Dolar 34,2579
%-0.04
Euro 37,4633
%-0.09
Altın 2.915,310
%-0.44
Bist-100 8.876,00
%-0.98

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

Suç duyurusu: Ciddi mi şaka mı?

İzmir'de sokakta yürürken elektrik akımına kapılıp, ölen 2 kişiden Özge Ceren Deniz'in babası Ahmet Abi  avukatı Ayşe Sarıçiçek, bugün adliyeye gelerek İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu, eski Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, eski İzmir Büyükşehir Belediyesi Kanalizasyon Daire Başkanı ve Çiğli Belediye Başkanı Onur Emrah Yıldız hakkında  'suçta sorumlulukları ve kusurları olduğu'  gerekçesiyle savcılığa suç duyurusunda bulundu...

 Duyuruda bulundu ama iddialar ve suçlamalar aslı astarı olmayan, gerçeklerden çok uzak ve kamuoyu yaratma çabasından başka bir şey değil.

Olay yerinden günlerdir yapılan incelemeler, yazılan bilirkişi raporları ve mahkeme heyetinin kamu baskısına rağmen işi ne kadar sıkı tuttuğunu takip ediyoruz. Bütün bunlar yaşanırken yapılan şikayetin sadece siyasi belediye başkanlarını hedef alması, işin ciddiyetini ve karşı tarafın kamuoyunda duyulan saygınlığının azalmasından başka bir şey değil. Bu şikayet, mahkeme heyetinin ortaya koyduğu ciddiyeti de istismar etmekten başka bir şey değil.

Bu nedenle bu şikayet kasıtlı bir şekilde olayın boyutunun başka yerlere çekmekten başka bir şey değil.

Neden mi?

 Koltuğa sonradan oturan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ve Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınar Mutlu ile olayı ilişkilendirmek akıl ve mantık ile izah edilemez. Bu kişilerin ihmali ve kusuru olduğuna ilişkin tahmin ya da mantık kabul edilemez.

O tarihlerde bu isimler görevde bile değiller görevde olmayan bu kişilerin nasıl bir ihmali olabilir?

Öncelikle, sevgili okurlar, Ahmet Abi'nin avukatı Ayşe Hanım’ın adliyeye gitmesi bir cesaret örneği olarak görülebilir. Ama bu cesaret, içi boş iddialar ile dolu bir torbayı adliyeye taşımaktan öteye gitmiyor. Belediyelerin tüm sorunlarının sorumluluğunu, göreve sonradan gelen kişilere yıkmak ne kadar mantıklı? Geçmişteki sorunları bugünkü başkanlara bağlamak, suçlu bulmak için fazla mı uğraşıyoruz?

Mahkeme heyeti, kamuoyunun hassayetinin göz önüne titizlikle çalışıyor. Bilirkişi raporları, olayın tüm boyutlarını ortaya koyuyor.

Ancak birileri bu durumu siyasi bir arenaya çekmekte ısrarcı…

Siyasi belediye başkanlarına yönelik suçlamalar, kamuoyunda bir infial yaratma çabasından başka bir şey değil. Bu suç duyurusu, olayın gerçek boyutunu saptırmak için kasıtlı olarak yapılıyor.

Sonuç olarak, sevgili okurlar, bu şikayetin amacının adaleti sağlamak değil, belirli kişilere yönelik siyasi bir linç kampanyası olduğunu görüyoruz. Olayı saptırmak, gerçek sorumluları göz ardı etmek ve kamuoyunu yanıltmak. İşte, Ayşe Hanım’ın suç duyurusu bu amaca hizmet ediyor. Gerçekler ortaya çıktığında, bu suçlamaların ne kadar yersiz olduğu anlaşılacak. Bu süreçte hepimiz sağduyulu olmalı ve gerçeklere odaklanmalıyız. Adalet, duygusal tepkilerle değil, somut delillerle sağlanır.

Ne dersiniz, sevgili okurlar, bu suç duyurusunun ardındaki gerçek niyetleri anlamak bu kadar zor mu?

Yoksa bizlere oynanan bu oyunu görmek için daha dikkatli mi olmalıyız?

Bu durumu ele alırken, gerçeği bulmak için akıl ve mantığı elden bırakmamalıyız.