Dolar 32,5018
%0.17
Euro 34,7355
%0.04
Altın 2.486,160
%0.97
Bist-100 9.493,00
%-0.39

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
‘Emlak Konutları’ gerginliği Büyükşehir’e sıçradı

‘Emlak Konutları’ gerginliği Büyükşehir’e sıçradı

İzmir Büyükşehir Belediyesi Mayıs ayı Olağan Meclis Toplantısı ilk bileşimi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer idaresinde gerçekleştirildi. Birçok konunun görüşüldüğü oturumda, Karşıyaka Atakent Mahallesi’nde bulunan ve Emlak Konutları olarak bilinen alanda bazı vatandaşların talep ettiği ancak Karşıyaka Meclisi’nde oy çokluğu ile reddedilen 0.40 büyüme hakkı AK Parti ve CHP grupları arasında ipleri gerdi.

  • Ege Postası
  • 24.05.2021 - 20:54

TENZİLE AŞÇI/EGEPOSTASI- 29 Nisan tarihinde başlayan ‘tam kapanma’ nedeniyle ertelenen İzmir Büyükşehir Belediyesi Mayıs ayı Olağan Meclis Toplantısı ilk bileşimi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer idaresinde gerçekleştirildi.

Oturumda, 30 Ekim depreminde orta dereceli hasar gören ve tahliye edilen İzmir Büyükşehir Belediyesi Ana Hizmet Binasının akıbetine ilişkin kritik bir gelişme yaşandı. "Ana Hizmet Binasının Deprem Güvenliğinin ve Güçlendirilmeye

Uygunluğunun ve Depremi Sonrası Yapılan Gözlemler Işığında Değerlendirilmesi” için İstanbul Teknik Üniversitesi Afet Yönetimi Enstitüsü ile protokol imzalanması amacıyla Bakan Soyer’e yetki verilmesi hususu meclis üyelerine sunuldu.

İlgili önerge “acil kaydıyla” Hukuk, Bütçe ve Afet ve Deprem Komisyonlarına havale edildi.

‘DEMİR AĞLAR’ İÇİN 75 MİLYON EUROLUK BORÇLANMA TALEBİ

Oturumda ayrıca, Başkan Soyer’e 2021 yılından itibaren yıllara sari kullanmak üzere; Çiğli tramvayı için 55 milyon liralık, Narlıdere Metrosu için ise 20 milyonluk borçlanma yetkisi talep edildi.
İlgili önerge görüşülmek üzere Bütçe Komisyonu’na havale edildi.

TİRE KATI ATIK TESİSİNE İYİ PARTİLİ BAŞKANDAN MALİYET YORUMU

Oturumda gündeme gelen ve Tire ilçesi, Karateke Mahallesi, 892 no’lu parselde Atık Yönetimi Dairesi Başkanlığınca yapılması amaçlanan Tire II. Sınıf Düzenli Depolama ve Rehabilitasyon Tesisine yönelik olarak, parselin Belediye Hizmet Alanı olarak belirlenmesine yönelik hazırlanan, 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı önerileri de gündeme getirildi.

Konuya ilişkin söz alan Tire Belediye Başkanı Salih Atakan Duran ilgili maddenin komisyona gönderilmesi öncesi söz aldı. Konuşmasına teşekkür ederek başlayan Başkan Duran, konu komisyonlarda görüşülürken nakliye masraflarının da göz önünde bulundurulması önerisinde bulundu ve "İlçemize örnek teşkil eden proje için teşekkür ederiz. Bölgedeki 5 ilçenin katı atıklarının enerjiye dönüşmesi büyük bir kamusal fayda sağlamaktadır. İlçemiz Tire'nin Ödemiş ilçemize olan mesafe uzaklığı göz önüne alınarak, burada çıkacak olan atıkların ilçemizde depolanmasını nakliye masraflarını da göz önüne alınmasını talep ediyoruz. Buradan çıkacak olan atıkların tarımsal mana da gübre şekline dönüştürülebilmesini de talep ediyoruz. Mümkünse ilgili maddenin gündemde kalmasını ve tekrar değerlendirilmesini talep ediyoruz" dedi.

İlgili madde üzerine söz alan AK Parti Tire Belediyesi Meclis Üyesi Ali Ayyıldız ise, Burada bir çelişki var. Sizinde tarım ve küçük baş hayvan ile ilgili sözleriniz ve. Bahsedilen parsel mera alanı. Burada belli bir süredir vahşi bir katı atık depolaması yapılıyor ancak,  katı atık tesisi ile sizin yaptıklarını ile çelişen bir alan. 5 bin kilometre bir alnaç 5 ilçe. İhtiyaç olan 0.4, 0.5 kilometrelik bir alan. 5 bin kilometre içinde mera dışında alan bulamamaları size karşı olan bir ihanet olarak görüyoruz. Merayı çöplük yapan bir belediye başkanı olarak tarihe geçmemeniz için umarım komisyon üyeleri bu konuda çalışır ve doğru karar alınır" ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından ise ilgili madde tüm meclis üyelerinin oyları ile İmar, Tarım ve çevre Komisyonlarına sevk edildi.

ATAKENT TARTIŞMALARI BÜYÜKŞEHİRE TAŞTI

Oturumda ayrıca, Karşıyaka Atakent Mahallesi’nde bulunan ve Emlak Konutlar olarak bilinen alandaki tabanda yüzde 40 büyüme hakkı da gündeme geldi. Karşıyaka Belediyesi tarafından Karşıyaka İlçesi sınırları içerisinde bulunan  Atakent Mahallesi'nde yer alan ve 'Emlak Konutları' olarak bilinen alandaki konutları dönüşümü için 0.40 büyüme hakkına izin verilmemişti. Büyüme hakkı isteyen mülk sahipleri ile Karşıyaka Belediyesi sık sık karşı karşıya gelirken, ilgili konu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na kadar iletilmiş ancak yapılan itirazlar Karşıyaka Belediyesi Meclisi tarafından 'oy çokluğu' ile reddedilmişti.

BOZTEPE’DEN TEHDİT İDDİASI

Konuya ilişkin söz alan AK Partili meclis üyesi Hüsnü Boztepe, alınan kararla bölge halkının mağdur edildiğini söyledi ve “Emlak konutlarını daha önce bu salonda dile getirmiştik Ardından CHP Genle Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na da mahalle halkı şikâyetlerini dile getirmişlerdi. Burada, 1083 yılında hazırlanan bir imar planı notu var. Bunun uygulanmasını istiyor oradaki vatandaşlar. Atakent Mahallesi 8 bin nüfuslu bir mahalle ve bu karardan etkilenen 6 bin vatandaşla var. Başkanım ben sizin gelip mahalleliyle görüşmenizi çok istiyorum. Orada ciddi bir sıkıntı var. Oradaki insanlar yıllar önce Emlak Bankası’ndan krediyle bu evleri almış olan ve çoğu emekli maaşıyla yaşayan kişiler. Bu arkadaşların arkasında bir dayı ya da amca olmadığı için mi sahip çıkılmıyor? Burada bakıyoruz ki bazı meclis üyeleri gidip oradaki vatandaşları tehdit ediyor. Bu insanlar burada sadece taban alanında yüzde 40 yapılaşma hakkı istiyor. Gidin oturun bir görüşün. Genel Başkanınızın da bir isteği var. Kendisi halkın iradesiyle çözülmesi gerektiğini söylemişti” diye konuştu.

“VATANDAŞA RAĞMEN DEĞİL, VATANDAŞIN HAKLARINI KORUYARAK…”

Boztepe’ye yanıt veren CHP’li Meclis üyesi Murat Aydın ise, bölge hakkında alınan kararın halkın yararına olduğunun altını çizerek şunları söyledi; “Daha önce de biz bunu mecliste uzun uzun tartıştık. Şu konuda hemfikir olduk: Biz önceki planlarda ar olan binalarda geriye gidiş yapmamam ve haklarının korunması konusunda hemfikir olduk.  Biz neyi kazanıyoruz? Geçen sefer-r aldığımız kararla Karşıyaka gibi sıkışık bir alanda 6 bin 900 metrekare gibi bir alanı koruduk. Bostanlı ve Yalı mahalleleri İzmir’de en çok konut yoğunluğu bulunan mahallelerden. Biz bu kadar yoğunluk içinde boş alanların korunmasını istiyoruz. Bunu vatandaşa rağmen değil, vatandaşların haklarını koruyarak yapıyoruz. Şunu belirtmeliyim. Karşıyaka Belediye Başkanı ve meclis üyeleri bu mahalleri gezen insanlardır. Ayrıca hiçbir meclis üyesinin de meclis üyelerini tehdit etmesi gibi bir şey söz konuş değil. Böyle bir şeyi dillendirmek hoş değil. Sayın Genle Başkamızın sözü de nettir. Başkanımız konunun vatandaşların yararına çözülmesini ister. Nitekim bu kararımıza gelen itiraz oranları oldukça düşüktür. Yani vatandaşların bu kararı destekledikleri ortadadır” dedi.

“İNSANLARIN ZENGİNLİĞİYLE FAKİRLİĞİYLE DEĞİL ŞEHRİN DOĞRU YAPILAŞMASIYLA İLGİLENİYORUZ”

Konuya ilişkin son konuşmayı yapan ve tartışmalara nokta koyan Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, şunları söyledi; “Bu bölgede inşaatı artırmak için birçok insanın sözleri var. . Burada belediye başkanı daha önce 2 binaya imza attı sözü doğru değil. Bu belediye başkanı ben diyorsanız ben değilim. Bizden önceki dönemde ruhsat verilmiş ve asıl sorun buradan çıktı. Biz burada belediye başkanı daha önceden ruhsat verilmiş. Bütün sorun da buradan çıktı. Çünkü alanın dokusunun bozulacağı anlaşıldığında bölge halkı ciddi bir tepki göstermiş. bizim dönemimizde bir parselde riskli yapı kararı alınmış, bir bina yıkılmış ve kesin ruhsat başvurusu yapıldığında biz konuyu Büyükşehir'e getirdik. Bununla ilgili kesin ruhsat başvuruş yapıldığında biz konuyu büyükşehir getirdik plana dışında kaldığını ve bundan dolayı yüzde 40'ın üzerinde yapılaşma olabileceğini düşündük. Sonrasında planlama ve imar komisyonu arkadaşlarımız bölge halkıyla ayrıntılı görüşmeler yaptılar ve şu sonuca vardılar: Bu bölgede yaşayan inşalar alanın dokusunun bozulmasını istemiyor. Planlara yapılan itirazların yüzde 10’u geçmemesi de bunu gösteriyor. Genel Başkanımızın konuya ilişkin sözlerinin nedeni halkın isteğine duyarlı olmasıdır ve burada hiç kimseyi mağdur ettiğimizi düşünmüyorum. Biz insanların zenginliğiyle fakirliğiyle değil şehrin doğru yapılaşmasıyla ilgileniyoruz.”

TÜRKİYE TERSANELERİNİN ALMASI BÜYÜK BİR BAŞARIDIR

Türkiye gündeminde yer alan asbestli geminin Aliağa'da yer alan gemi söküm tesissinde söküleceği gündemi hakkında çıkan iddialar ile ilgili konuşan MHP Aliağa Meclis Üyesi Hakan Şimşek, konuya basında yer alan haberlerden farklı bir bakış açısıyla yaklaştı ve "Bir haber gündeme geldi, 600 ton asbest yüklü gemi Türkiye'ye geliyor diye. Sonrasında nükleer atık ve radyasyonlu gemi olarak söyledi. O yetmedi zehir yüklü, atık yüklü bir gemi Türkiye'ye doğru hareket ediyor haberleri çıktı. Bunu üzerine Çevre Mühendisleri Odası ve ben artık Türk Tabipler Partisi dediğim yer açıklama yaptı, sivil toplum örgütleri açıklama yaptı, sonrasında da siz açılama yaptınız. Böyle bir haber bombardımanından sonra kamuoyu tek taraflı bakış açısından baktığından işin ciddi vahamet oluşturduğunu düşünebilir. Size bir başka pencereden bu işin ne olduğunu anlatmak istiyorum. 1962 yılında Fransız donanmasının envanterine girmiş olan bir gemi… O yıllarda uçak gemisi olarak dahil olan bu gemi yıllar boyunca Fransız donanmasında görev yaptı. Haberlerin birinci unsurunda nükleer atık ve tehlikeli demesi zaten hayal ürünü. Gemi buhar gücü ile çalışan bir gemidir. Son zamanlarda söylendiği gibi nükleer gemi değil. Kamuoyunun yanlış algıladığı, bir konu da Türkiye dünyanın atık veya çöplüğü değil, o yüzden dünyadan kimse bu kadar atık yüklü gemi almadı o yüzden Türkiye'ye geldi diye bir algı oluşturulmaya çalışıldı. Bu gemiyi almak için dünya üzerinde 12 firma ihaleye girdi.  Zehir yüklü olmasa bu kadar ucuza alınamazdı diye haberleri gördük. Avrupa Birliği sertifikası olmayan hiçbir geri dönüşüm sertifikası olmayan hiçbir tesis bu ihaleye giremez. Şundan dolayı gurur duyabiliriz. Geri dönüşüm tesisinin eksikliklerini söyleyebiliriz ancak 6 firma Avrupa Birliği Gri Sertifika dediğimiz Yeşil sertifikayı almış durumda. Yani bütün kriterleri sağladıktan sonra bu gemileri alabilirisiniz.  Bir gevşeme olursa 21 firmadan 9 firma bu sertifikaları almış olacak. 4-5 bin kişilik gemiler var, şu an bir yıl içerisinde 6 tanesi Aliağa'ya geldi geri dönüştürülmek üzere.  Bu ülkemizin bir başarısıdır. Bu sektörü niye yapıyoruz diyebilirsiniz. Şu an o geminin Bakanlık Türkiye'ye gelip gelmeyeceğini bilmiyor. Atık evirteri çıkarılmadan  gemiler son limanına varamaz. İlgili ülkenin bakanlıkları bu raporları almadan çıkışına veya girişine izin vermez. Şu an Norveçli bir firma bu gemi ile ilgili tüm atık envanterlerini çıkartıyor. Bu gemiyi Türkiye tersanelerinin alması büyük bir başarıdır. Çünkü bu kriterleri karşılayabilen 6 firma var dünya üzerinde. Birileri bu işi pompalıyor" dedi.

“BU ÇOK BÜYÜK BİR TEHLİKE, MAGAZİNSEL BİR ŞEY DEĞİL”

CHP’li meclis üyesi Hakan Barçın ise MHP'li Şimşek'e yanıt verdi ve  “Önerge sahiplerinde biri olarak, yaklaşık 28 yada 29 tane Sivil Toplum Kuruluşları ile iki toplantıya katıldım. Gazeteden veya kulaktan dolma bilgi de değil. Bir buçuk yıldır 2017’de sonlandırılmış. Nükleer atık kimse demiyor, nükleer silah taşıyan nükleer denemeler yapan bir gemi bu. Kimsenin nükleer atık dediği yok. Yeterlilik alması, yeterlilik denmesi enteresan. Bakın bunun ikiz bir kardeşi var aynı yıllarda yapılmış; klemenso diye. İngiltere bunun ihalesini alıyor ve yeterliliği de var. Buna İngiltere’de izin vermiyorlar. İzin vermemeleri nedeni de kamuoyu baskısı yüzünden ve Hindistan’da bu sökülüyor. 24 tane yeterlilik alan Avrupa Birliği onaylı tesisin 8 tanesi bizde. Fakat geriye kalan 8’i düştüğünüzde 16 tanesinin hiçbir tanesi baştan kara değil hepsi havuz sistemi. Yani Avrupa Birliği burada bize artık tırnak içinde bir kıyak yapıyor muhtemelen.  Ama niye yapıyor bunu? Baştan kara havuz sistemi olmayan en vahşi şekilde sökülen ülkelerin bakın bakalım Belçika’nın envanterine benzer mi? Türkiye’nin yanında Hindistan, Pakistan ve Bangladeş var. Başka da baştan kara havuzsuz yeni söküm tesisi yok. Son Çin çıktı, ondan önce de Vietnam. Sadece kendi ülkelerinin gemi sökümlerini kabul edeceklerini açıkladılar. Bu çok büyük bir tehlike, magazinsel bir şey değil. Bu ciddi anlamda bir risk. Bu sadece bir taneyle veya 5 tane sökümle kalmayacak, arkası peşin sıra gelecek. Bunu ekonomik bir faaliyet olarak da değerlendirdiğinizde 7-8 kat değerinin altında ihale kaldı. Bir sürü yabancı kaynaklardan da öğreniyoruz bunu. Herhangi bir internet gazetesinden falan değil" ifadelerini kullandı.

TÜRKİYE KİMSENİN ÇÖPLÜĞÜ DEĞİLDİR

Söz alarak Hakan Şimşek'in iddialarına cevap veren CHP’li Meclis Üyesi Murat Aydın ise, "Bu geminin radyoaktif bir gemi olduğu söylenmedi zaten. Fransa bu geminin nükleer denemelerde kullandığı için bu gemi radyoaktif bakımında kirli durumda. Bunu biz demiyoruz, Fransa diyor. Bu tartışma yeni değil, yaklaşık 3 yıldır arttırılan bir konu. Evet, Avrupa Birliği ülkelerinde gemi söküm yeri var ama Aliağa’da bir defada yüz bin tonun üzerinde bir gemi söküldü. Boş ağırlığı 24 bin ton civarında. Bütün Avrupa Birliği ülkelerinde yıllık söküm miktarı yüz bin ton değil. Evet gemi söküyorlar ama küçük gemi söküyorlar. Bunların hepsini de havuz içerisinde söküyorlar. Bizim gibi baltan kara yaparak yarısını karada yarısı suda bir gemiye koyup orada vahşi usulle söküp biraz toprağa yarısı suya bir şekilde değil. Aliağa’da 22 firmanın bulunduğu yer bulunan yer aslında 5 veya 6 firmanın bulunması gereken yerdir. Belçika’da yeşil sertifika almak kolay değildir ama Türkiye’de kolay değil. Standartlar Türkiye için uygulanıyor. Türkiye kimsenin çöplüğü değildir. İngiltere201 plastik aldık. Bu durumun yanlış olduğu görüldü ve tebliğ ile yasaklandı. AK Parti hükümeti yaptı bunu” dedi.

“İZMİR FELÇ GEÇİRİYOR”

Gündem dışı konuşmalarda söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Özgür Hızal, ‘tam kapanmanın’ bitmesiyle birlikte İzmir’de yeniden hissedilen trafik sorununa değindi. Başkan Soyer’in konuya ilişkin açıklamalarını da eleştiren Hızal, “İzmir’de şu anda çok ciddi bir sorun var. İzmir adeta hareket kabiliyeti sıfırlanmış ve felç olmuş durmada. Bunun siyasi sorumlusu da İzmir Büyükşehir Belediye Başkanıdır. İzmir’de son birkaç haftada hareket kabiliyeti trafik nedeniyle sonlandırıldı. Ana arterler dahil olmak üzere ara sokaklarda bile inanılmaz derecede trafik var. Bundan yaklaşık 5 yıl önce trafiğin belli saatleri vardı. Mesai saati başlangıcı ve bitiminde. Bugün geldiğimiz noktada trafik saat 8.00’de başlıyor gün boyu ve haftanın her günü devam ediyor. Eğer siz bu trafik üzerinden çıkıp 1 milyon araç sayısı 1 milyon 250 bin araca çıktı ve araç sayısının artması nedeniyle hiçbir şey yapamıyoruz açıklaması kabul edilebilir bir açıklama değil. Bu araçların 1 haftada İzmir sokaklarına çıkmadığı aşikar. Sizlerin bunu öngörebilmeniz gerekiyordu. Alternatif çözüm yöntemleri üretilmedi ya da hiçbir şey yapılmadı. Sadece birkaç hafa içerisinde bazı noktalarda bazı çalışmalar yapıldı ama ben onların fizibilite çalışmalarının da çok sağlıklı olduğunu düşünüyorum. Yani trafik sorununa el atılıyormuş gibi yapıldı. Trafik sorunu uzun yıllardır ele alınmadığı gibi son iki yılda da ele alınmadı. Felç geçiren İzmir’de bu sorunun bir an önce tedavi edilmesi gerekiyor. Bunu yapacak olanlar da sizlersiniz” dedi.

600 BİN ARAÇ 1 MİLYON 450 BİN ARACA ÇIKTI

Hızal’ın sözlerine yanıt veren CHP Grup Başkanvekili Mustafa Özsulu, trafiğin ana sebebinin kapanmayla birlikte pandemi nedeniyle yollara çıkan özel araç sayısındaki artış olduğun ifade ederek,  “Dünyanın gelişmiş bütün metropollerinde trafik sorunuyla karşılaşırsınız. Trafik metropollerin önemli bir sorunu. İzmir Büyükşehir Belediyesi, elbette trafik sorununda muhalefet tarafından adres olarak gösterilecek. Bu gayet doğal. Ama rakamlara da bakarsak… Dünyanın başında bir pandemi belası var mı? Var. 26 Nisan’da bu ülke kapandı mı, kapandı. O zaman sokaklara 600 bin araç çıktı. Kapanma bitince de 1 milyon 450 bin araç çıktı trafiğe. Hepimizi etkileyen bir problem ve pandemi nedeniyle herkes özel araçla çıkıyor dışarı. Ama yollar hep aynı. Ama sonuçta hakkaniyetli davranacağız. 1 milyon 450 bin araçla bu trafik tıkanır. Trafik olmaması için ‘başka bir hayat ve başka bir İzmir mümkün’ diyoruz” diye konuştu.

MERKEZİ İKTİDARA SİYASİ SORUMLULUK GÖNDERMESİ

Trafik sorunu üzerine yapılan eleştirilere yanıt veren Başkan Soyer, “İzmir’de bu konuşmayı konuşmaya ihtiyacımız var. Bu geminin radyoaktif bir gemi. Yetkili kurumlardan görüş alarak bir şeyler demek lazım dedik. Bende açıklamaları takip ettim. TMMOB ve Tabip Odamızda bu memleketin menfaatleri için görev yapan meslek insanlarının bir arada olduğu yerler. Bazı konularda anlaşamazsak da onlara sonsuz saygımız var. Meclis üyesi arkadaşlarımız da ciddi takip ediyorlar. Çok titiz bir şekilde takip etmemiz gerektiğine inanıyorum. Bazı atıklar için keşke Türkiye çöp olmasaydı… Halil Arda Bey bir eylem başlattı. Bu topraklar öyle topraklar ki nükleer tesisimiz yok ama nükleer atığımız var. Maalesef bunlar bu topraklarda yaşanıyor. Çok hassas ve titiz olmamız lazım. 600 tondan asbest olduğu söyleniyor. Taşıyor olması bile çok titiz incelenmesi gereken bir mesele. Buna çok dikkat etmemiz gerekiyor. Tüm üyelerimizin hassas davranacağına inanıyorum. Trafik meselesine gelirsek… 3 misli bir artış söz konusu. Salgını biz getirmedik. Bu kadar özel aracın trafiğe çıkması altyapıyı her türlü zorlar. Bunun siyasi sorumluluğu tabii ki de bizde. Ama başkalarının da siyasi sorumluluğu var diye düşünüyorum. Türkiye’nin hükümet eliyle yapılmış 1 metre bile tüp geçici olmayan tek kenti İzmir. Biz, üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz. Asla –mış gibi yapmıyoruz. Altgeçit ve üstgeçit çalışmalarımız devam ediyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi bu sorunları çözmeye muktedirdir” dedi.

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.