Dolar 32,3374
%-0.07
Euro 34,8108
%0.06
Altın 2.393,270
%-0.15
Bist-100 10.277,00
%0.67

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Soyer'den TV35'e samimi açıklamalar: O zam bir mecburiyetti

Soyer'den TV35'e samimi açıklamalar: O zam bir mecburiyetti

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, konuğu olduğu Kent ve Siyaset programında İzmir gündemine dair merak edilenleri, İzmirlilerin sorunlarına ve çözümlerine ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Soyer, İzmir’de muhalefetin ve İzmirlilerin eleştiri oklarının hedefi olan aktarma sistemi düzenlemesine ilişkin açıklamalarda da bulundu. Soyer, “O zam bir mecburiyetti” dedi.

  • Ege Postası
  • 03.09.2020 - 22:42

EGEPOSTASI - İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, TV35 kanalında yayınlanan ve Mehmet Ali Deniz'in sunduğu Kent ve Siyaset programının konuğu oldu. İzmir’e gündeme ilişkin birçok açıklama yapan Başkan Soyer, pandemiden trafik sorununa markalaşmadan Mavişehir’deki araziye kadar İzmirlilerin merak ettiği soruları yanıtladı. Soyer, son günlerin en çok tepki çeken konusu toplu taşımadaki aktarma sisteminde yapılan düzenlemeye ilişkin de çarpıcı açıklamalarda bulundu. Soyer, “Ben bunun arka sıradaki vatandaşlarımızın bütçesine ne kadar büyük bir yük olduğunun farkındayım. Ama başka çaremiz yok. O zam bir mecburiyetti” ifadelerini kullandı.

TWEETLERİN ARKA PLANINDA NE VAR'

Açıklamalarına 26 Ağustos Zafer Haftası’nda başlatıp 9 Eylül’e kadar uzanacak olan tweet serisi fikrinin kaynağını anlatarak başlayan Soyer, “Biz özel günü anlık kutlayan bir ülkeyiz. Ama bunların arasındaki bağın ne olduğu göz ardı edilebilir. Ama bunların hepsi birbirine bağlıdır. Evet 30 Ağustos bir zafer ama 9 Eylül’e kadar ne old? Bunu şimdilik tweetlerle paylaşıyoruz ama gelecek yıl çok daha güzel bir planımız var. O tweetleri yerinden atacağız. 26 Ağustos’ta başlangıç noktasından başlayıp biz de yol alacağız.  9 Eylül İzmir’e kadar o süreci o güler boyunca nerede konakladılar ne yaptılar bunu bir yolculuğa çevireceğiz. Kısacası şu; emperyalizme karşı kazanılmış tarihin bildiği en büyük zafer ve tüm mazlum milletler için ilham kaynağı olmuş bir zafer. Bu boş bir zafer değil yedi düvele karşı kazanılmış bir zafer. Eğer bugün Muğla’dan İzmir’e pasaportla geçmiyorsak bunu Atatürk’e silah arkadaşlarına borçluyuz. Bu devletin nasıl kurulduğunu hatırlamamız lazım ki ona daha fazla sahip çıkalım. Attığımız tweetlerin ana planı bu” sözleriyle paylaşımlarına açıklık getirdi. 

“ELİMİZDEN GELENİN EN İYİSİNİ YAPMAYA GAYRET EDECEĞİZ”

9 Eylül için yapılan planlardan da bahseden Soyer, “9 Eylül ile ilgi de planlarımız var elbet. Ama maalesef pandemiye denk geliyor. Maalesef vaka sayıları da giderek tırmanıyor. Bunlar kaygı verici gelişmeler. Bu nedenle çok özenli olup kurallara riayet edeceğiz. Aksi halde insanlarımızın sağlığıyla oynamış oluruz. İnsanlarımızın sağlığı her şeyden önemli ve bunu korumak en önemli gayemiz. Bu nedenle istediğimiz coşkuyla kutlayamayacağız. Ama elimizden gelenin en iyisini yapmaya gayret edeceğiz” dedi.

DÜNYADA BİR İLK: İZMİR FONTU

Başkan Soyer, dünyada bir ilk olan İzmir Fontundan da bahsederek kentin markalaşma sürecine olan katkılarını anlattı. Soyer, “PC’lerde yazı karakterleri vardır ve siz kendi tercihinize göre birini seçersiniz. Dünyada ilk kez bir kentin kendi adıyla anılan bir font sahibiyiz. Artık İzmir’de İzmirliler kendi fontunu seçerek yazabilecek. Bu hem kentli kimliğini güçlendirecek hem de bizi diğer kentlerden ayıran bir enstrüman olacak. Çok heyecan verici. Geçen akşam Yeşilova höyüğünde fontun tanıtımını yaptık. Font 6 ay çalışmanın ürünü. Bize özgü bazı semboller de bu fontun içinde. Biz şimdi bunu İzmirli STK’ların, kamu kuruluşlarının ve vatandaşların önüne koyuyoruz. Belediyemizde de bu fontu kullanacağız. Bizim muazzam zenginliklerimiz var ama bunlar kullanılmıyor. Ama artık bu şehrin elindeki muazzam mirası bütün dünyaya göstereceğiz” ifadelerini kullandı.

“SORUNLARI MİNİMUMA İNDİRİP GÜZELLİKLERİ ÖN PLANA ÇIKARMALIYIZ”

Soyer, İzmir’in markalaşma sürecine ilişkin açıklamalarını şu şekilde sürdürdü; “Bir kentin markalaşması dediğimiz süreç pozitif yanlarının taşıdığı potansiyellerin gün ışığına çıkartılması demektir. Tabi ki bu şehrin sorunları var. Ama kentleri öne çıkartan şey sorunlar değil, o sorunlar varken onlarla birlikte var olan kültürü, lezzetleri, doğası, iklimi... Bütün bunlar şehrin markalaştıracak şeyler. Şeri markalaştırmak istiyorsanız o sorunları yok saymayacaksınız. O sorunları yok sayarak markalaşamazsınız. O sorunları yenmeniz lazım. Sorunları minimuma indirip güzellikleri ön plana çıkarmalıyız. Biz bir yandan onu yapmaya çalışıyoruz. Bir yandan da o güzellikleri ortaya çıkartmaya çalışıyoruz. Yaptığımız şey bu. Bu iki şey bir arada yürüdüğü için biz markalaşma konusunda yol almaya başladık”

TRAFİK SORUNUNA ALTERNATİF ÇÖZÜMLER

İzmir’in trafik sorun özellikle pandemş sonrasında daha da belirginleşti. Soyer, sorunun çözümü için çalıştıklarını belirterek, “Bu dönem çok büyük bir sıkıntı var. 10 Mart 2020’de toplu ulaşım günlük kullanım 1 milyon 850 bindi. Bu sayı pandemi boyunca 200 binlere kadar düştü. Sonra bir nefes alındı. Biniş sayıları tekrar artmaya başladı. Bugün geldiğimiz nokta 900 binlerde. Yani hala yüzde 50 kullanım var. İnsanlar özel araçlar kullanıyor. Pandemi nedeniyle insanlar toplu ulaşımı güvenli bulmuyorlar. Bu süreçte trafiğe 125 bin özel araç dahil oldu. Böyle olunca zaten yoğun olan trafik daha da arttı. Bu yüzden yeni tedbirler arıyoruz. Vapur seferlerinde doldur boşalt sistemine başladık. Gittiğimiz zaman vapura binmek için beklenmeyecek. İnsanlar beklemeyeceğini bilince deniz ulaşımını daha çok tercih edecek. Bisikleti de yaygınlaştırmaya başladık. Bunu teşvik için bisikletiyle vapura binenler sadece 5 kuruş ödeyecek. Bir müjdeyi daha paylaşayım. Pandemi döneminde 304 sıfır otobüs alımını tamamladık. Önümüzdeki günlerde peyderpey gelecekler. Bu filomuzu rahatlatacak. Çünkü filomuz yaşlı araçlardan oluşuyordu ve arızalar oluyordu. Artık İzmir’de yepyeni araçlarla ulaşım sağlanacak” dedi.

DÜZENLEMEYE GEREKÇE MAZOT KDV’Sİ

1 Eylül’de aktarma sisteminde yeni bir döneme başlayan İzmirliler ikinci binişlerde 50 kuruş alınmasına büyük tepki göstermişti. Yönetimin düzenleme dediği ve halkın zam olarak gördüğü yeni aktarmalı sisteme de değinen Soyer, şunları söyledi; “Aktarma sistem. kaldırılmadı 120 dakikaya çıktı. Sadece ikinci binişe 5 kuru oyduk. Biz İzmirlileri asla müşteri olarak görmüyoruz. Asla öyle bir derdimiz yok. Bizim amacımız yeni yatırımlarla yüklerini hafifletmek. Biz otobüslerde mazot kullanıyoruz ve yüzde 18 KDV ödüyoruz. Biz kamu kuruluşuyuz. Bu anlaşılır bir şey değil. Körfezde yatınız varsa yüzde 1 KDV ödüyorsunuz. Ben bunu Sayın Cumhurbaşkanımıza da söyledik. Yazdık. Biz yüzde 18’i yüzde 1 ‘e indirin dedik. Başka bir teşvik istemiyoruz. Mecliste de ifade ettim. KDV’yi indirtin biz de ulaşımda indirim yapalım. Biz bu 50 kuruş zammı 50 kez düşündük. Çünkü ben bunun arka sıradaki vatandaşlarımızın bütçesine ne kadar büyük bir yük olduğunun farkındayım. Ama başka çaremiz yok. Geçen yıla göre ulaşımdaki hasılat kaybımız 225 milyon lira. Bunun bize olan yükü düşünün. Bu ne deme? Bu sizin cebinizden çıkan para demek. Biz zam yapmadığımızda bu otobüsleri kullanmayanlardan da para alıyoruz. Yani o zam bir mecburiyetti.”

"İZMİR'DEN DAHA DEMOKRATİK YÖNETİLEN BAŞKA BİR MECLİS YOK"

En son gerçekleşen Büyükşehir Belediye Meclisi toplantısında AK Partililerin Meclisi terk etmesi ile ilgili soruyu yanıtlayan Soyer, “Bizim faaliyet raporu meclis oturumu 10 saat sürdü. Nede? Demokrasi yüzünden. Biz kahir ekseriyete sahibiz bu mecliste. Biz elleri kaldırın indirimle karar almasını da biliriz. Ama biz dinlemek istiyoruz. Canlı yayınlıyoruz meclisi. İzmirliler de farklı düşünceleri duysun diye. Ama demokrasi kuralsızlık değildir. 5 dakika konuşma süresi var ve buna uyulması gerek. Ben 5 dakika dinledim arkadaşımızı ve sonrasında sözlerini toparlamasını istedim. AK Parti Grup Başkanvekili de, ‘Hayır ben kabul etmiyorum, konuşmaya devam edeceğim, ben grup sözcüsüyüm, benim sözümü kesemezsin’ dedi. Meclis iç tüzüğü nasıl yönetilmesi gerektiğini tarif eder. Başkan ne zaman kime söz verir hepsini tarif etmiş. Biz bu tariflerin hepsini bir kenara bıraktık. Bizim nicel anlamda çoğunlukta olmamamızın bir anlamı yok. Biz bu mecliste demokrasiyi hakim kılacağız. Bu nedenle söyledim onları. Demokrasinin içe sindirilmesi gerek. Kurallar sistemidir. Kurallar başıbozukluk değildir. Demokrasi herkesin birbirine saygı göstermesi ve fikir paylaşımıdır. Ama bunlar önceden belirlenmiş kurallar çerçevesinde olur. Ve ben orada uyardım kendilerini. Tüzüğü de hatırlattım. Madem öyle dediler ve salonu terk ettiler. Her yerde iddia ediyorum, İzmir Büyükşehir Belediyesi kadar demokratik yönetilen bir başka meclis daha yok” dedi. 

SATIN ALANIN İMAR PLANININ DEĞİŞECEĞİ UMUDU OLABİLİR

Soyer, İzmir gündeminin aylardır tartışılan konusu Mavişehir’deki arazi konusunda da değindi. Her zaman konunun takipçisi olacaklarını ifade eden Soyer, “Mavi şehirdeki arazi 25 milyona satışa çıkartıldı ve 50 milyona satıldı. Burası rekreasyon alanı ve üstelik Gediz deltasının en kıymetli noktalarından biri. Oraya gidin ve kuş türlerinin çeşitliliğini bitki örtüsünün zenginliğini izleyin. Harika bir doğa harikası var orada. Burayı alan vatandaşın muhtemelen iki fikri vardır. Ya burayı Karşıyakalılar için rekreasyon alanı yapacak ya da imar planının değişeceği umududur. Ya Karşıyakalılara hizmet verme hayaliniz vardır ya da buranın imar durumu değişecek diye bir bilginiz vardır. Yoksa 50 milyon verilmez. Ben buradan rant elde edeceğim düşüncesi vardır. Bu benim ya da Karşıyakalıların rıza göstereceği bir durum değil. Hukuki haklarımızı sonuna kadar kullanacağız. Burası korunması gereken çok değerli bir alan. Burada yapılaşmaya asla izin verilmemeli. Bu kadar büyük bir hazineyi ranta kurban edemezsiniz. Buna izin veremeyiz ve vermeyeceğiz. Eğer dava lehimize sonuçlanırsa bir rekreasyon alanı yapacağız” diye konuştu.

PANDEMİ GÖLGESİNDE FUAR

Soyer, son olarak yarın kapılarını açacak olan İzmir Enternasyonal Fuarı ile ilgili de konuştu ve bu yıl İzmirlileri nasıl bir fuar sezonu beklediğini anlattı. Soyer, “Kültür bakanımızla yaptığımız hesapta 4 m2’ye bir insan düşecekti. Biz de fuar alanını hesapladık. Fuara 52 bin kişi sığıyordu biz bunu tedbirli olma açısından 40 bin ile sınırlandırdık. Fuara giriş ve çıkışların kaydını alacağız. 40 bin kişinin üstüne çıkmasına izin vermeyeceğiz. İçeri girişlerde maske dağıtılıp ateş ölçülecek. olan İzmir Enternasyonal Fuarı çok muazzam bir şey. Çok büyük bir hazine. İkinci Dünya savaşında bile kapılarını açmış. Bizim torunlarımıza borcumuz var. Bu nedenle ‘Pandemi var açmıyoruz’ demiyoruz. Ama bu torunlarımıza hesabını veremeyeceğimiz bir şey olurdu. Biz zoru seçtik. Kuralalrı en sert şekilde uygulayacağız ama bu koşullarda İzmirlilerin en çok eğleneceği bir fuar hazırladık. Her sene 250-300 civarında stant olurdu bu yıl 50 civarı olacak. Her ne kadar daraltılmış olsa da fuarı bu yıl düzenliyor olmak bizim için çok önemliydi. İnşallah bu seneki coşkumuzu seneye aktaracağız. İzmirliler çok daha iyilerine layık. Bu nedenle seneye onlara yakışır ve onların istediği bir fuar gerçekleştireceğiz. 

Soyer sözlerini şu şekilde sonlandırdı; “Bütün insanlık zor günlerden geçiyor. Asla enseyi karartmamak lazım. İzmir dünyanın en zengin ve muazzam potansiyele sahip kentlerinden biri. Çok güzel insanlarımız ve birikimlerimiz var. İzmir bütün koşullara rağmen hak ettiği yere dört nala gidiyor.”

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.