Dolar 34,2579
%-0.04
Euro 37,4633
%-0.09
Altın 2.915,310
%-0.44
Bist-100 8.876,00
%-0.98

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

İzmir depremi ve sonrası… Bir fotoğraf ne çok şey anlatıyor

30 Ekim saat 14.51’de merkez üssü İzmir Seferihisar açıkları olan depremin büyüklüğü AFAD’a göre 6,6 , Kandilli’ye göre 6,8 , ABD Jeoloji Araştırmaları Merkezi’ne göre 7,0 olarak açıklandı. Bazı deprem bilimcileri ise depremin büyüklüğünü 6,9 olarak ifade ediyor.

Depremin üzerinden 9 gün geçti'

Daha ‘depremin …şiddeti şu kadar. Tam olarak şu kadar sürdü’ diye net bir açıklama yok.

Hal böyle olunca tabii ki vatandaş 6,6’ya inanmıyor.

Sadece inanmayan vatandaşlar değil! Muhalefet partileri de inanmıyor olacak ki bazı CHP’li ve İYİ Partili milletvekilleri depremin gerçek şiddetini sordula? İktidardan yanıt bekliyorlar.

Umarım vekiller net cevap alır.

Neyse biz konumuza dönelim…

Depremde 114 canımızı kaybettik, binden fazla yaralımız var…

Binlerce insan evsiz kaldı… Kış kapıda ve çadırda veya konteyner kentte kalacaklar.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin de ‘Bir Kira Bir Yuva’ kampanyası sürüyor.

Bunun yanında bazı inşaat şirketleri stoktaki evlerinin kapılarını depremzedelere açtı.

Yine Büyükşehir Belediyesi yüzde 23,5 ortağı olduğu işletmeye kapatılan Hilton Otelini ve Uzundere’de bulunan bloklarını depremzedelerin hizmetine sundu.

İzmirliler imece usulü mağdur kardeşlerine yardım ettiler ve hala etmeye çalışıyorlar.

Evet sevgili okuyucular;

Geldik esas meselemize...

Tarihler 3 Kasım 2020’yi gösteriyordu…

Depremde en çok can kaybının yaşandığı, 34 kişinin hayatını kaybettiği Rıza Bey Apartmanı enkazından bir bebek sesi geldiği haberleri üzerine çalışma yapıldı. Enkaz alanında çıt yok. Milyonlarca insan da ekranları başında çalışmalara kilitlenmiş olup biteni takip ediyor.

Umutla bekleniyordu.

Ekipler saatler 09.30 sıralarında enkazdan üç-dört yaşlarında olduğu belirtilen bir kız çocuğu çıkardılar…

Ay parçası gibiydi…

Tam anlamıyla mucizeydi…

Hiçbir şeyi yoktu… 91 saat sonra enkazın altından sapasağlam çıkarılmıştı…

Tam o an sevinç çığlıkları, mutluluk gözyaşları birbirine karıştı.

Koca koca adamlar bile duygulandı… Gözleri doldu, ağlamaklı oldu.

Enkazdan çıkarılan minik kızın ismi Ayda Gezgin olarak açıklandı.

Sonra ambulansla hastaneye kaldırıldı…

Çok acıkmıştı. Dile kolay 91 saat aç susuz enkaz altında kalmak…

“Köfte ayran” istedi… Çocukların en sevdiği yemeklerden…

Herkes köfte ayranı konuşurken, bir haber düştü ajanslara. Hastanenin karşısındaki restoranlara Türkiye’nin dört bir yanından Ayda için köfte şiparişi yağmış… Ne kadar duyarlı bir hareket!

Ayda köftesini yedi, ayranını içti afiyetle ama sonra üzücü haber geldi. Ayda’nın annesi Fidan Gezgin’in cansız bedeni çıkarılmıştı enkazdan.

Bu sefer de tüm Türkiye ‘Ayda annesiz kaldı’ diye ağlamaya başladı…

Ayda hastanede 4 gün kaldı…

Bakanlar, milletvekilleri, belediye başkanları, rektörler ve diğer siyasiler kuyruğa girmişti…

Ayda ile boy boy fotoğraf çektirip sosyal medya hesaplarında paylaşıyorlardı.

“Kızımızı ziyaret ettik…”, “Sağlığı gayet iyi” ,“Umudumuz Ayda” falan filan... Oyuncağa boğdular çocuğu…

Küçücük odaya sığışıp anlamsızca sohbet etmeye çalışıyorlardı. Ayda ziyaretlerine televizyonlar, gazeteler ve haber siteleri de geniş yer ayırıyordu.

Neyse dün sağlık durumu iyi olan Ayda’yı doktorlar taburcu etti.

Sonra ajanslar tarafından hepinizin malumu olduğu o fotoğraf ile “Mucize bebek Ayda taburcu edildi” haberi servis edildi.

İşte o fotoğraf işin gerçek yüzü…

Aslında bir fotoğraf bazen sayfalarca yazılandan, çizilenden daha çok şey anlatır.

Bu fotoğraf da onlardan biri.

Herkesin fotoğraf çektirmek için yarıştığı, sonra babasının kucağında annesiz kalan bir yavrunun hali…

Dünyanın en iyi babası da olsa çocuklara en iyi anneler bakar. Anne başkadır.

Demem o ki; Havaların iyiden iyiye soğuduğu şu günlerde Ayda ayağı çıplak taburcu edilmiş.

Annesi olsa o ayak çıplak olur muydu hiç'

Babası hastane bahçesinden koşar adım götürdü ama nereye gittiler belli değil. Hangi eve gittile? Bir akrabasına m? Yoksa çadıra m? Belli değil! En azından ben bilmiyorum. 

Depremin üzerinden 9 gün geçti…

İzmir depreminin simgesi Ayda bu haldeyse!

Ya diğerlerinin durumu nasıldı? Merak ediyor musunuz'

Bu insanlar ne yiyip ne içiyor, ne giyiyor diye'

İşte 9 günde gelinen nokta tam da burası…

Bir olay olur, birileri işin “şov”unu yapar, ardından ortadan kaybolurlar. Aynı sosyal medyada paylaşılan hikayeler gibi o da 24 saat sonra kaybolup gider.

Sonra m? Sonra mağdur olanlar, zarar görenler hayatlarına zor şartlarda devam eder, etmeye çalışır…

Aynı Ayda’nın babası Uğur Gezgin gibi. Eşinin acısıyla ve büyük bir travma yaşayan kızı Ayda ile yeni bir hayata başlayacak.
‘Şov’cular onların hayatının bundan sonraki kısmıyla ilgilenmeyecek.

Birkaç ay geçmeden tamamen unutulacaklar. Sadece depremin yıl dönümünde simge fotoğraflarla hatırlanacaklar.

Maalesef her şeyin sahte olduğu bir zamanda yaşıyoruz.

Mutlaka iyi insanlarımız var. Yok demiyorum. Elini taşın altına koyanlara, yardım için gecesini gündüzüne katanlara söylemiyorum bu sözlerimi.

Onlar lütfen üzerine alınmasın…

Benim bahsettiğim kişilerin kim olduğunu aslında herkes biliyor'

Hoşça kalın…

Umarım bir daha böyle acılar yaşamayız…