Dolar 34,3018
%0.19
Euro 37,3579
%-0.04
Altın 3.029,160
%0.29
Bist-100 8.864,00
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

‘Mümtaz ve saygın belediye meclis üyesi’

1978 kışıydı. Öğle sonu başlayan sağanak yağmur akşam saatlerinde bütün şiddetiyle devam ederken, İzmir Belediye Başkanı İhsan Alyanak, fuar toplantı salonunda belediye meclis toplantısının açılış konuşmasını yapıyordu.

“Belediye Meclisinin mümtaz ve saygın meclis üyeleri, öncelikle, göreve geldiğinizden beri İzmir Belediyemizin çalışmalarına verdiğiniz destek ve katkılarınız için İzmir halkı adına hepinize şükranlarımı sunuyorum…” 

Alyanak, konuşmasını sürdürürken, bir tekstil fabrikasında işçilik yapan genç meclis üyesi, gece yarısı toplantı sona erince, bu sağanak yağmurda evine nasıl gideceğini düşünüyordu. “Bir pardösüm bile yok” diye iç geçirdi. Minik Serçe Sezen Aksu’nun, “Bir Kedim Bile Yok” adlı şarkısı aklına geldi. Önce hüzünlendi; sonra kendi kendine dellendi…

“Ulan! Oğlum, belediye meclis üyeliği senin neyine? Oturduğun evin kirasını zor ödüyorsun. Şu kış kıyamet gününde çoluk çocuğunun sırtında doğru dürüst elbisesi yok; memleket meseleleri sana mı kaldı”

Etrafındaki belediye meclis üyesi arkadaşlarına göz gezdirdi. Kimi doktor, mühendis, avukat, müteahhit, iş adamı, eski senatör, üniversite öğretim görevlisi, İzmir Aynacılar Odası Başkanı, İzmir Bakkal ve Büfeciler Odası Başkanı, İzmir Maydanozcular Odası Başkanı, kimisi de milli futbol takımımızın eski teknik direktörü.

Hepsinin işi düzeni yerindeydi. Meclis toplantılarından sonra özel otolarına atlayıp;  gece yarısı bir eğlenceden ya da bir tiyatrodan çıkıyormuş gibi şen şakrak evlerine dönerken, kendini orta yerde yapa yalnız bırakılmış gibi hissederdi hep.

Geçen hafta meclis toplantısı sona erince, bu geceki gibi bir türlü durmak bilmeyen sağanak yağmur altında koşa koşa geldiği Montrö’den Karşıyaka’ya hareket son belediye otobüsüne, suya düşmüş kedi gibi sırsıklam binmişti.

Gecenin ilerleyen saatinde yorgun argın işlerinden döndüğü belli olan otobüsteki yolcuların kendisine acıyarak baktığını görünce kendi kendine mırıldandı…   

“Hey millet! İyi bakın İzmir’in mümtaz ve saygın belediye meclis üyesine! Nasıl görünüyorum? Bir enayiden; bir budaladan farkım var mı?”