Dolar 32,4985
%0.27
Euro 34,5764
%0.24
Altın 2.490,400
%0.29
Bist-100 9.548,00
%-1.36

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
İmamoğlu Saraçhane'de konuştu: Milli iradeyi geçersiz kılmak için ellerinden geleni yapıyorlar

İmamoğlu Saraçhane'de konuştu: Milli iradeyi geçersiz kılmak için ellerinden geleni yapıyorlar

Milli İttifakı liderleri, hakkında 2 yıl 7 ay hapis cezası ve siyasi yasak kararı verilen İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'na destek için Saraçhane'de buluştu. "Millet, İradesine Sahip çıkıyor" mitinginde konuşan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, "Siz, bir kere değil, iki kere üst üste bir belediye başkanı seçtiniz. Onlar, sizin seçtiğiniz belediye başkanını görevden alıp hapsetmek için mahkemeden karar çıkarttılar. Üstelik, baktılar mahkemenin hâkimi istedikleri gibi karar vermeyecek, onu sürüp başka bir hâkim getirterek çıkarttılar. Allah aşkına, bu ülkeyi yönetenlerin sizinle ne dertleri var? Sizinle ne alıp veremedikleri var? Sizden ne istiyor bu insanlar? Yok, yok, öyle kolay kaçmak yok. Onları gönderecek 6 siyasi partinin lideri burada. Bakın, size bir şey söyleyeyim; bu ülkeyi yönetenlerin sizinle derdi ne biliyor musunuz? Hastalar hasta, hem de ağır hasta. Bu ülkeyi yönetenlerin, milletin iradesine karşı alerjileri var. Milli iradeyi geçersiz kılmak için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar. Ama yapsınlar, nafile, nafile, nafile" dedi.

  • Ege Postası
  • 15.12.2022 - 19:58

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ile hastane randevusu nedeniyle gelemeyen Saadet Partisi'nin Genel Başkan Vekili Sabri Tekir, hakkında siyasi yasak ve hapis cezası kararı verilen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na destek için bugün Saraçhane’de bir araya geldi. Bütün liderleri belediye başkanlığının kapısında karşılayan Ekrem İmamoğlu, daha sonra onlarla birlikte mitingin yapılacağı alana geçti.

"Millet, İradesine Sahip çıkıyor" mitinginde kürsüye ilk olarak Ekrem İmamoğlu çıktı.

Konuşmasına “Demokrasiye inanan büyük Türk milleti, hepiniz hoş geldiniz, sefalar getirdiniz” diye başlayan İmamoğlu, şunları söyledi:

"SİZİN TERTEMİZ HELAL OYUNUZU İPTAL ETTİLER: Burası Saraçhane, burası sizin eviniz. Burası milletin evi. Burada, siz ne derseniz o olur. Ama önce bana şu sorunun cevabını bir verin: Bu ülkeyi yönetenlerin sizinle ne alıp veremediği var? Sizden ne istiyor bu insanlar? 31 Mart’ta oyunuzu kullandınız, saymadılar. Zarfa attığınız 4 oy pusulasından (dört parmağını gösterirken) -bu dört, o dört değil- ‘3'ü geçerli, Büyükşehir Belediyesi için kullandığınız oy ise geçersizdir’ dediler. Sizin tertemiz, helal oyunuzu iptal ettiler, seçimi yenilediler.

SİZDEN NE İSTİYOR BU İNSANLAR. 3,5 YILDIR 1 KURUŞ VERMİYORLAR: Büyükşehir Belediyesi'ne eskiden kamu bankalarından bol bol kredi verirlerdi. Sizin seçtiğiniz yönetime tam 3,5 yıldır 1 kuruş vermiyorlar. Sizin seçtiğiniz yönetim, çok daha uygun koşullarla dışarıdan kredi bulup getiriyor; bu defa da aylar, yıllar geçiyor, bir imza atıp onay vermiyorlar. Sizinle ne alıp veremedikleri var bunların? 16 milyon insanımızdan ne istiyor bu insanlar? Sizden ne istiyor bu insanlar? Mesela eskiden bu şehirdeki taksilerle ilgili kararları sizin seçtiğiniz Büyükşehir Belediyesi alırdı. 'Hayır' dediler, 'Artık taksi konusunda kararlar İstanbul’dan değil, Ankara’dan alınacak' dediler. Mesela, -bu çok komik- eskiden Gezi Parkı'nın mülkiyeti, sizin seçtiğiniz Büyükşehir Belediyesi’ne aitti. 'Yok' dediler, 'Gezi Parkı artık bir vakfa ait olacak, biz yöneteceğiz' dediler. Daha onlarca örnek sayarım ama vaktinizi almayayım.

BU ÜLKEYİ YÖNETENLER HASTA, HEM DE AĞIR HASTA: Siz, bir kere değil, iki kere üst üste bir belediye başkanı seçtiniz. Onlar, sizin seçtiğiniz belediye başkanını görevden alıp hapsetmek için mahkemeden karar çıkarttılar. Üstelik, baktılar mahkemenin hâkimi istedikleri gibi karar vermeyecek, onu sürüp başka bir hâkim getirterek çıkarttılar. Allah aşkına, bu ülkeyi yönetenlerin sizinle ne dertleri var? Sizinle ne alıp veremedikleri var? Sizden ne istiyor bu insanlar? Yok, yok, öyle kolay kaçmak yok. Onları gönderecek 6 siyasi partinin lideri burada. Bakın, size bir şey söyleyeyim; bu ülkeyi yönetenlerin sizinle derdi ne biliyor musunuz? Hastalar hasta, hem de ağır hasta. Bu ülkeyi yönetenlerin çok ağır bir alerji sorunu var. Milletin iradesine karşı alerjileri var bunların. Milli irade kendilerinden yana karar verirse hiç sorun yok. Ama başka türlü karar verirse, başka türlü şekillenirse bunlarda alerji hastalığı başlıyor. Milli iradeyi geçersiz kılmak için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar. Ama yapsınlar, nafile, nafile nafile. Ne hukuk ne ahlak ne din ne iman. Hiçbir şeyi gözleri görmüyor.

MİLLETİN İRADESİNE ALERJİN VARSA, SEÇİM SONUÇLARINI HAZMEDEMİYORSAN SİYASET MİYASET YAPMAYACAKSINIZ: Bugün burada bunca büyük bir kalabalığı harekete geçiren, sizlerin ortak vicdandır. Hepimiz birbirimiz için buradayız, haksızlığa hem de apaçık haksızlığa, adaletsizliğe karşı buradayız. Milyonlarca kişi, demokrasi için ayağa kalkıyor. Demokrasi, hak, hukuk ve adalet için ayağa kalkıyor. Bu, bir adalet refleksidir… Dün de oldu, şimdi de oluyor. Milletin iradesine alerjin varsa, seçim sonuçlarını hazmedemiyorsan siyaset miyaset yapmayacaksınız. 16 milyon İstanbullu senin gözünde bir ve eşit değilse, 85 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşımızı bir ve eşit görmüyorsan 'Ben bu ülkeyi yönetiyorum' diyemezsiniz. Bugün yaşadıklarımızı bize neyi ispat ediyor biliyor musunuz? Çünkü sen bu ülkeyi yönetmiyorsun. Sen, birtakım çıkar gruplarını, seçilmiş dernekleri, yakın aile vakıflarını, birtakım karanlık odakları yönetiyorsun. 

MİLLETİN İRADESİNİ YARGI YOLUYLA DİZAYN ETMEYE ÇALIŞMAK, HADDİNİ BİLMEMEKTİR: İstanbul’da bir israf düzeni kurdular ve sonsuza kadar sürsün istiyorlar. Bir avuç insanın zenginliğine zenginlik katan, İstanbullunun canını çıkaran bir düzendi bu. Ben seçimden önce hemşerilerimden yetki istedim. 'Görevi verin, bu israf düzenine yok edelim' dedim. 'Kişilere, gruplara, derneklere, vakıflara, cemaatlere, partilere yakın olmayacağız' dedik. '16 milyon İstanbulluya eşit hizmet sunayım' dedim. İstanbullular, beni bunun için seçtiler. Evelallah, İstanbul’da israf düzenine son verdik. Belediyenin kaynaklarının yönünü değiştirdik. Bütçemizi 16 milyon İstanbullunun emrine sunduk. Bir avuç insan, avucunu yalar oldu. Zaten o yüzden bütün bu yaptıkları. Biz, sadece israf düzenine son vermekle kalmadık, bir şey daha yaptık. İstanbul’da bir insaf düzeni kurduk, insaf düzeni oluşturduk. İnsaf nedir bilmez onlar. İnsaf, vicdana ve mantığa dayanan adalet demektir. İstanbul, 3,5 yıldır vicdana ve mantığa dayanan bir adalet anlayışıyla yönetiliyor. Artık hiçbir İstanbullu daha azına razı gelmez. İstanbullunun artık vicdansız, mantıksız, adaletsiz, kısacası insafsız bir yönetime tahammülü yok. İstanbul’da da yok, Türkiye’de de yok. O yüzden bizi istemiyorlar. Biliyoruz ki Türkiye’de bu şiarla görevini yapan 11 büyükşehir belediye başkanıyla vatandaşlarla buluşuyor. O yüzden vatandaşın iradesini yok saymak için bin bir numara çeviriyorlar. Her zaman söylerim; Cumhuriyet, yöneticilerin hadlerini bildiği rejimin adıdır. Vatandaş haklarını, yöneticiler de hadlerini bilecek. Cumhuriyet öyle bir rejimdir. Kim olursa olsun, hangi partiden olursa olsun, halkın oylarıyla seçilmiş bir yöneticiyi haksız, hukuksuz bir biçimde görevden almak nedir biliyor musunuz? Haddini bilmemektir. Hukukla bağdaşmaz.

MİLLETİN EGEMENLİĞİNİ KAYITSIZ ŞARTSIZ KABUL EDENLERİN YANINDA DURACAKSINIZ: Yüzüncü yılına gururla, umutla yürüdüğümüz Türkiye Cumhuriyeti, bu ülke vatandaşlarının kanıyla, canıyla, bin bir emeğiyle kuruldu. Cumhuriyet, bu topraklarda yaşayan herkes bir ve eşit olsun, özgür ve onurlu yaşasın diye kuruldu. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi; toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek eşitlik ve adaletin sağlanması ve korunması için kuruldu bu Cumhuriyet. Peki en yüksek hürriyeti, en yüksek eşitlik ve adaleti nasıl sağlayıp koruyacağız? Onun da cevabını veriyor Atatürk: 'Tam ve kesin anlamıyla milli egemenliğin kurulmasıyla' diyor. Yani, 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' diyor. Türkiye, bugün işte böyle bir yol ayrımındadır. Milletin egemenliğini kayıtsız şartsız kabul edenlerle milli iradeye alerjisi olanlar arasında bir yol ayrımındayız. Toplumda en yüksek hürriyet, eşitlik ve adaletin sağlanıp korunmasını istiyorsanız, başka hiçbir yolunuz yok. Milletin egemenliğini kayıtsız şartsız kabul edenlerin yanında duracağız, duracaksınız. 85 milyon Türkiye Cumhuriyeti yurttaşının tamamına eşit ölçüde sevgi ve saygı besleyenlerin yanında duracaksınız.

ALTILI MASA’NIN EN ÇALIŞKAN NEFERİ OLACAĞIM: İşte ben, 16 milyon İstanbullunun yetki verdiği bir başkan olarak, Altılı Masa’nın en çalışkan neferi olacağım. Çünkü 6 liderin birlikte ortaya koydukları iradenin Türkiye için ne kadar hayati, ne kadar değerli olduğunu görüyorum, biliyorum. O nedenle kendilerine saygı duyuyorum, şükran hissediyorum. Bugün burada oldukları, İstanbullunun iradesine sahip çıktıkları için ayrıca teşekkür ediyorum. Altı lider, bu ülkenin bütün renkliliğini ve çeşitliliğini yansıtan, 85 milyonun tamamını kapsayan bir anlayışa ve temsiliyete sahiptir. Ve en önemlisi, toplumun bütün kesimleriyle, bütün siyasi aktörlerle iletişim kurmaya, müzakere etmeye, çözüm bulmaya hazır bir liderlik sergiliyorlar. Türkiye’nin işte buna ihtiyacı var. Ben, ortak akla, ortak aklın iradesine inanıyorum. Toplumun birlikte, barış içinde ortak bir geleceği inşa edebileceğine inanıyorum. Onlardan ve onların dikte ettirdiği yok hükmündeki kararlardan korkmuyorum. Benim, sığınacak hakimlerim, savcılarım, mahkemelerim yok. Benim arkamda bu büyük millet var. Sizler varsınız, sizler. Bu milletin birliğini inşa etmeye karar vermiş bu masanın vatansever liderleri ve onların kurduğu Türkiye İttifakı var.

BUGÜNDEN İTİBAREN TÜRKİYE İÇİN YENİ BİR DÖNEM AÇILIYOR: Sizler, şimdi, bugün burada yeniden ve çok daha güçlü şekilde birlik iradesi ortaya koyuyorsunuz. Bugün burada konuşan saygıdeğer liderler, işte bu beklentinin siyasi iradesini temsil ediyorlar. Buradaki birlik iradesi, toplumu yoksulluğa, adaletsizliğe, çaresizliğe mahkum etmeye çalışan iktidarın karşısında ülkenin tek umudu, yegâne çaresi ve en büyük gücüdür. Buradaki irade, Türkiye’nin demokratik ve güçlü bir devlete, huzurlu ve zengin bir topluma, eşit ve özgür yurttaşların ortak geleceğine kavuşmanın umudu, iradesi ve teminatıdır. Bu ittifak, basiretin ve ferasetin ittifakıdır. Bu irade ve bu ittifak; zorla baskıyla, yargı darbesiyle bu ülkeyi yönetebileceklerini, milli iradeye şekil verebileceklerini zanneden acizlerin devrine son verecek. Bugünden itibaren Türkiye için yeni bir dönem açılıyor. Cumhuriyet'in 2. yüzyılında hep birlikte işimiz çok. Vatandaşları yoksulluğa mahkum edilmiş, Meclis’i çalıştırılmayan, adaleti çökmüş bir ülke olmaktan kurtulacağız. Bu ülkede kurdukları bozuk düzeni ortadan kaldıracağız. Rahmetli Bülent Ecevit’in sözleriyle söylersek; ‘Bozuk düzen onarılır ama bu düzen bozuk da değil, çürümüş düzendir ve çürümüş her şey gibi çürüğe çıkarılmalıdır’. Kamplara ayrılmış, kutuplaştırılmış aziz milletimizi yeniden birleştireceğiz. Hayat pahalılığına son vererek ekonomiyi rayına sokacağız. Ülkeye özgürlüğü ve demokrasiyi getireceğiz, medyayı bağımsızlaştıracağız. Hürriyet şairi Namık Kemal’in dediği gibi; 'Zulüm ne kadar pervasız olursa olsun, zulmün binasını biz yıkarız. Dünyanın merkezine gömseler de yerküreyi patlatır çıkarız’.

HERKESİN EŞİT OLDUĞU ÖZGÜR BİR TÜRKİYE İÇİN BÜYÜK UMUDUM VAR: Kıymetli vatandaşlarım, çare belli. Önümüzdeki seçimlerde, ülkemize bu zulmü reva görenleri yolcu etmek. Önümüzdeki seçimler, bu hedefler için çok önemli bir fırsat. Önümüzdeki seçimlerde vereceğimiz karar bellidir. Özgür ve demokratik bir ülkenin kanunlara saygılı vatandaşları mı olacağız, yoksa kapı kulları mı? Benim umudum var. Herkesin eşit olduğu özgür bir Türkiye için büyük umudum var. Sadece küçük bir azınlığın değil, 81 ilimizin, doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine mutlu olduğu bir Türkiye istiyoruz. Hiç kimsenin yargıyı bir sopa gibi kullanmaya cüret edemeyeceği, adliye salonlarına yolu düşen herkesin adaleti bulacağına inandığı bir Türkiye umudum var. Gençlerin, geleceğini uzaklarda değil kendi memleketinde aradığı ve bulduğu bir Türkiye hayalim var. Halk iradesinin davalarla, kayyumlarla ipotek altına alınmadığı, yargı darbeleriyle millet iradesinin zedelenmediği bir ülke umudum var. Allah’a güveniyorum; çünkü O, doğru olanı yolda koymaz. Sizlere güveniyorum; çünkü siz, iradenizi çiğneyenlere üç yıl önce hem de iki kez günlerini gösterdiniz. Yine göstereceksiniz. Umudunuz hiç eksilmesin. Birlikte bu karanlık günleri aşacağız. Asla üzülmeyeceğiz, ama daha büyük bir azimle mücadele edeceğiz. Asla öfkeye kapılmayacağız, ama kararlı olacağız. Çünkü bu dava, Ekrem İmamoğlu davası değil. Çünkü bu dava, parti davası değil. Bu dava, ülke davası. Bu dava, adalet davası. Bu dava, eşitlik davası.

HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK: İnanın, 2023 çok güzel olacak. Yalnız benim, senin ya da onun için değil. Hepimiz için, bu ülkede yaşayan her bir yurttaşımız için çok güzel olacak. Ben, sen ya da o değil, herkes kazanacak. Çocuklarımız kazanacak, gençlerimiz kazanacak. Herkes kazanacak ve her şey çok güzel olacak. Her şey çok güzel olacak. Her şey çok güzel olacak. Her şey çok güzel olacak."

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.