Dolar 42,4454
%0
Euro 49,6036
%0.1
Altın 5.748,870
%0.14
Bist-100 10.919,00
%-1.07

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Özel'den 'tutanak özeti' tepkisi: Bunda devletin ne menfaati var?

Özel'den 'tutanak özeti' tepkisi: Bunda devletin ne menfaati var?

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, canlı yayında gazetecilerin sorularına yanıt veriyor. Özel, İBB soruşturmasında gelen tahliyelere ilişkin “Arkadaşlarımıza 'Pardon biz sizi tutukladık ama iddianameye ekleyecek bir şey bulamadık' diyorlar. Yazık bu insanlara, bu insanlar aylardır neden tutuklu kaldı!” dedi.

  • Ege Postası
  • 04.12.2025 - 20:17
  • Güncelleme: 04.12.2025 - 22:05

CHP'nin 39. Olağan Kurultayı'nda 4'üncü kez genel başkan seçilen Özgür Özel, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunuyor. Özel, Halk TV yayınında gazetecilerin sorularını yanıtlıyor.

Özel’in açıklamalarından satır başları şu şekilde:

“Arkadaşlarımıza 'Pardon biz sizi tutukladık ama iddianameye ekleyecek bir şey bulamadık' diyorlar. Yazık bu insanlara, bu insanlar aylardır neden tutuklu kaldı!

Bugün serbest kalanlar adına tabii ki mutluyuz ama onlar adına ve Türkiye adına utanç doluyuz. Bu süreçte günü geldiğinde iddianamede isimleri bile olmayacak kişiler, orada aylardır tutuldular ve maalesef biz de hiçbir şey yapamadık. Yaptığımız hiçbir şey bu kötülüğe mani olamadı.

"ÖYLE DEĞİLSE DURUM ÇOK DAHA VAHİM"

Şimdi iki ihtimal var. Ben bunu açıkça da ifade ettim ve cevap da bekliyorum buna muhataplarımızdan. Birinci ihtimal; önergeyi biz verdik de CHP'nin dediği oldu olmasın diye ret verdilerse hemen haftaya önergelerini versinler, biz onların önergesine kabul vereceğiz. Kanun teklifini getirsinler. Hatta görüşülmekte olan yasalardan, torbalardan birine bir madde ilave etsinler bu akşam, yarın akşam. Evet diyelim geçelim. Yok, öyle değilse durum çok daha vahim.

"EN ÇARPICI İDDİALAR BOMBOŞ ÇIKTI"

Biraz da konu, hani millet suçluları görsün tonuydu, onu da kabul edelim. Yani şöyle bakıyordu: Kuvvetli bir iddianame beklediği belliydi yani. Madem öyle diyorlar, hadi bakalım falan diyordu. Sonra Sayın Erdoğan da "Devlet Bey böyle dediyse uygundur" falan dedi. Şimdi ikisi birden hayır diyorlar. Dediğim gibi, biz önerge verdik diye ise kendi önergeleri hemen gelsin. Ama ya değilse? O zaman şu: İddianamenin bekledikleri gibi çıkmadığını, arkadaşlarımızın masumiyetinin iddianameyle ispatlandığını, somut delillerin olmadığını, somut denen delillerin yeterince somut olmadığını ama beklenen o güçlü iddiaların, bir ahtapot, bütün Türkiye'yi kolmuş, sarmış kolları, bir rüşvet ve işte şey çarkı falan... Nerede? Nerede? Ve en çarpıcı iddialar, en çarpıcı iddialar bomboş çıktı.

Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı'nın dediler odasındaki gizli kasadan dolarlar çıkıyor. Arama tutanağı geldi. Bir not. Bu dedim gizli kasa neymiş? Gaziosmanpaşa Belediyesi AK Parti'den alınmış, AK Parti döneminin gizli kasasıymış. Koca kasa. Arama tutanağında belediyeye ait mühür, teslimatın alındığı güne ait evrakların, hani mali durum falan, saklandığı hard disk, daha doğrusu bu dijital disk, devir teslimde verilmiş. Mali durumumuz budur, bu da mühürdür. Peki dedim bu görüntüler ne? Arayın TRT'yi. TRT dedi ki Anadolu Ajansı'ndan geldi. Anadolu Ajansı'nı aradık. Gaziosmanpaşa'nın canlı arama görüntüleri elimizde olmadığı için biz stok video kullandık. Daha önceden stok video, yani bir kasadan para çıkma görüntüleri.

"ŞİMDİ BUNLAR TRT'DE KONUŞULMASIN İSTİYORLAR"

Şimdi bunun yapıldığı bir soruşturmadayız. Devletin televizyonu, devletin ajansı, Atatürk'ün cepheden doğru haber versin diye kurdurduğu ajans, devletimizin kamu yayıncılığı yapsın, güvenilir, kanuna ve ahlaka bağlı kamu bilgilendirsin diye televizyonu, İstanbul'daki başsavcılıklarla görünmez, yani bir ahtapot varsa burada var, görünmez bir bağla manipüle edilerek haysiyet cellatlığı, belediye başkanımıza tutuklama, Gaziosmanpaşa'da alamadıkları belediyeyi meclis oylaması oyunuyla belediye başkan vekilini oturtma ve belediye başkan vekili şimdi orada belediye başkanıymış gibi poz kesiyor. İçeride de masum belediye başkanım benim. Böyle bir süreçteyiz. Şimdi bunlar TRT'de konuşulmasın istiyorlar. Bunun için anlattım TRT detayını. Bunların izlendiği kanalda şimdi çıkacağız, diyeceğiz ki: "Aha Gaziosmanpaşa Belediyesi'nin arama tutanağı, aha sizin algı operasyonunuz."

Bu bilgilerin tamamı sabah erkenden erkenden erkenden erkenden, başsavcılık marifetiyle oluşturulan WhatsApp gruplarıyla yargı muhabirlerine pompa pompa pompa ama en sonunda hakikat hiç öyle değil. Aynı şeyi ikinci kez de bu TRT ve Anadolu Ajansı, Sayın Mustafa Akın'ın, Ekrem Bey'in yakın koruması, komiser, komiser, emniyet müdürü yakın koruması, yayla evindeki kasadan... O kasada sordum A101'den alınmış dandik bir kasa, belindeki silahla çocuklar torunlar oynamasın diye. Dandik kasaya şifre 1-2-3-4. Arıyorlar, şifreyi soruyorlar, veriyor, oraya gidiyor. Diyorlar ki özel korumanın yayla evi varmış Giresun'da. Bir yayla evi, gidiyor Giresun'da yayla evine, ya da Ordu'da yanlış olmasın, bakıyorlar kasa bulduk. Arıyorlar, telefonda veriyor kasa şifre 1-2-3-4. İçerden 48 tane beylik silahına ait beklenen mermi. TRT'de görüntü; Eurolar, Eurolar, Eurolar. E şimdi bunlar TRT'de yayınlansın ister mi görüntüleri? O yüzden bu tutum değişikliği diye ben anlıyorum.

"TAYYİP BEY DE İDDİANAMENİN ARKASINDAN ÇEKİLDİ"

Tayyip Bey de iddianamenin arkasından çekildi görüyorsunuz. İddianame ilk çıkmadan önce, 8 ay önce "İddianame bir çıksın, bir aya kadar birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar." 8 ay sonra iddianame konuşan bir tane AK Partili yok. İddianame konuşan AK Parti yerine gazeteciler var. Onlar yalan yanlış bilgilendirilmiş yaz boyunca, üfürmüş, 1200 tane cep telefonunun İBB tarafından satın alınıp 1200 CHP delegesine dağıtıldığı ispatlandı diyor, iddianamede bir kelime yok. Öbürü diyor Fatih Keleş'in buradan 2 milyon Euro çıktı diyor parkenin altından, hiç öyle bir şey yok. Şimdi soruyorlar arkadaşlara, soruyoruz, video oynatıyoruz. Hani bunlar? Birisi "Ben öyle duymuştum, her duyum doğru çıkacak diye bir şey yok" diyor. Öbürü de diyor ki "İnsanlar bazen yalan söyler", yalan söyleme hakkı gibi bir şey geveliyor yani. Olur mu ama? E bunlarla insanlar içeride. O yüzden TRT'den yayınlanmamasının ben ikinci gerekçe, yani yaz boyunca yapılan iftira ve haysiyet cellatlığının yine TRT'den... Çünkü TRT'nin farklı bir kitlesi var. Hani bir ara şey olmuştu seçim sonuçları, sadece TRT'nin izlendiği yerlerde AK Parti 2,5 milyon fazla oy aldı falan gibi. O seçmene biz çıkıp takır takır anlatmayalım diye, arkadaşlarımız kendilerini o mecrada savunamasın diye şimdi o sözlerinden dönmüş görünüyorlar.

"15.5 MİLYON İNSAN GELDİ OY VERDİ"

Şimdi şu anda Ekrem Başkan ne Özgür Özel'in ne CHP'nin, şu anda milletin adayıdır. Niye? Bir partinin genel başkanı talebi halinde doğal olarak o partinin adayıdır. Ben bunu kendi adıma, bu hakkı kullanmayacağımı söyledim. Partinin yetkili organları aday belirler. Bunu daha geniş bir yetkiyle kullanacağımızı söyledik. Ön seçim dedik. Ön seçimin gününe tutuklama yaptılar, mahkeme koydular, tam o gün tutuklama yaptılar. Dayanışma sandığı dedik, ki tüzüğümüzde de halk yoklaması olarak yeri var. Biz adına dayanışma sandığı dedik. 15.5 milyon insan geldi oy verdi.

Yok efendim köşe yazarlarına notlar gidiyor AK Parti iletişim ekibinden, hatta Cumhurbaşkanlığı iletişim ekibinden. Biz onlara erişiyoruz ve söylüyoruz, inkar da etmiyorlar. "Efendim bu hafta yoğun bir şekilde şey yazılsın; İmamoğlu, Özgür Özel İmamoğlu'nu tasfiye etti, şimdi Mansur Yavaş'ı tasfiye edecek, kendi aday olacak bilmem ne." Buradan benimle Ekrem Başkan, Ekrem Başkanla ben, benle Mansur Başkan, Mansur Başkanla Ekrem Başkan arasında sanki bir hani kendi partilerinde olan saray oyunları bizde varmış gibi.

"A, B, Z PLANIMIZ EKREM İMAMOĞLU"

Ya biz Ekrem Başkan tutuklandığı gün Mansur Başkan dedi ki "Bu hal değişene kadar ben bütün gücümle arkasındayım." Asla bir şey yok. Zaten başta gitti ön seçimde kendisi oy kullandı. Şimdi ben bu süreçte çok iyi niyetli de soranların, hani siz de iyi niyetle soruyorsunuz gazeteci olarak ama sarayın yönlendirmesiyle bana güzellemeler yapanların ya da Mansur Başkan'a güzellemeler yapanların yapmaya çalıştığı şey belli. Bizde bir adaylık tartışması başlatacaklar. O yüzden adayımız A, B, Z planımız Ekrem İmamoğlu. Bunu net olarak söylüyoruz. Onun dışında da işimize bakıyoruz.

Buna engel olamazlar, olamıyorlar. Benim de görevim partimi hem seçime hazırlamak, seçim güvenliği açısından, tüzüğümü değiştirmişiz. Programımızı değiştirmişiz. Şimdi Cumhurbaşkanlığı aday ofisiyle bu programı bir hükümet programına çevireceğiz. Buradan politika notları çıkacak. 2000 kişilik en az ama gönüllülerle 2 milyon kişilik üyeyle ve gönüllülerle o 15,5 milyonun bir kısmı da mobilize gelecek çalışmak istiyorum diyecek.

"TARİHİN GÖRÜLMÜŞ EN BÜYÜK SEÇİM ORDUSUNU KURUP..."

Gençlerle tarihin görülmüş en büyük seçim ordusunu kurup her birisini Cumhurbaşkanı adayı yapıp her birisine doğru bilgiyi nerede üstleneceğini de kendisinden de sorup örneğin gidip işçiye sendikalaşma, CHP iktidarında emeğin karşılığı olduğunu, işçi duraklarında işçileri servisleriyle iş yerine uğurlarken mi fabrika önünde mi bunu anlatmak istiyor? Yoksa dili tarıma dönüyor, köylerde gidip tarım politikası mı anlatmak istiyor? Ev hanımlarını evlerinde kapısını çalıp bir kahve içmeye, bir çay içmeye, elinde bir pişirimlik kahvesiyle bir ziyarete gidip onlara ev hanımlarının nasıl sigortalı olacağını ya da temel vatandaşlık gelirini mi anlatmak istiyor? gibi bir büyük propaganda ordusuyla birlikte Türkiye'nin belki dünya siyaset tarihinin en renkli, en güçlü, en kalabalık kampanyasını yapmak.

Aday A da B de Z de Ekrem İmamoğlu. E harf bitti bir şey yap. O gün geldiğinde yapılır. O güne kadar aday tartışmasının partiye bir faydası yok. Herkes, yani zaten bir meseleyi yandaş köşe yazarları bu kadar çok konuşmak istiyorsa o meseleyi konuşturmamakta milli menfaat vardır yani. Partinin de milletin de menfaati ordadır.”

CHP KOMİSYONDAN ÇEKİLECEK Mİ?

İmralı adasında terör örgütü PKK'nin lideri Abdullah Öcalan ile görüşmek için giden heyette bulunan isimlerden AKP'li Hüseyin Yayman'ın görüşme tutanaklarının yayınlanmasına ilişkin tepkilere verdiği "çok merak ediyorsanız o tutanakları siz de gelseydiniz" yanıta Özel, Ahmet Kaya'nın şarkısına atıfta bulunarak tepki gösterdi.

"Hüseyin Yayman'ınki rahmetli Ahmet Kaya'nın şarkısı gibi "nerden baksan tutarsızlık" diyordu ya, nereden baksan tutarsızlık" diyen Özel, partisinin komisyondan çekilip çekilmeyeceğine dair şunları söyledi:

"Şimdi sürece önemli katkı sağlayacağı düşünülüyor, gidiliyor, konuşuluyor ama bu Hüseyin Yayman'da kalıyor. Bize de diyor ki çok istiyorsaydınız gelseydiniz. E gelsek, gelen bilgi de gelen arkadaşta kalacak. Hüseyin Yayman AK Partililere açıklıyormuş da bize mi açıklamıyormuş? Yani şimdi bir ciddiyeti olur bir işin değil mi? Yani sırf laf olsun diye söylenmiş bir laf. Gelseydiniz öğrenirdiniz. E giden arkadaş öğrenecekti. Siz yine onu gizli tutup da komisyona bilgi vermezseniz nasıl öğrenecektik yani? Şimdi bu ziyaret bir kere çok farklı farklı kategorize ettiler. Ben şunu söyleyeyim; biz bir yol gidiyoruz ve umudumuz bu yolun Kürt sorununu demokratik yollarla çözecek, Türkiye'yi terörsüz ve demokratik bir ülke haline getirecek bir yol, değil mi? Onun ümidiyle bu komisyondayız biz.

Girerken de demişiz ki olduğumuz değil olmadığımız komisyondan korkun demişiz. En büyük desteği de bu söylemimiz görmüş. Hem meydanda söylendiğinde meydanlarda, hem sosyal medyada, hem doğrudan örgütlerimizin seçmeni bu yaklaşımımızın ikna ettiği. İş gelmiş bir noktaya, İmralı ziyareti ki bizim bu yolda birçok kasisimiz tümseğimiz oldu. Yani 2 Eylül günü benim partimin İstanbul İl Başkanlığına kayyım atadılar. Saraçhane'de İstanbul'daki Çağlayan'daki Aktoraslar çetesi yaz boyunca 10 mahkeme siyasi partilere yapılan bu tip itirazlar Ankara'da görülür, uzmanlık gereği biz İstanbul'daki asliye hukuk mahkemesi göremeyiz deyip Ankara'ya yolladı.

Ankara'da bunlar birleşti, hep görevsizlik görevsizlik görevsizlik... Bir tane denk getirdiler. Eskiden AK Partili olup İBB'de eşi kendisi karayollarında görev yapan avukatken hakim olmuş kişiye denk getirdiler. O denk getirmeyle Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi'ne yollanması gereken davaya İstanbul'da bakmaya başladılar. Ankara'daki birleştirilen davaların hepsi reddedilirken sonuçta birleştiği yerde, bu davayı halihazırda tutuyorlar oraya kayyım atadılar.

Tanımadık tabii tanımıyoruz tanımayacağız yani oradan bir şey yok ama 2 Eylül günü yapılmış İstanbul İl Kongresini yok sayan, 2 Eylül günü İstanbul İl Başkanlığına kayyım atayan, Disiplin Kurulu Başkanlığına kayyım atayan, binası zaten davalık olan, üstüne üstlük Kongresi ve Başkanı davalık olan binamızın içine 5000 8 Eylül günü 5000 polisle girdiler kayyımlarını sokmak için. Milletvekillerine gaz sıktılar. Binanın kendisi yönetimi başkanı Kongresi davalıktı biricik kedimiz var orada şanslı, şanslıyı da veterinerlik yaptılar, bir ay hastanede yattı kedi. Milletvekillerinin yüzüne bir karış mesafeden gaz sıktılar. Bu şartlarda ben hala o komisyonda oturacak mısınız sorusuna "evet o komisyonda biz oturacağız çünkü fikrimiz de niyetimiz de beklentimiz de halistir, biz iyi niyetle oradayız" dedik.

Bu başka o başka demeyi bildik. Kim diyebilirdi? Yani örneğin çok saygı duyuyorum, Türkiye İşçi Partisi gidilmesini savunmuş ama gidildikten sonra tutanakları açıklamıyorlar, ben diyor kalkıyorum komisyondan o zaman diyor. Saygı duyuyorum. Cumhuriyet Halk Partisi'nin onca gördüğü muameleye rağmen kalmanın bir siyasi maliyeti var. Tabanınız, üyeniz size diyor ya bize bunlar bunu yaparken aynı masada mı oturacaksınız? Yine de kalmışız. Bir sürü zorluğumuz olmuş yani teker teker saymayayım yaz boyu neler yaşandık, operasyonlar sürmüş bilmem ne. Millet şey diye düşünüyordu: CHP girdi demek ki anlaşma yaptı operasyonlar duracak. Biz öyle ucuz bir şey yapar mıyız yani? Bir pazarlık karşılığı olmayacağımız yerde olacağız ki operasyonlar duracak.

MHP o tümseğin üstünden dediğim gibi hızla geçti. AK Parti gizlenerek geçti. DEM Parti isteyerek geçti. Biz de yanından geçtik. Ama biz o yoldayız. Çözüm istiyoruz. Bu iş demokratik yollardan çözülsün istiyoruz. Kürtlerle Türkler bu sorunu birlikte çözsünler, geleceğe el ele yürüsünler istiyoruz. Herkes hem eşit olsun hem zengin olsun istiyoruz. İsrail ellerini ovuşturamasın istiyoruz. Bu işin Suriye'deki bütün dengeler meselesini görüyoruz. Suriye'ye de demokrasi ve barış gelsin istiyoruz. Suriye'deki Kürtler de mutlu olsun istiyoruz. Suriye'deki Kürtler de Suriye'deki çözümün parçası olsun, Türkiye ile Suriye dost olsun, oradan bize kriz, oradan bize risk yerine, bizden oraya, oradan bize dostluk ve dayanışma olsun istiyoruz."

Komisyon heyetinin gerçekleştirdiği görüşmenin gizli kalmasına tepki gösteren Özel, şeffaflık vurgusu yaparak şöyle konuştu:

Bu tümseğe bizim için zorluktu. Biz demiştik, biz bu komisyonda yer alacağız. Açık olacağız, şeffaf olacağız, doğru bildiğimizi yapacağız. Bu tümseğe kavşak muamelesi yapıyorlar. Tümseğin üstüne çıkmazsan bu kavşaktan ayrılırsın. Yok öyle bir şey. Ama böyle zorladılar. Şimdi işin geldiği noktada biz diyoruz ki madem bu katkı önemliydi ki biz şunu da önerdik. Yani komisyonun hepsi birden online bağlantı imkanıyla bu katkıları dinleyebilir. Yani veya Adalet Bakanlığı bir başka formül üretir uzaktan bağlantıyla ilgili neyse artık sebsis midir bilmem ne midir bu katkılar alınır. E şimdi hayır öyle olmaz, bize birer kişi vereceksiniz. Hatta video olmayacak bana baştan söylediler. Video olmayacak, fotoğraf olmayacak, ne gün gidip döndükleri belli olmayacak, ondan sonra öyle posterle mosterle olmayacak, basın göremeyecek. Hatta istersen kimse bilmeyecek falan filan. Biz dedik öyle olmaz, biz gidersek açık açık gideriz, açık açık konuşuruz, açık açık geliriz ama bu süreçte biz bakıyoruz, bu süreçte bizim doğrusu bu kararımız.

E gittiniz, komisyon adına gittiniz, komisyon adına geldiniz, katkıları aldık diyorsunuz. E onu söyleyin komisyonda bilelim. Yok, bunu söylemeyiz bilmeyiz. Yani bu açıdan bu tutanakların açıklanmayacak olması, konuşmanın bir özetinin verilmiş olması ve Yayman'ın bu tutumu, bu ifadeler gerçekten komik yani. Hem gittin görüştün şimdi görüştüğünü söylemiyorsun. Niye söylemiyorsun yani niye açıklamıyorsun? Bunda devletin ne menfaati var?

Bir gizlilik varsa sen bunu bir kapalı toplantıya emanet de edebilirsin hani diyordur ki MİT "aman buradaki bazı cümleler şöyle olur böyle olur" ki hiç de öyle bir şey olduğunu sanmıyoruz yani. Görünüyor başka taraflardan yapılan iletişimlerden de. Sonra da dönmüş bir de çok istiyorsan sen de gelseydin. Kendisi gitmemiş.  Röntgen çektiriyordu, İmralı'dan çıktı. İmralı'daki devlet hastanesi, İmralı'daki sağlık tesisinde diş röntgeni çektirmiş beyefendi."

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.