Cemil Tugay’ın Siyasi Golü Kendi Kalesine
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara’dan İzmir’e, meydanlardan salonlara…
Kelle koltukta bir mücadele veriyor.
Siyasi risk alıyor, rest çekiyor, hesap soruyor.
Peki aynı anda İzmir’in CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ne yapıyor?
Ankara’ya gidiyor…
Yanına AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı’yı, AK Parti Genel Sekreteri ve İzmir Milletvekili Eyyüp Kadir İnan’ı, AK Parti İzmir Milletvekili Dr. Mehmet Kasapoğlu’nu alıyor…
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i ziyaret ediyor.
Sonra da kameraların karşısına geçip şunları söylüyor: Sayın Bakanımıza nazik kabulleri ve ilgisi için teşekkür ediyorum…
AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı’ya, AK Parti Genel Sekreteri ve İzmir Milletvekili Eyyüp Kadir İnan’a, AK Parti İzmir Milletvekili Dr. Mehmet Kasapoğlu’na çok teşekkür ediyorum.
Teşekkürler havada uçuşuyor…
Kelimeler ballı börekli…
Ve ekranda CHP’li bir belediye başkanının ağzından “uzlaşı” kelimesi…
Sonra ne mi oluyor?
İşte asıl hikaye burada başlıyor.
Cemil Tugay’ın canlı yayında övgüler düzdüğü o AK Partili isimlerden biri…
AK Parti Genel Sekreteri ve İzmir Milletvekili Eyyüp Kadir İnan…
Öyle bir gol atıyor ki…
Tugay’ın fark etmesi bile birkaç manşet sonra oluyor.
İnan çıkıyor, Karareis Barajı’nı göklere çıkarıyor.
DSİ’nin 1 milyar 700 milyon liralık yatırımıyla Çeşme’nin su krizinin bittiğini ilan ediyor.
Ve ne diyor?
“Bu eser, AK Parti’nin laf değil icraat siyasetinin İzmir’deki yeni nişanesidir.”
Durmuyor…
Yükleniyor…
Yıllardır altyapıyı çürütmekle, suyu yönetememekle suçluyor İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni.
Hatta “İzmir susuzluktan değil, CHP’li yönetimlerin beceriksizliğinden mağdur” diyerek dümdüz geçiyor.
Bitmedi…
Tugay’ın övgüler dizdiği o isim…
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e de çatıyor:
“Hırsızların peşinde dolaşacağınıza, geceleri su kesintisi yaşayan İzmirlilerin derdine çözüm bulun.”
Körfez kirliliği…
Çöp dağları…
Kooperatif yolsuzlukları…
Altyapı sorunları…
Ne varsa, hepsini CHP’nin hanesine yazıyor.
Peki Cemil Tugay bu açıklamaları dinlerken ne yapıyor?
Gülümseyip geçiyor mu?
Yoksa “Ben teşekkür ettikçe, karşı taraf ertesi gün şamar gibi cevap veriyor” diye düşünüyor mu?
CHP’deki rahatsızlık artık fısıltı gazetesiyle sınırlı değil.
“Bu başkan kendi yolunu çiziyor, partiye ayak uydurmuyor” diyenler var.
“AK Parti ile ‘uzlaşı’ adı altında kurulan sıcak temas, seçimlerde elimizi zayıflatır” diyenler var.
Ve en önemlisi…
“İzmir gibi muhalif bir şehirde, CHP’li bir başkan, partinin ana söylemiyle bu kadar ters düşmemeli” diyenlerin sayısı her geçen gün artıyor.
Cemil Tugay, “uzlaşı” diyerek kime mesaj veriyor bilinmez…
Ama belli ki AK Parti’nin mesajı çok net: Teşekkürünü alıyor, ertesi gün siyasetin en sert cümlelerini geri gönderiyor.
Ve sonuç…
Cemil Tugay, kendi partisinde tepki topluyor…
Karşı tarafta ise “uzlaşı” değil, “üstüne oynama” siyaseti işliyor.
Gül beklerken elde patlayan diken misali…
Ve o diken, bu gidişle sadece elini değil, kolunu da kanatacak gibi görünüyor.
Simdi: Siyasette nezaket fotoğrafı çekmek basittir; zor olan, o fotoğrafı kendi gündemine hizmet ettirmektir. Bugün gördüğümüz tablo şu: AK Parti su üzerinden İzmir anlatısını kuruyor; CHP’nin Büyükşehir’i ise “uzlaşı” diyerek bu anlatının dekoru olmayı kabulleniyor. Kusura bakmayın; İzmir’in muhalif hafızası dekor istemez, tutarlı liderlik ister. “Uzlaşı”nın değeri, rakibin manşetine gol pası olmakla ölçülmez; kendi tabanına net bir yön göstermekle ölçülür. Tugay, ya o yönü gösterecek… Ya da her yeni açılışta aynı cümleyi duyacağız: “Çeşme suya kavuştu, CHP sınıfta kaldı.”
Tugay’a açık sorular
- Teşekkür ettiğiniz isimler, aynı gün CHP’yi “beceriksizlikle” hedef alırken siz hangi politik hattı temsil ediyordunuz: CHP Başkanı’nın hattı mı, kendi kişisel uzlaşı hattınız mı?
- “Uzlaşı”nın karşılığı, partinizin genel başkanına “hırsızların peşinde” diye yüklenilmesi ve İzmir’in yerel yönetiminin “yönetemiyor” diye damgalanmasıysa, o masadan kalkar mısınız, yoksa poz vermeye devam mı?