
DEM Parti'den 10. Yargı Paketi'ne şerh!
Meclis'te tamamlananan ve Genel Kurul'a gelmesi beklenen 10. Yargı Paketi'ne DEM Parti'den veto geldi. Dem Parti, yeni sürecin gereklerini taşımadığı gerekçesiyle 10. Yargı Paketi'ne muhalefet şerhi düştü.
- Ege Postası
- 02.06.2025 - 14:45
- Güncelleme: 02.06.2025 - 14:46
Kamuoyunda "10. Yargı Paketi" olarak bilinen Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Adalet Komisyonunda kabul edildi.
DEM Parti 10. Yargı Paketi şerhini paylaşarak, paketin hukuk devleti ilkesi, infazda eşitlik ve toplumsal barışın tesisi açısından önemli eksiklikler taşıdığını ifade etti.
Cemil Tugay'dan grev çıkışı: Bir grubu memnun edemeyiz tüm İzmir'e yatırım yapmamız lazım
Cemil Tugay'dan grev çıkışı: Bir grubu memnun edemeyiz tüm İzmir'e yatırım yapmamız lazım
Yasa teklifinin keyfi uygulamalara açık bir zemin oluşturduğu ifade edilen şerhte ayrıca bu paketin barış sürecine katkı sağlamadığı belirtildi.
DEM Parti 10. Yargı Paketi'ne muhalefet şerhi düştüklerini şu ifadelerle duyurdu:
"BARIŞIN TESİSİ AÇISINDAN ÖNEMLİ EKSİKLİKLER TAŞIMAKTADIR"
2/3147 Esas No’lu Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; hukuk devleti ilkesi, infazda eşitlik ve toplumsal barışın tesisi açısından önemli eksiklikler taşımaktadır. Teklif, yargı sistemindeki yapısal sorunları çözmek, adalet duygusunu güçlendirmek ve barış sürecine katkı sağlamak yerine; mevcut ayrımcı ve eşitsiz uygulamaları derinleştiren bir yaklaşımı benimsemektedir. Özellikle siyasi mahpuslara yönelik istisnai ve dışlayıcı düzenlemeler, eşitlik ilkesine aykırı olup; toplumsal uzlaşı ve barış arayışlarını destekleme yeteneğinden yoksundur. Teklif; salt cezalandırma eğiliminden, ayrımcı infaz rejimine; çocuk adalet sisteminden, liyakat sorunlarına kadar birçok bakımdan yetersizlikler içermektedir.
"MEVCUT SÜRECİN GEREKLERİNE CEVAP VERMEMEKTEDİR"
Toplumsal ihtiyaçlarla uyumlu bir hukuk anlayışı yalnızca cezalandırma mantığına dayanmamalı; aksine, suçun kök nedenlerini ortadan kaldırmayı, ahlaki ve politik dönüşümü esas almayı ve toplumsal katılımı merkeze almayı hedeflemelidir. Sürecin gerektirdiği hukuk, hapishanelerde sorunların yoğunlaştığı hasta ve yaşlı mahpusların tabi olduğu infaz rejimini; adalet ve eşitlik ilkeleri doğrultusunda aşmaya yönelmelidir. Oysa teklife, geçmiş dönemlerin baskıcı ve ayrımcı izleri hâkimdir. Teklifte, yurttaşı ceza tehdidiyle, caydırma ve korku ile disipline etmeyi amaçlayan bir iktidar anlayışının yansımaları görülmektedir. Ancak bu sürecin yol alması; her şeyden önce, geçmiş iktidar ve hâkimiyet pratikleriyle hesaplaşma ve kronik sorunların temel nedeni olan inkârcı iktidar yapıları ile ayrımcı infaz rejimlerinin aşılmasına bağlıdır.
İfade etmek gerekmektedir ki teklif, Türkiye’de tarihî bir dönüm noktasını ifade eden mevcut sürecin gereklerine cevap verememektedir. Barış ve demokratikleşme süreci; kapsayıcı, eşitlikçi ve adil bir hukuk anlayışına dayanmak zorundadır. Buna karşın, kanun teklifinin mevcut hâli, Türkiye’nin tarihsel ve toplumsal dinamiklerine ve bu dinamiklerden doğan beklentilere uygun bir barış iradesini desteklemekten yoksundur. Türkiye halklarının en acil ihtiyacı, kararlı ve cesur bir barış iradesidir. Dönemin gerektirdiği siyasî ve hukukî ölçüyü tayin edecek olan da bu iradedir.
Tüm bu nedenlerle, demokratik hak ve özgürlüklerin genişletilmesi gerekirken daraltılmasına yol açacak olan bu düzenlemeye tarafımızca muhalefet şerhi düşülmüştür.(Tele1)
Yorum Yazın