Dolar 40,5558
%-0.48
Euro 47,7046
%-0.42
Altın 4.352,200
%-1.39
Bist-100 10.643,00
%-0.43

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

İzmir'in suyu nerede? İnek içti... İnek nerede? Dağa kaçtı...

Su hayattır, medeniyettir… Bu topraklardaki medeniyet su ile yeşermiştir. Roma öncesi Roma dönemi ve Osmanlı döneminde de su her şeydir. Hamamlar, su kemerleri, su kanalları, çeşmeler yüzyıllardır bize bunu anlattır. Su varsa medeniyet ve insanlık vardır. Osmanlı döneminden kalan belki de tek sevdiğim söz ‘Su Hayattır’ olmuştur. Peki biz bu köklü su medeniyetinin neresindeyiz? İzmir sokaklarında çeşme gören var mı? Görüntü de var ama akıyor mu? Kemeraltı’nın ünlü sebillerine ne oldu? İzmir’in sahillerinde akan çeşme sayısının 10’u geçeceğini sanmıyorum. Bostanlı ve Karşıyaka Sahili’nde akan bir tane çeşme yok. Alsancak’tan Üçkuyular’a kadar olduğunu da pek sanmıyorum. Aynı şekilde sokak hayvanları için de yapılan sebiller vardı bir zamanlar artık onlar da yok ya da  çalışmıyor... Yani kısaca İzmir sokaklarında medeniyetin göstergesi sudan eser yok!

***

Niye böyle sert bir giriş yaptım hemen ona geçeyim: İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin geçtiğimiz gün servis ettiği haber bülteninde İZSU Genel Müdürü Gürkan Erdoğan, “Gördes Barajı kurudu. Tahtalı’yı da kaybedersek İzmir’in içme suyu arzında ciddi anlamda olumsuzluk yaşanır” diyerek İzmirlilileri tasarrufa davet etti. Ben bu çağrıyı çok anlamsız buldum…Tahtalı Barajı’ndaki su oranı bir yıl  içinde yüzde 24’ten yüzde 9’a düştükten sonra bu çağrının ne anlamı kaldı diye düşünüyorum. Ardından 'Çeşme’nin 5 günlük suyu kaldı' haberi geldi. Su kesintileri başlayacak! Yangınlardan daha büyük bir felaket bence bu durum… Bunun sorumlusu da İzmirli gibi gösterilip tasarruf seferberliği isteniyor. Tabii ki tasarruf edelim o başka bir konu ama; bu barajlar buharlaşırken İZSU neredeydi? Büyükşehir Belediyesi neredeydi? Tahtalı Barajı kurumak üzereyken mi tasarruf düğmesine basmak gerekiyor? Daha pek çok soru sorabiliriz… Ama İzmirliler olarak İstanbul ve Ankada'dan yüksek fiyat ödediğimiz temiz suya 24 saat boyunca ulaşmakta zorluk çekeceğimiz kesin!

***

Çok değil bundan iki ay önce Prof. Dr. Doğan Yaşar ile Tahtalı Barajı’nı konuşmuştuk… Doğan Hoca her zaman olduğu gibi Büyükşehir’de bilimin eksik olduğunu vurgulamış ve Tahtalı Barajı için şunları söylemişti ““Geçen sene yüzde 30’du. Bu sene yüzde 15 işte. Şu anda 40 milyon falan metreküp bir su kaldı Tahtalı'da. Normali 300 milyon metreküptür yani Tahtalı'nın toplama hacmi. Biz suyu çok yanlış kullanıyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni ve özellikle İZSU’yu bilimi kullanmaya davet ediyoruz. Hidrojeoloji diye bir bilim var, haberleri yok sanırım. Bu bilim yerel suların ne kadar olduğunu saptar. Yer altından ne kadar su çekileceğini ve suyun miktarını saptar. İZSU’nun yönetiminin Hidrojeoji Mühendislerinden olması şarttır. Ama maalesef böyle bir yaklaşım göremiyoruz.” Yaşar Hoca’ya hep hak vermekten başka bir şey yapamıyorum doğrusu… Yani Tahtalı Barajı için yapılmış herhangi bir çalışmaya şahit olmadığımız gibi diğerleri hakkında da kaderimizi iklime bırakmaktan başka bir şey yapmıyoruz…

***

Gelelim İZSU’nun bol bol açtığı kuyulara… Açılan her yeni kuyu İzmir’in gelecekteki suyunun şimdiden kullanılmasıdır. Yine Doğan Hoca’ya başvuralım bakın yeraltı su kullanımını nasıl anlatmış; “2009-2019 arası müthiş yağışlar oldu İzmir ve Ege Bölgesi’nde. Ama biz bu barajlar doluyken bile suyun yüzde 55-60'ını biz hep kuyulardan çektik, hem de sürekli bir şekilde. Özellikle Manisa'nın altından. İzmir’in kullandığı suyun yüzde 30'unu Manisa'nın altından çektik, çekmeye de devam ediyoruz. Yani barajlar doluysa suyu barajdan kullanırsınız. Bu durum zamanla İzmir’in Türkiye’deki en pahalı suyunu kullanmasının önünü açtı. Yeraltı suyunun masrafı çoktur. Çok ciddi bir elektrik enerjisi gerekir. Manisa Su İşleri Müdürü isyan etti geçen sene ‘2000’li yıllarda 40-50 metrelerde bulunan kuyu suyu 400-500 metreye çıktı’ diye. Günde 200-250 bin metreküp su çekiyoruz Manisa’nın altından. Manisa isyanında haklı, obruklar oluşmaya başladı artık” 

***

İZSU Genel Müdürü’nün açıklamasından anladığım, susuzluğun önüne geçmek için yapabileceğimiz tek şey kuyu açmak… Kuyu açmak ‘sorun benim dönemindeyken çözülsün sonrası ne olursa olsun’ demek. Yani biraz düşününce kışın kent merkezinde su baskınlarına engel olamayan İZSU; barajların kurumasına da engel olamıyor. ‘DSİ’nin hiç mi suç yok?’ diye sorabilirsiniz. Olmaz mı büyük umutlarla ve siyasi söylemlere konu olan Gördes Barajı var. Baraj tamamen hatalı yapıldığı için su tutamıyor. Zaten Gördes yüzde 10’nun üzerine çıkamıyordu şu an doluluk oranı yüz 0,9. Yani Gördes kurudu. Umarım Tahtalı kurumaz. Karşıyaka aksında; Yamanlar bölgesinden gelen su kullanıldığı için, ben kentin güney aksının daha çok sorun yaşayacağını düşünüyorum. Pandemi öncesinde bugünün bir sinyalini görmüştük. Bu yaz beterini göreceğiz gibi… Başta da söylediğim ‘su hayattır ve medeniyettir’, peki biz bu medeniyetin neresindeyiz?  

Son olarak; Su nerede? İnek içti. İnek nerede? Dağa kaçtı? Dağ nerede? Yandı bitti kül oldu… Bu yaz orman yangınlarının ardı arkası kesilmeyecek gibi gözükürken İzmir bir de susuzluktan kavrulacak… Cehennemi yaşacağımız bir Ağustos bizi bekliyor… Hazır mısınız?