Dolar 32,4474
%-0.1
Euro 34,8355
%0.08
Altın 2.422,830
%0
Bist-100 10.046,00
%-0.37

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

'YANIK ÜLKE' KULA'DA GEÇMİŞİ ARAMAK

Belki kırk belki de daha fazla yıl sonra doğup büyüdüğü Kula’ya, geçmişin izlerini yeniden görüp yaşamak için çıkıp gelmişti. Antik çağda adı, yanı başındaki Divlit Yanardağı yüzünden “Yanık ülke” diye bilinen Kula’nın, arnavut kaldırımlı sokaklarındaki biblo gibi sevimli cumbalı evleriyle o güzelim tarihi dokusunun korunamadığını adeta yok olup gittiğini görmüştü.
İrili ufaklı dükkânların bulunduğu demirciler çarşısındaki çekiç sesleriyle tenekeciler ve bakırcılar arastasındaki tokmak sesleri duyulmuyordu artık. Akasya ağaçlı parkları; içlerindeki kır kahvelerinin yerinde yeller esiyordu. Kayrak taşlı küçük meydanların etrafındaki iki-üç yüz yıllık tarihi binaların yerini beton yığını çok katlı modern yapılar ve büyük iş hanları almıştı.
Çatıları oluklu kiremitli, pencereleri ahşap kafesli cumbalı evlerin yüksek duvarlı hayatlarındaki tulumbaların, daracık taş döşeli kıvrımlı sokaklarda demir tekerlekli at arabalarının nal sesleriyle, tarihi Kurşunlu Cami meydanının etrafındaki tavanı basık küçük dükkanlarda, ayaklarıyla keçe döven keçecilerle yün ve pamuk atan hallaçların tokmak ve kınnap sesleri duyulmuyordu artık.
Çarşıda sıralanıp giden ayakkabıcılar, halıcılar. kumaşçılar, peştamalcılar, terziler, zücaciyecilerle, susamlı sakız helva, tahin pekmez, lokum, akide şekeri satan tatlıcılar, leblebiciler, kuzu kapama ile oğlak dolması başta olmak üzere bütün yemeklerini odun ateşinin üstünde güveçte pişiren aşçılar, susam böreği, ekmek dolması, sekerli pide, tırnaklı pide, kakırdaklı pide ve kabaklı pideleriyle ünlü pideciler ve mis gibi kokan taş fırın ekmeği çıkaran fırıncılar unutulup gitmişti. Onların yerinde şimdi adım başı büyük marketler, lüks restoranlar, pastaneler, kafeler, kadın-erkek kuaförleri, geniş bilardo salonları ve internet kafeleri sıralanıp gidiyordu.
Bir de çocukluğundaki o kentte yaşayanlar gitmişti de sanki onların yerine başka başka insanlar gelmişti. Herkes birbirine yabancılaşmış, tanışıklığın, dostluğun, arkadaşlığın yerini büyük kentlerdeki gibi bireysellikler almıştı. Kimse kimsenin umurunda değildi. Çarşıdaki dükkanlarının önünden geçip giderken, kimd? Nerden gelmişt? Diye dönüp bakmıyorlardı bile.