Dolar 41,7166
%0.05
Euro 48,3743
%-0.31
Altın 5.333,960
%-1.54
Bist-100 10.727,00
%-0.27

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
AK Partili Ünal’dan maaş krizi, çöp skandalı ve ağır iddialar!

AK Partili Ünal’dan maaş krizi, çöp skandalı ve ağır iddialar!

Neo Haber ekranlarında yayınlanan Beyaz Masa programına konuk olan AK Parti Karşıyaka Belediye Meclis Üyesi Hasan Ünal, Karşıyaka’daki mali kriz, çöp sorunu ve personel mağduriyetine dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. Ünal, “Karşıyaka’da belediyecilik çökmüştür. 2019’dan bu yana yapılan her yanlış, halkın sırtına yıkılmıştır” dedi.

  • Ege Postası
  • 08.10.2025 - 13:18
  • Güncelleme: 08.10.2025 - 14:21

Karşıyaka Belediyesi’nin iştiraki olan Kent A.Ş. ve Personel A.Ş. işçilerinin 7 aydır maaşlarını alamadığını belirten Ünal, “Nisan'dan bu yana işçilere ya hiç maaş ödenmedi ya da kısmi ödemeler yapıldı. 2025’ün Ekim ayına geldik ama hâlâ Nisan ayının maaşı tam ödenmedi” dedi. Belediyenin işçilere borcunu kredi çekerek ödemeye çalışmasını eleştiren Ünal, “Bu belediyecilik değil. Taşıma suyla değirmen dönmez. Belediyeye giren para ile çıkan para arasında korkunç bir disiplinsizlik var” ifadelerini kullandı.

Kent A.Ş. işçileri en son Nisan ayında 6 bin lira, ardından bu ay Nisan’a istinaden 9 bin lira maaş alabildiler. Yani Nisan maaşlarının yalnızca yüzde 30-40’ı ödenmiş durumda. Nisan’dan bu yana tam 7 aydırdüzenli maaş alamıyorlar. Personel A.Ş. çalışanları da aynı şekilde yarım yatan maaşlar ve ödenmeyen toplu iş sözleşmesi farkları nedeniyle mağdur durumda.

Bu nedenle yapılan eylem haklıydı. Ancak çöplerin birikmesini sadece eyleme bağlamak da doğru değil. Çünkü işçiler sokağa çıkmadan önce de Karşıyaka’da ciddi çöp birikintileri oluşuyordu.

Bunun temel nedeni, 2024 yılında yapılan temizlik araçları ihalesi. İhaleye 7 firma katıldı, 6’sı düşük teminat vererek bilinçli şekilde elendi. Geriye, Çevlog adlı firma kaldı adı İZBETON operasyonunda da geçen, sahipleri operasyon öncesi yurt dışına kaçan firma. Bu firma yaklaşık 12 yıldır Karşıyaka Belediyesi’nin temizlik araçları ihalesini alan şirket. Ancak araçların 5’te 4’ü hurda durumda; çalışmıyor, şantiyede yatıyor.

Yani işçiler mağdur, ama aynı zamanda temizlik yapacak araç da yok.

MAAŞ KRİZİ VE BORÇLANMA TARTIŞMASI

Belediye Başkanı, yaşanan temizlik krizinin ardından sendikayla görüşerek Ekim ayında maaş mağduriyetini gidereceğine dair söz verdi. Ardından meclise 20 milyon liralık borçlanma yetkisiyle geldi. Bu, İller Bankası teminatıyla kredi çekme anlamına geliyor. Biz AK Parti Grubu olarak, kredinin işçi maaşları için kullanılacağı sözünü alınca oy birliğiyle destekledik.

Ancak işçi maaşı ödemek için kredi çekmek sağlıklı bir yöntem değil. “Taşıma suyla değirmen dönmez.” Belediyeler için asıl mesele mali disiplindir.

Karşıyaka Belediyesi 2024 yılında yaklaşık 783 milyon TL’lik doğrudan temin yapmış. Denetim Komisyonu’nda incelediğimizde bu alımların piyasa değerlerinin 7-8 katı fiyatlarla yapıldığını tespit ettik.

Eğer mali disiplin sağlansaydı, Karşıyaka Belediyesi yalnızca emlak vergisi ve ruhsat harçlarından gelen gelirle bile dönebilirdi.

“YANLIŞ DÜĞME EN ÜSTTE İLİKLENDİ”

Ekonomik çöküşün kökeni, 2019-2024 dönemine dayanıyor. Cevat Durak döneminde (2014-2019) belediyenin SGK veya vergi borcu yoktu. Ama 2019’dan sonra SGK borçları hiç ödenmedi.

Sosyal Güvenlik Kurumu yapılandırma imkânı sundu, İzmir’deki 29 belediyeden 28’i bu yapılandırmadan faydalandı, ancak Karşıyaka Belediyesi mahkemeye giderek reddetti. Bu inat, Karşıyaka halkına 1,5 milyar TL faiz olarak döndü.

Bugün belediyenin toplam borcu 4 milyar TL’ye ulaşmış durumda.

TAŞINMAZLARIN SATIŞI: KÜLTÜR MERKEZLERİNDEN ALZHEİMER EVİ’NE

Belediye, borçlarını ödemek için taşınmazları gündeme getirdi. Ziya Gökalp ve Bülent Ecevit Kültür Merkezleri SGK’ya borç karşılığı devredilmek istendi. Biz bu önergeye “hayır” dedik. Çünkü bu binalar kültürel miras; SGK için de işlevsiz yapılardı.

Ayrıca Mavişehir’de belediyeye ait 8,5 dönümlük çok değerli bir arazi için Büyükşehir yalnızca 200 milyon TL değer biçti. Oysa bu rakam, dört daire parası bile değil. Alzheimer Merkezi’ne ise yalnızca 33 milyon TL biçildi — bir daire parası bile değil. Bu satışlar Karşıyaka’nın zararına olurdu.

PERSONELDE SÜRGÜN VE BASKI İDDİALARI

Yaklaşık 2200 çalışanı bulunan belediyede, memurlar 7 aydır sosyal denge tazminatlarını alamıyor. Bu nedenle öğle aralarında kısa süreli eylemler yaptılar. Ancak sonrasında bazı memurların farklı birimlere sürüldüğü öğrenildi.

Bu durum “cadı avı”na dönmüş durumda. Oysa eylem hakkı anayasal bir haktır. Cumhuriyet Halk Partili bir belediyede böylesi faşizan uygulamalar kabul edilemez.

HARMANDALI, MENEMEN VE BERTARAF KRİZİ

İzmir’de çöp bertarafı sorunu da büyüyor. Harmandalı halkı yıllardır kokudan şikayetçiydi, Danıştay’ın kararıyla tesis kapatıldı. Ancak Cemil Tugay’ın talebiyle, hükümet yetkilileriyle yapılan görüşmeler sonucunda 31 Ekim’e kadar geçici olarak yeniden açıldı.

Şimdi yeni tesis için Menemen’in Çaltı Köyü gündemde. Ancak Menemen Ovası, Türkiye’nin en verimli tarım alanı. Çöp tesisi tarım arazisine yapılamaz. Menemen halkının tepkisi haklıdır.

Doğru konumlandırma, doğru strateji ve çevresel duyarlılık şart.

KÖRFEZ KOKUSU VE BALIK ÖLÜMLERİ

Körfez’in durumu İzmir’in beceriksizliğinin bir fotoğrafıdır.
Kanalizasyonla yağmur suyu aynı hattan akıyor, denize karışıyor. 1400 kilometrelik kanalizasyon hattının sadece 500 kilometresi yağmur suyundan ayrıştırılmış durumda. 900 kilometrelik eksik bu kirliliğin ana nedeni.

Dahası, 2023 sonlarından 2024 seçimlerine kadar kokunun bastırılması için ağır kimyasallar kullanıldığı iddiası var. Bilim insanlarına göre, bu kimyasallar son dönemdeki balık ölümlerinin nedeni. Seçim uğruna Körfez’in feda edilmesi İzmir’e yapılmış en büyük ihanettir.

KIYI DUVARLARI TARTIŞMASI

Deniz taşkınlarının önüne geçmek için kıyı koruma duvarlarının yapılması gerekiyor. Ancak bu duvarlar, halkın denizle bağını koparmayacak biçimde mimari olarak tasarlanmalı. Doğru malzeme, doğru eğim ve doğru yükseklikle bu mümkün.

“Cezaevi duvarı” gibi değil, estetik bir kıyı düzenlemesiyle İzmir’in denizle buluşması korunabilir.

ALEVİLİK BİR SİYASİ KİMLİK DEĞİL, YAŞAM BİÇİMİDİR

Alevi kökenli bir siyasetçi olarak şunu söylemek isterim:
Alevilik bir inanç ve yaşam biçimidir, siyasi kimlik değil. Ne yazık ki bazı Alevi kurumlarının partilerle kurduğu yakın ilişkiler toplumu siyasallaştırdı.

Aleviler hiçbir partinin arka bahçesi değildir.
Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıyız; haklarımızı devletten istemek meşrudur. Ancak “devletin Alevisi olmayız” anlayışı yanlıştır. Alevi kurumlarının siyasetten arındırılması, inanç özgürlüğünün ve eşitliğin korunması gerekir. Cem evine giren herkes eşittir; kadın, erkek, zengin, yoksul fark etmez. Bu eşitliğe zarar vermemek hepimizin sorumluluğu.

 

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.