Dolar 34,8956
%0.09
Euro 36,7386
%0.32
Altın 3.011,010
%-1.15
Bist-100 10.059,00
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

Çiğli’den saraya uzanan yol: Bakan’ın mal varlığı ve bitmeyen sorular

Şimdiye dek İzmir’in başarılı(!) milletvekillerinden Murat Bakan hakkında kalem oynatmadığım iddia kalmadı. CHP’nin “gölge bakanı”, Sarayın “müteahhit vekili” Murat Bakan’dan tık yok.

Kimse açıklama beklemesin!

Ancak geçtiğimiz günlerde eski bir siyasetçiden telefon geldi. İzmir Çiğli Belediyesi’nde Murat Bakan’ın avukatlık yaptığı dönemi hatırlatarak dedi ki, "Bu sayın vekil, zamanında dar gelirli vatandaşları nasıl bir bir icraya verdi biliyor musun?" Ve üzerine ekledi: "Bugün nasıl bu kadar zengin olduğunu sormak lazım!"

Sorulmaz mı? Hem de ne sorulur!

O dönemdeki vatandaşların icra kabusları, Bakan’ın koca bir servet inşa etmesine mi vesile oldu acaba? İşçi dostu, emekçi sevdalısı CHP milletvekilimiz o dönem yaptığı icralarla mı bugünkü mal varlığına ulaştı?

Bir yandan “dar gelirli yurttaşlarımızın yanında olacağız!” diyeceksiniz, diğer yandan geçmişte Çiğli belediyesinin avukatıyken o dar gelirlileri tek tek icraya verip sonra bu kadar zengin olacaksınız. Bu tabloya "siyasi ikiyüzlülük" denir, başka da bir şey değil.

Daha önce saray müteahhiti Rönesans’la ilişkilerinden söz etmiştim. Bu işler sessizce geçiştirildi, duymazdan gelindi. Fakat şimdi ortaya başka iddialar da çıkıyor; Çiğli’nin dar gelirli vatandaşları, "O dönemde bizim acılarımızla kimler zengin oldu?" diye sormaya başlamış durumda.

Bu iş, açıklama yapmamayı sürdürebilecek bir durum değil, sayın Bakan!

Hem mecliste hem de sokakta herkes soruyor:

"Nereden bu servet, kimlerin sırtından bu servet?"

Daha dün Çiğli Belediyesinin alacak dosyalarında vatandaşın peşine düşen bir avukat olan Murat Bakan, bugün "Rönesans’ın avukatı" sıfatıyla saray müttefikleri arasında anılıyor. Yani bir nevi, dar gelirlinin üç beş kuruşuna göz dikmekten, büyük servetler edinen bir isim olarak sahneye çıkmış durumda.
Bir meclis üyesinin, bu servet yolculuğuna dair soru işaretlerini dile getirmemek, İzmir kamuoyuna ihanet olur.
Gelin bu "büyük sıçrayışı" biraz inceleyelim…

Dün 50 - 100  Liralık Alacak Peşinde Koşan Avukat, Bugünün Ünlü İşadamı Çiğli’de dar gelirli vatandaşları borçla boğuşurken icra işlemleri başlatan bir avukat olarak biliniyordu Murat Bakan… 

Çiğli Belediyesi adına vekalet aldığı dönemde, 50 - 100  liralık alacaklar için vatandaşın kapısına dayanırken vicdanı rahat mıydı?

Bir yanda, zor durumda olan vatandaşın cebine göz dikerken, diğer yanda siyasetin zirvesine tırmanarak “sarayın müttefiki” olarak anılacak kadar etkili bir figür haline gelmek, hangi "yeteneklerle" mümkün oldu, merak konusu. Sıradan bir meclis üyesiyken şimdi “ünlü işadamı” kimliğiyle anılmak, herkesin harcı değil doğrusu.

Yurtdışında Evler mi?

Komisyonlar mı?

Büyükşehir Belediyesi’nden edinilen mal varlıklarına dair söylentiler kulaktan kulağa dolaşıyor. Bir millletvekilinin  elindeki yetkilerle bu kadar büyük bir mal varlığı biriktirmesi normal mi?

CHP kulisleri, Murat Bakan’ın Tunç Soyer döneminde bu “büyük birikimi” nasıl sağladığını sorguluyor. Hele AK Partililerin mecliste dillendirdiği komisyon iddiaları, İzmir’in politik arenasında adeta “başarı hikayesinden” öteye bir "masal" olarak anılmaya başladı.

Yurtdışında gayrimenkul sahibi olma iddiaları gerçek mi?

Bunu yalnızca Bakan açıklayabilir, ama açıklar mı, işte o da ayrı bir merak konusu.

“Cemil Tugay ile Aramızda Sorun Yok” Dedi, Ama Gerçek Ne?

 Yeni Asır’ın eski müdürü Erhan Gülenç’e verdiği röportajda “Cemil Tugay ile aramızda sorun yok” mesajı verdi. Herkesin gözlerinin içine baka baka “aramızda sorun yok” demek gerçekten kolay mıydı? İzmir kamuoyunun yakından bildiği bir gerilim, herkesin konuştuğu bir mesafe var Tugay ile Bakan arasında.

İzmir kamuoyunun gözünden kaçmayan bu durum, Bakan’ın nasıl bir yol izlediğini sorgulamaya itiyor.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, namuslu, dürüst ve şeffaf yönetim anlayışıyla tanınır. Bu şehirde kim ne derse desin, İzmir halkı Tugay’ın güvenilir bir yönetici olduğuna inanır. Öyle ki, yönetim anlayışında en ufak bir şaibeye bile yer yoktur. Şimdi akıllara gelen soru şu: Hakkında türlü türlü iddialar bulunan birisi, bu kapıdan içeri girebilir mi?

Dürüstlük Kapıyı Aralık Bırakmaz Kamu görevinde şeffaflık ve dürüstlük öyle bir şeydir ki, kapıdan en ufak bir şüpheli adım dahi girmemelidir. Bu yüzden Tugay, şaibelerle anılan kimseyi belediyeye sokmaz. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kapısında böyle bir duruş sergileyen Tugay’ın, İzmir halkının güvenini her daim koruyacağını bilmek büyük bir güven kaynağıdır

Şeffaflık, Söylemde Kalmamalı Murat Bakan’ın kamuoyuna bir açıklama borcu var.

Eğer mal varlığı gerçekten emeğinin ürünü ise, niçin açıklamaktan çekinsin ki?

İzmir halkının şeffaflık ve hesap verebilirlik talebini karşılamak zor olmasa gerek. Yoksa bu iddialar arasında “gerçek payı” varsa, daha büyük bir sessizlikle mi karşılaşacağız?

 İzmir halkı, sadece “ben yaptım oldu” diyerek sahneden inen bir vekil değil, sorgulanabilir, şeffaf ve hesap verebilir bir yönetici görmek istiyor. Murat Bakan’ın bu eleştirilere cevabı ne olacak, hep birlikte göreceğiz.

Siyaset Mi, Yoksa Servet Biriktirme Yolu Mu?

Murat Bakan’ın hikayesi, siyasete adım atan herkesin hayalini süsleyen bir başarı hikayesi mi, yoksa soru işaretleriyle dolu bir yükseliş mi?

CHP’nin dar gelirli vatandaşların yanında olması gereken ilkelerinin tam aksine, vatandaşın cebine göz diken bir avukat olarak başlayan bu kariyerin saray müttefiki Rönesans’ın avukatlığına kadar uzanması, “siyaset mi, yoksa servet biriktirme yolu mu?” sorusunu gündeme getiriyor.

Şimdi top Bakan’da...

İzmir halkının önünde dürüst bir açıklama yaparak kamuoyunu aydınlatacak mı, yoksa bu sessizlik, tartışmaların üzerine yeni iddialar mı ekleyecek?

Şimdi soru şu: Murat Bakan, hakkındaki bu iddialara karşı ne diyecek?

Sahip olduğu mal varlığına dair iddialara açıklık getirecek mi, yoksa her zamanki gibi sessizliği seçip “kuzuların sessizliğine” mi bürünecek?

İzmir kamuoyu, dürüst bir yanıt bekliyor.