Dolar 34,8956
%0.09
Euro 36,6428
%0.06
Altın 3.012,820
%-1.09
Bist-100 10.059,00
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

Yumruk...

Cumhuriyeti kuran partinin genel başkanı bir kez daha saldırıya uğradı.

Her şeyden önce saldırı kabul edilemez.

Kılıçdaroğlu, siyaseten eleştirilebilir. Ancak bu saldırılar ona değil Türkiye’nin dirliğine, birliğinedir.

Atatürk’ün kurduğu partinin genel başkanını terörle ilişkilendirip yumruklamak akıl tutulmasıdır.

Varsa elinizde belge, delil, yargıya gidersiniz.

Ancak ‘çamur at izi kalsın’ düşüncesiyle, provokasyonlarla, üstelik şehit cenazesinde ana muhalefet liderine reva görülen bu tutum ve davranışları anlamak mümkün değil.

Saldırılara bütün demokrasi savunucularının tepkisini koyması gerekir.

Bu tip saldırılar zaten gergin olan ülkeyi daha çok germekten, kutuplaştırmaktan öteye götüremez.

Üstelik Kılıçdaroğlu’na yönelik bu saldırı ilk de değil...

2014’te Meclis'te düzenleyeceği grup toplantısı öncesinde de TBMM kulisinde Orhan Övet adlı bir kişinin yumruklu saldırısına uğramıştı.

Meclis’te yahu Meclis’te...

Kılıçdaroğlu, o zaman saldırgandan şikayetçi olmamıştı.

Ardından Haziran 2016’da İstanbul Vezneciler'deki terör saldırısında şehit düşen polis memurları için Fatih Camii'nde düzenlenen cenaze töreninde, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun önüne kurşun atıldı.

'Mermi bırakılması mafya raconudur'

Ölümle tehdittir. "Sus yoksa ölürsün" demektir.

Şüphelilere ne mi old? Savcılık talimatıyla ifadeleri alındıktan sonra serbest kaldılar.

Yumruklamak, mermi atmak yetmedi.

“Tarayalım” dediler...

Ağustos 2016'da ise PKK'nın hedefi oldu.

Kılıçdaroğlu'nun da içinde yer aldığı CHP konvoyuna Artvin'in Şavşat ilçesinden Ardanuç ilçesine giderken, Yanıklı köyü yakınlarında silahlı saldırı düzenlendi.

PKK'nın üstlendiği saldırıda 1 jandarma eri şehit oldu, 2 asker yaralandı.

Bitti mi, bitmedi.

Dün Ankara Çubuk’taki şehit cenazesinde bir kaç kendini bilmezin yumruklu saldırısına uğradı. Saldırıdan korunmak için sığındıkları evin etrafını sarıp taşladılar, “Yakın” diye naralar attılar.

Şimdi bakıyorum da, Kılıçdaroğlu bunları hak edecek ne yaptı!

Demokrasi istemekten başka,

Her yurttaşın eşit ve özgür yaşamasını istemekten başka,

Hak, hukuk, adalet istemekten başka,

“Çocuklar yatağa aç girmesin” demekten başka,

Bir günden bir güne toplumu gerecek herhangi bir olayda başrol mü oynadı'

Sakinliği ve soğukkanlılığıyla bilinen Kılıçdaroğlu için kimse “Ülkeyi geriyor” diye bir cümle dahi kuramaz.

Bir parti lideri çıkıp “Ne yaptın onları kızdıracak kadar ey Kılıçdaroğlu” diyebiliyor.

Bir Bakan ise saldırganlara “Değerli arkadaşlarım, şu ana kadar mesajlarınızı verdiniz. Tepkinizi gösterdiniz” diye sesleniyor.

Dönüyoruz... Bazı medya gruplarına bakıyoruz...

Keşke bakmasaydım.

Yazılanlar, çizilenler, “Böyle gazetecilik olmaz olsun” dedirtiyor.

Kutuplaştırıcı dil kullanarak, dört askerin şehit düştüğü terör saldırısının, hem de kendisine yönelik saldırının hesabını Kılıçdaroğlu’na kesebiliyor.

Doğal olarak vatandaşlar soruyor.

Türkiye nereye gidiyor'