Dolar 32,5209
%0.26
Euro 34,9690
%0.66
Altın 2.436,410
%-0.09
Bist-100 9.916,00
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Türeli'nin ekonomi açıklaması

Türeli'nin ekonomi açıklaması

CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, Türkiye ekonomisinin en önemli probleminin cari işlemler açığı olduğunu belirterek, “AKP döneminde cari işlemler açığı hızlı bir biçimde artmıştır” dedi.

  • Ege Postası
  • 17.12.2014 - 11:55
CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, TBMM Genel Kurulu’nda, Ekonomi Bakanlığı’nın 2015 yılı bütçesi üzerinde söz aldı.

“Türkiye ekonomisinin en önemli probleminin cari işlemler açığı” olduğunu vurgulayan Türeli, “Cari işlemler açığı bir ülkenin dışarıya sattığı tüm mal ve hizmetlerle dışarıdan aldığı mal ve hizmetler arasındaki farktır. Eğer sattığınızdan daha fazla alıyorsanız ülkede cari işlemler açığı oluşur. Türkiye'de, AKP döneminde cari işlemler açığı hızlı bir biçimde artmıştır” dedi.

Cari işlemler açığının finanse edilmesi zorunluluğu bulunduğunu belirten Türeli, şöyle devam etti:

“Cari işlemler açığının artmasının ve ciddi bir risk unsuru oluşturmasının temel nedeni, AKP döneminde uygulanan ekonomi politikalarıdır. Yüksek reel faizleri vererek dışarıdan döviz girişini teşvik eden bir ekonomik politika anlayışı böyle bir sonuç yaratmıştır. Bu modeli, AKP iktidarları hiç değiştirmeden uygulamıştır. Kriz yaşandığında ona ilişkin olarak belli önlemler alınabilir ama ekonomi normale döndüğü zaman yapısal problemleri giderecek bir çerçeveye oluşturmak da gereklidir. Ne yazık ki AKP döneminde böyle bir uygulama yapılmamıştır. 1991-2000 yılları arasında yani AKP döneminden önceki on yıllık dönem içinde 94 krizi ve 99 krizleri vardır. Bu dönemde Türkiye ekonomisinin cari işlemler açığı yoktur. Türkiye ekonomisi yüzde 22,9'luk bir toplam yatırımı yüzde 23,2'lik bir toplam yurt içi tasarrufla finanse etmiştir ve hiç cari işlemler açığı vermemiştir. Ancak AKP dönemine geldiğimizde, 2003-2014 döneminde toplam yatırımlar yüzde 23'ten yüzde 20'ye düşmüştür bununla birlikte yurt içi tasarruflar daha fazla düşmüştür. Türkiye ekonomisi yüzde 5,4 oranında cari işlemler açığı vermiştir. Bazı yıllar bu rakam bu yüzde 10'lara ulaşmıştır.”

Cari açık gündeme getirildiğinde sürekli olarak, "Enerji fiyatlarının da bunda payı var" savunması ile karşı karşıya kalındığını ifade eden Türeli, “2013 yılında 65 milyar dolarlık bir cari işlemler açığı var. Bu rakamı enerji fiyat etkisinden arındırdım. Yani enerji fiyatları hiç artmamış olsaydı, 2002'deki seviyesinde kalsaydı durum nasıl olurdu, ona baktım, Türkiye ekonomisi 2013 yılında yine 30 milyar dolarlık bir cari işlemler açığı veriyor. Esasında bunun başka sebepleri var. Uygulanan yanlış politikalarla Türkiye'deki üretimin ve ihracatın ara malı ithalatına olan bağımlılığının artırılmış olması bunun en önemli sebebidir” diye konuştu.

-“CİDDİ BİR PROBLEM VAR”-

“Dahilde işleme rejimi”ne ilişkin verilere de sağlıklı bir şekilde ulaşılamadığını belirten Türeli, bu nedenle Türkiye ekonomisindeki üretimin ve ihracatın ara malı ithalatına olan bağımlılığının net görülemediğini söyledi.

Türeli, AKP iktidarlarının, iki dönem içinde ele alınabileceğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“2003-2007 yılları arasında, dünyada likiditenin bol olduğu, dünya ekonomilerinin canlı olduğu bir dönem var. Türkiye ekonomisi yüzde 6,9 büyümüş, yüzde 4,5'luk cari açık vermiş. Bir de 2008-2014 dönemi var. Bu ikinci dönemde büyüme hızı yüzde 6,9'dan yüzde 3,3'e düşmüş ama cari işlemler açığı da yüzde 4,5'tan yüzde 6,2'ye çıkmış. Dikkatinize sunuyorum. Böyle bir şey olabilir m? Ekonomi büyüdüğü zaman belli bir cari işlemler açığı oluşur ama ekonomide büyüme hızı yavaşladığında bile cari işlemler açığı veriliyorsa burada ciddi bir problem var demektir” diye konuştu.

Girişimcilerin ve ihracatçıların dinamik yapısı dolayısıyla Türkiye ekonomisinde bir ihracat artışı bulunduğuna dikkati çeken Türeli, bu durumda AKP hükümetlerinin hiçbir katkısının bulunmadığının altını çizdi.

-“CARİ AÇIĞIN TOPLUM ÜZERİNE ETKİSİ”-

Cari işlemler açığının toplum üzerinde yaratacağı etkilere ilişkin değerlendirmede bulunan Türeli, şöyle devam etti:

“Cari işlemler açığı insanları, toplumu nasıl etkile? İthalatı ucuzlatır ve dışarıdan başka ülkelerin ürettikleri mallar piyasalarımızı istila eder. Bugün hemen her sektörde Çin malları, Uzak Doğu malları Türkiye piyasalarını işgal etmiştir ve bunun sonucunda Türkiye'de sanayi sektörü, buna ilişkin yan sanayi sektörü birer birer kepenk kapatmaktadır, işçiler çıkarılmaktadır. Uygulanan bu politikaların bu toplumda, bu ülkede yaşayan insanlara, sanayicilere, işçilere bir yararı yoktur. Bunlar yabancı ülkelerde çalışan insanlara, o ülkelerin çıkarlarına göre yürütülen bir politikalardır. Dünyayla bütünleşmeye, ihracat, ithalat artışına elbette ‘evet’ ama yabancı ülkelerin, gelişmiş ülkelerin fason üretim merkezi olmaya ‘hayır’ diyoruz.”

Türkiye’de yüksek teknolojili sektörlerin üretimdeki payının yüzde 3,5 olduğuna dikkati çeken Türeli, bu oranın 2002 yılında yüzde 6,2 olduğunu vurguladı. Türeli, “Buradan görüldüğü gibi ortaya konulan hiçbir ekonomik hedef tutmamaktadır” dedi.

Merkez Bankası’nın rezervlerinde artış yaşandığına ilişkin açıklamaları da doğru bulmadığını belirten Türeli, “Bir varlık yükümlülükle beraber değerlendirilir, kıyaslanır. Merkez Bankası rezervleri artmıştır ama Merkez Bankası rezervlerinin kısa vadeli dış borçları karşılama oranı azalmıştır. Bu oran, 2002 yılında yüzde 171'dir, 2013 yılında yüzde 101'e düşmüştür, 2014 yılı üçüncü çeyrekte yine yüzde 101'dir. Yani Merkez Bankası, bunun içinde altın dahildir rezervleri ancak kısa vadeli dış borçları karşılamaktadır. Bu borçlar vadesi bir yıl olan borçlardır. Bir de üç yıllık alınmış ama şimdi vadesine bir yıldan az kalan borçları da eklediğimizde Merkez Bankası net rezervlerinin kısa vadeli dış borçları karşılama oranı yüzde 79,3'tür. Bununla cari açığı mı kapatacaksınız, yoksa kısa vadeli borçları mı ödeyeceksini? Bunlar çok ciddi soru işaretleridir” şeklinde konuştu.

-“DIŞ BORÇ STOKU ARTMIŞTIR”-
Dış borç stoğunda da ciddi bir artış yaşandığını belirten Türeli, 2002 yılında 130 milyar dolar olan dış borç stoğunun 2014 yılı ikinci çeyreğinde 402 milyar dolara yükseldiğine dikkati çekti.

“Bunu söylediğimiz zaman ‘milli gelirdeki payına bakın’ diyorlar” diyen Türeli, “Buna da baktım. 2002 yılında yüzde 56'dır, 2014 yılı ikinci çeyreğinde yeniden yüzde 50'nin altına düşmüştür. Kriz yılları dışında dış borç stokunun milli gelire artışı yüzde 50'yi geçmemiştir. Zaten 2002 yılında yüzde 56'ydı ama 2003 yılında 47'ye düşmüştü, tam krizin etkisiydi o rakam. 2005 yılında yüzde 35'e kadar düşmüştür, yeniden artmaya başlamıştır, çok ciddi bir problemdir” diye konuştu.

“500 milyar dolar ihracat hedefi”nin tam bir hayal ve masal olduğunu vurgulayan Türeli, “Artık lütfen bunu telaffuz etmeyin. Bu toplumun gözünün içine baka baka kandırmanın bir anlamı yok” sözleriyle tepkisini dile getirdi.

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.