Dolar 42,4476
%0.01
Euro 49,6297
%0.15
Altın 5.742,710
%0.04
Bist-100 10.936,00
%-0.91

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Kavuncu’dan iktidara FETÖ sorusu

Kavuncu’dan iktidara FETÖ sorusu

İYİ Parti Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Buğra Kavuncu, terör örgütünün üst düzey bir yöneticinin “Biz suç işlemedik ki af isteyelim” şeklindeki açıklaması üzerinden iktidara yüklendi. Kavuncu, “Bir darbeci FETÖ'cü karşınıza gelse ‘Biz suç işlemedik, af istemiyoruz’ dese ne diyeceksiniz? Kafanızı kuma mı gömeceksiniz? Böyle bir meydan okuma olabilir mi?” diye sordu.

  • Ege Postası
  • 04.12.2025 - 15:46

İYİ Parti Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Buğra Kavuncu, TBMM’de gündeme dair basın toplantısı düzenledi.

Türkiye’de yapılan bir araştırmaya göre, ekonominin yanı sıra adalet ve hukukun alanlarında da vatandaşların problem yaşadığına işaret eden Kavuncu, “Ama ekonomi her zamanki gibi milletimizin önceliği. Geçtiğimiz hafta iki önemli veri açıklandı. Bunlardan biri enflasyon verisi -ki aylık bazda yüzde 0.87, yıllık bazda da yüzde 31.7’ye denk geliyor. Bu hafta açıklanan bir başka veri ise büyüme rakamlarıydı. Yüzde 3.7 yıllık bir büyüme rakamı açıklandı. Önceki çeyrekle kıyasladığımızda bu rakamın yüzde 1.1 olduğunu görüyoruz. Yani Türkiye'deki büyüme oranı ikinci çeyreğe göre üçüncü çeyrekte yüzde 1.1 gerçekleşmiş. Bu rakamlar aslında kağıt üzerinde rakamlar. Vatandaşa sorduğunuz zaman, ne bu rakamlar ölçüsünde bu enflasyonun hissedildiğini görebiliyorsunuz ne de bu büyüme rakamlarının milletimizin cebine herhangi bir katkısının etkisinin olduğunu görebiliyorsunuz. Güne geçim sıkıntısı çeken bir durumla karşı karşıyayız” dedi.

“Asgari ücrete yüzde 30 zam da yapılsa, açlık sınırının altında kalıyor”

Asgari ücret tartışmalarına değinen Kavuncu, “Bakın sizinle birkaç veri paylaşayım. Yüzde 30 zam yapmanız halinde bile asgari ücret açlık sınırının yüzde 2.8 altında kalacak. Yüzde 20 zam yapıldığında ise yüzde 19.6 ile açlık sınırının altında olacak. Her kesimde çok ciddi sıkıntı var. Ümitsizlik, umutsuzluk da had safhada. Konuşulan oranların; açlık sınırıyla, yoksulluk sınırıyla kıyaslanması durumunda istenen oranların altında kaldığını görüyoruz” ifadelerini kullandı.

“Öğretmen maaşlarında çok ciddi bir gerileme var”

Öğretmen maaşlarına dikkat çeken Kavuncu, “Çok ciddi bir gerileme olduğuna şahidiz. Öğretmenlerimizin aldığı net ortalama maaş 2025 yılında asgari ücretin 2.7 katına geliyor. Bu durum 2003 yılında asgari ücretin neredeyse 3 buçuk katına yakın bir rakamdı. Veri paylaştığımız zaman ‘manipüle edilmiş rakamlar’ deniyor ama bunlar resmi rakamlar. Bir öğretmen 2003 yılında 38 gram altın alabiliyorken, bugün ancak 11 gram altın alabiliyor. Öğretmenlerimizin yüzde 50’si gelirleriyle giderlerini ancak karşılayabildiğini, yüzde 25’inin de ek iş yaptığını net olarak görüyoruz” şeklinde konuştu.

“Aileler ‘Çocuklarımıza bakmakta sıkıntı çekiyoruz’ diyor”

Gençlerin ve çocukların da ekonomik sıkıntılardan dolayı çökmüş durumda olduğunu dile getiren Kavuncu, “Bakanlık bir açıklama yaptı. 179 bin çocuk, ailesi yanında bakılamayacak durumda. Aileler ‘Biz çocuklarımıza bakmakta sıkıntı çekiyoruz’ diyerek bakanlığa talepte bulunmuşlar. Dünya Çocuk Hakları Günü’nde sizinle başka verileri de paylaşmıştım. İkinci bir çift ayakkabısı olmayan çocuklarımız, bütün nüfusun yarısı; bisikleti olmayan çocuklarımız, çocuk nüfusunun yarısı. Bütün kesimler bu ekonomik buhrandan ve sıkıntıdan etkileniyor” değerlendirmesini yaptı.

“Bakanlar geliyor ama Cumhurbaşkanlığı’na bağlı başkanlar gelmiyor”

“Milleti tüketen iktidarın tükeniş bütçesi” dediği 2026 bütçesine değinen Kavuncu, “Komisyonlardaki bütçe detayları geçtiğimiz pazartesi günü itibariyle tamamlandı. En son Cumhurbaşkanlığı Bütçesi konuşuldu. Biz her sene itiraz etmekten yorulduk. Zira Cumhurbaşkanlığına bağlı bütçede kalemi olan başkanlıkların, görüşmelere gelmediğine maalesef yine şahit olduk. İletişim Başkanlığı'na soru sormak istedik, İletişim Başkanı yok. Diyanet İşleri Başkanı'na soru sormak istedik, Diyanet İşleri Başkanı da yok. Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı da katılmadı. Zira bu durum, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin getirdiği bir yaklaşım ve zihniyet problemidir. Bütçe görüşmeleri sırasında oturdukları koltukta ayağını yayan ve sanki karşısında bir başka kitle varmış gibi tavır takınan bakanları da gördük. Hal ve tavırlarından meclisi ne kadar önemseyip önemsemediğini anlayabilecek netlikte bir duruşta orada oturdular. Bakanlar geliyor ama Cumhurbaşkanlığına bağlı başkanlar gelmiyor. Cumhurbaşkanı, bu başkanlara ‘külliyeye bütçeyle ilgili biraz detay verin’ dese koşa koşa giderler. Cumhurbaşkanı'nın çağrısına koşa koşa gidecek başkanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gelmekte imtina ettiler. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, bürokratların devlet görevlilerinin hadiseye nasıl yaklaştığını net olarak gösteriyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bütçe çağrısı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için “Bütçenin asıl sahibi” diyen Kavuncu, “Bir harfini, bir rakamını değiştirmediğimiz bu bütçede; bütçenin sahibi olan Cumhurbaşkanı’nın Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gelip, bütçenin en azından gerekçelerini millete anlatması gerekir.  Cumhurbaşkanlığı bütçesindeki rakamın, birçok bakanlığın bütçesinden çok daha yukarıda olduğunu izah etmesi gerekir. Cumhurbaşkanlığı’ndaki 11.2 milyarlık mal alım satım bütçe kaleminin, hangi detayları içinde barındırdığını, bunun içinde neler olduğunu bu millete izah etmesi beklenir” ifadesini kullandı.

“Konu İmralı olunca…”

Kavuncu, “Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne görmeyen ve bir tarafa koyan ama başı sıkıştığında da hatırlayan bir anlayışla karşı karşıyayız. Başı sıkıştığında dememin sebebi de şu. İmralı'ya bir heyet gönderilmesi veya bir görüşme yapılması gerektiği zaman Türkiye Büyük Millet Meclisi hatırlanıyor. O zaman bütün siyasi partilerin üye verip oraya bir ziyarette bulunması ve bu konunun Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde konuşulmasının ne kadar önemli olduğu ve böyle bir meselenin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ele alınması gerektiği söyleniyor. Millete göre en önemli konu olan ekonomi. Ekonomiyi en çok ilgilendiren 2026 bütçesiyle ilgili de kendi bütçesini Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde anlatmaya yanaşmayan bir tavırla karşı karşıyayız. Zorluklarda hadi meclis ama gerçekten kendileriyle ilgili bir sorumluluk olduğunda ve bunu meclise anlatmak mecburiyetinde kaldıklarında da ortada görünmeyen bir yürütmenin başıyla karşı karşıyayız” diye ekledi.

“Türkiye'ye gelen herkes elbette misafirperverlik gösterilir ama burası bir hukuk devletidir”

Barzani’nin yaptığı ziyarete değinen Kavuncu, “Türkiye'ye gelen herkes elbette misafirperverlik gösterilir ama burası bir hukuk devletidir. Türkiye Cumhuriyeti bir muz cumhuriyeti değildir. Burası bir kabile devleti de değildir. Herkes protokollere uygun bir şekilde gelir, ağırlanır ve ondan sonra da ayrılır. Fakat uzun namlulu tüfeklerle, kamuflaj elbiseleriyle hiçbir resmi unvanı olmayan bir kişiye gösterilen bu tavır ciddi şekilde tartışma yaratmıştır. Milletimizi de yaralamıştır. Taşınan riskin ve barındırılan zihniyetin ne kadar tehlikeli bir noktada olduğunu göstermesi açısından da çok ama çok önemlidir. Biz, bu muameleyle karşılaşanların kırmızı pasaport almak için Ankara'da nasıl dolaştıklarını çok iyi biliyoruz. Bu muameleye tabi tutulanların, teröristlerin iade edilmesi söylendiğinde ‘Kedi bile vermem’ dediklerini de çok iyi hatırlıyoruz” şeklinde konuştu.

AK Partili Ensarioğlu'nun açıklamalarına tepki

AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu'nun, Barzani ziyaretindeki tepki çeken görüntülere dair “Türkiye’den giden resmi devlet görevlileri de korumalarla gitmişti. Görmezden gelmek ve duymamak gerekir” şeklinde açıklama yaptığına işaret eden Kavuncu, “Yaklaşıma

bakar mısınız? Türkiye’den giden devletin resmi görevlileri bazı dengeleri gözeterek hassas davranmışlardır. Fakat bugünkü bu şımarıklık, bugünkü bu sorumsuzluk kabul edilebilir değildir. Neymiş efendim, görmezden gelinebilirmiş. Türk milletinin onurunu taşıyan, bu devletin onurunu, gururunu düşünen hiç kimse bu meseleyi görmezden gelemez. Biz bununla ilgili eleştirilerimizi en yüksek tonda yapmaya devam edeceğiz. Bu iş orada da bitmedi. Bir siyasi partinin genel başkanına ofisinden çok ağır ifadelerde bulunuldu. Türkiye’de hiçbir siyasi parti genel başkanına böyle bir hitap doğru değildir, kabul edilemez.” dedi.

“Sen kimsin!!!”

Terör örgütünün üst düzey bir yöneticinin ise “Biz suç işlemedik ki af isteyelim” şeklindeki açıklamasına tepki gösteren Kavuncu, “Sayın Cumhurbaşkanı’nın ifadeleriyle buna bir tepki koyalım: Sen kimsin ya? Sen böyle bir cümleyi bu milletin önünde hangi güvenle, hangi arsızlıkla kurabiliyorsun? Bunu nasıl söyleyebiliyorsun? Bir ülkenin geleceğini, askerine, öğretmenine kurşun sıkmış teröristsiniz siz! Daha geçen sene TUSAŞ’a yapılan saldırıyı protesto ettik; 5 vatan evladını kaybettik. Şu açıklamaya bakar mısınız?” ifadelerini kullandı.

AK Partililere “FETÖ” sorusu

AK Partililere seslenen Kavuncu, “Bu neye benziyor biliyor musunuz? Şu anda idrak edemiyorsunuz; bir süreç yürütüyorsunuz. Ama idrak etmeniz için, yaşananı anlamanız için bir örnek vereyim: Bir darbeci FETÖ'cü karşınıza gelse ‘Biz suç işlemedik, af istemiyoruz’ dese ne diyeceksiniz? Kafanızı kuma mı gömeceksiniz? Böyle bir meydan okuma olabilir mi?” diye sordu.

Kavuncu şöyle devam etti:

“Bakın bunun sonucu nereye gidiyor? Avrupa Parlamentosu’nda PKK’nın terör listesinden çıkarılması için soru önergesi verdiler. Konu resmi olarak gündeme geldi. Nerelere geldiğini ve içinde nasıl riskler barındırdığını hep beraber görüyoruz. SDG–YPG meselesine gelince… Bakın, orada da sorular çok doğru ve haklıydı. Biz bu soruları sorduğumuz için bizi ‘barış düşmanı’ ilan ettiler. Ahlaksızca, ‘kandan besleniyorsunuz’ dediler. Ama bu ülkede kan dökmüş terör örgütü mensuplarının açıklamalarıyla ilgili tek kelime etmiyorlar. Bu kabul edilemez bir şey. ‘YPG silah bıraksın’ dediğimizde bile anlamazlıktan geliyorlar. Şunu net ifade etmek lazım: Suriye’nin 22 milyonluk nüfusunun içerisindeki Kürt nüfusu 1,3–2 milyon civarındadır. YPG’nin ağır silahlarla donatılmış 50.000–100.000 kişilik bir gücü olduğu söyleniyor. Hadi 40.000 diyelim. 40.000 kişilik silahlı güç ne ifade eder biliyor musunuz? Türkiye’nin 85 milyonluk nüfusuna oranlarsak 900.000 kişilik bir orduya denk gelir. Oysa Türkiye’nin ordusu 350.000. Suriye’nin üçte birini kontrol ettiğini iddia eden bir silahlı yapıdan bahsediyoruz. Bu yapının sadece “barış” için var olduğunu söyleyebilmek için çok saf olmak lazım. Sadece rakamlara bakmak bile bunun böyle olmadığını gösteriyor.”

“Terör örgütü liderinin Kürtlerin temsilcisiymiş gibi dayatılması, bu sürecin barındırdığı tehlikelerin büyüklüğünü gösteriyor”

Milletin huzurunu istediklerini dile getiren Kavuncu, “Cumhuriyetin oluşturduğu ortak vatandaşlık bağının bozulmamasını istiyoruz. Bizi bir arada tutan bu çimentonun zarar görmesini istemiyoruz. Hassasiyetimiz bundandır. Biz tüm vatandaşlarımıza Cumhuriyetin oluşturduğu ortak kimlik etrafında bir ve beraber olmayı savunuyoruz. Birileri ise o bölgenin yapısına dayanarak, feodal ağalık içinde bir tarafı maraba, bir tarafı PKK içinde bir yere sıkıştırmaya çalışıyor; Apo’yu tüm Kürtlerin lideri gibi dayatıyor. Biz ise Cumhuriyetin oluşturduğu ortak kimliğin ve birlikteliğin bozulmasına karşı duruyoruz. Bu sürecin şekli, muhatap aldığı yapılar ve özellikle bir terör örgütü liderinin ısrarla sanki bütün Kürtlerin temsilcisiymiş gibi dayatılması, bu sürecin barındırdığı tehlikelerin büyüklüğünü gösteriyor. Terör örgütünün neredeyse muhatap alınacak hale gelmesi, bunun yurt dışında yarattığı arızalar… Bunların buralara geleceğini hep söyledik. Ve maalesef bugün söylediklerimizin tek tek cereyan ettiğini görüyoruz.” diye ekledi.

“O kadar fazla hukuksuzluk var ki”

Geçen hafta Silivri’de birtakım ziyaretlerde bulunduğunu aktaran Kavuncu, “Çok sık cezaevlerine ziyaret ediyorum; çünkü o kadar fazla hukuksuzluk var ki, o kadar tutuklu var ki… Bunlarla ilgili bir siyasetçi olarak ama aynı zamanda bir insan olarak hukuksuzluğa ve haksızlığa karşı durmak zorundayız. İYİ Parti olarak da bizim ilk günden beri yaklaşımımız hep aynı oldu: Hukuksuzluğa ve haksızlığa uğrayanın kim olduğuna, kimliğine bakmadan bu konuda “nerede?” sorusunu esas alırız. Aslında “kime uğradığı” değil, “nerede haksızlık yapıldığı” bizim için esastır. Bunları gündeme getirmek mecburiyetindeyiz. Anayasa Mahkemesi kararlarına uymayan bu iradeyi uyarmak mecburiyetindeyiz” dedi.

“Anayasa kararlarını yok sayan bir anlayış, Türkiye’yi içinden çıkılmaz bir duruma sokar”

Anayasa Mahkemesi’nin, Tayfun Kahraman’la ilgili aldığı kararın net olduğunu vurgulayan Kavuncu, “Daha önce de Anayasa Mahkemesi’nin verdiği uygulamalarla ilgili bazı kararlar olmuş; onlara da uyulmamış ama bu karar esastan alınıyor. Bakın burada HSK’ya bir çağrıda bulunuyor: Bu durum HSK’nın sorumluluğundadır. TCK 250’ye göre “görevi kötüye kullanma” sürecidir. Bu durum HSK’yı hem kurumsal anlamda hem kişiler anlamında bağlar. Verilen kararla ilgili Ağır Ceza Mahkemelerinin vermiş olduğu ‘uygulamayacağız’ kararı var. Bu, anayasal düzene, anayasaya aykırı bir anlayıştır. Anayasa kararlarını yok sayan bir anlayış, Türkiye’yi içinden çıkılmaz bir duruma sokar” ifadelerini kullandı.

“Gün gelir bu kantar sizleri de tartar”

Herkesin yargılanabileceğinin altını çizen Kavuncu, “Bir siyasetçi ve bir milletvekili olarak bu ülkede hukukun ve yargının eşit ve tarafsız uygulanıp uygulanmadığını takip etmek zorundayız. Bir sıkıntı gördüğümüzde de bunu gündeme getirmek ve düzelmesi için çaba göstermek zorundayız. Kim olursa olsun, hangi siyasi görüşten olursa olsun. Herkes yargılanabilir, bizler de dahil; herkes soruşturulabilir. Ama siz Merkez Bankası ile ilgili bir yolsuzluk konusunda soruşturma başlatıp tutuksuz yargılama kararı verirken, diğer tarafta bambaşka bir uygulama yaparsanız… Bir olayda üst düzey yöneticileri astının attığı imzadan dolayı sorumlu tutmazsanız —mesela Kartalkaya yangınında olduğu gibi— ama başka bir olayda üst düzey yöneticileri astının atmış olduğu imzadan dolayı sorumlu tutar, tutuklarsanız nasıl eşit yargıdan bahsedeceksiniz? Nasıl eşit hukuktan bahsedeceksiniz?” diye sordu.

“Gün gelir bu kantar sizleri de tartar” diyerek iktidara seslenen Kavuncu, basın toplantısının sonunda gazetecilerin sorularını yanıtladı.

“Emniyet müdürünü tebrik ediyorum”

Barzani’nin ziyaretine tepkilerin abartılığı olduğu yönündeki yorumlar hatırlatılan Kavuncu, “Milletin onurunu, Türk devletinin onurunu düşünenlerin bu konuyu gündeme getirmesi lazım. Abartılı hiçbir şey yok. Burası binlerce yıllık geçmişi olan Türk milletinin devletidir ve bu devletin bir ağırlığı vardır; bu devletin bir onuru vardır. Biz bu devleti sokakta bulmadık. Dolayısıyla bu ciddiyetle hareket etmek ve bu konularda toplumsal tepkiyi siyasetçiler olarak en üst tonda yansıtmak mecburiyetindeyiz. Zira İçişleri Bakanlığı soruşturma başlatmış. Önce kendi iktidarlarıyla bunu konuşmaları lazım; ortada ciddi bir problem var. Bir de oradaki emniyet müdürünün çok net bir tutumu var; onu da tebrik ediyorum. Kendisi o makama, o göreve gelirken ettiği yeminin ve verdiği sözün gereklerini yerine getiriyor” karşılığını verdi.

“İmralı’yı meşrulaştırmak istiyorlar”

Terörsüz Türkiye adıyla yürütülen süreç kapsamında kurulan komisyonun yeniden toplanacağı hatırlatılan Kavuncu, “Muhtemelen yapılan ziyaretle ilgili detaylar verilecek. Ama orada bir mahcubiyet var; ziyareti yapanlar, yaptıkları işin ayıplı olduğuna dair bir hissiyat verecek şekilde davranıyorlar. Önce bu ayıptan kurtulmaları lazım. Yaptığınız işten dolayı duyduğunuz hicabı açıkça ortaya koyun, sebeplerini anlatın; ondan sonra detayları görürüz. Bakın, oraya yapılan ziyaret teknik bir ziyaret değildir. İmralı bugüne kadar ne istedi de söyleyemedi? İmralı’nın kamuoyuna iletemediği bir mesaj var mı? Oraya, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden bir heyet götürmenin tek bir sebebi var: İmralı’yı meşrulaştırmak, terör örgütünü bir şekilde meşrulaştırmak ve orada bir “kanaat önderi” noktası oluşturmak. Bu tamamen psikolojik ve algıya yönelik bir konudur” dedi.

“İmralı futbolla ilgili yorum yapmaya başlasa şaşırmayız”

“Bizi bile, bu konuya karşı çıkan basını bile ‘susturun’ diyebilecek kadar istediklerini söyleyebilen bir İmralı var karşımızda” diyen Kavuncu, “Yarın futbolla ilgili yorum yapmaya başlasa şaşırmayız; her şeyi söyleyebiliyor. Giden milletvekili ne anlatacak? Ne duyup da kamuoyuyla paylaşacak? Hadise tamamen bir talebin, bir ısrarın, bir inadın ve bir terör liderini meşrulaştırma çabasının adı olmuştur. Bunun sonuçları da çok ağır olacaktır. Son cümle: Bununla ilgili hep dediler ya; toplantının açıklamalarında da söyledim, “Türklerin gururu” diye başlayan cümleler kurdular. O gururu öyle bir incittiniz ki, bu millet bunun bedelini sandıkta çok ağır ödetecek” diye ekledi.

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.