Dolar 32,4084
%-0.09
Euro 34,8183
%0.22
Altın 2.431,990
%-0.27
Bist-100 9.978,00
%0.63

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

Giyotin

Giyotin deyince aklımıza gelen ilk ülke Fransa… Oysa tarihi ortaçağa dayanan bu korkunç idam şekli Almanya ve İtalya’da da kullanılmış ve kuvvetle muhtemel başka ülkelerde de kullanıldı. İnsanın kafasını gövdesinden ayıran bu vahşi idam aletine başını kurbanlık koyun gibi koyan onca insan… Siyasetçisinden, suçlusuna-suçsuzuna kadar… Kimler kimler var, liste çok uzun…

Her zaman ve her olayda olduğu gibi tasarlayanın adını taşıyor bu vahşet aracı. Joseph Ignace Guillotin… Neden bu kadar idama ihtiyaç duyulmuş, özellikle Fransa’nın tarihi bir kurcalamak lazım. (Zannımca bilmeyen yoktur amma…) İdam aleti tasarlatacak kadar. İnanmayacaksınız ama insancıl olması için tasarlandığı söylentiler arasında. Ne kadar inanırsınız bilemem… / Bana çok korkunç ve insanlıktan oldukça uzak görünüyor çünkü…

Aslında buraya ara bir başlık atmak istiyorum.               

GİYOTİN VE SOSYAL ETKİNLİKLER

Sizlere enteresan geldi mi bilmiyorum ama bana çok enteresan geldi. Çünkü giyotinle idam edilecek insanlar için devrim meydanında, o gün birçok sosyal aktivite gerçekleştiriliyormuş. Yenilip içiliyor, şarkılar söyleniyor, alış verişler yapılıyormuş… / Bildiğiniz bizim panayır kültürü.  İnsanların hayatlarının sona erdirilmesini sosyal aktiviteye dönüştürmek kimin aklına gelebilir k? Bu nasıl toplumsal bir vicdan, pardon pardon, vicdansızlıktı? / Türklere barbar diyenlere bakın hele, Avrupa kültürü de işte bu! Milliyetçi damarım kabardı yine…

Yine sevgili dostum Şule’nin kulağını çınlatmadan duramayacağım. Sevgili Şuleciğim sen benim dondurma yeme sosyal etkinliğime kurban ol. Bak insanlar neler neler yapıyorlarmış. Tabi yanımda olsa şimdi gülüşürdük… / Benim içim daha fazla giyotin konusu kaldırmadığı için burada yazıyı bitirmek aslında yarım bırakmak istiyorum.

İdamın her türlüsünü canice buluyorum. Elbette bu suçluları korumak manasında değil, suçluları koruma içgüdüsü ile hiç değil, daha insanca cezalara sıcak bakmakla ilgili diyelim. Peki sonuç n? İnsanların vicdansız yanını, duyarsız yanını gözler önüne sermek…

Ben bu kanıya, bir video izlerken zaten varmıştım. Masum bir hayvana eziyet eden bir adamı izlemiştim, tesadüfen karşıma çıkmıştı. Gözlerimin önünde hiç gitmedi, keşke izlemeseydim ancak orada gördüm ki, insanoğlu çok tehlikeli bir varlık…

Kendi cinsine ve doğaya ve diğer tüm canlılara zararlar verebiliyor. Hem de en az giyotin kadar canice. Belki ilk kez o gün o videoyu izledikten sonra, bir adamın idam edilişini izlemek istedim. İçimden ona karşı büyük bir nefret hissettim. Masum bir canlının, dünyada olup biten hiçbir şeyden haberi olmayan bu minik canın, sevimli hayvanın nasıl olurdu da canına kıyardı. Anlamam hiçbir zaman mümkün olmadı. Hala da anlayamıyorum.

Tabi yine de idama karşıyım. Ancak bu insanların da gerçekten hak ettikleri cezaları almalarını da istiyorum. / Tatsız bir konuyla çıktım bugün karşınıza öyle değil mi'

Ama hayatın içinde tat olduğu gibi tatsızlıklarda var. Keşke her şey sevgi üzerine kurulu olsaydı. Ve o zaman yine, her zaman olduğu gibi Sokrates’in o benim en sevdiğim sözüyle bitireyim bu yazımı da;

Dünya üzerinde insanları kötülük yapmaktan alıkoyan tek şey sevgidir… (Sokrates)