenlerdi. Kimisi "iftiralarla karaladı, kimisi kahve köşelerinde sinsice kıkırdadı." Şimdi aynı insanlar, aynı isimler onun çevresinde, “Başkanım harikasınız!” yağmuruyla ıslatıyorlar etrafı.

Ne değişti?

Bir koltuk.

Bir rozet.

Bir büyük makam…

Ve işte geçtiğimiz günlerde Cemil Tugay “İki Cemil var” dedi ya…

Haklıydı.

Gerçekten de iki Cemil varmış.

İlki, Karşıyaka’daki demokrat Cemil…

İnsanı dinleyen, eleştiriden korkmayan, dostuna sırtını dönmeyen…

İkincisi ise bugün…

Büyükşehir koltuğunda oturan ama o koltuğun etrafına örülmüş duvarların içinde yalnızlaşan bir Cemil.

Etrafı “padişahım çok yaşa” diyenlerle çevrili.

Yol arkadaşlığı yapmamış ama şimdi yol tarif edenlerle kuşatılmış.

Görüş belirtmeyen ama yön gösterenlerle donatılmış.

Ve en acısı…

Kendisine hiçbir katkısı olmayan, ama makamlara oturtulmuş “çalışma arkadaşları” ile yola devam ediyor.

Bugün o belediyede bir Cemil var.

Ama ne yazık ki “tek başına kalmış” bir Cemil.

Belki hala iyi niyeti var.

Belki hala içinde Karşıyaka’daki o genç başkan duruyor.

Ama sesi çıkmıyor.

Çünkü çevresindeki dalkavuk çemberi, o sesi boğuyor.

 

Biz mi tabii aynı yerde değiliz...

Dün ne söylüyorsam bugün de aynı şeyi söylüyorum.

Çünkü dostluk kolay kuruluyor ama sarayda yankı bulması zor oluyor.

Son sözüm şu: Bu yazı bir kırgınlığın değil, bir hatırlatmanın yazısıdır.

Belki bir gün Karşıyaka’daki Cemil, büyükşehir sarayının aynasına bakar da eski halini hatırlar.

Peki ya herkesin merak ettiği o soru?

“Ben neden yol ayrımına geldim?”

Cevap basit değil ama net: 2004’te Cevat Durak’la, 2007’de Aziz Kocaoğlu’yla, 2009–2014 arasında Hasan Karabağ’la çalıştım.

Ustalardan öğrendim. Belediyeciliği, siyaseti, teşkilatı, kriz yönetimini, insan yönetimini…

O yılların bana kazandırdığı deneyim, Cemil Başkan’la olan ilişkimde de hep rehberimdi.

Beraber çok kez oturduk, tartıştık, konuştuk, fikir alışverişi yaptık.

Ben, bu konuşmaların bir katkısı olduğuna, bir iz bıraktığına inanıyordum. En azından Cemil Başkan ile sohbetlerinde o da bana söylerdi…

Bu sohbetler Cemil Başkan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olana kadar…

Sonrası…

Sonrası hayal kırıklığı…

Sonradan gördüm ki; Cemil Başkan’ın bu sohbetlere ne tahammülü neden dinleyecek psikolojisi kalmamış…

Ve ben, çok iyi bilirim: Bir siyasetçiye katkınız kalmadıysa, o masada oturmanın da, o kalabalığın içinde görünmenin de anlamı yoktur.

İşte bu yüzden yolumu değiştirdim.

Ben gazeteci, Cemil Tugay ise yoluna siyasetçi olarak devam ediyor…

Ve bir not daha, içimde kalmasın:

Dostluk mu?

Bir siyasetçiden dost olmaz.

İlk menfaat bittiğinde, o tren ilk durakta sizi de indirir.

Ve arkasından el bile sallamazlar.