Dolar 32,5114
%-0.11
Euro 34,7993
%-0.19
Altın 2.430,930
%0.03
Bist-100 9.722,00
%0.8

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Kılıçdaroğlu: Ekrem Bey’i İstanbullulara hizmetten alıkoyamayacak

Kılıçdaroğlu: Ekrem Bey’i İstanbullulara hizmetten alıkoyamayacak

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu; “Zulümleri artacak, baskıları artacak, pek çok kurumu çalışamaz hale getirecekler; ben bunun farkındayım. Ama şunun da farkındayım. Artık sonları geldi. Zulmü artıyor. Çünkü onlar da sonlarının geldiğini biliyorlar” dedi.

  • Ege Postası
  • 15.12.2022 - 13:17

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Halk TV’de İsmail Küçükkaya’nın sunduğu “Yeni Bir Sabah” programına konuk oldu. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“ZULMÜN ARTSIN’ DERLER: Anadolu’da güzel bir söz vardır. Zalimin erken gitmesi için, ‘Zulmün artsın’ derler. Saray iktidarının da yaptığı açıkça bu. Tek kişilik hükümet… Yasama, yargı kendisine bağlı. Yürütme organının başında. İstediği yere, istediği hâkimi atayabiliyor. İstediği hâkimden istediği kararı çıkartabiliyor. Dolayısıyla, kendisinin önüne çıkacak engellerin; İstanbul’un rantlarını bir şekilde devşirmek istiyor.

MİLLİ İRADEYE DARBEDİR: İstanbul’u kaybetmesi, onun için büyük bir yara oldu. Vay efendim nasıl İstanbul’u kaybederiz? Çünkü, İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder demiştir. Şimdi Türkiye’yi de kaybediyor. Şunun için bunu ifade ediyorum: Normalde olması gereken yargının bağımsız olmasıdır. Yargı bağımsız olur, açar bakar, hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar verir. Ama yargıç, hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar vermiyor. Saraydan gelen talimata göre karar veriyor. Bu milli iradeye darbedir. Yani milli iradenin seçtiği bir belediye başkanını bir yargıç; tek başına, aldığı talimatla ona siyasi yasak getirme cüretini gösterebiliyor, baskı kurabiliyor. Dolayısıyla bu tablo, bizim alışkın olmadığımız; demokrasilerde yaşanmaması gereken bir tablo. Ama maalesef bu tablo, Türkiye’de aşama aşama hayata geçiriliyor.

İNADINA MÜCADELE EDECEĞİZ: İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız da benzer bir tabloyla karşılaşmıştı. Ona da 100 küsür yıllık ceza isteniyordu. Bizim İstanbul İl Başkanımız, Sayın Kaftancıoğlu; aynı şekilde siyasi yasak getirildi. Sanıyorlar ki; ‘Biz bu yasakları getirirsek, CHP geri adım atar.’ ‘CHP’nin Lideri geri adım atar.’ Asla ve asla zalimin karşısında bir milim geri adım atmayacağız. Tam tersine, inadına inadına demokrasiyi bütün kurallarıyla bu ülkeye getirmek için mücadele edeceğiz. Bundan herkesin emin olmasını isterim. Kimse karamsarlığa kapılmasın. Bu ülke, sahipsiz değildir. Bu ülkenin halkı demokrasiye aşıktır. Bu ülkenin halkı, demokrasiyi istiyor. Bu ülkenin halkı, yargı bağımsızlığı istiyor.

‘HİZMET ETMEYE DEVAM ET’: Daha önceki duruşmada; yargıç, bunun İçişleri Bakanı’na yönelik bir söylem olduğunu… Zaten bu tutanaklarda var. Yani YSK ile ilgisi yok bunun. Zaten o dönem Fox TV muhabiri var. Ona da soruluyor, o da tanık olarak dinleniliyor. O da ‘evet’ diyor. ‘Ben Süleyman Soylu’yla ilgili bir soru sordum ve bu cevabı aldım.’ Şimdi bunu alıp, götürüp başka bir olayla bağlantı kurdurup ve bir şekliyle bizim İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nı cezalandırmak istiyorlar. Ama dediğim gibi ben, dün Sayın İmamoğlu’na ‘sakın üzülme’ dedim. ‘Senin sorumluluğun var ve 16 milyon İstanbullu seni dirençli görmek istiyor. İstanbul’a hizmet etmek için harcadığın emeği görmek istiyor.’ Dolayısıyla, ‘gülümseyerek İstanbullulara hizmet etmeye devam et’ dedim. Çünkü, bizim üzülmemiz, onların keyifli olmasına yol açıyor. Oysa biz, üzülmeyeceğiz.

OLAY BİR KİŞİ OLAYI DEĞİL. OLAY, BİR DEMOKRASİ OLAYIYDI: Ben demokrasi adına üzüldüm, ülkem adına üzüldüm. Olay bir kişi olayı değil. Olay, bir demokrasi olayıydı. Olay, bir insan hakları olayıdır. Olay, milli iradeye darbe vurup vurmama olayıdır. Şimdi bunları düşündüğünüz zaman, öteden beri gelen bir süreç var zaten. Bu süreç ne yapmak istiyor? Kendi iktidarını pekiştirmek istiyor. ‘Ben koltukta kalayım, Türkiye yanabilir. Ben koltukta kalayım, çocuklar yatağa aç girebilir.’ Aramızda dağlar kadar fark var.

“HUKUK DIŞI YOLA SAPARAK VE YARGIÇLARIN GÜCÜNÜ ARKALARINA ALARAK BİR ŞEYLER YAPMAYA ÇALIŞIYORLAR: Şimdi siz CHP’nin elini kolunu bağlamak istiyorsunuz. İl Başkanlarından başlıyor. Belediye Başkanlarından başlıyor. Soruşturmalarla başlıyor. CHP’li belediyeler için özel birimlerin oluşturulduğunu biliyorum, özel görevlilerin olduğunu biliyorum. Ben bunu belediye başkanları toplantılarında da söylüyorum zaten. Şimdi bunu aşama aşama hayata geçirmeye çalışıyorlar. Elbette ki… Onlar, hukuk dışı yola saparak ve yargıçların gücünü arkalarına alarak bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Biz de halkın gücünü, halkın iradesini kazanmak istiyoruz. Halkla beraber yürümek istiyoruz. O yüzden dedik ya halkın iradesi değerlidir ve önemlidir. Halkın iradesine darbe yapan bir siyasi anlayış, demokrasilerde yoktur. 16 milyon İstanbullunun hakkı gasp edilmiştir. 16 milyon İstanbulluya; ‘siz ne oy verirseniz verin, hangi belediye başkanını seçerseniz seçin ben yeri zamanı geldiğinde ben o belediye başkanını yargıç kararıyla alırım siyasi yasaklı haline getirebilirim’ deniyor.

ADALET VARSA BİR ŞEKLİYLE DÖNECEKTİR BU: Bakın bu eleştirilerime rağmen şunu açıkça ifade etmek isterim. Hala bu ülkede hakkın ve hukukun ne olduğunu bilen, hukukun üstünlüğü çerçevesinde karar veren, namuslu ve yürekli yargıçlarımız var. Biz o yargıçlarımıza güveniyoruz. Çünkü, onlar da bu gidişten kaygı duyuyorlar. Adalet kurumuna en büyük zararı verenin iradelerini ipotek eden yargıçlar olduğunu, onlar da dile getiriyorlar. Biz bunları da gayet iyi biliyoruz. Eğer bu ülkede adalet varsa bir şekliyle dönecektir bu. Ne demek dönmez? Adaletin zerreciği kalmışsa bunun dönmesi lazım.

İSTANBUL İL BAŞKANIMIZ, SİYASİ YASAKLI HALE GETİRİLDİĞİNDE BİZ SAHİP ÇIKTIK: Aşağıdaki yargıç bu kararı verdi. Bunun; yukarı gidecek aşamaları var. Şimdi, elini vicdanına koyan bir yargıç, 16 milyon kişinin seçtiği bir belediye başkanının bir ifadesi dolayısıyla ki yargıçlara yönelik bir ifade değil; bilirkişi raporu da bunu çok net bir şekilde ortaya koyduğu halde siz alıyorsunuz bunu hem mahkûmiyet hem siyasi yasaklı konumuna getiriyorsunuz. Bunun kabul edilebilir tarafı var mı? Yok. Vicdan sahibi olan herkes karşı çıkar. Bunun sağı solu yok. Bu iş bir hukuk, insan hakları, demokrasi olayıdır. Yargı ya demokrasiye sahip çıkacak ya da hayır demokrasi yok, o zaman yargıyı da kaldırmamız lazım. Bir kişi karar veriyor ona göre işlem yapılıyor anlamına gelir bu. Bütün bunlara rağmen biz, mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu mücadele; sadece bir kişinin mücadelesi değil. Bu mücadele, aynı zamanda demokrasi mücadelesidir, bir insan hakları mücadelesidir. Bizim İstanbul İl Başkanımız, siyasi yasaklı hale getirildiğinde biz sahip çıktık. Aynı mücadeleyi bugün de veriyoruz. Yarın da vereceğiz.

OSMAN KAVALA NİYE İÇERİDE? AİHM KARARI OLMASINA RAĞMEN. SELAHATTİN DEMİRTAŞ NİYE İÇERİDE? YARGI KARARI OLMASINA RAĞMEN: Hapishanelere bakın, hala hak arayan insanlar var ve onlar, bir anlamda tutsak, esir şeklinde tutuluyorlar orada. Osman Kavala’yı biliyorsunuz değil mi? Osman Kavala niye içeride? AİHM kararı olmasına rağmen. Selahattin Demirtaş niye içeride? Yargı kararı olmasına rağmen, serbest bırakın demesine rağmen. Avukatlar içeride, askeri öğrenciler darbeci diye içeri alındı. Allah aşkına öğrenci, darbe mi yapar ya? Komutanı serbest ama öğrenciyi tutukluyorsun. Haksızlıklar var. Türkiye’de bir değişim, dönüşüm yaşanıyor. Türkiye, hukuka doğru akan bir nehir gibi akıyor. Türkiye’de demokrasinin nasıl olduğunu, insan haklarının nasıl olduğunu, güzelliklerin nasıl olduğunu herkes görecek.

ZERRE KADAR ADALET, AHLAK, FAZİLET DUYGUSU KALMIŞSA BUNU REDDETMELERİ GEREKİR: Kararın onanacağı şeklinde bir düşünceye sahip değilim. Bu ülkenin namuslu hakimleri var, namuslu yargıçları var. Bu adaletsizliğe ‘dur’ diyeceklerdir. Adaletsizliğe evet demek; Mevlana’nın deyişiyle ‘dikene su vermek demektir.’ Zerre kadar adalet, ahlak, fazilet duygusu kalmışsa; ‘hayır, bu kadar olmaz, bu vicdansızlıktır’ deyip, bunu reddetmeleri gerekir. Beklentimiz o. Reddedilecek.

KENDİ PARTİLERİNDE YÖNETİCİLİK YAPMIŞ OLAN VEYA ÜYELİK YAPMIŞ OLAN İNSANLAR HAKİM KOLTUĞUNA OTURTTULAR: Seyyar mahkemeler, seyyar hakimler var. ‘Kararı sen vereceksin’ diyorlar. Bunun bir kısmını Cumhurbaşkanı’nın avukatları yapıyor. Bir kısmını doğrudan doğruya Erdoğan’ın talimatı ile oluyor. Kim olduklarını gayet iyi biliyoruz. Bir partili nasıl olur da hâkim koltuğuna oturabilir.

Bir hâkim veya bir savcı; seçime girmek isteyebilir mi? İsteyebilir. ‘Ben istifa ediyorum, seçime giriyorum’ diyor. Kendi yasalarında özel bir hüküm var. Seçimi kazanırsa zaten milletvekili o. Kazanamazsa, geri dönemiyor. Çünkü, diyor ki; ‘bu artık siyasete bulaştı hâkim koltuğunda, savcı koltuğunda bunun yeri olmaz’ diyor. Bu madde var. Ama bu maddeye rağmen bir grup hâkim ve savcı aldılar. Kendi partilerinde yöneticilik yapmış olan veya üyelik yapmış olan insanlar hâkim koltuğuna oturttular. Kimin itiraz etmesi lazım? HSK’nın ‘bu olmaz’ demesi lazım. Adalet Bakanlığı’nın ‘bu olmaz’ demesi lazım. Demediler. Niçin? HSK’nın da bağımsız iradesi yok. Oraya da kendi istedikleri yargıçları atadılar. Bugün Erdoğan ne karar dese, altına koşulsuz imza atarlar. Kilit noktalarda bunlar var.

“YARGICIN TUTANAKLARDA ‘BU İFADE SOYLU’YA SÖYLENMİŞTİR’ DİYE BİR İFADESİ VAR. BUNU SÖYLEMESİNİN ÜZERİNE NE BEKLERSİNİZ? BERAAT BEKLERSİNİZ: (Bu davanın bu şekilde sonuçlanacağını tahmin ediyor muydunuz?) Hayır, emin olur hayır. Çünkü, yargıcın tutanaklarda ‘Bu ifade Soylu’ya söylenmiştir’ diye bir ifadesi var. Bunu söylemesinin üzerine ne beklersiniz? Beraat beklersiniz, bu kadar basit. Ertelense de bir beraat çıkacağını düşünüyordum ben.

TÜRKİYE’NİN BU KISIR TARTIŞMALARDAN, ÇEKİŞMELERDEN ÇIKMASI LAZIM: Benim İngiltere’ye, Amerika’ya, Almanya’ya gidişim; Türkiye’nin hızla büyümesi, kalkınması ve kendi bölgesinde de dünyada da söz sahibi bir ülke haline gelmesidir. Artık Türkiye’nin bu kısır tartışmalardan, çekişmelerden çıkması lazım. Bu görüşmeleri yaparken belirli randevular alınır, belirli görüşmeler yapılır hangi saatte, kiminle görüşeceğiniz bellidir. Bunu yaparsınız. Biz de Almanya’ya bu çerçevede gittik. Almanya hem bilgiliyi hem teknolojiyi bir arada büyüten bir devlet. Yani, sanayi 4.0’ın başladığı ülkeydi. Biz, buraya gitmek zorundaydık. Artı, gerçekten de Türkiye’nin önemli finans kaynaklarına ihtiyacı var. Temiz paraya ihtiyacı var. Biz tüm bu kısır tartışmalardan bağımsız, nasıl güzel bir Türkiye’yi inşa edebiliriz? Bunun için bu programları yaptık. Oraya da gittim.

Şimdi normalde davaya bakıldığı zaman beraat edilmesi gereken, bilirkişi raporu var tanık olan gazeteciler var, bunların açıklamaları var, normalde beraat bekliyoruz yani. Yaptığım görüşmeleri kesmek zorunda kaldım.

DİĞER LİDERLER DUYARLILIKLARINI GÖSTERDİLER: Sayın Davutoğlu aradı ve ‘büyük bir üzüntü duyduğunu’ ifade etti. Almanya’dayken ve ‘ben de oraya gidip Ekrem beye üzüntülerimi aktarmak istiyorum’ diye. Tabii dedim çok mutlu olurum. Yani sonuçta olay bir kişi olayı değil. Olay, bir hukuk olayı. Ekrem Bey’e de biz yarın yine bir miting yapalım, yine Saraçhane’de olsun diye… Onun üzerine de diğer liderler herhalde duyarlılıklarını gösterdiler. O çerçevede bugün saat 16.00’da Saraçhane’de İstanbullularla birlikte olacağız.  

Bizim, hiçbir umutsuzluğa kapılmadan; demokrasiyi yeniden getireceğimizi, hukukun üstünlüğünü yeniden sağlayacağımızı herkesin bilmesini isterim. Bu olaylar sadece bizim; daha azimli ve daha kararlı bir yol yürümemize ortam hazırlıyor. O yüzden söyledim, Ekrem Bey’e; ‘Sakın üzülme.’ Güler yüzle bütün İstanbullulara hizmet etmeye devam edeceğim, de. ‘Benim İstanbullulara vereceğim hizmeti, kimse engelleyemez’ de. Gücü nereden alıyor? Bir kişiden değil, 16 milyon İstanbulludan alıyor. 16 milyon İstanbulludan ben güç alıyorsam, benim önümde kimse duramaz. Halk en büyük güçtür. Halkın gücü hakkın gücüdür.  

ALTI LİDERİN DAHA SIKI SIKIYA, KOL KOLA, OMUZ OMUZA YÜRÜMELERİ İÇİN ÖNEMLİ BİR İVME KAZANDIRIR: 85 milyon yurttaş ve oy kullanacak yurttaşlar, demokrasinin ayaklarının altından kaydığını görüyorlar. Altı lideri buluşturan aslında demokrasi. Demokrasi özlemi. Daha sağlıklı ve tutarlı bir anayasa isteği. Bu olay; Altı liderin daha sıkı sıkıya, kol kola, omuz omuza yürümeleri için önemli bir ivme kazandırır. Bu olay bize ivme kazandırır.

Seçimle gelen, seçimle gitmeli. Darbe ile gitmemeli. Bu ülke, darbelerden çok çekti. Yetmez mi? Açıkça bir darbe bu da… Açıkça bir darbe. ‘Sen kim oluyorsun da İstanbullulara hizmet ediyorsun’ diyor. ‘Hizmeti bana edeceksin, ben ne dersem ona uyacaksın’ diyor. ‘Uymazsan’ diyor; ‘Bak seni bir mahkeme kararı ile hem siyasi yasaklı, hem belediye başkanlığından alacağım’ diye bir tehdit var bunun içinde. Bir kişinin tehdidi var. Bir kişinin tehdidi, bize sökmez. Bu kardeşiniz, linç girişimi ile karşı karşıya kaldı. Kim oluyorsunuz da biz geri adım atacağız. Kim oluyorsunuz? Kimin üzerinde baskı kurarsanız, kurun; bu millet demokrasiye aşıktır. Bu millet, bu ülkeye demokrasiyi getirecektir.

(Adayı henüz konuşmadınız, ne zaman konuşacaksınız?) Bütün bunlar belirli olduktan sonra konuşacağız. Yani bir, hükümet programı dediğimiz bir gerçek metnin ortaya çıkması lazım. Bu metnin kamuoyuyla paylaşılması lazım. Çünkü, bu ortaya çıktıktan sonra altı lider, aynı şeyi seslendireceğiz. Her birimiz ayrı şeyi değil, aynı şeyi seslendireceğiz. Arkasından güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişin yol haritası var. O yol haritası üzerinde de görüşmeler devam ediyor. Onu da yine altı lider netleştirdikten sonra hangi süreç içerisinde güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçeceğiz, geçerken nasıl çalışacağız, hangi kararları nasıl alacağız? Bununla ilgili çalışmalar da var.

(Dün yaşanan gelişme, aday belirleme sürecinizi etkiler mi?) Hayır etkilemez. Şunun için etkilemez. Öteden beri, attığımız her adımın; belli bir kararlılıkla ilerlediğini biliyoruz. Attığımız her adımda bir tuğla koyuyoruz. Acele etmiyoruz. Altı liderin ortak iradesi ile bir metni çıkarmaya çalışıyoruz. Altı lider derken sadece altı liderden ibaret bir şey değil, altı liderin altında gerçekten güçlü kadrolar var.

Ekrem Bey, Büyükşehir Belediye Başkanı olarak; İstanbullulara hizmet etmeye devam ediyor. Ne yaparlarsa yapsınlar hiç kimse, Ekrem Bey’i İstanbullulara hizmetten alıkoyamayacak. Bunu bütün İstanbullu kardeşlerimin bilmesini isterim. Arkasında güçlü bir irade var, arkasında CHP var. CHP olarak biz, bütün belediye başkanlarımıza nasıl sahip çıktıysak; il başkanımıza da nasıl sahip çıktıysak; aynı çerçevede sahip çıkacağız. Kimse moralini bozmasın. Herkes geleceğe umutla baksın.

“GENÇLER SAKIN ÜZÜLMEYİN. ÇÜNKÜ, SADIĞA GİDECEKLE VE OTORİTER BİR YÖNETİMİ KENDİ OYLARINIZLA DEĞİŞTİRECEKSİNİZ”

Gençler üzülmeyin. Çünkü, sadığa gideceksiniz ve otoriter bir yönetimi kendi oylarınızla değiştireceksiniz. Tarihe bir not düşecekler. Sadece Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tarihine değil, dünya siyaset tarihine bir not düşecekler. Gençler diyecekler ki ‘Biz otoriter bir yönetimi, kendi oylarımızla, demokratik yöntemlerle değiştirdik’ diyecekler. Bu, dünya siyaset tarihine, bizim gençlerimizin bırakacağı; en güzel armağan olacak. O nedenle kimse üzülmesin. Zulümleri artacak, baskıları artacak, pek çok kurumu çalışamaz hale getirecekler; ben bunun farkındayım. Ama şunun da farkındayım. Artık sonları geldi. Zulmü artıyor. Çünkü onlar da sonlarının geldiğini biliyorlar. Yeni, güzel, aydınlık bir Türkiye’ye, herkesin rahat gezdiği bir Türkiye’ye özlem duyduk ve bu özlemi gerçekleştireceğiz.”

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.