Atilla Sertel dosyası 'kabak tadı' verdi!
Uzun zamandan beri CHP’de parti içinde ve İzmir kamuoyunda gündemden düşmeyen gazeteci Atilla Sertel’in milletvekili adaylığının YSK tarafından düşürülmesi mevzusu aldı başını gitti.
Önce CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu gazeteciler tarafından oluşturulan kamuoyu baskısından dolayı bir televizyon programında kendi partisinin tüzüğüne aykırı bir ifade kullandı ve Sertel’in adaylığına itiraz edenlerle ilgili bir disiplin süreci başlattı.
CHP Lideri üzerinde oluşturulan baskıyı seçim üstü bertaraf etmek için böyle bir yola başvurduğunu düşünüyorum. Ve CHP’nin ilgili kurulları hemen harekete geçti, şikâyetçiler hakkında disiplin süreci için düğmeye basıldı…
Ve ne olduysa bundan sonra başladı…
Sertel dosyası parti içinde hesaplaşma dosyasına döndü…
Sertel’e itiraz edenlerin istifa etmesine rağmen il disiplin kurulunun ısrarla dosyayı kapatmayıp sürdürmesi sonucunda şahit olarak gösterilen isimlerin iddiaları doğrultusunda İl Eski Başkanı Ali Engin, kardeşi eski İl Yöneticisi Abdullah Engin ve en son ek rapor ile Çiğli Belediye Başkanı Hasan Arslan ve İl Başkan Yardımcısı Niyazi Arslan dosyaya eklendi. Dosya önce YDK’ya gitti, sonra MYK’ya gönderildi sonra yeniden YDK’ya döndü.
Bu dosyada alınan kararlar ve yapılan şikâyetler İzmir örgütünü tam anlamı ile karıştırdı… İl disiplin kurulu yazdığı rapora karşı adı geçenler disiplin kurulunu MYK’ya şikâyet etti.
Ve bu yapılan karşılıklı hamleler İzmir CHP örgütü içinde tamiri imkânsız bir yara açmıştır… Ve önümüzdeki günler ciddi sıkıntıların yaşanabileceği bir durum yarattı…
Şimdi gelelim Atilla Sertel’in bu yaşanan olayda tavrına…
Sertel ilk günden beri sessizliğini koruyor… Ancak; Sertel gazeteci arkadaşları tarafından bu olayı unutturmamaya çalışıyor…
Ve tam anlamı ile mağduriyet havasına girmiş durumda… İtiraf edeyim ki, bu rolünü tam anlamı ile yaptığını düşünüyorum…
Bugün Sözcü gazetesinden Uğur Dündar’ın kaleme aldığı köşe yazısından Sertel ile ilgili ifadeleri Anayasa mahkemesi kararından hemen sonra beklenen kararın çıkmamasından sonra CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na hitaben “ CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na; Kumpasçıların dosyası, gereken tanık ifadeleri ve kanıtlarla CHP Genel Merkezi’nde. Ucu nereye giderse gitsin bu sözde CHP’li muhbirler hakkında ibretlik karar vermek de sizin yetkinizde…” ifadelerini kullanmış. Kılıçdaroğlu’na adeta talimat niteliğinde… Yıllardan beri AK Parti’nin yargıya müdahale ettiğini defalarca üzerine giderek yazan Uğur Dündar acaba bu sözleri ile CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun bu dosyada liderlik yetisini kullanarak taraf olmasını istemesi AK Parti’nin yargıya müdahalesi ile aynı şey değil midir'
Ayrıca olayda şikayeti yapan partililer istifa etmişken yerel seçim hesaplaşması içinde genişletildiği aşikar dosyada bazı şahitlerin verdiği belgesi ve delili olmayan ifadeleri dikkate alınarak bazı isimlerin dosyanın içine çekilmeye çalışılırken ne kadar adil bir yargılama olur…
Ayrıca: Türkiye’de yüzlerce binlerce buna benzer olaylar oldu, bir örnek vermek gerekirse, İl Eski Başkanı Kemal Karataş’ın 1 Aralık 2008 tarihinde İl Başkanlığı’ndan istifa etmiş olması gereken Karataş’ın, 2 Aralık’ta ilçe başkanlıklarına imzalı 2 ayrı yazı göndermesi ve Aralık ayı içinde 3 kez parti hesabından para çekerek İl Başkanlığı faaliyetlerini devam ettirmesi gerekçesiyle adaylığını düşürmüştü…
Konak Belediye Başkan Adayı Kemal Karataş yasanın kendisine verdiği kurallar dışında hareket ettiği için adaylığı düşürülmüştü. O dönem Karataş’ın adaylığının düşürülmesi için itiraz edenler ile ilgili CHP’de disiplin süreci işlememişti…
Partinin ilgili kurulları bunun suç olduğunu ifade etmemişti. O dönem disiplin kurulu itiraz edenler ile ilgili herhangi bir soruşturma başlatmamıştı…
CHP’de neden bu kadar kıyamet koptu… Yahu bu itiraz edenler suçlu da acaba Atilla Sertel’in hiç mi suçu yok…
Basın İlan Kurumunun Genel Kurulu'na katılmasının kendisinin adaylığı için sıkıntı olacağını düşünemedi mi!
Atilla Sertel olayı İzmir’de CHP’ye zarar vermeye başladı… Bu konunun kendi mecrasından ilerlemesi gerekiyor…
Geçtiğimiz günlerde CHP YDK Genel Sekreteri Selahattin Balta’nın çıkışı bence çok önemliydi. Balta dosyanın partiye zarar verdiğini, özellikle konunun muhataplarının susması gerekirken konuşmasının yanlış olduğunu ifade etmişti.
Önce CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu gazeteciler tarafından oluşturulan kamuoyu baskısından dolayı bir televizyon programında kendi partisinin tüzüğüne aykırı bir ifade kullandı ve Sertel’in adaylığına itiraz edenlerle ilgili bir disiplin süreci başlattı.
CHP Lideri üzerinde oluşturulan baskıyı seçim üstü bertaraf etmek için böyle bir yola başvurduğunu düşünüyorum. Ve CHP’nin ilgili kurulları hemen harekete geçti, şikâyetçiler hakkında disiplin süreci için düğmeye basıldı…
Ve ne olduysa bundan sonra başladı…
Sertel dosyası parti içinde hesaplaşma dosyasına döndü…
Sertel’e itiraz edenlerin istifa etmesine rağmen il disiplin kurulunun ısrarla dosyayı kapatmayıp sürdürmesi sonucunda şahit olarak gösterilen isimlerin iddiaları doğrultusunda İl Eski Başkanı Ali Engin, kardeşi eski İl Yöneticisi Abdullah Engin ve en son ek rapor ile Çiğli Belediye Başkanı Hasan Arslan ve İl Başkan Yardımcısı Niyazi Arslan dosyaya eklendi. Dosya önce YDK’ya gitti, sonra MYK’ya gönderildi sonra yeniden YDK’ya döndü.
Bu dosyada alınan kararlar ve yapılan şikâyetler İzmir örgütünü tam anlamı ile karıştırdı… İl disiplin kurulu yazdığı rapora karşı adı geçenler disiplin kurulunu MYK’ya şikâyet etti.
Ve bu yapılan karşılıklı hamleler İzmir CHP örgütü içinde tamiri imkânsız bir yara açmıştır… Ve önümüzdeki günler ciddi sıkıntıların yaşanabileceği bir durum yarattı…
Şimdi gelelim Atilla Sertel’in bu yaşanan olayda tavrına…
Sertel ilk günden beri sessizliğini koruyor… Ancak; Sertel gazeteci arkadaşları tarafından bu olayı unutturmamaya çalışıyor…
Ve tam anlamı ile mağduriyet havasına girmiş durumda… İtiraf edeyim ki, bu rolünü tam anlamı ile yaptığını düşünüyorum…
Bugün Sözcü gazetesinden Uğur Dündar’ın kaleme aldığı köşe yazısından Sertel ile ilgili ifadeleri Anayasa mahkemesi kararından hemen sonra beklenen kararın çıkmamasından sonra CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na hitaben “ CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na; Kumpasçıların dosyası, gereken tanık ifadeleri ve kanıtlarla CHP Genel Merkezi’nde. Ucu nereye giderse gitsin bu sözde CHP’li muhbirler hakkında ibretlik karar vermek de sizin yetkinizde…” ifadelerini kullanmış. Kılıçdaroğlu’na adeta talimat niteliğinde… Yıllardan beri AK Parti’nin yargıya müdahale ettiğini defalarca üzerine giderek yazan Uğur Dündar acaba bu sözleri ile CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun bu dosyada liderlik yetisini kullanarak taraf olmasını istemesi AK Parti’nin yargıya müdahalesi ile aynı şey değil midir'
Ayrıca olayda şikayeti yapan partililer istifa etmişken yerel seçim hesaplaşması içinde genişletildiği aşikar dosyada bazı şahitlerin verdiği belgesi ve delili olmayan ifadeleri dikkate alınarak bazı isimlerin dosyanın içine çekilmeye çalışılırken ne kadar adil bir yargılama olur…
Ayrıca: Türkiye’de yüzlerce binlerce buna benzer olaylar oldu, bir örnek vermek gerekirse, İl Eski Başkanı Kemal Karataş’ın 1 Aralık 2008 tarihinde İl Başkanlığı’ndan istifa etmiş olması gereken Karataş’ın, 2 Aralık’ta ilçe başkanlıklarına imzalı 2 ayrı yazı göndermesi ve Aralık ayı içinde 3 kez parti hesabından para çekerek İl Başkanlığı faaliyetlerini devam ettirmesi gerekçesiyle adaylığını düşürmüştü…
Konak Belediye Başkan Adayı Kemal Karataş yasanın kendisine verdiği kurallar dışında hareket ettiği için adaylığı düşürülmüştü. O dönem Karataş’ın adaylığının düşürülmesi için itiraz edenler ile ilgili CHP’de disiplin süreci işlememişti…
Partinin ilgili kurulları bunun suç olduğunu ifade etmemişti. O dönem disiplin kurulu itiraz edenler ile ilgili herhangi bir soruşturma başlatmamıştı…
CHP’de neden bu kadar kıyamet koptu… Yahu bu itiraz edenler suçlu da acaba Atilla Sertel’in hiç mi suçu yok…
Basın İlan Kurumunun Genel Kurulu'na katılmasının kendisinin adaylığı için sıkıntı olacağını düşünemedi mi!
Atilla Sertel olayı İzmir’de CHP’ye zarar vermeye başladı… Bu konunun kendi mecrasından ilerlemesi gerekiyor…
Geçtiğimiz günlerde CHP YDK Genel Sekreteri Selahattin Balta’nın çıkışı bence çok önemliydi. Balta dosyanın partiye zarar verdiğini, özellikle konunun muhataplarının susması gerekirken konuşmasının yanlış olduğunu ifade etmişti.