CHP’de vefa mezara mı gömüldü? İzmir’de Gül ailesi travması
İzmir’in siyaset sahnesi yeni bir utanca daha imza attı. Hani derler ya, “İzmir CHP’nin kalesi” diye…
Geçin o lafları.
O kale bugün kendi kahramanlarının mezarına kazma sallıyor. İşten çıkarmalar dalga dalga yayılıyor, ama işin acı tarafı şu: Kurbanların çoğu, ömrünü bu partiye vermiş, yıllarca omuz omuza mücadele etmiş insanlar. Siyasetin yüzüne bakmaya yüzümüzün kalmadığı bir dönemden geçiyoruz.
Bakın, bu işten çıkarmalar arasında öyle bir isim var ki…
Buca’nın efsane ilçe başkanı, “bizim Beko”, Bektaş Gül’ün oğlu Ulaş Gül!
Daha ne olsun?
İzmir’de hangi CHP’liye sorsan saygı ile anılacak bir ailenin dramı. Hani şu devrimci damar, o meşhur “karşı kıyı” karakteri, sosyal demokrat hafıza… Onun sembolü bir aile, şimdi belediyenin kapısında işsizlik kuyruğunda.
Ne güzel demokrasi değil mi!
Biraz hatırlayalım: Bektaş Gül, bu şehirde siyasetin “ağabeyi”ydi. Partide güvenin, samimiyetin, yol göstericiliğin karşılığıydı. Sadece bir siyasetçi değil, bir kültürün taşıyıcısıydı. Ve elbette oğlunun adını, bir başka devrimciye, Ulaş Bardakçı’ya ithaf edecek kadar da net bir duruşun adamıydı.
Siyasi kimlik öyle bir şeydir, bir ömrü sırtında taşımak ister. CHP yıllarca bu aidiyet ve vefa üzerinden ayakta durdu.
Ama bugün?
Bugün ne aidiyet kaldı ne vefa. Kalan tek şey; belediye kapısında işten atılmış yol arkadaşlarının buruk yüzü.
Daha net konuşalım mı?
Bugünden sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne “CHP’li belediye” demek bile abartı olur. Sözde sosyal demokrat, gerçekte insan öğüten, “yeni Türkiye”ye ayak uydurmak için kendi hafızasını bile yakan bir yönetim şekliyle karşı karşıyayız.
Ve Cemil Tugay eğer tüm bunlardan habersizse, çok net söylüyorum: Derhal gereğini yapmalı. Yok, eğer haberi varsa ve tepkilere kulağını tıkıyorsa…
CHP’li olmaktan söz etmeye gerek bile yok.
Bu kadar açık söylüyorum: Bu tabloyu yaratan bürokrat kimse, aslında Başkan Cemil Tugay’a operasyon çekiyor. İzmir’in vicdanı ile oynuyor. Bunu hâlâ göremiyorsa, ya siyasetten anlamıyordur ya da o koltuğun ağırlığını taşımaya hiç niyeti yoktur.
Çünkü İzmir’de bir “vefa” geleneği vardı. Artık sadece nostaljik bir laf. Şimdi o vefa, Buca’da, Bektaş Gül’ün mezarı başında anı olarak kaldı. Partinin “aidiyet” dediği şey ise, bir avuç işten atılmış insanın elinde buruşturulmuş bir rozet kadar.
Son sözüm de şu: CHP, bu fotoğrafı değiştirmezse, kendi mezar taşını bizzat kendisi oymaya başlamış demektir. Ve İzmir’in sokağında “bizim beko”nun adı, artık parti binasında değil, vicdanı sızlayan herkesin dilinde yankılanır.
Ama şunu da herkes bilsin: İzmir’de Ulaş Gül işsiz kalmaz. Elbet ona kapısını açacak bir CHP’li belediye başkanı çıkar, bu şehirde vefa hâlâ tamamen ölmedi. Lakin bugün yaşananlar, “Gül Ailesi” üzerinden İzmir siyasetinde onarılması zor bir travma olarak kalacak. “Bu utanç, sadece bugünün değil, yarının da hesabıdır.” Siyasette isimler değişir, makamlar gider gelir, ama kırılan vefa, unutulan aidiyet bir daha asla tamir edilemez.
Ve İzmir bunu umutmaz…