Ormanın yanarken attığı çığlığı duydunuz mu?
İzmir’de her anlamda kabus gibi geçen bir haftanın ardından aklımda kalan için için yanan ormanlarımızın attığı çığlık… Evet ormanlar konuşmaz ben de biliyorum… Ama Halk TV canlı yayınında muhabir arkadaşımız bize dinletti: ‘Şimdi size yanan ormanın sesini dinletmek istiyorum…’ Ve Kaynaklar devasa alevler halinde yanıyorken adeta çığlık atıyordu ağaçlar… Cehennemden gelen bir ses gibiydi. Kozalakların patlama sesleri de bize edilmiş bir küfür gibiydi… Ama ne anlamı var ki artık yoklar... Ve uzunca bir süre geri gelmeyecekler nokta.
Yok olan binlerce hektarlık habitat… Neden habitat? Çünkü sadece ağaçlar yanmadı… Hayvanlar, böcekler ve endemik pek çok bitki… Tek tek şu yok oldu bu yok oldu diye saymak açıklamak benim işim değil. Ben akciğer filmindeki kansere bakarım yani; bu yeşilden kül rengine dönen binlerce hektar toprağımıza. Peki bu ne demek? O bölgede bir daha duyulmayacak kuş sesleri demek. Rüzgar esince çam ağaçları artık şarkı söyleyemeyecek demek. Ağustos böcekleri özgürce ötemeyecek demek. Sincap çam fıstığı arayamayacak demek. Ağaçkakan sesi olmayacak demek. Baykuş bütün ihtişamıyla bir yere konup kocaman gözleriyle bir daha geceyi delemeyecek demek, yandı çünkü o baykuş!
İster elektrik şirketi de, ister anız yakmaktan vazgeçmeyen köylü de, ister hiçbir işe yaramayan alemci biracılar de, ister mangal yerine ormanı yakan geri zekalılar de, ama tek gerçek suçlu biziz: İnsan! Yani bu dünyadaki tek suçlu varlık!
Geçen yıl Yamanlar’daki büyük yangın sonrası bu yıl böyle bir felaket beklemiyordum. Ama söylendiği gibi bir ağaçlandırma seferberliği de göremedim. Hala bitmedi Yamanlardaki yanan alan temizliği ve seferberlik de başlamadı. Bu ‘yangın sezonu’nda ise yanmayan ilçemiz yok gibi sanırım bir tek Konak’ta yangın çıkmadı. Çünkü apartman ormanlarından oluşuyor maalesef. Bir tek Fuar ve Varyanttaki askeri bölgede yeşil var. Konuyu dallandırıp budaklandırmak mümkün ama sadede geliyorum. En kısa sürede gerçek bir ağaçlandırma seferberliği başlatmamız lazım. Ama bu böyle gönülden olmamalı. Suçlu biziz! Bana hiç 'ben çok dikkatliyim, ormana gidince bir çöp bile bırakmam' demeyin. Belki sen öyle değilsin ama yanındaki öyle! Onu uyardın mı? ‘Bira şişelerini al kardeşim burası orman’ dedin mi? Ya da köyde komşun anız yakarken ‘Yakma kardeşim bak hem yasak hem de her yer yanar çok rüzgar var’ dedin mi? O yüzden yanan ormanın yerine en az bir fidan dikmek zorundasın.
Bahsetmeye çalıştığı seferberliği bakanlık ve belediyeler birlikte yapmalı. 5 milyona dayandı İzmir’in nüfusu, herhalde yeteri kadar fidan edinebiliriz. Adını koymaya çalıştığım seferberlik mahalle mahalle olmalı. Her mahallenin yanan alanlarda bir bölgesi olmalı ve birlikte fidan dikmeliler. Valiliğin, belediyelerin bir sürü aracı var, pek çok personel taşıyan firma var onlar da bu seferberliğe katılmalı. Her bir İzmirli en az bir çam fidanını elleriyle dikmeli. Elleriyle dikmeli ki bir daha yakmasın! Abarttığımı düşünüyorsanız yanan ormanın çıkardığı sesi açın bir daha dinleyin ve o sesi hiçbir zaman unutmayın!