Bu Şehir Yüksel Çakmur’u Unutmadı, Seni de Unutmaz!
Bu köşe yazısında kullandığım başlık biraz sert, farkındayım.
Ama şunu da açıkça söylemem gerekir ki, değineceğim konunun taşıdığı vicdani ağırlığı ve toplumsal hassasiyeti hafifletirsem, yazının ruhunu zedelerim diye düşündüm.
O yüzden bu başlık, sert olduğu kadar yerindedir.
Çünkü mesele sadece bir işten çıkarma değil;
emekçinin, oy vererek güvendiği bir partiden gördüğü büyük bir hayal kırıklığıdır.
Hani bazı cümleler vardır...
Duyarsınız, yüreğinizi burkar ama sonra geçip gidersiniz.
Ama bir cümle var ki, şu günlerde İzmir’in dört bir yanında yankılanıyor: “Ben işten çıkarıldım.”
Ve ne gariptir ki bu cümle, bir AK Partili belediyede değil…
Sosyal demokrat kimliğiyle övünen, “emekten yanayız” diyen
CHP’li bir büyükşehir belediyesinde kuruluyor.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, İZDOĞA, İZULAŞ ve İZBETON şirketlerinden toplam 1050 işçinin işine son verileceğini açıkladı.
Gerekçesi mi? “Tasarruf tedbirleri...”
Kulağa ne kadar teknik geliyor değil mi?
Ama işte bu teknik kararın altından çıkan manzara hiç öyle “mali” değil:
Bir baba, evine ekmek götüremiyor.
Bir anne, çocuğuna süt alamıyor.
Bir genç, “daha yeni başlamıştım” diyerek gözyaşı döküyor.
Ve bütün İzmir’in ağzında tek bir soru dolaşıyor:
“Nereye gidiyoruz Başkan?”
“İşten çıkarılanlar değil, güven duyanlardı!”
Yerel seçim döneminde sokak sokak dolaşıldı.
Her işçi kendi aralarında konuştu: “AK Parti kazanırsa, bizi kapının önüne koyar mı?”
Bu soruya karşı hep bir güven telkin edildi. “CHP gelirse kimsenin ekmeğiyle oynanmaz” denildi.
Sandığa o inançla gidildi.
Şimdi ne oldu?
O çok korkulan şey, tam da güvenilen ellerle gerçekleştirildi.
“AK Parti’den korkan işçiyi, CHP'li Belediye Başkanı işten çıkardı” şu an sokakta konulan konu bu…
İşçiler şimdi diyor ki: “Benim iş güvencem oy verdiğim partiydi. Ama şimdi hem işimi, hem inancımı kaybettim.”
“Tasarruf mu? Güvensizliğe yatırım bu!”
Başkan Tugay bu kararın arkasına sığınıyor: “Zor ama gerekli bir adımdı” diyor.
Peki kim için gerekli?
Bütçe açığını kapatmak için mi?
Yoksa belediyedeki rakamları güzel göstermek için mi?
Biri çıkıp da şunu soramaz mı: “1050 kişi çıktı, tasarruf bitti mi?”
Bitmediyse 1000 kişi daha mı çıkacak?
Sıra kimde?
"Temizlik işçisinde mi, Partk bahçelerde çalışan garıban işçiler mi?”
Eğer bu anlayış devam ederse, sadece işçiler değil...
CHP’nin halk nezdindeki güvenilirliği de “işten çıkarılmış” olur.
“Cemil Tugay’a dostane bir uyarı…”
Sayın Başkan,
Bu şehir sizi çok sevdi.
Size güvendi.
Size büyük umutlar bağladı.
Ama bu karar…
Bu karar ne umutla, ne vicdanla, ne sosyal demokratlıkla bağdaşmıyor.
Evet, liyakat esas olsun.
Evet, israf olmasın.
Ama bunu yapmanın yolu, emekçiyi kapı önüne koymak olmamalı!
Siz bu karardan dönmezseniz…
Yarın o 1050 işçinin sesi, sadece İzmir’de değil…
Türkiye genelinde CHP’ye yöneltilen “samimiyet testi”nin sesi olur.
Ve o test, sandıkta yapılır.
“Son söz: İşçiye kıymayın Başkan!”
Sayın Tugay,
Bu şehir vicdanlıdır.
Ama aynı zamanda unutmaz da.
Bu şehir emekçisine sırt döneni, Bütçeyi dengeleyeceğim diye insan hayatını hiçe sayanı affetmez.
Sizin göreviniz sadece ekonomi yönetmek değil...
İzmir’in vicdanını da yönetmektir.
Ve unutmayın…
Bu şehir, zamanında Yüksel Çakmur’u da koltuğuna oturtmuştu.
Ama işçiyi mağdur ettiğini düşündüğü gün, aynı kararlılıkla koltuktan indirmesini de bilmişti.
Bu şehirde tarih, kendini tekrar etmeyi sever.
Ve bu tekrar, bazen koltukta değil; sokakta yazılır.
Benden söylemesi...