Dolar 32,5004
%0.08
Euro 34,6901
%-0.12
Altın 2.496,860
%0.5
Bist-100 9.693,00
%1.77

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

'Sırtımı yere getirirler!'

12 Eylül 1980 darbesinden sonra yasaklanan siyasi faaliyetler, 12 Eylül Anayasası’nın kabul edilmesinden sonra siyasi faaliyetler serbest bırakıldı. Siyasi faaliyetler serbest bırakılmasının ardından milletvekili genel seçimlerinin 6 Kasım 1983’de yapılmasına karar verildi. Bu seçimlere katılacak siyasi partilerin kurulmasına henüz izin verilmemişti. Fakat içten içe bunun hazırlıkları yapılıyordu.
O tarihlerde on yıl süreyle siyasi yasaklı olan Sayın Bülent Ecevit, eşi Rahşan Hanımla sık sık İzmir’e geliyordu.  Sayın Bülent Ecevit İzmir’e her gelişinde, kimi zaman aile dostları Sayın Muhsin Bilgehan’ın Alsancak’daki evinde kimi zaman İzmir CHP eski İl Başkanı Dr. Sedat Akman’ın Karataş’taki evinde kendisini ziyaret etmek isteyen partili dostlarını kabul ediyordu.
Bu ziyaretler, genellikle sınırlı sayıdaki haberli partililer tarafından topluca yapılıyordu. Bu ziyaretlerde günün önemli siyasi konuları, sohbet havası içinde yorumlanıp tartışılıyordu.
Dr. Sedat Akman’ın evinde gerçekleşen bir ziyarette, Ödemiş eski Belediye Başkanı Tahir Çaylı, Tire CHP eski İlçe Başkanı Nuri Petin, Çiğli eski Belediye Başkanı Yıldırım Ak, İzmir eski Belediye Meclis Üyesi ve CHP Gurup Başkanvekili Rıfat Özer ve Karşıyaka eski Belediye Meclis Üyesi İrfan Özay vardı.
Dr Sedat Akman’ın evindeki sohbetin ağırlıklı gündemi, yeni kurulacak siyasi partilerdi. 6 Kasım 1983 seçimlerinde, 12 Eylül darbesinden sonra kapatılan CHP’nin oylarını bünyesinde toplamak için yeni bir siyasi partinin kurulması tartışılıyordu.
Bu görüşe katılmayan Sayın Bülent Ecevit, “Bu anayasa ile parti kurulmaz. Daha özgürlükçü bir anayasa gerekir. Öncelikle, fabrikalarda, atölyelerde, sivil toplum kuruluşlarında örgütlenmenin ileride kurulacak partinin doğal tabanını oluşturacağını” söyledi.
Rıfat Özer ise “ 6 Kasım 1983 seçimlerinden önce parti kurmanın gerekli olduğunu, aksi takdirde örgütün dağılacağını, toparlamanın zor olacağını, güvendiği birinin başkanlığında kurulacak yeni partiyi kendisinin yönetmesinin mümkün olduğunu ileri sürdü.
Sayın Ecevit, buna da ısrarla karşı çıkarak mealen, “Ben taktik adamı değilim. Ben strateji adamıyım. Başında olmadığım bir partiyi arkadan yönetmek benim karakterim değildir. Kaldı ki ben açık siyaset yaparım. İçinde olmadığım partide, Ali Topuz’larla, Deniz Baykal’larla başa çıkamam. Sırtımı yere getirirler!” dedi.