Dolar 32,4375
%-0.15
Euro 34,7411
%-0.66
Altın 2.441,870
%0.23
Bist-100 9.916,00
%2.05

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Başkan Akpınar: Rozetimi çıkarıp çekmeceye koymadım!

Başkan Akpınar: Rozetimi çıkarıp çekmeceye koymadım!

Gazeteci Mithat Umutoğulları ve Adem Nakçı’nın konuğu olan Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar, 3,5 yıllık görev süresi boyunca yaptıklarını, yapacaklarını, kent ve ilçe siyaset gündemine dair konuları değerlendirdi. Başkan Akpınar'dan çarpıcı açıklamalar

  • Ege Postası
  • 17.11.2017 - 12:28

HALİDE DEMİR POLATLI/EGEPOSTASI- Radyo Egepostası Genel Yayın Yönetmeni Gazeteci Mithat Umutoğulları ve Gerçek Haberci İmtiyaz Sahibi Adem Nakçı’nın konuğu olan Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar, ilçe kongreleri ve il kongreleriyle vakit geçirilmemesi uyarısında bulunarak, “Herkes kafasına şunu koysun; Türkiye kritik bir seçime girecek. Kimin il başkanı, ilçe başkanı olacağı önemli değil. Sadece yöneticiler olarak değil Cumhuriyet değerlerine inanan tüm insanların kol kola girip el ele vermesi gerekir. 2023’ü yeni bir Cumhuriyete dönüştürmek isteyenler varken dikkat edeceksin. Yarın hayalini kurduğunuz belediyeler olmayabilir” dedi.

ROZETİMİ ÇIKARIP ÇEKMECEYE KOYMADIM; HERKESİN BELEDİYE BAŞKANIYIM

165 bin Karşıyakalının oyuyla seçildiğini kaydeden Başkan Akpınar, CHP rozeti çıkarmadan ama tüm Karşıyakalıların başkanı olarak çalıştığını dile getirdi:

“165 bin Karşıyakalının oyuyla seçildim. Meclisim 160 bin oy aldı. CHP’li kimliğimle, rozetimi de çıkarmadan, çekmeceye de koymadan, herkesin belediye başkanıyım. Oy atanın da atmayanın da belediye başkanıyım. Bana oy atmayıp da iktidar partisine oy atanların yüzde 60’ı ben belediye başkanına oy atarım diyor.”

BELEDİYE BAŞKANI OLMAKLA KİŞİLİĞİMDEN BİRŞEY KAYBETMEDİM Kİ…

Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar, bisiklete binen, batari çalan, şarkı söyleyen belediye başkanı olmaktan mutlu olduğunu belirterek,

“Ben belediye başkanı oldum, belediye başkanı olmakla sosyal yaşamımdan, insanlığımdan, kişiliğimden bir şey kaybetmedim ki. Kendi yaşamımdan bir şeyleri değiştirmemi kimse beklemesin. Levent Kırca’nın tiplemelerini özlüyoruz. Komedyenler ve karikatüristler artık korkuyor çünkü. Genelde hemen takım elbiseyi giyer, kırmızı kravatı takar, makam aracına biner, sürekli talimat verir. Ben devlet memuru değilim. Halkın oyuyla seçildim, belediye başkanıyım. 657’ye tabiyim. Batari de çalarım güzel şarkı da söylerim, güzel bisiklet ve motosiklet de sürerim, kitap da yazarım. Burada rol model olmak gerekir. Toplumu germemek lazım. Gergin bir toplum yapısına sahip olduk. Bunun temel nedeni siyaset kurumudur. Siyaset kurumundaki insanlar aralarındaki gerginliği topluma yansıtıp, toplum gerginliğini yarattığı için kutuplaşıyoruz. Yerel yöneticiler toplumun gerginliğini almalıdır” dedi.

YERİ GELDİĞİNDE TOPLUMSAL MUHALEFETİN ÖNDERLİĞİNİ YAPTIK

Zaman zaman hazırladıkları bilboard ve afişlerle iktidar yetkililerinin tepkisini toplayan Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar, Karşıyakalıların beklentileriyle örtüşen bir bakış ve yaklaşımlarının olduğunu söyledi:

“Karşıyakalıların beklentisi, benim başkan olmamla alakalı değil. Geçmişten bu yana Karşıyaka’nın bir yaşam biçimi var. O yaşam biçimini daha sağlıklı yaşayabilmeleri için çalıştık. Yeri geldiğinde toplumsal muhalefetin önderliğini yaptık. İster şort giyerim ister türban takarım sana ne dedik. Biz de bu noktada kadınlarımızın tercümanı olduk. Gençlerimizin tercümanı olduk. Çocuklarımızın eğitimden beklentilerini biliyoruz.”

KARŞIYAKASPOR İLE İLGİLİ BİR İKİ AY SONRA KARŞIMIZA KÖTÜ SENARYOLAR GELEBİLİR, LİGDEN DÜŞÜREBİLİRLER

Zor günler geçiren Karşıyakaspor Kulübü’ne destek olan Başkan Akpınar, kulübün yabancı bir şirketle ilişkisi olduğu şeklindeki bilgilere nasıl baktığı sorusuna, “Olağanüstü genel kurulumuz vardı. Orada da düşüncelerimi açıkladım. Futbol dünyada farklı bir sektör haline geldi. İlerleyen bir sektörde geride kalırsanız başarılı olmanız mümkün değil. Karşıyaka spor kulübü 105 yıllık bir tarihe sahip. Bugün geldiği durum içimizi acıtıyor. Belediye olarak her zaman destek olduk yasal sınırlar içerisinde. Kimi zaman futbolcuların pirimlerini ödedik, eski borçlarını ödedik. Taraftarımız da cebindekini koyarak destek olmaya başladı. Ama bunlar taşıma suyuyla değirmen döndürmek. Bir iki ay sonra karşımıza kötü senaryolar gelebilir, ligden düşürebilirler. Geçmiş dönemde çok harcama yapılmış. Bir dönem 30 teknik direktör değişmiş. Bir dönem 54 futbol alınmış. Yanlış yatırımlar, transferler kulübün 54 milyon lira borcu olmasına neden olmuş. Bunun bir an önce çözülmesi gerekiyor. Yatırımcılar var, bunlar gayet doğal. Paris St. Jermen artık Katarlıların. Chelsea bir başkasının. Önemli olan kulübün kültürünü değiştirecek bir yaklaşım olmaması. Camianın bütünlüğünü bozacak bir şey olmaması önemli olan” yanıtını verdi.

İŞTE PROGRAMIN SATIRBAŞLARI:

Mithat Umutoğulları: Karşıyaka zor bir yer, her açıdan. Çağdaş, aydın, halkının entelektüel olduğu bir kentte belediye başkanlığı yapmak zor. 3,5 yılı geçti. Geriye dönüp baktığınızda neler yaptınız, içinize sinen sinmeyen.

Hüseyin Mutlu Akpınar: Belediye başkanlığının nerede olursanız olun zorlukları var. Türkiye’dekiyle Avrupa’daki arasında dağlar kadar fark var. Siyasal ve yerel yönetim kültüründe başkanı sürekli yanımızda görmek isteriz. Esnaf ziyaretleri yapmak isteriz. Bu görevde bulunmadan önce ben de paylaşıyordum. Sonra bakıyorsunuz ki bu iş gerçekten zor. 35 bin esnaf var Karşıyaka’da. Yaklaşık rakam. 400 bine yakın nüfus var. Her gün bir esnaf gezsen görev süren yetmez. Avrupa’da belediye başkanını bilmezler. Seçim zamanında seçmene kendini tanıtır, ikna ederse başkan olur. Başkan olduktan sonra da söylediklerini yapmak üzere çalışma üretir. Esnaf gezisi bilmez, randevu bilmez. Sadece protokol randevuları alır.  Ben sokaktayım sürekli. Makamda otursam beş kişiyle oturacağım, konuşacağım, sokakta 5 bin kişiyle görüşüyorum. Bir ara seyyar makam odası kurmaya başlamıştım muhtarlıkların yanında. Odada randevu daha çok ilgi görüyor nedense. Sihri var odanın herhalde. Belediye başkanıyla görüşmek güzeldir. Başkanın programlarında birlikte olmak güzeldir. Belediye başkanıyla bir sorun varsa, çözümü zorlaştırdıysa bürokrasi,  o zaman görüşmek gereklidir diye düşünürüm. Karşıyaka zor çünkü talepleri çok olan bir ilçe. 3,5 yıl içerisinde, genelde insanlar birbirlerini şikayet ediyorlar ama farkında değiller. Çiğdem kabuğu, temizlik, işgaliye. Belediye yönetimi sokağı temizlemezse o zaman yönetim eleştirilmelidir. Her türlü eleştiriye de açık olmalıdır. Ne yazık ki işgaliye konusunda Alaybey, Karşıyaka Çarşı, Şemikler, Bostanlı’da esnaf kaldırımın üstünü işgal ediyor, vatandaş geçemeyince sorumluluk bizde. Belediye esnafa ceza kesiyor, sorumlu yine belediye oluyor. Herkes birbirinin eksiğini aramakla vakit harcıyor. Şu anda harcadığımız vakit o. Sürekli eleştiriyoruz, şikayetleniyoruz. Yaşanan sorunlar hep ortak her ilçede. Vatandaş karar vermişse o sorunların ortadan kalkmasına, o sorunlar çözülür. Aynı anda beş belediye başkanı görev yapmış olsa, 300 değil 3 bin temizlik işçisi, 80 değil 800 zabıta çalışsa, eğer vatandaş sorunları çözmede kendi karar vermişse sorun kalmaz. Ama binlerce insan o sorunun takibi için arkasını döndüğünde yine elindeki çöpü yere atar, yine işgaliye yapar. Büyük bir ailenin yöneticisiyim. Sokakta insanlarımızın hayır dualarıyla, tebessümleriyle, çocuklarımızın müthiş sevgisiyle buluşmak bana hizmet anlamında büyük moral veriyor. Hizmet aşkım, kitapta belirttiğim gibi, çocuklarımız için gün geçtikçe artıyor.

Mithat Umutoğulları: Kimi zaman batari çalarken, motosiklete binerken, bisikletle gezerken gördük. Kimi şovmenlik yapıyor dedi, kimi halkın başkanı dedi.

Hüseyin Mutlu Akpınar: Türkiye mutlu. Batı, işin aslında marketingini yapıyor. Kanada Başbakanı mesela, rol model olmuş, danışmanı fotoğraf çekip gösteriyor. Aslında öyle mi değil mi bakmıyoruz. Bu bir kültür meselesi. Belediye başkanı olmasam batari çalamam. Feridun Düzağaç’ın konserinde. Çalamazsın, orkestrada batarist olman gerekir ya da belediye başkanı olman lazım. Şov, yapamadığın bir işi yapmak, olmayan bir şeyi olmuş gibi göstermektir.

Ben belediye başkanı oldum, belediye başkanı olmakla sosyal yaşamımdan, insanlığımdan, kişiliğimden bir şey kaybetmedim ki. Kendi yaşamımdan bir şeyleri değiştirmemi kimse beklemesin. Levent Kırca’nın tiplemelerini özlüyoruz. Komedyenler ve karikatüristler artık korkuyor çünkü. Genelde hemen takım elbiseyi giyer, kırmızı kravatı takar, makam aracına biner, sürekli talimat verir. Ben devlet memuru değilim. Halkın oyuyla seçildim, belediye başkanıyım. 657’ye tabiyim. Batari de çalarım güzel şarkı da söylerim, güzel bisiklet ve motosiklet de sürerim, kitap da yazarım. Burada rol model olmak gerekir. Toplumu germemek lazım. Gergin bir toplum yapısına sahip olduk. Bunun temel nedeni siyaset kurumudur. Siyaset kurumundaki insanlar aralarındaki gerginliği topluma yansıtıp, toplum gerginliğini yarattığı için kutuplaşıyoruz. Yerel yöneticiler toplumun gerginliğini almalıdır.

Mithat Umutoğulları: Verdiğiniz mesajlarla zaman zaman tepki topladınız iktidardan. Hatta Cumhurbaşkanının gündemine aldığı bir iki kişiden biri oldunuz. Karşıyaka sokaklarında yürüdüğünüzde bilboardlara baktığınızda bir emek var.

Hüseyin Mutlu Akpınar: Takımın bir kaptanı olur ve o kaptan takımı sahaya çıkarır. Takımın saha içerisindeki yapacağı yanlışlıklar ve itirazlarla bir kişi muhatap olur. O da takımın kaptanı. Kamuoyu araştırmalarında bir sonuç çıkarsa uyum içerisinde, üretken olmaktan kaynaklanıyor. Onu taşıyabilen ve vatandaşa yansıtan bir yönetici varsa zaten orada sorun kalmıyor. Yetenekli bir çalışma arkadaş grubum var. Oturuyoruz kavga ediyoruz, bir neden olmalı, eleştiriyoruz. Bu itirazları da değerlendirerek en doğrusunu bulmaya çalışıyoruz. Bir hizmet üretirken bireyin değil toplumun ortak beklentisini ortaya koyabiliyorsanız o hizmetin karşılığını bulabilirsiniz. Yaptığımız her işi toplumun beklentilerini karşılayabilecek düzeyde yapıyoruz. Bu da bizim başarımıza büyük etki sağlıyor.

Mithat Umutoğulları: Karşıyaka özgürlüğüne düşkün. Onların özgürlük beklentisine ciddi katkı koyuyorsunuz. Bütün eylemlere bakın hep Karşıyaka Belediyesi vardı. Karşıyakalıların beklentisine mi yanıt veriyorsunuz'

Hüseyin Mutlu Akpınar: Karşıyakalıların beklentisi, benim başkan olmamla alakalı değil. Geçmişten bu yana Karşıyaka’nın bir yaşam biçimi var. O yaşam biçimini daha sağlıklı yaşayabilmeleri için çalıştık. Yeri geldiğinde toplumsal muhalefetin önderliğini yaptık. İster şort giyerim ister türban takarım sana ne dedik. Biz de bu noktada kadınlarımızın tercümanı olduk. Gençlerimizin tercümanı olduk. Çocuklarımızın eğitimden beklentilerini biliyoruz. Ne yazık ki eğitimde ciddi beklentileri var. Evrensel Çocuk Müzesi’ni açtık. Türkiye’de bir ilk. Ege’nin tüm il ve ilçelerinden, köylerinden çocuklarımız gelip müzede suda yaşamı, toprakta yaşamı, evrensel değerleri, evreni öğreniyor. Belediye başkanlığı kolaydır. Kimi yapsak 5393 sayılı yasaya göre ne yapması gerektiğini yapar. Mesele belediye başkanlığı yapmak da değil. Mesele halk önderliği yapıyorsanız, o görevi doğru yapıyorsunuz demektir. Yaptığı hizmetler sadece yaşadığı kenti memnun etmemeli. O memnuniyeti başka kentlerdeki insanlar da alabiliyorsa o zaman yaptığınız iş doğru ve başarılı olur. Toplumsal dayanışmanın en güzel örneği, Karşıyaka’nın Filizleri Geleceğe Hazırlanıyor, her Apartman bir öğrenci okutuyor projesi Bafra’da da bir apartman eğitim aidatı toplayıp üniversite öğrencisine burs verdi. Mezitli’de eğitim aidatı topladı ve çocuklara burs veriyor, İstanbul ve Ankara’da, birçok yerde kentimize faydamız dokunurken başka kentlerde de. Yine kültür sanatta kadrolu oda orkestrasını kuran ilk belediyeyiz. Ulusal ve uluslar arası birçok organizasyonda konserler veriyor. O yaptığımız iş başka belediyelere örnek oldu. Onlar da çalışma yaptılar. Çocuk müzemize başka il ve ilçelerden belediye başkanları kendilerine de yapmak üzere gelip inceleme yapıyor. Hafta içinde ortalama 900, hafta sonu bu 3-4 bin, Pazar günleri de 4-5 bin ziyaretçi. Bugüne kadar 60 bine ulaşmış ziyaretçi sayısı. Bekliyordum. Bugün Türkiye’de yapılan işlerde eğitim amaçlı işler yok. Park yapıyorsunuz, sadece salıncak, tahtaravelli, çocuk orada sadece bunlara biniyor. Biz bambaşka bir şey yaptık. İnsan hayalini geliştirmek için gidip görmeli. Oradaki kültürleri, yaşamalı bakmalı. Yapılan hizmetleri incelemeli. Nasıl oluyor, nasıl yapmışla? Toplumun tepkisi nasıl o yönde ilerlemiş. Ben hayal kurmayı seven bir insanım. Kurduğumu hayalleri de gerçekleştirmek üzere yola çıkarım. Eleştiren de oluyor. Evde ciddi muhalefet eden kızım var; ya baba çok hayal kuruyorsun diyor. Amfi tiyatro yapabilme hayalini kuruyorum. Bunu yapabilmek için imkanım da yetkim de gücüm de var. Çocuk müzesinin kuruluşu da bir hayalle başladı.

Adem Nakçı: İnşaat ve rant üretmek yerine kalıcı bir eser bıraktınız.

Hüseyin Mutlu Akpınar: Evrensel Çocuk Müzesi’nin olduğu yerde bir inşaat firmasının satış ofisi vardı. 100’üncü Yıl Müzesi yapalım, kafeterya olsun denildi. Ahlaksız teklif de bulunanlar da oldu. Siz olmasanız da şu işin içerisinde olur şeklinde. Herhalde arkadaşlar herkesi kendileri gibi görüyor. Bunu söyleme terbiyesizliğinde bulundular. Bunları reddettim belediyeden kovdum. Bazılarının isimlerini müdürlüklere verdim, ‘gelince dikkat edin’ dedim. . Mimlerim. Ahlaksızlık yapanları mimlerim. Topluma ifşa edeceksin. Öyle dedikodu yaparak, astarı olmadan kendi kendine haber yaparak, sonra mahkemelerde aklandım diye çıkıp dolaşmak olmaz. Yaptığıma inanıyorsan bakanlıktan müfettiş göndereceksin. O mahkemeye de dava açacağım. Siyasetçi efendim neymiş eleştirileri göğüsleyecekmiş. Kardeşim hırsızlık eleştirisi kabullenilemez. Bu suçlamadır. Bunun sonuna kadar gideceğim. Zamanı geldiğinde de toplumla bunu paylaşırım. O zaman siz siyasetin ve yerel yönetimin toplum tarafında ne kadar güvensiz olduğunu göstermiş olursunuz. Onurumla geldim. Onurumla belediye başkanlığı yapıyorum. Kimseye de pabuç bırakmam. Varlıklı bir ailenin çocuğu olmama rağmen ben yokluğu da yaşadım. Rahmetli babam onu da yaşattı bana. O gün kızıyordum, bir sürü mal ve mülk var niye bunu yaşatıyor diye. Bugün anladım. Yoksulun halini anlamama destek verdi. İnsanlar yaptıkları işten utanmayacak. Simit de sattım ayakkabı da boyadım dedim. Gazoz dağıttığından da sinemada yer göstermesinden de simitçilik garsonluk yapmaktan da utanmayacak. Takım elbise giyinmekle adam olunmuyor. Adamlık bir yaşam biçimidir. Zor görevleri yerine getirirken ne yaptığınızı biliyorsanız ve o toplumun faydasına ise o zaman o yoldan geri durmayacaksınız. O alan, tuttular, dedim ki o alanı hemen anaokulu açıyoruz. Karşıyaka’nın Filizleri Anaokulu’nu açtım. Hemen yanında 7 bin 300 metrekare park alanı, spor alanı ve onun arkasında da –bina değil ağaç diken belediye başkanı olacağım demiştim- Halk Park yapacağız. O alana Evrensel Çocuk Müzesi’ni yaptım. Gel zaman git zaman Bakanlıktan bir yazı geldi. Spor alanını TOKİ’den satın alan vatandaş İller Bankası’nı ortak ediyor, Karşıyaka Belediyesi’nden de olumlu görüş isteniyor. Yer Mavişehir. Rantın olduğu yer. Biz olumsuz görüş yazdık. Şimdi ne olacak, onu bekliyoruz. Kentler vizyonsuz yöneticilerin yüzünden katledilmiş. Bugün Cumhurbaşkanı çıktı ne dedi, İstanbul’u mahvettik dedi. Kim mahvett? Biz yaptık, sizden özür diliyoruz diyorsa, bundan sonra yapılacak işlere de dikkat etmeliler. Ankara’ya posta uçuruyoruz. Gitsin bakalım bulabilecek mi saray? Gitsin bakalım. Bunu samimiyetle söylediyseniz, ilçe belediyesi olarak buna engel olma durumum yok. Kararı bakanlık veriyor. Bakanlık Cumhurbaşkanının talimatına uyacak ve o tür projelere imza vermeyecek. Kimin ne kazandığı değil kentin ne kazandığı önemli.

Sahil yerlerine kat yüksekliği vererek, bitişik nizam yaparak vatandaşa faydalı olduklarını düşünmüşler. Ben orada bir konut sahibi olsam ve imkan verseler  anda kullanmayabilirim ama aile genişledikçe bu kez öyle bir imkanı ekonomik olarak kullanmak isterim. Vatandaş suçlu değil. Ama onu yapacak olan yönetim bir dakika kardeşim, sen bunu isteyebilirsin ama ben kentin geleceği adına sana bunu vermeyeceğim demeli. Vatandaş belediyeler mutlu, mutlu olmayan şehir. Ama şehir mutsuzluğu ile beraber insanların yaşam zorluklarını yanlış kentleşmeyle beraber bugün hep beraber yaşıyoruz.

Mithat Umutoğulları: Karşıyakaspor. Şirketleşme adına yabancı bir şirketin ciddi ilişkileri olacağı söyleniyor.

Hüseyin Mutlu Akpınar: Olağanüstü genel kurulumuz vardı. Orada da düşüncelerimi açıkladım. Futbol dünyada farklı bir sektör haline geldi. İlerleyen bir sektörde geride kalırsanız başarılı olmanız mümkün değil. Karşıyaka spor kulübü 105 yıllık bir tarihe sahip. Bugün geldiği durum içimizi acıtıyor. Belediye olarak her zaman destek olduk yasal sınırlar içerisinde. Kimi zaman futbolcuların pirimlerini ödedik, eski borçlarını ödedik. Taraftarımız da cebindekini koyarak destek olmaya başladı. Ama bunlar taşıma suyuyla değirmen döndürmek. Bir iki ay sonra karşımıza kötü senaryolar gelebilir, ligden düşürebilirler. Geçmiş dönemde çok harcama yapılmış. Bir dönem 30 teknik direktör değişmiş. Bir dönem 54 futbol alınmış. Yanlış yatırımlar, transferler kulübün 54 milyon lira borcu olmasına neden olmuş. Bunun bir an önce çözülmesi gerekiyor. Yatırımcılar var, bunlar gayet doğal. Paris St. Jermen artık Katarlıların. Chelsea bir başkasının. Önemli olan kulübün kültürünü değiştirecek bir yaklaşım olmaması. Camianın bütünlüğünü bozacak bir şey olmaması önemli olan. 6 milyon euroyu koyacaksın o zaman konuşacaksın.

Mithat Umutoğulları: Delege seçimleri bitti. Örnek bir davranış sergilediniz. Öyle bir hareket yaptınız ki, sandığa gittiniz ve oyunuzu kullanmadınız. İki liste de benim listem. İki taraf ta benim listem dedi. Takdir edildi. Şık bir hareketti. Kongredeki tavrınız merak ediliyor.

Hüseyin Mutlu Akpınar: Aslında oy kullanmaya gittim. Bir baktım ki kendi kendimizleyiz. Bir yarış var güzel, heyecanlı bir yarış. Kimi mavi, güller dağıtıyor, kimi beyaz. Gayet güzel ve hoş. Sonra düşündüm, ya biz referandum yaşadık, referandumda bu çalışmayı ben göremedim. Genel seçim yaşadık. Genel seçimde aynı coşkuyu ve çalışmayı göremedim. Sadece ilçe yönetiminin gayretiyle çalışma yürütülüyordu. Sonra baktım ki biz neyin peşindeyi? O onu bu bunu kötülüyor. Siyaset güçler savaşı olmamalı. Onu yiyeceğiz, bunu bilmem ne yapacağız olmamalı. Bir hanımefendi balkondan el salladı, kararımı o hanımefendi değiştirdi. Onun birinci önceliği kimin delege olacağı değildi. CHP üyesi, sorumluluk verdiği delegeler sorumluluğunun bilincinde olacak. Biz kazanacağız onu yiyeceğiz deme lüksüne sahip değil. İlçe başkanı olsa ne olur olmasa ne olur. Neden olmak iste? Gerekçesi n? Daha demokratik ve daha özgür. Senin özgürlüğünü kim kest? Karşıyaka’ya sen geldiğinde sen ne yapacaksı? Bizden demokratik ve özgür yapı hiçbir yerde yok. Önseçim yaşadık. 13 bin üyemiz vardı. Genel başkan da vardı. 5 bin 500 kişi oy kullandı. Herkes kafasına şunu koysun; Türkiye kritik bir seçime girecek. Kimin il başkanı, ilçe başkanı olacağı önemli değil. Sadece yöneticiler olarak değil Cumhuriyet değerlerine inanan tüm insanların kol kola girip el ele vermesi gerekir. 2023’ü yeni bir Cumhuriyete dönüştürmek isteyenler varken dikkat edeceksin. Yarın hayalini kurduğunuz belediyeler olmayabilir.

165 bin Karşıyakalının oyuyla seçildim. Meclisim 160 bin oy aldı. 10 bin üye var. Sadece on bin üyeye baskım seçimi kaybederim. CHP’li kimliğimle, rozetime de çıkarmadan, çekmeceye de koymadan, herkesin belediye başkanıyım. Oy atanın da atmayanın da belediye başkanıyım. Bana oy atmayıp da iktidar partisine oy atanların yüzde 60’ı ben belediye başkanına oy atarım diyor. Başkanı eleştirebilirsin ama eleştiri çocuğunu işe almadı diye yapılmamalı. 3,5 yıldır etrafımda kimi gördüler. Bazıları müteahhitle, bazıları meclis üyeleriyle gezer. Kime adaletsizlik yaptım. Bu hırs hem kendilerine hem siyaset kurumuna ciddi zarar. Uğur başkan üzerinden bana mı saldırıyorsunu? Kim aday olacaksa, sevgili arkadaşım, gel, belediye orada, projelerini ve neler yapacağını anlat, ama benim de yanlış işler yaptığımı da söyle, farklılığını da ortaya koy, ben desteklerim seni. Direkt bana gel. Aklın hala belediye başkanlığında ise Karşıyaka’da yapacak bir şey kalmadı, bir de kentsel yenilemeyi yaparsak ne ala. Hakaret ederek ve dedikodu yaparak değil farklılığını ortaya koymalı insan.

Adem Nakçı: Bir belediye başkanının kendisiyle uyumlu çalışacak ilçe başkanı istemesi doğal değil mi'

Hüseyin Mutlu Akpınar: Uğur Yıldırım ile kapıların arkasında tartıştığımız da olmuştur. İşe giremeyen ilçe başkanına gidiyor. Yıllarca siyaset kurumunun içinde karşı çıktığım bir duruma ben düşmem. Bugün yerel yönetimlere bazen diyorum ki, yerel yönetimleri özelleştirmeli, ya bu kadar olmaz ki, hizmet mi istihdam m? Yerel yönetimler istihdam yeri değil hizmet yeridir. Delege seçimlerine yönelik personel alımı olmayacak. Ben çizgimi koymuşum. Belediyede çalışan, ilçe yöneticiliği de yapan arkadaşımı disipline sevk ettim. Git dedim disipline savunma ver. Niy? Kendi biriminde çalışan bir arkadaşı gidiyor bir ağacı gövdesinden kesmeye çalışıyor. Neymiş kokoreççi dükkanı açacakmış. O kokoreçci dükkanını yasal düzendeyse açabilir yoksa açamaz. O ağacı kesen de benim çalışanım olamaz arkadaş. Parti üyesiymiş, annesi delegeymiş, aman bilmem ne yapalı? Toplumun gözü delege seçiminde değil. Kimse kusura bakmasın. Bahane bulurmuş. Savunma istemeyecekmiş. Çalıştırtmam. Siyasetin de bir ahlakı var. Yeter ya. Ahlaksızlığa gerek yok. Birini anlıyoruz sürekli dedikodu ve yıpratma yapmasın. Akrabasıymış, iki yıl önce siz getirdiniz bana.

Kendi akrabalarıyla siyaset yapıyorlar. Bırak ya. Demokraside insanlar seçimle geliyorsa saygı duyacaksınız. Demokrasiyi savunacaksınız sonra da demokratik kuralların karşısında olacaksınız. Bazı meclis üyesi arkadaşlarım -onlarla da konuşacağız, böyle olmaz, Allahınız aşkına-, Uğur Başkanın karşısına başka aday çıkaracakmış. Uğur Yıldırım komisyon seçimlerine müdahale etti, benim seçilmemi engelledi desin, yaptı mı yapmadı. Ya da Uğur Başkan, şu kararı şöyle çıkar  dedi, naptı san? Geçerken görmedi selam vermedi. Rica ediyorum, bugün partinin birliğe ve beraberliğe ihtiyacı var. Kusura bakmasınlar biz siyasi insanlarız, nefes aldığımız sürece siyaset devam edecek. Siyaset bir meslek değil yaşam biçimidir. Herkesin kendisini süzgeçten geçirmesi gerekiyor.

Mithat Umutoğulları: İl kongresi çok erken konuşulmaya başladı. Rıfat Nalbantoğlu sizin de yakın dostunuz. İsmi geçiyor. Süreci nasıl değerlendiriyorsunuz'

Hüseyin Mutlu Akpınar: Sonuçta Rıfat Nalbantoğlu ismi yeni bir isim değil. Yeni bir isim tanıtmak, aman buna destek verin, vermeyin diyeceğim bir isim değil. Geçmişte il başkanlığımızı yapmış olan bir insan. Herkes tanıyor. Nalbantoğlu’nu aday çıkarmak benim haddime değil. Onun saygın kişiliğine hakaret etmiş olurum. Olursa delegelerin desteğiyle olur. Genel başkan nasıl bir tasarrufta bulunaca? Bunları bizim konuşmamız çok yersiz. Daha süreç de var. Nalbantoğlu da partiye emek veren, vekil olsa çoğu milletvekilinden -bir kentli olduğu için- daha fazla fayda sağlayabilecek bir insan. Nalbantoğlu isminin konuşulması normal ama tartışılması yanlış olur.

Adem Nakçı. Taksi dolmuşların kaldırılması meselesi çok konuşulmuştu…

Hüseyin Mutlu Akpınar: Belediye kaldırmadı taksi dolmuşları. Tramvay yapıldıktan sonra büyükşehir belediyemiz defalarca toplantı yaptı. Farklı bir güzergah belirledi. Mağdur olan bir dolmuşçu da yok. T plakasına dönüş yaptılar. Yetmiş yaşındaki teyze bile tramvay yavaş diyor. Olsun biraz hızlı gitsin diyor. Tramvay çağdaş bir ulaşım aracı. Sık sık seferleri var. Beş altı dakikada bir geliyor. Hızlı giden bir araçla yavaş giden bir aracın arasındaki fark iki ya da üç dakikadır. Yunusların orada trafik sıkıştı, indim tramvaya bindim gittim. Makam arabası ben vardığımda nikah evinin oradaydı. Çok da kalabalıktı tramvay. Dönüp arabaların içine baktım, birer kişi. Maksimum iki kişi. Karşıyaka şanslı bir kent aslında. Bir hat konur, besleme. Ya da büyük araç parkları yapılır tramvayın yakınında. Aslında emperyal güçlerin Türkiye’yi lastik taşımacılığına özendirmesinin sonuçlarını yaşıyoruz. Herkes arabasıyla. Nargile içmeye gidecek, karşısında otopark var, dönüyor araba oralarda, kaldırımın üstüne koyacakmış arabayı, afili arabasını gösterecekmiş, bunları yaşıyoruz, yok böyle bir şey. Tramvayla aynı hat üzerinde ne taksi dolmuş ne otobüs çalışır.

Yarın (bugün/17.11.2017) Aşık Mahsuni Şerif’in doğum günü. Saat 19.00’da Deniz Baykal Kültür Merkezi’mizde onun oğlu Ali ve PM üyesi Ali Öztunç kitap imzalayacak, söyleşi yapacak. Mahsuni Şerif birçok esere imza atmıştır. Yarın 19.00’da tüm hemşehrilerimi bekliyorum. Şerif’in doğum gününü kutlamaya bekliyorum. Onlar ölmedi, ölmeyecek. Bıraktıkları miraslarla onları yaşatacağız. 

 

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.