Dolar 32,3157
%0.2
Euro 35,1213
%0
Altın 2.292,730
%0.67
Bist-100 9,06
%2.86

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
AK Parti’den depremzedeler için yeni önerge yolda

AK Parti’den depremzedeler için yeni önerge yolda

İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi AK Parti Grup Başkanvekili Özgür Hızal, geçtiğimiz günlerde Bayraklı Belediye Meclisi’nde kabul edilen yüzde 10 emsal artışını sert sözlerle eleştirdi. Büyükşehir’in dava için odalarla pazarlık yaptığını iddia eden Hızal, “Bunun bir de Büyükşehir ayağı var. Önümüzdeki hafta yapılacak toplantıda bunlar değerlendirilecek ve biz bir önerge vereceğiz. Kabul edilmesi için de elimizden geleni yapacağız. Burada da bu tartışmaları yapacağız ve depremzedelerimizin sesi olmaya devam edeceğiz” dedi.

  • Ege Postası
  • 07.10.2021 - 15:45

EGEPOSTASI - İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi AK Parti Grup Başkanvekili Özgür Hızal, TR35 ekranlarında yayınlanan Söz Meclisten İçeri programında Eylül Özdemir’in İzmir gündemine ilişkin sorularını yanıtladı.
Emsal artışından trafiğe İzmir’in birçok sorununa değinen Hızal, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’i eleştiri yağmuruna tuttu.

“DEPREMZEDE VATANDAŞLARIMIZIN BEKLENTİLERİ ÇOK DAHA FARKLIYDI”

Geçtiğimiz günlerde Bayraklı Belediyesi’nde kabul edilen emsal artışı kararının değerlendiren Hızal, planlama için çok zaman kaybedildiğini söyledi ve “İzmir’de şöyle bir sorun var: İzmir bir deprem bölgesi. Bunu değiştiremeyiz. Bu bir gerçek. Dolayısıyla hem 30 Ekim depreminde hasar gören hasar görmemiş olsa da 2000 yılı öncesinde yapılmış binaların dönüşümüyle alakalı depremzedelerimizin bir beklentisi söz konusuydu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun İzmir ziyareti sonrasında biraz daha alevlenmiş gibi duran bir tartışma ama yaklaşık 1 yıllık bir süre içerisinde İzmir’de depremzede vatandaşlarımızın uzun süredir dile getirdikleri bir talep aslında. Sonuç itibariyle bir dönüşüm gerekiyor ve bunun için e vatandaşlarımıza bir hak vermemiz gerekiyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Bayraklı Belediyesi, bizim de destek verdiğimiz K Alanı dediğimiz bir plan notu çalışması yaptı. Ama bu çalışma, geçici bir çözüm aslında. Bakıldığında bu çalışmalar Bayraklı’da ya da başka bir ilçede dönüşümü sağlayacak herhangi bir adım atılmadı. Yani Bayraklı’da bu plan notu neticesinde herhalde 3-4 inşaat ruhsatı verildi. Sonuç. İtibariyle, özellikle depremzede vatandaşlarımızın beklentileri çok daha farklıydı. Çok uzun süre konuşulan bir konuydu. Ancak bu konuda gerek büyükşehir gerekse ilçe belediyeleri ayak direttiler. Bunu yapamayacaklarını açık ya da üstü kapalı bir şekilde dile getirdiler. Ama bu bir haktı. Kılıçdaroğlu’nun İzmir ziyareti sonrasında büyükşehir belediyesi ve bayraklı belediyesi sanki bir lütufmuş, aslında hiçbir işe yaramayan, depremzedelerin yarasına pansuman dahi olmayan bir tutum sergileyerek gibi yüzde 10 gibi bir emsal artışı yoluna gitti. Ben mecliste de sordum. Neye göre yüzde 10 veriliyor? Neden 20-30 değil? Çünkü bunun hiçbir altlığının olmadığını biliyoruz. Bu 12 aylık süre içinde büyükşehir ve bayraklı belediyesinin özellikle Bayraklı’da bir planlama çalışması yapabilirlerdi. Çok büyük bir zaman kaybı” dedi. 

“EMSAL ARTIŞININ İPTALİ İÇİN ODALARLA PAZARLIK YAPTIKLARINI BİLİYORUM”

Daha önce mecliste kabul edilen K Alanı çözümünün efektif sonuçlar vermediğinin altını çizen Hızal, verilen yüzde 10 artış için Başkan Soyer ve Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal’ın ifadelerini de sert bir dille eleştirerek yeni bir önerge vereceklerini ifade ederek, “Bir K alanı plan notu geliştirildi ve anlaşıldı ki buradan büyük bir fayda elde edilemediği görüldü. Bir siyasetçinin görevi sorunlara hızlı çözüm getirmektir. Eğer ortaya koyduğunuz çözümler işe yaramıyorsa yenilerinin üretilmesi lazım. Burada yaklaşık 80 bin kişiden bahsediyoruz. Bu kişiler 1 yıldır bu isteklerini söylüyorlar. Geldiğimiz noktada da yüzde 10 gibi adeta bu insanların aklıyla alay edercesine hiçbir bilimsel çalışmanın sonucu olmayan bir telefon görüşmesiyle anlık verilmiş kararla ‘Biz size bu kadar veriyoruz, başınızın çaresine bakın’ şeklinde bir tavırla depremzedelerin acısının üstüne bir acı daha eklendi. Biz bu nota ilişkin şunu söyleyebiliriz: Biz bunun tartışmasını Bayraklı Meclisi’nde yaptık. Bunun bir de Büyükşehir ayağı var. Önümüzdeki hafta yapılacak toplantıda bunlar değerlendirilecek ve biz bir önerge vereceğiz. Kabul edilmesi için de elimizden geleni yapacağız. Burada da bu tartışmaları yapacağız ve depremzedelerimizin sesi olmaya devam edeceğiz. Başta büyükşehir olmak üzere belediyeler, imar çalışması yapması gerekirken bunların hiçbirini yapmadılar. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Soyer ve Bayraklı Belediye Başkanı Sayın Sandal’ın şöyle bir ifadesi vardı: Biz yüzde 10 verdik, daha fazlasını verseydik odalar dava açacaklardı. Odalar, K sınırlarına da dava açtılar. Odaların dava açması noktasında aslında emsal artışına karşı çıkan Bayraklı Belediyesi ve Büyükşehir Belediyesi’nin kapalı kapılar ardında odalarla konuştuğu ve bu davaların açılması gerektiğini kendilerinin söylediğini de biliyoruz. Kısacası, emsal artışının yapılmasını istemeyen yerel yöneticilerin zorunlu verdikleri yüzde 10’luk emsal artışının iptali için odalarla pazarlık yaptıklarını biliyorum. Burada çok net bir iddia ortaya koyuyorum. Bu yaklaşım çok doğru bir yaklaşım değil. Depremzedelere yapılmış çok büyük bir haksızlık” diye konuştu. 

ÖNGÖRÜSÜZ SİYASET ELEŞTİRİSİ

Özellikle pandemiyle birlikte kangren haline gelen trafik sorunun çözümü için büyükşehir tarafından hiçbir adım atılmadığını ve Başkan Soyer’in adaylık dönemindeki vaatlerinin havada kaldığının altını çizen Hızal,  “Özellikle son dönemlerde yoğunlukla yaşıyoruz bu problemi. İzmir’de eskiden de vardı bu sorun ama bu sorun haftanın belirli günleri ve günün belirli saatlerinde belli noktalarda olurdu. Ancak son 2 yıl içerisinde haftanın her günü günün hemen hemen her saati ve neredeyse her noktada bir trafik sorunu var. Eğer trafik sorununa araç sayısının fazlalığıyla bakarsanız çözüm üretemezsiniz. Sayın Soyer, bugün trafik sorunu diye sorulduğunda araç sayısının çok fazla olduğundan bahsedip insanların trafiğe araçlarıyla çıkmaması yönünde bir öneri ortaya koyuyor. Bu bir çözüm değil. Bir büyükşehir belediye başkanının bazı şeyleri öngörebilmesi gerekiyor. Maalesef İzmir’de yerel yöneticilerin öngörüsüz siyaset üretmelerinden dolayı trafik sorunu katlanarak bu hale geldi. Bugün artık sorunun çözümü noktasında İzmirli hemşerilerimizin de büyükşehirden bir beklentisi kalmadı sorunun çözümü için. Çünkü 2,5 yıl az bir süre değil. Görev sürenizin yarısı. Bu süreç boyunca İzmir Büyükşehir Belediyesi alternatif bir yol açmadı. Deniz ulaşımıyla ilgili ciddi bir adım atmadı. Yeni bir iskele kurulmadı. Demiryolu ağıyla alakalı Buca Metrosu’ndan bahsedildi. 2,5 yıl önce o metronun dönem sonunda biteceği iddiasını ortaya koymuşlardı ama ihalesi henüz yapıldı ve kazma bile vurulmadı. Kısacası, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, göreve gelmeden önce İzmirlilerin karlına trafikle alakalı bazı vaatlerle geldi. 114 noktada kavşak düzenlemesi yapacağını, akıllı trafik sistemiyle alakalı birtakım düzenlemeler yapacağını ve İzmir’de özellikle trafiğin çok yoğun olduğu Alsancak, Karşıyaka ve Basmane’de trafiği yerin altın alacağını söyledi. 2,5 yılda Sayın Soyer bunların hiçbirini hayata geçirmedi. Ne yaptı Soyer bu süre içinde? Birkaç noktada göstermelik kavşak düzenlemesi yaptı ama o düzenlemelerle trafik yoğunluğu daha da arttı. Ayrıca fantastik bir düşünceyle aslında trafiği çok daha sorunlu hale getirecek bisiklet yolları yaptı. Bu, gerçekten İzmirlilerin aklıyla alay etmekten başka bir şey değil. Bisiklet yolu yapmasın demiyoruz ama trafiğin temel sorunlarını ortadan kaldırmadan bisikletli insanların bu şehirde bir yerden bir yere gitme imkanı yok. Herkesin, makam aracının arkasına bir bisiklet aparatı takarak kısa mesafelerde bisiklet kullanması ve yorulduğunda makam aracına binerek seyahat etme imkanı yok. Tunç Bey’in böyle bir imkanı var” ifadelerini kullandı. 

“İNSANLAR SADECE PANDEMİ NEDENİYLE TOPLU TAŞIMADAN UZAKLAŞMADI”

AK Parti olarak önerilerini de sıralayan Hızal, deniz ulaşımına vurgu yaparak şunları söyledi; “Bizim önerimiz nedir? Öncelikle çok hızlı bir şekilde alternatif yolların yapılması gerekiyor. Evet belki İzmir’in coğrafi olarak dezavantajları var. Ama Körfez gibi bir avantajı da var. Ancak İzmir Büyükşehir Belediyesi 2,5 yılda bir iskele bile yapmadı deniz ulaşımı için. Alternatif bir güzergah ortaya konulmadı. Bir deniz kentinde deniz ulaşımının hala yüzde 3-4 seviyesinde olması nedir? Siz bu kentteki 90 dakika uygulamasını kaldırdınız. Bir ulaşım ağı problemi yaşayan İzmirlilerin belki de tek doğrusu olan uygulamayı kaldırdınız ve bun ücretli hale getirdiniz. Bu nedenle insanlar sadece pandemi nedeniyle toplu taşımadan uzaklaşmadı. Aynı zamanda bu ücretlendirmeden dolayı da toplu ulaşımdan uzaklaştıkları için bu şekilde bir problem ortaya konuldu. Akıllı trafik sistemi ve deniz ulaşımında alternatif yolların bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor. Ama büyükşehir ne yapıyor? Kaynakları farklı noktalara kullanıyor. Yol yapmıyor, metro ağlarının hızlıca hayat geçirilmesi için bir çaba sarf etmiyor, deniz ulaşımı için alternatif güzergâhlar yapılmıyor. Ama Tunç Soyer, marina kiralıyor ve buraya bir restoran açıyor. O marinaya kiralarken belediyeye ait gemilerin çekek yeri olarak kullanılacağını söylüyor. Gelinen noktada marina kiralanıyor, tadilat yapılıyor, milyonlar oraya aktarılıyor, aylık 500 bin liraya yakın bir kira ödeniyor ama İZDENİZ’in gemileri oraya giremiyor. Çünkü derinlik ve genişlik müsaade etmiyor. Bu ya bir öngörüsüzlüktür ya da İzmirlilere yanlış bilgi vermektir.”

“BİR TARAFTAN YAPMANIZ GEREKENLERİ YAPMAYIP…”

Üniversitelerde yüz yüze eğitimin başlamasıyla birlikte ortaya çıkan barınma sorununa ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Hızal, CHP’li siyasetçilerin olaya provkatif yaklaşım sergilediklerini söyledi ve “Yurt meselesi üzerinden özellikle CHP’li vekiller bazı provakatif açıklamalar yaptılar. Evet üniversitelerin açılmasıyla birlikte her yıl yaşana birtakım sorunlar yaşandı. Bu parklarda yapma meselesi çok farklı noktaya çekmek amacıyla yapılmış bir faaliyetti. İzmir’deki bazı faaliyetler gençlerimizi kendi siyasetlerine alet ettiler. Yurt meselesi üzerinden şehrimizde CHP’li siyasiler provakatif açıklamalar yaparak meseleyi farklı noktalara taşıdılar. Şunu biliyoruz: Bu tarz kaotik ortamlarda tunç Soyer hemen bir açıklama yapıyor. Orman yangınlarında ‘Uçak alacağız’ diyor. Arkasından çıktı başka bir noktada başka bir açıklama yaptı. Yurt meselesi konuşulduğunda ‘Hızlı bir şekilde 2 yurt kiraladık’ dedi. O yurtlar nerede, oraya yerleştirilen öğrenciler var mı? Ben olmadığını biliyorum. Sadece Örnekköy’de bir misafirhaneyi geçici yurt haline getirdiler. Ancak şöyle bir şey var. 2018 yılından bu yana İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Evka-3’te yapmayı planladığı bir öğrenci yurdu var. Her faaliyet raporu görüşmesinde yurdun yapılması konusunda büyük laflar ediliyor. O yurdun son aşaması, hala plan aşaması. Siz bir taraftan yapmanız gerekenleri yapmayıp bir taraftan da kaotik ortamlarda şunu yapacağız bunu yapacağız diye ortaya çıkarsanız sizin başkan olarak bir ağırlığını olmaz. Ayrıca şu da var. Dokuz Eylül Üniversitesi kampüsünün içindeki bir alanda yurt yapmak istedi ve büyükşehire imar değişikliğiyle ilgi bir başvura bulundu. Uzun süredir bu değişiklik de yapılmadı. Yani siz kendi üzerinize düşenleri yapmıyorsunuz, sonra da ‘Yurt kiraladık, kimseyi evsiz bırakmayacağız’ diyorsunuz. Devletimiz kimseyi evsiz bırakmıyor zaten” dedi.

“İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ DAHA KENDİ EVİNİN DÖNÜŞÜMÜNÜ GERÇEKLEŞTİREMEDİ”

Dünya Bankası kredisine de değinen Hızal, kredi istenmesindeki asıl amacın depremzedeler değil büyükşehirin yatırımları olduğunu iddia etti ve “Bu kredi deprem gerçeğiyle ilişkilendirmemiz gereken bir durum. Kredi tartışması 2 ay önce gündeme geldi. İzmirliler mağduriyetlerin ortadan kaldırılması için söz söyleme başladıklarında Tunç Soyer, bir gün hiçbirimizin haberi olmadan bir basın yayın organında ‘Bizim Dünya Bankası’ndan 340 milyonluk bir kredimiz var ama Sayın Cumhurbaşkanı bunu imzalamıyor’ dedi. Biz de şaşırdık ve kendisine şunları sorduk: Bu kredi nerede, ne zaman anlaşma yapıldı, krediyle alakalı meclisten yetki aldınız mı? Alınmadığını da biliyorum. Sonrasında şöyle bir geri adım oldu. Tunç Bey: Bu kredi cumhurbaşkanımızın onayında değil, müzakereler devam ediyor. Ama bu konuyu o kadar sulandırıp farklı noktaya taşıdılar ki… Siyasi rant elde etmek için çelişkili ifadelerle bir kredi tartışması ortaya koydular. Kredi için müzakerelerin devam ettiğini CHP’liler çok iyi biliyor. Olmayan bir kredi verilmez. Bununla ilgili Dünya Bankası Direktörü, yakın zamanda bir basın bülteni yayımladı. 2021 mali yılında böyle bir kredi yok. 2022 mali yılında Türkiye’de kişilere ve kurumlara kullandırılabilecek krediler içinde sayıldı ve ancak müzakerelerin devam ettiğini ve bir gelişme olmadığını söyledi. Birkaç telefon görüşmesi ve Zoom görüşmesiyle 340 milyonluk kredi büyükşehire verilmez. Bu işler ciddi işlerdir. Bu işler siyasi rant için ortaya atılıp sonradan kenara çekilecek işler değildir. Ayrıca bu kredinin tamamının depzemzedeler ve kentsel dönüşüm için kullanılmayacağını da biliyoruz. Bu kredi, İzmir’deki yerel kamu binaları ve yatırımlara kullanılacak.  Depremzedelerimiz belediyeden büyük bir beklenti içinde ama İzmir Büyükşehir Belediyesi daha kendi evinin dönüşümünü gerçekleştiremedi. Durum böyleyken İzmir’de bu dönüşümü nasıl gerçekleştirecek” diye konuştu.

“GEDİZ’İN KÖRFEZ’E OLUMSUZ KATKISI YOK”

Son olarak Körfez’in kirliliği konusunda da eleştiri oklarını büyükşehire yönlendiren Hızal, Başkan Soyer’in çözüm için adım atılmadığı için algıyı başka yönlere yönlendirmeye çalıştığını belirtti ve şunları söyledi; “Körfez kirliliği noktasındaki çözüm önerilerimiz çok net. Birincisi Körfez’in temizlenmesi lazım. İkincisi, Körfez’in büyükşehir ve İZSU eliyle kirletilmemesi lazım. Üçüncüsü de şu: Körfez kirliliğinin kaynağını doğru yerde aramak lazım. Körfez kirliliğinin nedeni İzmir. Gediz, Kütahya değil. Tunç Bey Körfez kirliliğiyle alakalı bir Gediz turuna çıktı ve kirliliğin nedeninin Gediz olduğuna dair bir iddia ortaya attı. Ama bilim insanlarının ortaya attığı şeyi söyleyeyim. Gediz’in aktığı bölge İç Körfez dediğimiz bölgeye dökülmüyor. Foça açıklarından denize dökülüyor. Yani Gediz’in Körfez’e olumsuz katkısı yok. Hal böyleyken Tunç Soyer neden Gediz’e gitti? Kendisinin Çevre ve Şehircilik Bakanı olduğunu sanıyor ve kendi asli faaliyetlerini bir kenara itiyor. Bun yaparken Tunç Bey’in vaatlerine bakmak lazım. Adayken 2 yılda Körfez’de yüzme vaadini verdi. 2 yıl geçince 3 yıl dedi. En sonunda da görevimin sonunda yüzeceğim dedi. En sonunda da Körfez bizim tarafımızdan değil, Gediz tarafından kirletiliyor dedi. Ama onun sözlerini kendi partilisi olan Turgutlu Belediye Başkanı açıkladı. Biz yakın zamanda Körfez’de kayıkla tur yaptık. İnanılmaz derecede bir kirlilik ve koku vardı. Bu kirliliğin temel sebebi arıtma. Körfez, büyükşehir eliyle kirletiliyor ve temizliği de yapılmıyor. Önerimiz bu kirletmeyi keseceksiniz, bunu kesmeni için 12 milyarlık bütçenizi doğru kullanacaksınız ve temizliğini yapacaksınız.”

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.