Dolar 32,4375
%-0.15
Euro 34,7411
%-0.66
Altın 2.441,870
%0.23
Bist-100 9.916,00
%2.05

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

Kılıçdaroğlu, 1 Kasım ve İzmir

Sonucu merakla beklenen 1 Kasım genel seçiminin sonucu herkesi şaşırttı.  Özellikle alınan yüzde 49 AK Partilileri dahi şaşkına çevirdi.  Bu sonuca baktığınız zaman kazanılan başarıda kim ne derse desin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın etkisinin büyük olduğu kesin.

 Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 7 Haziran seçiminden önce meydanlara inerek AK Parti için oy istemesi hem muhalefetten hem de vatandaştan tepki almıştı. Sonuçlar açıklandığında koalisyon çıktı ve  vatandaş AK Parti’ye mesaj verdi.

Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmadan önce ve  olduktan sonra AK Parti ile olan gönül bağını devam ettirmesi defalarca muhalefet tarafından eleştirilmiş olsa da alınan seçim sonuçlarından sonra yaptığı stratejinin ne kadar doğru olduğunu gördük.

Geçmişe baktığımızda Turgut Özal ANAP’ı  Süleyman Demirel ise DYP’nin Genel Başkanlığı bırakıp köşke çıkmalarının ardından patileriyle aralarına mesafe koymuşlardı.  Ve akabinde partilerinin ne hale geldiğini gördük.
 
7 Haziran seçimlerinden hemen sonra yaptığı açıklama ile AK Parti seçmenine “erken seçim” mesajı veren AK Parti’nin kurucu lideri Erdoğan’ın Baykal görüşmesi ardından Bahçeli ile yaptığı görüşme ve son olarak Başbakan Davutoğlu’na biçtiği rol tam anlamı ile tıkır tıkır işledi.
 
Ve yaptığı strateji ile AK Parti 1 Kasım seçimlerinden zafer ile çıktı.  
AK Parti’nin kazandığı seçim zaferi rüzgarı tersine çevirdi ve muhalefet partilerinin liderlerinin koltuklarını salladı. CHP, HDP ve MHP Genel Başkanları tabandan gelen baskılar ile uğraşa dursunlar...
 
CHP ve HDP liderleri seçim sonuçları kesinleştikten sonra kamera karşısına çıkarak gazetecilerin sorunlarını yanıtladı. Ancak; MHP lideri Devlet Bahçeli ise, seçimden sonra “suç işlemiş” çocuklar gibi bırakın gazetecilerin karşısına çıkmayı, günlerdir ortalıkta görünmüyor.
 
 Muhalefetin bu hale gelmesinin tek sebebi ise MHP lideri Devlet Bahçeli’nin koalisyon görüşmelerinde takındığı tavırdır.  Uzlaşmadan uzak “istemezük” anlayışı ile kapıları bütün partilere kapatarak Türkiye’yi seçime mahkûm etti. Yapılan Meclis Başkanlığı seçiminde takındığı tavır AK Parti adayının seçilmesine sebep oldu.  Ardından yaşananlar ve Bahçeli’nin seçim meydanlarında söyledikleri halkın verdiği vekâleti yok sayması halkın MHP’yi cezalandırmasına neden oldu ama halk sadece MHP’yi değil toptan muhalefete kesti cezayı HDP ve CHP’yi cezanlandırdı. Hani kurunun yanında yaşta yanar derler ya işte tam da bu durum için söylenmiştir.
 
Ve bugün AK Parti’nin yaşadığı seçim zaferinin sorumlularından biri de MHP lideri Devlet Bahçeli’dir. AK Parti bu zafer ile 10 yılını garanti altına almıştır.
HDP’ye gelince HDP ise 7 Haziran seçimlerinde Türkiye partisi olma mesajını 1 Kasım seçimlerinde halkı ikna edemeyince kaybetti ve aldığı emanet oylarda gitti. Özellikle PKK ile arasına mesafe koyamayan ve çatışmaların çıktığı dönemde yaptığı “ateşkes” çağrıları seçmen tarafından samimi bulunmadı. Bu tavırlara bir de 7 Haziran seçimlerinde medya desteğini kaybetmesini de eklersen HDP’nin baraj altında kalmaması bence HDP açısından büyük başarı.   
 
Gelelim CHP’ye…
Her seçimden sonra olduğu gibi CHP’de yine kazan kaynıyor. Parti içi muhalif isimler bir bir ortaya çıkıp yaşananlara tepki gösterip kurultay çağrısı yaparak güvenoyu istiyor.
Herkes yaşanan süreçte birilerine faturayı kesmiş durumda…  
Ve bence hepsi de kendine göre haklı.
Oysa bu dönem CHP’nin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun bir devlet adamı duruşu ile hem koalisyon görüşmelerinde hem de seçimdeki tavrı ve davranışlarıyla her kesimin takdirini alan tek liderdir. CHP’liler bunu gözden kaçırıyor. Yaşanan haksızlıklara tek başına itiraz eden ve mücadele eden liderin Kılıçdaroğlu olduğunu gözardı ediyorlar. Ve sadece “fotoğrafın küçük” tarafına bakıyorlar.
 
Kim ne derse desin Kılıçdaroğlu bu süreçte görevini layıkıyla yapmış ve Genel Başkan olduğu dönem içerisinde en olgun süreci yaşamıştır.
 
CHP’nin aldığı başarısızlık bugün yaşanan bir durum değil. Özellikle Deniz Baykal’ın 18 yıllık Genel Başkanlığı döneminde CHP Ankara’dan öteye gitmedi. CHP’nin İç Anadolu ve Güneydoğu ile ilgili yapılan yanlış politikalar yüzünden o bölgelerde tabanın neredeyse olmadığını gördük.
 
Kılıçdaroğlu ile birlikte uzun süre sonra sosyal demokratların, solcuların, sağcıların ve dindarların kendisini bulduğu bir parti haline geldi. Ancak; CHP’de kangrene dönen bir yapı bu değişimin sancılı olmasına neden oluyor. Bu yapının CHP içinde temizlenmesi ve gerçek anlamda sosyal demokrat bir yapının oluşması gerekiyor.
Bütün azınlıkların, mezheplerin ve değişik inançların kendisini bulduğu gerçek bir parti olma yolunda atılan bu adımın devam etmesi CHP’de aşılanan bu anlayışın yaygınlaşarak devam etmesi gerekiyor. Seçimden hemen sonra CHP’de gelenek haline gelen kurultay ve lider değişimi kavgası CHP’ye hiç bir şey kazandırmayacaktır.    
7 Haziran seçimlerinde yüzde 41 oy alan AK Parti’nin seçimden hemen sonra yeni ve eski kurmaylarının bir araya gelerek inandıkları dava uğruna nasıl bir çalışma yaptıklarını tek yürek ve tek ses olduklarını hep birlikte gördük.  İşte böyle kenetlenmiş bir teşkilatın nasıl ayaklandığını bütün Türkiye’ye gösterdiler.
 
CHP’lilerde bu kavgada var olmak için her zamankinden daha fazla Genel Başkanları’na sahip çıkarak yola tek yumruk olmuş bir şekilde devam etmelidir. Aksi takdirde seçimden sonra yaşanan kavgalar kesinlikle CHP’yi 10 yıl geriye götürür. Bırakın iktidar olmayı ana muhalefette kalamaz.
CHP’de seçim zamanı ortalıkta olmayan ve çalışmayanların “Akbabalar” gibi seçimden hemen sonra enkazın üstünden siyaset yapmak için kendisine zemin arayanlardan ne lider olur ne de CHP’yi bir adım öteye götürür.
 
Gelelim İzmir ayağına…
İzmir’de seçimden sonra yaşanan gelişmeler hiçte  iç açıcı değil.
Özellikle muhalif olan isimler ve kendisine CHP’nin bugün ki, yönetimine muhalif olan isimlerin çıkışları…
Aslında onların çıkışları suyu bulandırmaktan başka bir şey değil. İzmir’de söz sahibi olan il başkanı, ilçe başkanları, belediye başkanlarından henüz seçimlerden sonra CHP Genel Merkezi ile ilgili olumsuz bir açıklama gelmedi.
Durum böyle iken, kendisine durumdan vazife çıkaran isimler CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na karşı muhalif bir tavır içine girmiş durumda… Ama şunu çok net bir şekilde ifade etmem gerekirse, CHP’nin mevcut tüzüğünde CHP’de görevde kalmak isteyen Genel Başkanı devirmek neredeyse imkânsız.
Bu nedenle CHP’de iktidar savaşında Kılıçdaroğlu istemediği sürece harekete geçen muhaliflerin başarılı olma şansı yok. Bu tabloda bugün medya üzerinden adaylık açıklaması yapanların ya da bu niyette olup kıyameti koparanların “ havanda su dövmekten” öteye gidemezler.
Bu nedenle Mustafa Balbay’ın yaptığı açıklamalar parti içinde bazı kesimler için demokratik hak olarak görülse de; zamanlama açısından yanlış bir çıkış…
Balbay’ın yaptığı “fırsatçılıktan” başka bir şey değil… Çünkü kendisine bu kadar yoğun sevgi gösteren örgütün aynı şekilde gönlünde olan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na karşı yapılan bu açıklamalardan sonra Balbay’a duydukları sevgi yerini “tepkiye” bırakmış görünüyor.  
Zaten İl Başkanı Bedri Serter’in Balbay’ı arayarak hesap sormasının altında örgütten İl Başkanı Serter’e gelen tepkiler yatıyor. Balbay bu açıklaması ile CHP’de kendisini tartışmaya açmıştır. Ve önümüzdeki dönem sokakta vatandaştan çok fazla ilgi görmeyecektir.
CHP tabanın dillendirdiği “Sadece televizyon kanallarına çıkarak popülist bir siyaset anlayışı ile CHP’de siyaset yapan Balbay’ın bazı gerçeklerden uzak kaldığı ve kendisine kucak açan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na karşı böyle bir açıklama yapmasının anlamsız olduğu, iyi niyetli ve ahdı vefasının olmadığını ortaya koyduğunu ” ifade ediyorlar.
 
Bu tartışmaların ortasında kalan Balbay’ın önümüzdeki günlerde Kurultay öncesi ve sonrası büyük sıkıntılar yaşayacaktır.  Bunu yakın zamanda göreceğiz. Balbay’ın açıklaması dışında İzmir’de CHP lideri Kılıçdaroğlu’na büyük destek olduğunu görüyoruz. Önümüzdeki günler İl Başkanlığı’nın bir organizasyonla CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na destek açıklaması yapacağını düşünüyorum. Bu nedenle CHP’lilerin bir kaç gün bekleyip ondan sonra şapkayı önüne koymaları gerekiyor.