Dolar 32,5801
%0.29
Euro 35,0341
%0.18
Altın 2.460,910
%1.01
Bist-100 9.835,00
%1.21

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
CHP'li Bayır'dan kurultay açıklamaları: Keşke ben de Atilla gibi yapabilseydim

CHP'li Bayır'dan kurultay açıklamaları: Keşke ben de Atilla gibi yapabilseydim

TV 35 ekranlarında yayınlanan Menderes Fırtınası programına konuk olan CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, yaklaşan il kongresi öncesi önemli değerlendirmelerde bulundu. CHP'li Bayır'dan kurultay açıklamaları

  • Ege Postası
  • 02.02.2020 - 11:22

EGEPOSTASI - CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, CHP İzmir İl Kongresi öncesi yaptığı açıklamayla genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun tekrar aday olması beklenen mevcut CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel’i işaret ettiğini açıklayan mevkidaşı Atila Sertel’e tepki gösterdi.

Tacettin Bayır, “Atila arkadaşımıza saygı duyuyorum, böyle bir konuşma yapmıştır. Ben Atila arkadaşımız yalan söylüyor demiyorum zaten. Ama ben de bir İzmir milletvekiliyim. Hem de zamanında Aziz Beye ve Alaattin Beye rağmen il başkanı atanmış bir milletvekiliyim. Ön seçimden ikinci çıkmış bir milletvekiliyim. Yani sayın genel başkanımızın bu konuda böyle bir tasarrufunu, milletvekillerini çağırarak, tek adayımız budur, bu adayla seçin gelin diyeceğini benim mantığım kabul etmiyor. Neden etmiyo? Çünkü ben genel başkanı iyi tanıyorum. Benim genel başkanım evlatları arasında ayrım yapmaz. Bir yanlış anlama olduğu kanısındayım. Sayın genel başkan bu konuda taraf değildir” dedi.

Keşke ben de Atila gibi yapabilseydim
“Keşke ben de Atila gibi yapabilseydim. Ama ben il başkanlığı yapmış ve bu partiye 37 yıl boyunca emek vermiş birisiyim. Dolayısıyla bütün aday adaylarına eşit mesafedeyim. İlçe kongrelerinde de aynı şeyi yaptım. Belki de bu tarafsızlığımdan dolayı Konak, Karabağlar, Bornova’da benim divan başkanlığı yapmam istendi” diyen CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, “Şimdi burada bu mesafeyi eğer ben bir milletvekili olarak, hele hele ön seçimden çıkmış bir milletvekili olarak korumazsam, bir genel başkan yardımcısı bunu korumazsa, belediye başkanları delegenin oylarına ipotek koymaya kalkarsa e bunun adına demokrasi diyemeyiz” ifadelerini kullandı.

 

Sayın Kılıçdaroğlu kurultaya güçlü gidecek, neden baskı yapsın ki…
İl başkanlığı için tek ismin işaret edilmesi yönündeki açıklamaların doğru olmadığını, hem partiye hem genel başkana zarar vereceği, verdiği uyarısında bulunan Tacettin Bayır, açıklamalarını, “Son iki seçimde, hem milletvekili hem yerel seçimlerde sayın Kılıçdaroğlu’nun gücü tartışmasız. En güçlü ortamda kurultaya gidecek. Sayın Kılıçdaroğlu’nun karşısına bir aday çıkacağını ben ümit etmiyorum. Çok zayıf görüyorum. Böyle bir ortamda dolayısıyla neden sayın genel başkan baskı yapma gereği duysun ki, herhangi bir ilin il başkanı bu olsun diye. Zaten sorun yok. Zaten tek başına yürüyecek. İstediği kadroyu yapabilir, istediklerini seçtirebilir. Bu yüzden bu söylemlerin yani tek aday, tek kişi söylemlerinin hem o aday arkadaşımıza, yani Deniz Yücel kardeşimize hem sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na zarar verdiğini düşünüyorum. Benim iddiam bu. Bunu tek aday mecrasına sokmayın. Burası İzmir. Türkiye’nin gözü kulağı İzmir’de” şeklinde sürdürdü.

Genel başkan yardımcısı olmak istiyorum diyen bazı arkadaşlar…
“Bu koltuklar bizler için gelip geçer. Önemli olan geride bıraktığınız gençlere, bu tarz ayak oyunlarına tevessül etmemeleri. Omurgalı durmak, bu omurgalı duruşla partiye hizmet etmek, kendi çıkar ve menfaatlerini düşünmemek yani ihtiras sahibi olmamak. Yani bazı arkadaşlarımızın ben gençliğine veriyorum, çok ihtiraslı oluyorlar” diyen Tacettin Bayır, “Bu önümüzdeki kurultayda genel başkan yardımcısı olmak istiyorum diye gidip bir gruplaşmanın başına geçiyor bazı arkadaşlar. İşte ben bu listeyi destekliyorum diye taraf oluyor. Öbür arkadaşım da karşı listenin tarafına geçiyor. Ben bunları doğru bulmuyorum. Çünkü burada kimleri yarıştırıyoruz biz. AKP’lilerle yarışmıyoruz biz. Kendi aramızdaki bir yarışın taraflarıyız. Siz seçilmiş insanlar, belediye başkanları, genel başkan yardımcıları, büyükşehir belediye başkanları, milletvekilleri, biz tarafsız olarak olayı örgüte bırakmak zorundayız. Örgüt kendi sorununu kendi çözmeli” mesajını verdi.

Bayır’ın delegelerden talebi
İl kongresi öncesi delegelere de seslenen Tacettin Bayır, şu çağrıyı yaptı: “Bir hafta sonra yapılacak CHP İzmir İl Kongresi’nin CHP’yi iktidara taşıyacak kadrolardan oluşacağına inanıyorum. Sadece il delegelerinden talebim, kesinlikle blok listeye müsaade etmesinler. Çarşaf listeyle karma bir yapıyı oluştursunlar. Kongre öncesinde CHP İzmir İl Örgütü olarak bundan sonra yapılacak seçimlerde ön seçim yapılması gerektiği yönünde tavsiye kararı alınması için orada bir imza açılacak. Bu imza divana ulaştırılacak. Böyle bir tavsiye kararı da genel merkeze ulaştırılmış olacak.”

PROGRAMIN SATIR BAŞLARI:

Bir kişinin kontrolü yerine 630 delegenin iradesine bırakalım

Tüzüğümüze ön şart olarak yazdık. Yani ilçe kongreleri ve il kongreleri çarşaf liste ile yapılır dedik. 37 yıldır siyaset yapan biri olarak şunu söylemeliyim ki, biz şu amaçla yazdık, biz kimseyi kırmak üzmek istemiyoruz. Düşünün ki ben il başkanı adayı olayım, oturdum listenin başına, bu durumu biliyorum, 90 kişiyi yazacağım, ama bu 540 kişinin içinde bu partiye hizmet etmek isteyen, ben il yöneticiliği yapmak istiyorum, ben kurultay delegesi olmak istiyorum, diyen insanlar var. Bunlara ‘sizi yazamıyorum’ dediğinizde bu insanların şevkini kırarsınız. Bu insanlar küser. Dolayısıyla listeyi siz yaptığınız için il başkan adayı olarak, siz zor durumda kalırsınız. O zaman bunu böyle yapmak yerine, bir kişinin kontrolüne bırakmak yerine, 630 delegenin iradesine bırakalım.

İl kongresine çarşaf liste ile gidelim
Ne yapalı? Tüzüğümüzde yazdığı gibi çarşaf listeyle gidelim kongreye. Aday olmak isteyen, ben bu partiye hizmet etmek istiyorum, bu partiyi iktidara taşımak istiyorum, maaş almayacağım, mesai vereceğim, zamanım çok diyen, nitelikli arkadaşlarımız divana gidecek ve diyecek ki, ‘ben il yönetim kuruluna adayım’. Ben kurultay delegeliğine adayım diyecek. Divan bu isimleri toplayacak. Varsa bir liste iki liste de olabilir, bir arkadaşımız daha adayım dedi, muhtemelen iki liste olacak. Burası Cumhuriyet Halk Partisi.

Genel başkanımızın sözü yanlış anlaşıldı diye düşünüyorum
Ben sayın genel başkanımızın aylar önce söylediği bir sözün yanlış anlaşıldığını düşünüyorum. Genel başkanımız şunu söyledi, arkadaşlar biz iktidara gidiyoruz, artık parti içerisindeki yarışların, kavgaya dönüşmemesi gerektiğini, kırgınlıklar yaratmaması gerektiğini, mümkün olduğu kadar kucaklaşmamız gerektiğini, bir uzlaşı adayları zincirinde birleşerek mümkün olduğu kadar aday belirleyin dedi.

Atila arkadaşımız yalan söylüyor demiyorum ancak…
Atila arkadaşımıza saygı duyuyorum, böyle bir konuşma yapmıştır. Ben Atila arkadaşımız yalan söylüyor demiyorum zaten. Ama ben de bir İzmir milletvekiliyim. Hem de zamanında Aziz Beye ve Alaattin Beye rağmen il başkanı atanmış bir milletvekiliyim. Ön seçimden ikinci çıkmış bir milletvekiliyim. Yani sayın genel başkanımızın bu konuda böyle bir tasarrufunu, milletvekillerini çağırarak, tek adayımız budur, bu adayla seçin gelin diyeceğini benim mantığım kabul etmiyor. Neden etmiyo? Çünkü ben genel başkanı iyi tanıyorum. Benim genel başkanım evlatları arasında ayrım yapmaz.

Sayın Deniz Yücel muhtemelen…
Deniz Yücel de il başkanımızdır, tekrar aday olmak da en doğal hakkıdır. Hala adayım dememiştir bu arada. Pazartesi sayın genel başkanla bir görüşmesi var. Görüşmesinden sonra açıklayacak muhtemelen. Biz gerçekten kavga etmeden, gerçekten birlik ve beraberlik içerisinde, herhangi bir küskünlük ve kopma yaratmadan gideceğiz.

Benim genel başkanım asla ‘Bu benim adayımdır’ demez
Ama benim genel başkanım asla ve asla iki veya üç aday arasında bu benim adayımdır demez. Çünkü kendisinin evlatları. Evlatları arasında ayrım yapmaz sayın Kılıçdaroğlu. Dolayısıyla şöyle bir risk var. Bir genel başkan, bir ilin kongresinde bu şekilde net tarafı olup da, olası ihtimal olarak milyonda bir kaybettiniz, ertesi gün yandaş medyanın atacağı başlık, Kılıçdaroğlu İzmir’i kaybetti. Dolayısıyla hiçbir genel başkan bu riski almaz.

Sayın Sertel’in ilk gittiği kongrede…
Sayın Sertel’in sohbetinde, ‘bu genç arkadaşımız yeni il başkanlığı yaptı. Biraz acemilikleri oldu, ama iki yıl içinde pişti. Bu arkadaşla devam edersek pek problem olacağını düşünmüyorum. Ne diyorsunuz siz de'’ demiştir. O da, ‘Evet Atilacığım. Bu arkadaşla devam edelim’ demiş olabilir sayın genel başkan. Soruyu biraz da nasıl sorduğunuza bağlı. Özel bir sohbettir. Ama bu özeldir aralarındaki bir şeydir. Şimdi aralarında özel olan bir şeyi, samimiyetine, sayın Sertel’in kötü niyetli olduğunu düşünmüyorum, gayet iyi niyetli bir biçimde, ilk gittiği Seferihisar kongresinde, ‘ben bizzat konuştum, genel başkan da bu arkadaşımızla devam edelim’ tavrı, muhtemelen sonradan çıkacak adaylara karşıtmış gibi algılanır. Atila arkadaşımızın böyle bir demokratik yarışın karşısında olduğunu ben düşünmüyorum.

Atila arkadaşımızın hassasiyeti, Yücel’in babası ile siyaset yapması ancak
Atila arkadaşımızın hassasiyeti, özellikle Deniz Yücel’in babası ile birlikte siyaset yapması, yani baba emaneti. Aynı şekilde ben de Esen Yücel ile siyaset yaptım. Deniz Yücel, evet baba emanetidir, bizim evladımızdır, kardeşimizdir. Ama bugün konum itibariyle benim il başkanımdır, sayın genel başkanı, Kılıçdaroğlu’nu  temsil etmektedir. Saygıda da sevgide de kusur etmem. Ne oldu CHP’nin parti içi demokrasisine derler.

İl kongresinde çarşaf liste olursa blok yapı olmaz ve…
Bir yanlış anlama olduğu kanısındayım. Sayın genel başkan bu konuda taraf değildir. Elbette gönlünden geçen bir aday olabilir. Saygı da duyarım. Burada 630 delegenin gönlünden de bir şeyler geçiyor olabilir. Bir başka arkadaşımız daha aday oldu. Mevcut yönetimin içinde şu anda, il başkan yardımcısı, Cüneyt Oğuz. Saygı duyarız. Bizim partimiz üyesi olan herkesin yeterli imzayı toplaması durumunda aday olması mümkündür. Altyapıyı hazırlamış sanki kendisi de. Onun aday olmasına Deniz Yücel’in de karşı olduğunu düşünmüyorum. Az önce dediğim gibi tek başına liste yapmak, beni dışladılara gerek kalmayacak. Deniz Yücel, kusura bakmayın listem çok sıkışık, sizi yönetim kuruluma alamayacağım dediği zaman, eğer onu gerçekten çok yapmak istiyorsa, sıkışan isim gidecek Cüneyt Oğuz’un listesine girecek, dolayısıyla kırgınlık azalacak. Sonra yarışın sonunda burada beni seçmediler, benim listem kaybetti denmemesi için ben çarşaf liste diyorum zaten. iki aday da olsa, yönetim kurullarını alt alta toplarsınız, kurultay delege listelerini de, il delegasyonu seçer. Ağlayanı olmaz. İki saat geç gidelim evimize. Orada karma bir yapı olur, blok yapı olmaz. Dolayısıyla kimse kendini dışlanmış hissetmez.

Üyeler, örgütün kantarına çıkacak…
Diyecek ki, 20 yıldır emek verdim partide, ama örgütün kantarına nerede çıkacağı? Ben örgütteki bu çalışmamın karşılığı nedi? Burada yapacaksın çarşaf listeyi, yazacaksın ismini, gidecek örgütün kantarına çıkacak, kendisine kaç kişi çarpı koyduysa örgüt kantarında kilosu o kadar çıkacak.

Keşke ben de Atila gibi yapabilseydim ancak ben…
Keşke ben de Atila gibi yapabilseydim. Ama ben il başkanlığı yapmış ve bu partiye 37 yıl boyunca emek vermiş birisiyim. Dolayısıyla bütün aday adaylarına eşit mesafedeyim. İlçe kongrelerinde de aynı şeyi yaptım. Belki de bu tarafsızlığımdan dolayı Konak, Karabağlar, Bornova’da benim divan başkanlığı yapmam istendi. Çünkü gerçekten bunların hepsi benim evladım. Beni arayan ilçe başkanlarına başarılar diledim. Yolunuz açık olsun dedim. Yönettiğim kadrolarda da adayların elini havaya kaldırdım, her ikisi de bunu yapabilecek nitelik ve birikime sahip arkadaşlarımızdır. Her ikisi de kalitelidir. Kim kazanırsa kazansın CHP kazanmış olacaktır. Salona biriniz mavi, biriniz kırmızı, biriniz beyaz atkıyla gelseniz de buradan bir tek atkı ile çıkacağız, CHP atkısıyla çıkacağız. Bunu anlattım.

Bir milletvekili olarak adaylara mesafemi koruyamazsam…
Şimdi burada bu mesafeyi eğer ben bir milletvekili olarak, hele hele ön seçimden çıkmış bir milletvekili olarak korumazsam, bir genel başkan yardımcısı bunu korumazsa, belediye başkanları delegenin oylarına ipotek koymaya kalkarsa e bunun adına demokrasi diyemeyiz. Burada doğru olan şey şudur, il delegesi dediğin iki aşamadan sonra oraya geliyor. Önce mahallede bir yarışıyor, ondan sonra ilçe kongresinde bir yarışıyor, ondan sonra il delegesi oluyor. Süzüle süzüle geliyor. Filtreden geçerek gelir bu.

Tek liste olunca heyecan kayboluyor
Tek liste olunca heyecan kayboluyor. Burada da tek liste ile gidin, 630 delegenin 350’si gelir o oylamaya. Geri kalan gider. Yarışın sonucu baştan belli. Maça çıkmadan kimin galip olduğunu biliyorsunuz yani.

 

Sayın Kılıçdaroğlu zaten güçlü, baskı yapma gereğini neden duysun ki…Eskiden il başkan adaylarının çıkışı kurultaydaki şekillendirmeye göre olurdu. Yani kurultayda iki genel başkan adayı, üç genel başkan adayı olursa, İzmir gibi bir büyük kentte bir başkan adayı çıkartırdı. Ama bugüne baktığımızda, özellikle son iki seçimde, hem milletvekili hem yerel seçimlerde sayın Kılıçdaroğlu’nun gücü tartışmasız. En güçlü ortamda kurultaya gidecek. Sayın Kılıçdaroğlu’nun karşısına bir aday çıkacağını ben ümit etmiyorum. Çok zayıf görüyorum. Böyle bir ortamda dolayısıyla neden sayın genel başkan baskı yapma gereği duysun ki, herhangi bir ilin il başkanı bu olsun diye. Zaten sorun yok. Zaten tek başına yürüyecek. İstediği kadroyu yapabilir, istediklerini seçtirebilir. Bu yüzden bu söylemlerin yani tek aday, tek kişi söylemlerinin hem o aday arkadaşımıza, yani Deniz Yücel kardeşimize hem sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na zarar verdiğini düşünüyorum. Benim iddiam bu. Bunu tek aday mecrasına sokmayın. Burası İzmir. Türkiye’nin gözü kulağı İzmir’de. İzmir CHP’nin kalesi.

İzmir’de olan biten şeyler mesaj oluyor. Urla zeytinlikten Çeşme’ye kadar olan yerde bazı yerler kamulaştırıldı. Öbür tarafta Kızılay’daki vurgun meselesi. Gündemde bu kadar şey var iken, parti içerisinde aday yok, tek adayla gidiyoruz şeklinde önceden yarışın tarafı olmak, Göztepe Karşıyaka maçında ben Göztepeliyim, tamam ona lafım yok. Ama onlar bile karşılıklı oynayacak. İyi olan kazansın.

Nüfusun yüzde 64’ünü yönetiyoruz, hata yapma lüksümüz yok
Sizin belediye başkanlarınız var. Bir kısmı mavi bir kısmı beyaz liste ile yarıştı. Büyükşehir belediye başkanınız var. Onunla çalışacaklar. Buna göre uyumlu olmak zorundalar. Bizim için en önemli olan şey, 1989’da SHP döneminde yine böyle belediye başkanlıklarını silip süpürmüştük. 82 milyonun yüzde 64’ü bugün CHP’li belediyeler tarafından yönetiliyor. Dikkat edin. Sayısal anlamda demiyorum nüfus olarak.

Ağızlarından çıkanları kulakları duysun, ortak söylem geliştirelim
Türkiye nüfusunun şu anda yüzde 64’üne hizmet veren bu CHP’li belediyelerin hata yapma lüksü yoktur. Görevlerini doğru yapmak, halka dokunmak zorundalar. Eğer biz bunu doğru yapamazsak, 2023’te iktidar olacağız. Yeter ki belediye başkanlarımız, milletvekilleri, il ve ilçe başkanları, genel başkan yardımcıları bu sorumluluğun bilincinde olsunlar. Ağızlarından çıkanları kulakları duysun, kontrollü ortak üslup geliştirelim. Ortak söylem çerçevesinde konuşalım. Artık birbirimizin ayağından, paçasından çekiştirmekten vazgeçelim. Vay benim adamım il başkanı olsun, vay senin adamın il başkanı olsun. Bunları bırakalım. Bizler gelip geçiciyiz. Bakın kimler geldi kimler geçti. Ben 37 yılda 7 tane genel başkan atlatmış bir insanım. Onlarca büyükşehir belediye başkanı eskittim. Rahmetli Alyanak’tan tutun Çakmur’una, rahmetli Piriştina’ya kadar. Bir sürü belediye başkanı gördüm. Bir sürü il başkanı gördük. Kendim yaptım il başkanlığı.

Bazı arkadaşlarımız çok ihtiraslı oluyor ve…
Bu koltuklar bizler için gelip geçer. Önemli olan geride bıraktığınız gençlere, bu tarz ayak oyunlarına tevessül etmemeleri. Omurgalı durmak, bu omurgalı duruşla partiye hizmet etmek, kendi çıkar ve menfaatlerini düşünmemek yani ihtiras sahibi olmamak. Yani bazı arkadaşlarımızın ben gençliğine veriyorum, çok ihtiraslı oluyorlar. Bu önümüzdeki kurultayda genel başkan yardımcısı olmak istiyorum diye gidip bir gruplaşmanın başına geçiyor bazı arkadaşlar. İşte ben bu listeyi destekliyorum diye taraf oluyor. Öbür arkadaşım da karşı listenin tarafına geçiyor. Ben bunları doğru bulmuyorum. Çünkü burada kimleri yarıştırıyoruz biz. AKP’lilerle yarışmıyoruz biz. Kendi aramızdaki bir yarışın taraflarıyız. Siz seçilmiş insanlar, belediye başkanları, genel başkan yardımcıları, büyükşehir belediye başkanları, milletvekilleri, biz tarafsız olarak olayı örgüte bırakmak zorundayız. Örgüt kendi sorununu kendi çözmeli. On yıl önce böyle değildi. Son on yılda belediyelerin kendi ekonomik güçlerini kendileriyle uyumlu çalışacak adı altında, kendisine tabi olacak ilçe başkanını, il başkanını seçtirme esprisine dönüştü. Ben diyorum ki o yanlış öyle gitmemeli. Belediye başkanı belediye başkanlığı yapmalı. İlçe başkanı ilçe başkanlığı yapmalı, milletvekili milletvekilliği yapmalı.

Bu mevkilerin hepsi gelip geçer
Bu biraz da tabi yetişme tarzı ve içinizdeki egonun kontrol edilmesi ile alakalı. Hakikaten insanlar bir yerlere seçildikten sonra, bu sanatçılarda futbolcularda siyasetçilerde de var, biz toplum olarak siyasetçilere hak ettiklerinden fazla değer gösteriyoruz. Fazla eğilip bükülüyoruz, fazla yalakalık yapınca bu sefer onlar da ya ben neymişim oluyor. Koltuğa güç verecekken koltuktan güç alıp tepeden bakmaya başlıyorlar. Toplum olarak galiba biz bunu yapıyoruz. Bu mevkilerin hepsi gelip geçer. Ben de yarın bırakacağım bu işleri torunumu sevmeye gideceğim.

Koltuktan güç alarak tepeden bakmayı, onu bunu ötelemeyi doğru bulmuyorum
Koltuktan güç alarak herkese tepeden bakmaya, onu ötelemek bunu ötelemek bunları doğru bulmuyorum. Genç kuşağa siyasetin böyle olmadığını, politikanın aslında kıvırma sanatı olmadığını anlatmalıyız. Ben politikacı değilim, kıvırmayı bilemem, ben omurgalı bir insanım, siyasetçiyim ben. 37 yıldır da bu işi böyle yaptım. Kaybetceğimi de bilsem birilerinin bana kızacağını da bilsem birilerini karşıma alacağımı da bilsem, köyün delisi gibi çıkar konuşurum ben. Doğruyu konuşurum. Burada da yaparım bunu, grup toplantısında sayın genel başkanıma da yaparım. Bu noktada benim temsil ettiğim kesim, tabanda bana oy verenler. Kardeşim bizim kulağımız, gözümüz, sesimiz ol dediler. Gücümü onlardan alıyorum. Onlara hesap veririm.

İl başkanlığını kaybetmiştim ama ön seçimde ben 2’inci çıktım
Benim en güzel hikayem hayatım diye kitapta da yazdım. Ben o salona girerken 280 imzayla girdim. Kaç oy aldım o zaman, 72 oy aldım. Nereye gitti o geri kalan oylar. Sen bizim adayımızsın dedik ama senden sonra şu şu arkadaşlarımız geldi, sana oy verirsek ürünümüzü satamayacağız, sütümüzü satamayacağız. Lütfen sana verdiğimiz destek kağıtları yırt, bizi de affet dediler. Ben de tamam dedim, yırttım attım. Diğer iki arkadaşımız, ki birisi ilçe belediye başkanlarının desteğini almıştı. Diğer arkadaş da büyükşehir belediye başkanının desteğini almıştı. Benim arkamda hiçbir belediye başkanı desteği yoktu, ben örgütün oyuna talip olmuştum. O iki il başkan adayı arkadaşımız, Nihat beyi önerdiler, genel başkan yardımcısı idi. Ben başka bir hanımefendiyi önerdim divan başkanlığına. Oylama yapıldı, benim önerdiğim hanımefendi divan başkanı oldu. Normal şartlarda divan başkanını kim seçtirdiyse kongreyi o alır. Delegenin kulağını bükerken birileri, divan başkanlığında şöyle yapın demeyi unutmuşlar. Orada benim il başkanlığında yaptığım kongrede konuşmamda salon hop oturup hop kalktı. İnsanlar konuşmamı alkışlarla kesiyordu. Ama onlar da bu işin böyle olduğunu, hak etmediğim bir yenilgi aldım. O dönemin il kongresini kazanan arkadaş benim aynı ön seçime girdi milletvekilliği için, o 12’inci oldu, öbür arkadaşımız 18’inci oldu, ben 2’inci çıktım.

İş sözü uygulamasını aşmamız gerekiyor
Bundan on yıl öncesinin ekonomik koşulları ile bugünkü ekonomik koşullarda İzmir’de sadece 250 bin işsizimiz var, bunun çoğu üniversite mezunu. Bir annenin ağlayarak, beni telefonla arayarak, ‘sayın vekilim Allah rızası için sizden bir şey istiyorum. Ben 20 yıl aynı paltoyu giydim, eşim aynı ayakkabıyı giydim. Bugün sabah oğlumla eşim kavga ettiler. Biz bu kadar süre dişimizden tırnağımızdan arttırdık. Üniversite mezunu oldu oğlumuz. İki yıldır işsiz. Oğlum yatıyor dedim, ben seni yatasın diye mi okuttum, git kendine ne iş bulursan bul dedi. Bir ana olarak evladım ve kocamın kavgası içime oturdu. Lütfen oğluma bir iş’ dedi. Şimdi bu tabloda delege olmuş birisinin üniversite okuttuğu çocuğunun işsizliği karşısında ne yapaca? O da partilisi bu da partilisi. Tacettin’i çok seviyor ona oy vermek istiyor ama Tacettin ona iş sözü veremiyor. Diğer taraf iş sözü veriyor. O da partilimiz diyor gidiyor diğerine oy veriyor. Mesele burada.  Bunu aşmamız gerekiyor.

Divan başkanlığı konusunda hemfikir olunmayınca…
Eğer bir ilde veya ilçede iki adet aday var ise, bu iki aday, divan başkanlığı konusunda hemfikir olamıyorsa, o zaman genel merkeze yazı yazıyorlar. Kongrede seçiliyor yine atanmış değil. İsim bulamadık diyorlar. Gülizar Biçer Karaca’nın adı geçiyor İzmir için de. Ama kongrede oylatıyorlar yine.

Her doğru her yerde söylenmez
Doğru zamanda ve doğru yerde konuşacağız. Bazı şeyler vardır size göre doğrudur. Ama bu doğru şeyin söyleme zamanlaması olarak bunun şu anda da mı söylemesi gerekir. Her doğru her yerde söylenmez. Öyle bir zamanda öyle bir doğruyu iddia edersiniz ki, o bulunduğunuz atmosferin onu kabul etmesi mümkün değildir. Veya o söylediğiniz doğru bir şeylere zarar veriyordur. O değer verdiğiniz şeyler zarar görmesin diye o doğruyu orada söyleyemezsiniz. Eski bir genel başkan yardımcısı kadın arkadaşımıza bazı arkadaşlar dan diye soru sorardı, o da dan diye cevap verirdi. Otur bakayım sen ne biliyorsun diye. Bir gün arabada gelirken dedim ki, siz genel başkan yardımcısısınız o arkadaşa tavrınız biraz sert olmadı mı dedim. Ben dedi eğer ona da hak ettiği cevabı verseydim, o arkadaşları içinde mahcup olurdu. Cevap vermek yerine azarlamayı tercih ettim dedi. Basının içine alınmadığı, kapat kapıyı kardeşim, ne konuşacaksak burada konuşalım demeliyiz. Danışma kurulunda.

Bana 72 oy aldıran delege beni kurultay delegeliğine yazdı
Bana 72 oy aldıran o irade kendi listesinde kurultay delegesi olarak benim adımı yazmıştır. İlginç değil mi sizc? Yani hem beni yok ediyor, il başkanlığını kaybediyorum. Hem de vicdanen diyor ki, bu adama haksızlık yapıyoruz, hiç olmazsa kurultay delegeliğine yazalım bunu diyor.

O dönem meclis üyelerini almayacağım demiştim…
Benim il başkanlığı olduğum dönemde genel başkana belediye meclis üyelerini almayacağım dedim. Niye dedi. Belediye meclis üyesinin belediyede patronu belediye başkanı. E burada patron ben olacağım, il başkanı. Olmaz dedim. Hatta belediye çalışanı da almayacağım demiştim. Ve şimdi o uygulamaya geçti. Belediye meclis üyeleri ilçe başkan adayı olamadı. Daha önce çok sayıda belediye meclis üyesi ilçe başkanıydı. Bunu da ben şöyle izah ediyordum, normalde ilçe başkanı örgütü temsil eder. Aynı zamanda ilçe başkanı ilçe belediye meclisinin grup başkanıdır. Yani belediye başkanı yürütme erkinin başındadır. O yürütmeyi yapar, denetim örgütte ve ilçe başkanındadır. Grup toplantısına başkanlık yapar ilçe başkanı. İl başkanı da büyükşehir belediye başkanını denetler. Şu anda belediye meclis üyelerinin seçilme şeylerini aldık, dedik ki herkese bir görev.

İlçe başkanı partililere neyin sözünü verebilir'
Bir ilçe başkanı partililere neyin sözünü verebili? İş aş sözü veremez. Ama bir belediye başkanı bazı şeylerin sözünü verebilir. Örgüt iktidarı başka bir şeydir.

İki ilçe dışındaki ilçeleri çok beğeniyorum, iyi gidiyorlar
Gerçekten iki tanesi dışında diğer 22 23’ünü çok beğeniyorum. İyi gidiyorlar. Gerçekten iyi gidiyorlar. Henüz daha on ay oldu tabi. Bir yıl en azından zaman tanımalı belediye başkanına.

İmamoğlu en azından beğendiği koyları kamulaştırmıyor
Sayın İmamoğlu orada çok natürel davranıyor. Üç gün gidiyor Elazığ’da deprem yardımlarının yerine ulaşıp ulaşmadığına bakıyor. Gitmişken çevre illeri de geziyor. Akşam da çocuklarının şubat tatili nedeniyle Erzurum’a onların yanına gidiyor. İmamoğlu oraya gittiği zaman beğendiği koyları kamulaştırmıyor. Bir başka arkadaş Urla’da üç defa tatil yapıyor, Urla’da Zeytineli’nden Alaçatı’ya kadar olan koyları çok beğeniyor. Sistemli bir şekilde 4-5 senede kamulaştırıyor. En azından onun gibi. O da o zaman belediye başkanıydı.

Urla sürecini beklemek lazım
Tabi ki sorguluyoruz, kendi aramızda da konuşuyoruz. Ama bunları medya önünde konuşmayı doğru bulmuyorum. Şu anda şimdi benim partiye yakıştırmadığım şey şu, bir arkadaşla ilgili bir hukuk süreci var, henüz hakimin verdiği bir ceza yok. Bu süreç içerisinde hakimin verdiği karar olmadan kendi kendimize kendimizi mahkemenin savcısı, hakimi yerine koymamız doğru değil. Süreci beklemek lazım.

O kulüplerin de amatör alt dalları var ama
Altınordu ve Göztepe’ye yapılmış olan yardımdan bahsediliyor. Bir büyükşehir belediye başkanının amatör spor kulüplerine de yardım yaptığını biliyorum. Bu ikisinin amatör kulüp olmaması nedeniyle isteniyor. Onların alt birimlerinde de amatör dallar var ama.

İl delegelerinden talebim, blok listeye izin vermesinler
Bir hafta sonra yapılacak CHP İzmir İl Kongresi’nin CHP’yi iktidara taşıyacak kadrolardan oluşacağına inanıyorum. Sadece il delegelerinden talebim, kesinlikle blok listeye müsaade etmesinler. Çarşaf listeyle karma bir yapıyı oluştursunlar. Kongre öncesinde CHP İzmir İl Örgütü olarak bundan sonra yapılacak seçimlerde ön seçim yapılması gerektiği yönünde tavsiye kararı alınması için orada bir imza açılacak. Bu imza divana ulaştırılacak. Böyle bir tavsiye kararı da genel merkeze ulaştırılmış olacak.

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.