İzmir’e rickshaw mı geliyor?
Duyunca önce bir durdum.
Sonra gözümün önüne şu sahne geldi: Kordon'da, sırtında “bisiklet taksi” yazan bir genç, arkasındaki kabinde oturan iki kişiyi terden sırılsıklam olmuş halde Alsancak’tan Göztepe’ye taşıyor.
Ve arka planda fonda şu ses yankılanıyor: “Bu da mı çevreciydi be İzmir?”
İzmir Büyükşehir Belediyesi, UKOME kararıyla “Bisiklet Taksi ile Yolcu Taşımacılığı” projesine onay vermiş.
Gerekçe: Trafiği rahatlatacakmış.
Ama bu haberi görünce…
CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan resmen patladı.
Öyle böyle değil.
Adeta ayağa kalktı, klavyeyi yumrukladı, tweetleri arka arkaya dizdi: “Kim yapıyorsa karşına dikilirim!
Dava açarım!
Bu işin içinde kulun kula gösterişi var.
Bu bir kölelik düzenidir!
Ve bence en çarpıcı cümle bu…
Ne diyor: “Köleliği 100 yıl önce Atatürk kaldırdı. Bisikletli versiyonu da İzmir’e yakışmaz.”
Yani diyor ki Tuncay Özkan: "At arabası romantizmini kaldırdınız, şimdi insan arabası mı getiriyorsunuz?"
Bakın dostlar…
Ben modernliğe karşı değilim.
Ben çevreciliğe karşı hiç değilim.
Ama biri kalkıp bana 21. yüzyılda, “İzmir’in ulaşım sorununu arkaya adam bindirip pedallatarak çözeceğiz” diyorsa...
Kusura bakmasın, buna değil destek olmak, ciddiye bile alamam.
Bu sistemin adı “Rickshaw”.
Asya’da yoksullukla eşanlamlıdır.
İstanbul’da, Ankara’da değil…
İzmir’de, laikliğin, çağdaşlığın, insan haklarının başkentinde…
“İnsan gücüyle taksicilik” mi olur?
Tuncay Özkan’a bu konuda katılmamak elde değil.
Zira bu mesele ulaşım meselesinden öte…
İzmirlinin onuru, İzmirlinin hakkı, İzmirlinin özgür yaşamı meselesidir.
Peki, ne yapılmalı?
Eğer dert gerçekten trafiği rahatlatmaksa…
Bisiklet yolu yap.
Toplu taşımayı güçlendir.
Metro yatırımlarını artır.
Ama lütfen kimseye “Sen insan taşı, biz de seni modern zannedeceğiz” deme!
Toparlarsak: Bu topraklarda kölelik Atatürk sayesinde bitti.
Kimse onun mirasına bisiklet tekeriyle gölge düşürmesin.
Ve son söz:
İzmir halkı atlara kıyamadı, faytonları kaldırdı…
Şimdi de kendi insanına kıyamaz.
Nokta.