Dolar 38,7490
%0.36
Euro 43,6378
%0.25
Altın 4.156,530
%1.28
Bist-100 9.316,00
%0.4

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

Grev var… Göbek var… Peki ya vicdan nerede?

Konak’ta ortalık karışık…

Bir yanda grevdeki işçiler,Diğer yanda aksayan temizlik işleri,Ve tam ortada…

Hıdırellez’de halkla birlikte halay çeken bir belediye başkanı: Nilüfer Çınarlı Mutlu.

Ve sosyal medya köpürüyor:“İşçiler grevde, Mutlu Hanım göbekte!”

Emek yok, şov var!

Peki öyle mi gerçekten?

Yoksa meseleye sadece ‘göbek’ penceresinden bakmak, esas meseleyi saklamaya mı yarıyor?

Bir bakalım.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “CHP’li belediyeleri silkeleyin”dedi.

Talimat yerine ulaştı.

Belediyelere hacizler yağdı.

Aylık gelirlerin neredeyse yüzde 40’ı kesildi.

İzmir’de birçok CHP’li belediye maaş ödeyemez hale geldi.

Ve şimdi...

Hizmet mi durmuş?

Evet.

Kriz mi yaşanıyor?

Elbette.

Peki, bu kriz sadece Konak'ta mı var?

Hayır.

Türkiye’nin dört bir yanında var.

Ama ne hikmetse...

Sadece CHP’li belediyelerde grev var.

Sadece CHP’li belediyelerin kapısına pankart asılıyor.

Sadece CHP’li başkanlara “emek düşmanı” yaftası yapıştırılıyor.

Bakın, sendikaların hakkını savunması kutsaldır.

Emeğin yanında durmak, sendikanın namusudur.

Ama o sendika...

AK Partili bir belediyede asgari ücretin bir tık üstüne imza atıp,CHP’li belediyeye 54 bin 917 TL teklif verildiğinde “yetmez!” diyorsa...

O zaman ortada bir niyet problemi vardır.

O zaman kimse bize bu grevin "emek için" olduğunu anlatmasın.

Sormazlar mı: Maaş ödeyemeyen belediyeye zam pazarlığı yaparken, asıl amacın kriz çözmek mi, kriz çıkarmak mı?

Hadi bunu geçtik...

Ve şimdi gelelim Nilüfer Çınarlı Mutlu’ya...

Sizce Başkan Nilüfer Çınarlı, belediyesinde bu kadar sorun yaşanırken, sırf “eğlence olsun” diye meydanda göbek atacak kadar sorumsuz biri olabilir mi?

Olabilir mi gerçekten?

Geçen süre boyunca gördük ki; Nilüfer Mutlu, başkanlık ettiği ilçede sorumluluğunu bilen, meselesi halk olan bir belediye başkanı gibi davranıyor. Ne kaçıyor, ne saklanıyor, ne kulisçiliğe sığınıyor.

Tam aksine...

Kriz varsa içinde oluyor.

Problem varsa üstüne gidiyor.

İşte Hıdırellez’de o meydanda oluşu da tam bu yüzden.

Orada olmak, çöp toplamak kadar, park sulamak kadar belediyecilik değil midir?

Halkın arasında olmak, el sıkmak, göz teması kurmak, dert dinlemek, bir çocuğun başını okşamak…

Bunlar da belediyeciliğin en insani, en gerçek yüzü değil midir?

Politik olup orada olmamış olsaydı bunu komuşuyor olmazdık. Ama Başkan Mutlu bu eleştirilerin geleceğini bildiği halde orada oldu.. Politik davranmadı “dürüst” kendisi gibi davrandı..

Ve asıl soruyu soralım:

Eğer o gün işçiler grevde olmasaydı,

Hiçbir şey yaşanmamış olsaydı,

O Hıdırellez halayı konu olur muydu?

Olmazdı.

Çünkü dert halayda değil.

Dert, halayı kimin çektiğinde…

Dert, belediye başkanının kadın olmasında.

Genç olmasında.

Alışılmış “makamlı” profili zorlamasında.

Bunun adı “göbek atmak” değil de, halkla bir olmak, bir nebze umut vermek olamaz mı?

Birlik duygusunu canlı tutmak, moral yaratmak, “biz buradayız, birlikteyiz” demek değil midir bu?

Kriz anlarında halkı yalnız bırakmayan başkanlara saldırmak kolay...

Ama asıl mesele, o krizi kimin çıkardığını görmemekte ısrar etmek.

Yok, hayır...

Siz o halayın sadece göbeğini gördünüz.

Saatlerce yapılan müzakereyi görmediniz.

Devletin kıstığı parayı, sendikanın dayattığı rakamı duymadınız.

Ama başkan oynadı ya...

İşte size malzeme!

Bakın...

Konakta o mahallerde kapı gıcırdasa oynayan insanlar yaşıyor.

Yenişehir, Ege Mahallesi, 26 Ağustos… O insanlar bilir ki, bu belediye başkanı her zor zamanda onların yanında.

Ama siz her halayı skandala çevirince, geriye ne kalıyor?

İroni şu ki...

İşçiler için sokakta olan sendikalar, asıl sorumluları değil, hedefi kolay olanları seçiyor.

Belediyeye para göndermeyen iktidarı değil,

Parası olmayınca da “daha fazla veremem” diyen belediyeyi vuruyor.

Siz buna “emek mücadelesi” mi diyorsunuz?

Ben buna “politik şov” diyorum.

Ve finalde şunu söyleyeyim: Bu ülkede sadece halay çekenler değil,

Sendikaların kiminle ne zaman oynadığı da konuşulmalı artık.