Dolar 32,1982
%-0.01
Euro 35,1242
%0.34
Altın 2.507,720
%0.28
Bist-100 10.644,00
%3.14

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

CHP Bayraklı'da siyasi tiyatro: Songül Gök'ün 'isyanları'

Bayraklı'da son günlerde yaşanan siyasi olaylar, adeta bir tiyatro sahnesini andırıyor. Seçim koordinasyon merkezi açılışından edindiğim izlenim, pek iç açıcı değil doğrusu. Özellikle, önceki dönem meclis üyeliği yapmış ve CHP tarafından atanmış olan İrfan Önal hakkında yapılan "ithal aday" gösterisi, ilginç bir tablo oluşturuyor.

Ardında bulunan isimlerin başında ise Songül Gök'ün bulunması, işleri daha da ilginç hale getiriyor.

Bayraklı siyasetinde son dönemde adından sıkça söz ettiren isimlerden biri olan Songül Gök, geçtiğimiz günlerde parti içinde bir "dönme dolap" yaratarak siyasi kulvarda yeni bir rekabet alanı açtı. Önce bağımsız aday olacağını açıklayan Gök, ardından CHP'nin ilçede düzenlediği aday adayları toplantısına katılarak, parti örgütünde oldukça ilginç bir atmosfer yarattı.

Bu taktik değişikliğiyle Gök, "yüzsüzlük" kavramına yeni bir boyut kazandırırken, siyaset sahnesindeki dönüş ve dolaşım hızını da artırmış oldu. Artık siyaset arenasında "yüzsüzlük" sadece siyasette samimiyetsizliği ifade etmiyor, aynı zamanda anında taktik değişiklikler yapabilme kabiliyetini de simgeliyor.

Gök'ün bu taktiği, siyasetteki klasik rollerin sınırlarını zorlayarak yeni bir perspektif sunuyor. Belki de önümüzdeki dönemlerde siyasetçiler arasında "bağımsız aday olacağım ama sonrasında partiye geri döneceğim" türünden yeni bir akım başlar. Gök, bu trendin öncülerinden biri olarak siyasi tarihimize adını altın harflerle yazdırmış olabilir.

Ancak asıl ironik olan şey, Gök'ün bu "isyanının" ilk olmadığıdır.

2014 yılında Hasan Karabağ atanırken pati önünde eylem yapanlar arasında olduğu biliniyor. Ardından 2019'da Serdar Sandal atanırken gazetelere demeçler vererek ve aleyhinde açıklamalar yaparak dikkat çekmişti. Ve şimdi de İrfan Önal'ın atanmasıyla yeniden eylem yapması, adeta Gök'ün CHP tabanına verdiği zararın bir tekrarı niteliğinde.

Peki, bu tepkilere Önal neden sessiz…

Songül Gök ve eylem yapan aday adaylarının yıpratıcı tavrına rağmen, İrfan Önal'ın hoşgörülü ve saygılı davranması, partiye ve siyasi sürece duyduğu saygı ve nezaketinden kaynaklanıyor olabilir.

Önal'ın bu tutumu, siyasi çekişme ortamında bile nezaketin ve saygının önemini vurguluyor. Parti içindeki farklı seslere hoşgörüyle yaklaşmak ve birlikte hareket etmenin önemini kavramış olması, onun siyasi olgunluğunu ve liderlik vasıflarını ortaya koyuyor.

Gök ve diğer eylemcilerin agresif tavrına rağmen, Önal'ın hoşgörü ve saygıyla davranması, partisinin değerlerine olan bağlılığını ve siyasi ahlaki duruşunu gösteriyor. Bu tutum, partinin birlik ve beraberliğini koruyarak, seçim sürecinde güçlü bir şekilde hareket etmesini sağlayabilir.

İrfan Önal'ın hoşgörülü davranışı, partisine olan saygısının ve siyasi ahlaki duruşunun bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Bu tutum, parti içindeki birlik ve beraberliği güçlendirerek, seçim sürecinde başarıya ulaşma şansını artırabilir.

 Acaba Gök, bu "performansları" karşılığında ödüllendirilecek mi?

 Çünkü daha önce Hasan Karabağ ona muhasebe işlerini verdiği biliniyor, Serdar Sandal da ona yanı görevi vermişti. Belki de bu, CHP içinde "isyan ödülleri" kategorisine girecek.

CHP Bayraklı'daki bu iç içe sıkıntılar ve siyasi ironiler, partinin güçlü bir şekilde bir araya gelmesi gerektiğini bir kez daha ortaya koyuyor. Ancak görünen o ki, bazı isimlerin kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmeyi tercih ettiği bir dönemde, bu birliğin sağlanması oldukça zor görünüyor. Belki de Bayraklı'da yaşanan bu siyasi tiyatro sona erer ve CHP, seçimler öncesinde güçlü ve birbirine kenetlenmiş bir şekilde yoluna devam eder. Ancak şunu unutmamak gerekir ki, siyasetteki "tiyatrocular" sık sık maskelerini değiştirirler ve bazen de perde arkasında hiç beklenmeyen sürprizler yapabilirler.

Diğer taraftan CHP’nin aday Önal’a bakalım…

Bayraklı'ya atanmış olan İrfan Önal'ın siyasi deneyimi, özellikle CHP genel merkez yöneticisi İlken'in siyaset anlayışıyla ve aldığı siyasi terbiyeyle şekillenmiş gibi görünüyor. Sandal'ın belediye başkanlığı döneminde önüne geçmemesi, CHP'den aldığı terbiye ve karakterini ortaya koyan bir nezaket örneği olarak nitelendirilebilir. Bu, tam anlamıyla siyasi bir nezakettir ve Önal'ın siyasete bakışını ve davranışlarını yansıtır.

Bayraklı'da henüz sokağa inmeyen İrfan Önal'ın, sokağa indiğinde örgütün ön yargılarından arınacağına inanıyorum. Önal'ın, sahadaki etkileşimi ve vatandaşlarla olan iletişimi, onun gerçek siyasi karakterini ve duruşunu ortaya koymaya yetecektir. Siyasetin sokakla olan buluşması, çoğu zaman siyasetçinin gerçek yüzünü gösterir ve Önal'ın bu buluşma anında, partisine ve siyasi anlayışına olan sadakatinin yanı sıra, Bayraklı halkına olan bağlılığını da göstereceğine inanıyorum.

Bayraklı'da siyasetin nezaket diline ihtiyaç duyulduğu bir dönemde, İrfan Önal'ın sokağa inmesi ve vatandaşlarla doğrudan iletişim kurması, siyasi atmosferin olumlu yönde etkilenmesine katkı sağlayabilir. Bu, sadece Bayraklı için değil, genel olarak siyasetin nezaket ve şeffaflıkla yeniden şekillendirilmesi adına önemli bir adım olabilir.

Umuyorum ki, Bayraklı'da yaşanan bu siyasi portre, İrfan Önal'ın sahaya indiği anda daha net bir şekilde çizilecek ve siyasetin nezaket ve dürüstlük üzerine kurulu olan yönü daha da belirginleşecektir. Her şeye rağmen, siyasetin nezaket ve dürüstlükten ayrılmadan devam etmesi, toplumun siyasete olan güveninin artması için elzemdir. İrfan Önal'ın bu süreçteki rolü ve duruşu, Bayraklı'daki siyasi atmosferin geleceğini belirleyebilir…