Dolar 32,2020
%-0.22
Euro 35,0069
%-0.22
Altın 2.498,740
%1.32
Bist-100 10.644,00
%3.14

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Patronlar MHP'li adayları ağırladı

Patronlar MHP'li adayları ağırladı

İZMİR Ticaret Odası'nın (İTO) siyasi partilerin adaylarının için Türkiye ve İzmir ekonomisine ilişkin görüşlerini paylaşmaları amacıyla düzenlediği, 'Özel Meclis Toplantısı'na bu kez MHP'li adaylar katıldı. MHP Grup Başkan vekili Oktay Vural, Türkiye'nin diktatörlük ve tek adamlı yönetime doğru gittiğini savundu.

  • Ege Postası
  • 14.05.2015 - 17:36
Genel seçimler öncesi siyasi partileri ağırlayan İTO'nun bugün konuğu MHP İzmir Milletvekili adayları oldu. Toplantıya İTO Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, MHP İzmir İl Başkanı Necat Karataş, MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural, MHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun da aralarında bulunduğu İzmir Milletvekili adayları ile meclis üyeleri katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Başkan Demirtaş, dün CHP'li adayları konuk ettiklerini hatırlatıp, “Biz oda olarak adayları davet ediyoruz. Burada düşüncelerini paylaşmak isteyenlere kapımız açık. Bugün İzmir Ticaret Odası'nda Milliyetçi Hareket günü, dün CHP'nin adayları buradaydı, Cuma günü de AK Parti'nin adayları burada olacak" dedi.

“TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR"

MHP Grup Başkan vekili Oktay Vural, salondaki herkesin Türkiye'nin nereye gittiğini merak ettiğini savundu. MHP'li Vural, “Dert yalnızca ekonomi değil. Siyasetçi, insanları ekonomik veya politik varlık olarak değerlendirmemeli ve bütünüyle ele almalı. Türkiye Cumhuriyeti devletinin, burada yaşayan insanların sahip olduğu temel nitelikler itibariyle bunların korunacağından emin misini? Ne olacağınızı biliyor musunu? Toplumda güven ortamı oluşturmak istiyorsak, güvenebileceğimiz kurumlar ve değerler olması gerekir. Güvenebileceğimiz hangi değerler var. Bir millet düşünün ki adı tartışılıyor. CHP ve AKP'nin seçim beyannamelerini açın bakın, bu milletin adı yok. Peki Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu devlet milli ve üniter devlet, seçim beyannamelerinde bunlar var m? Yok. O yüzden nereye gideceğimizi rüzgar belirler. Bizim bu değerlerden ilişkimizi kopartarak bir yere varmamız mümkün değil. Resmi dilimiz tartışılır hale geliyor. Bizim görüş ve düşüncemiz açık ve nettir. Bu devlet sömürge artığı değil, birilerinin kesip biçtiği bir devlet değil. İzmir'in işgalinin milli mücadeleyi tetiklediğini unutmayalım. Biz Afrika ülkelerinde bulunan bir kabile değiliz. Horonu da zeybeği de delilosu da bizim" diye konuştu.

“DÜMENİ KIRILAN GEMİ KAYALARA ÇARPAR"

Çözüm sürecini eleştirip dümeni kırılan bir geminin kayalıklara çarpacağını belirten Vural, “Onun için siyasi partiler, millet ve devletin temel değerlerine sahip çıkarak sorunları çözmek zorundadır. Demokrasi hür insanların olduğu bir rejimdir. Bunun olması için yasama, yürütme ve yargı gibi kamu güçlerinin bağımsız olması gerekiyor. Bugün Türkiye'de kuvvetler ayrılığı maalesef yok. Yürütmede ne zaman tutuklamaların yapılacağı ilan ediliyor. Yargı siyasallaşmış. Sistemi çalıştırmıyorlar. Çalıştırmak için demokrat insanlara ihtiyaç vardır. Bugün herhangi biriniz hangi mahkemeye nasıl güvenecek söyler misini? İçeriye tıkılmayacağının garantisi olan hakim ya da savcı gösterebilir misini? Kral çıplak. Bu sistem demokrasiden uzaklaşıyor. Diktatörlüğe geçiş sürecini yaşıyoruz. Mal varlığına el koymak kolaylaştırıldı. Fişlenebilirsiniz. Müteşebbis adamın yaptığı iş seni ilgilendirir, siyasi görüşünden sana n? Bu bir parti devleti anlayışıdır. Sosyal sermayemiz bitti, tehdit altında. Hürriyetin olmadığı yerde ekonomi olmaz, yatırım yapılamaz. Onun için girişimcinin biraz serbest olması gerekiyor" dedi.

PARALEL MİTİNG VURGUSU

Medyayı da eleştiren Vural, bazı basın organlarının eleştirel yaklaşımdan korktuğunu ifade etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İzmir'de yaptığı mitingi 'Paralel miting' olarak niteleyen MHP'li Vural, “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışı yerine insanı korkut ki ben yaşayayım anlayışı. Valinin il başkanı olarak çalıştığı bir yerde kim kendini hür hissede? Bir Cumhurbaşkanı'nın paralel miting düzenlediği yerde, tercihlerine bir şey demiyorum ama hepimizi çizgiye sokacak olan hukuktur, milletin hukuku buna uymak zorundayız. Ama maalesef hukuka uygun davranılmıyor. İşte böyle bir ortamda ekonomiyi konuşur halde geliyoruz. Odalarda da üslubunca bir şeyler söyleniyor. Yani yerlerde sürünüyoruz demiyorlar ama üslubunca söylüyorlar. Ama temel kimlik değerlerimiz, demokrasi, sistemin işleyişi bunu işleten bir zihniyet yok" diye konuştu.

“BAŞKANLIK DİKTATÖRLÜKTÜR"

Başkanlık sistemini eleştiren Vural, “Türkiye'de parlamenter sistem yerine başkanlık sistemi getirmek, bu yasalarla birlikte diktatörlük istemektir. Bizim bir devlet geleneğimiz var. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye'de Başkan olmamıştır, Cumhurbaşkanı olmuştur. Neyi çözecek, mesela iş adamlarının pasaport sorunu var, onu çözmek için başkan mı olmak gerekiyo? Başkanlık sistemi çözülme sürecinde federatif bir yapıyı ortaya koymaktır. Bunların adını koyalım. Evren de 8 bölgeye ayırmak istemişti. Bizim gibi ülkelerde federasyonlar çözülmedir. Böylesine bir ayrışmanın fakirlik getirdiği ortaya konulmaktadır. AKP ve CHP'nin seçim bildirilerinde var, yerel yönetimleri güçlendirme kelimesi aslında özerklik demektir. Demokrasi milli devletle güçlenir. İnsan konuşulmuyor, etnik kimlik konuşuluyor. Türkiye'de hukuk devleti güvencesi kalmadı. Yabancı bir yatırımcı, soruyor ülkedeki adaleti, demokrasiyi, medya özgürlüğünü. Hakimler kararlarıyla konuşur. O bakımdan son yaşananları da dikkate aldığımızda bu hususlar hepimizi güven toplumundan çıkartıyor. Huzur, kültür, güven önemli. Kurumlara güven yok, çeke, senete, orta vadeli programlara güven yok. Döviz kuru biri konuşunca yükselip iniyor. Yahu otur. Türk ekonomisi ne durumda, büyüme düşüyor. Enflasyon artıyor, işsizlik artıyor. Ne var Türkiye'de bunun adı nedir. Büyümüyoruz, durgunluk var, işsizlik var, enflasyon var. Bir ekonomi üretmiyorsa, istihdam üretmiyorsa kime hizmet ediyo? Çiftçi, esnaf borcunu ödeyemiyor. 2007 yılından bu yana ekonomide yapısal bir reform yok" dedi.

“İZMİR, HUZUR OLDUĞU İÇİN TERCİH EDİLİYOR"

Teşvik programlarını eleştiren ve işsizlik rakamlarından söz eden Vural, İzmir'deki işsizlik oranının Türkiye geneline göre daha yüksek olduğunu ancak kentin huzurlu olması nedeniyle göç aldığını insanların kenti bu nedenle tercih ettiğini aktardı. Körfezin temizlenmesi ve ulaşımla ilgili sorunların var olduğunu savunduğu İzmir'e yüksek katma değer getirecek çalışmalarda bulunmak gerektiğini belirten Vural, bilim vadisi ve sağlık serbest bölgesi gibi projelerinin bulunduğunu kente buna ihtiyaç duyulduğunu savundu. 

“CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMI KORUNMALI"

Bir soru üzerine, geçen 10 Ağustos'ta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimine bir söyleyeceğinin bulunmadığını ancak Cumhurbaşkanı'nın belirsizliklerin kaynağı olduğunu ileri süren Vural, “Kurumların ahenkli çalışmasını sağlaması gereken, kurumların ahengini bozar hale geliyorsa, devleti ve milleti temsil etmesi gerekirken bana muhalefet geliştiriyorsa, o makamı ona karşı korumak gerekiyor. Makama saygı duyuyoruz ama makamda oturan kişinin yaptıklarının hukuk devletine uygun olmadığını düşünüyoruz. Eğer bir Cumhurbaşkanı 'Parlamento bekleme odasına alınmış' diyorsa bu darbeye karşı hepimizin gereğini yapacağımız günler, kendisinin de gereğini düşüneceği günlerin geleceğini düşünüyorum" diye konuştu. Koalisyon hükümeti ilgili bir soru üzerine de Vural, MHP'nin tek başına iktidara geleceğini bu nedenle böyle bir şeye ihtiyaç duyulmayacağını aktardı.

“PEMBE TABLONUN SONUNA GELİNDİ"

İkinci konuşmacı olan Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kenan Tanrıkulu, Türkiye'nin gemisini kayalara çarpmadan limana götürmeye çalıştığını ancak sonucun kimse tarafından bilinmediğini savundu. Tanrıkulu, “Bu geminin limana gidebileceğinin ilk göstergesi 7 Haziran, o nedenle doğru karar verilmesi gerekiyor. İçinde bulunduğumuz süreci iktidar yapay tartışmalarla farklı taraflara savuruyor, bu nedenle ekonomiyi konuşamıyoruz. Türkiye ekonomisi, bu konuyla ilgili bakanlıklar Türkiye'yi maalesef bizlerin görebildiği çerçeveden göremiyor. Onlar farklı bir sanal alemde yaşıyor. Onların çizdiği pembe tablonun sonuna gelinmiş durumda. 1946-2002 yılında Türkiye'nin büyüme ortalaması 5.1, peki bu arkadaşlar ne yapmışlar, 2003-2014 yılı büyüme ortalaması yüzde 4.4 ortada büyük bir büyüme başarısı diye bir şey yok. Ama bu propaganda aracı haline getirildi ve hepimiz neredeyse kanar hale geldik" dedi.

“MAFYA TARIM ÜRÜNLERİNİN FİYATLANDIRILMASINDA ETKİLİ"

İzmir'de her 4 gençten 1'inin işsiz olduğuna vurgu yapan Tanrıkulu, bunun ciddi rakam olduğunu belirtti. Enflasyonun düşmediğini aksine başa çıkılamaz bir hal aldığını iddia eden Tanrıkulu, “Mafya şu an tarım ürünlerinin fiyatlandırmasında etkili. Hiçbir oda karışamıyor. İzmir'in neresine giderseniz gidin deniz ürünlerinin üretimiyle ilgili sıkıntı yaşanıyor, bunu çözebilmek adına hiç kimse bir şey yapmıyor. Biz iktidara geldiğimizde yapacağımız önemli çalışmalardan biri de yeni bir Denizcilik Bakanlığı oluşturulması olacak. Sanayi, Ticaret Bakanlığı'nın yeniden yapılandırılması lazım" diye konuştu

Toplantı sonunda adaylar ve meclis üyeleri birlikte fotoğraf çektirdi.

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.