Dolar 32,5351
%-0.02
Euro 34,8611
%0.09
Altın 2.428,460
%0.22
Bist-100 9.706,00
%-0.16

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Başkan Soyer Cittaslow amacını açıkladı: Hırsı kendinden büyük şehirlere başkaldırıyoruz

Başkan Soyer Cittaslow amacını açıkladı: Hırsı kendinden büyük şehirlere başkaldırıyoruz

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Cittaslow Metropol Projesi’nin tanıtım toplantısında konuştu. Projenin amacının sakin, refahı yüksek ve yaşanabilir kentler yaratmak olduğunu ifade eden Başkan Soyer, Cittaslow’un amacının metropolü küçültmek değil, katılımcı bir yönetimle refahı artırmak olduğunu söyledi. Seçkin grupların egemenliğine karşı çıktıklarını ifade eden Başkan Soyer, “Cittaslow Metropol ile insanı ve doğamızı sömüren, hırsı kendinden de büyük şehirlere başkaldırıyoruz. Küçük bir zümre, kendi hırsıyla, hızıyla ve bencilliğiyle koskoca bir şehri esir alamaz, almamalı” dedi.

  • Ege Postası
  • 15.06.2021 - 12:52

TENZİLE AŞÇI/EGEPOSTASI- İzmir, geçtiğimiz günlerde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in seçim vaatleri arasında yer alan ve 1999 yılında İtalya’da Greve in Chianti’nin eski belediye başkanı Paolo Saturnini’nin vizyonu doğrultusunda ortaya çıkan Cittaslow unvanını almaya hak kazandı.

Kentlerin yaşam kalitesini yükseltmek amacıyla kendilerini değerlendirmelerini ve farklı bir kalkınma modeli ortaya koymalarını hedefleyen Cittaslow Metropol Projesi’nin tanıtım toplantısı bugün Külürpark’ta gerçekleştirildi.

Toplantıya Başkan Soyer’in yanı sıra, Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, Kemalpaşa Belediye Başkanı Rıdvan Karakayalı, CHP Konak İlçe Başkanı Çağrı Gruşçu ve büyükşehir bürokratları katıldı.

“SALGIN, DOĞANIN YÜZÜMÜZE VURDUĞU BİR TOKAT”

Tanıtım toplantısında konuşan Başkan Soyer, gerçekleştirilen lansmanın bugüne kadar yapılanlardan çok daha farklı olduğunu ifade etti ve “12 Haziran’da başlaya bir yolculuktu. Bugün ilk defa sizlerle paylaşmanın heyecanı ve gururunu yaşıyoruz. Bugün, hepimizin geleceğini belirleyecek ve İzmir’in refahını herkes için büyütecek bir başlangıç günü. Büyük bir gururla açıklamak istiyorum ki, İzmir dünyanın ilk ve tek Cittaslow Metropolü unvanını aldı ve dünyanın diğer şehirlerini bu ağa dahil etmek için öncülük görevi üstlendi. İzmir’in bu önemli gününde, şehrimizin gelişimine büyük katkısı olan merhum Başkanımız Ahmet Priştina’yı huzurlarınızda rahmet ve minnetle anıyorum. Yaşadığımız koronavirüs salgını, tüm insanlığı, Türkiye’yi ve İzmir’i kendine biraz olsun dışarıdan bakmak zorunda bıraktı. Gördük ki, üzerinde yaşadığımız bu gezegende doğanın sağlığını korumadan kendi sağlığımızı da koruyamayız. Gezegenimiz iyiyse biz de iyiyiz. O hastaysa, biz de hastayız. Bu salgın, doğanın yüzümüze vurduğu bir tokat. Yaşadığımız bunca şeyin ardından hiçbir şey olmamış gibi yolumuza devam edemeyiz. Kendimizi, toplumumuzu ve yaşadığımız şehirleri yeni baştan tasarlamak mecburiyetindeyiz” dedi.

“CİTTASLOW DEĞİŞİMİN ANAHTARI”

İzmir’de son bir yıl içinde yaşanan pandemi, deprem, sel, tsunami gibi felaketleri de hatırlatan Başkan Soyer, “Neredeyse doğal afetlerin tamamını yaşadık. Tüm bunların sonucunda şunu gördük: Hayatımızdaki en önemli şey, birbirimizle olan dayanışmamız. Ancak beraber hareket edersek, birlikte omuz omuza yaşarsak İzmir, İzmir olmaya devam edecek. Unutan değil, hatırlayan; vazgeçen değil, ders çıkaran ve öğrenen bir şehir olmak. Cittaslow Metropol, işte bu değişimin de anahtarı” diye konuştu.

BAŞKAN SOYER’DEN REFAH VE ADALET VURGUSU

Konuşmasında, şehirlerde büyütülmesi gereken iki kavrama dikkat çeken Başkan Soyer, “Refah ve adalet. Cittaslow, İzmir’deki refahı ve adaleti büyütme kararlılığımızın simgesidir. 12 Haziran’da İtalya’da düzenlenen Uluslararası Cittaslow Birliği’nin Genel Kurulu’nda İzmir dünyanın ilk Cittaslow Metropol kenti ilan edildi. Uluslararası Cittaslow Birliği, dünyada 30 ülkede 277 kente yayılmış bir yerelden kalkınma modeli ve amacı, kentlerin kimliklerine, tarihlerine, geleneklerine ve doğasına sahip çıkarak geçmişin ve geleceğin aynı anda yaşanması. İtalya, Çin, Kanada, Avustralya, İzlanda gibi birçok ülkeye yayılan bu harekete Türkiye’den ilk olarak 2009 yılında Seferihisar kabul edildi. Seferihisar, Cittalsow olduktan sonra kendi kimliğini Türkiye ve dünyaya başarıyla anlattı ve ülkemizin en önemli cazibe merkezlerinden birine dönüştü. Ekonomisi büyüdü, istihdam arttı,  köylerinde yaşayanlar doğduğu yerde doymaya başladı. Kültürü, tohumları ve doğası korundu. Kısaca, yerelden kalkınmanın Türkiye’deki simgesi oldu” ifadelerini kullandı.

“HIZLANDIKÇA HAZ VE HUZUR AZALIR”

Cittaslow’un logosunun analizini de açıklayan Başkan Soyer, doğa ile uyumlu yaşama dikkat çekti ve şunları söyledi; “Cittaslow’un logosu salyangoz. Bu, birbirimizle ve doğayla uyumun önemini simgeliyor. Salyangozlar, antenleri sayesinde dünya ile iyi ilişki kuruyor. Vakur bir şekilde ilerlerken, arkasında iz bırakıyor. Sert kabuğu sayesinde içindeki değerleri koruyor. Salyangoz, insanın bu gezegendeki var oluşundan çok daha eskiye giden bir geçmişe sahip. Bunu, doğanın ritmiyle uyumlu bir hızla yol almasına borçlu.  Zaten, hız ve haz arasında ters bir bağ vardır. Hızlandıkça haz ve huzur azalır. Sakinleştikçe, düşünce ve duygular derinleşir. Salyangoz logosu, Avrupa başta olmak üzere bütün dünyada iyi yaşamın, yerelliğin ve özgünlüğün işareti kabul ediliyor.”

“BÜYÜKŞEHİRLER BİRÇOK SORUNUN DA ODAĞI HALİNE GELDİ”

Cittaslow unvanını nüfusu 50 binin altında olan kentlere verilebildiğini hatırlatan Başkan Soyer, büyükşehir kavramı ve getirilerinin birtakım değişikliklere sebep olduğunu belirtti ve “Dünya nüfusunun çoğunluğu artık kentlerde yaşıyor ve kentler her geçen gün daha da büyüyor. İzmir gibi büyükşehirlerin; yeniliğin, ticaretin, eğitimin, sanatın, teknolojinin ve gelişmenin üretim merkezi haline geldiği bir gerçek. Öte yandan, büyükşehirler birçok sorunun da odağı haline geldi. Eşitsizlik, kötü yaşam koşulları, doğanın yok edilmesi, ayrımcılık ve artan suçlar gibi sorunlar dünyadaki tüm büyükşehirlerin ortak çıkmazları. İş yerlerinin evlerden uzakta, mal ve hizmetlerin de kentlerin merkezlerinde konumlandırılması kent sakinlerinin günlük yaşamda büyük mesafeler kat etmesine neden oluyor. Bu, hem hava kirliliğine hem trafiğe yol açıyor. Çocuklarımızın oyun oynayabileceği sokaklar azaldı. Oturup soluk alacağımız, sohbet edeceğimiz zamanımız ve yerimiz yok . Diğer yandan iklim krizi nedeniyle artan sıcaklık, salgın hastalıklar, su baskınları, fırtınalar büyükşehirleri katlanılması imkansız yerlere dönüştürebiliyor. Bu noktada, Cittaslow Metropol fikrinin başlangıç noktası, şehirlerimizi yeniden içinde dinlenebildiğimiz bir yuvaya dönüştürmek. Cittaslow deneyimini büyükşehirlere aktarılması ve kentlerin nasıl daha sakin, daha mutlu hale getirilebilmesi konusunda kentin paydaşlarıyla görüştük. Dünyada bu amaçla yapılmış çalışmaları, kriterleri, göstergeleri inceledik. Sonucunda, sadece dünyanın ilk Cittaslow Metropolü olmakla kalmadık, aynı zamanda Cittaslow Metropol normlarını evrensel ölçekte tanımlayan şehir olduk. Elbette bunu, yerel ve uluslararası paydaşlarımızın ortak aklı ve rızasıyla gerçekleştirdik” dedi.

Cittaslow’un kazanımlarının altı ana başlık altında toplandığını ifade eden Başkan Soyer, “Birincisi, toplum, kentsel direnç, herkes için gıda, iyi yönetişim, hareketlilik ve Cittaslow mahalleleri, yani sakin mahalleler. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı ve planladığı birçok proje ve yatırım Cittaslow Metropol kriterleri ile uyum gösteriyor. İzmir’in dünyanın ilk Cittaslow Metropol’ü olmasıyla bu çalışmalar gelişecek, hız kazanacak ve tümüyle kurumsallaşacak. Kenti değiştirdiğinizde, toplumu da değiştiriyorsunuz. Toplum değiştiğinde, kent de değişiyor. Bu nedenle Cittaslow Metropol kriterlerinin ilki ve en önemlisi toplum. İzmir’de katılımı ve insanlar arasındaki etkileşimi artırarak, gönüllülük ve dayanışmaya yönelik faaliyetlerimizi daha da yoğunlaştırıyoruz. Vatandaşlarımızın gündelik hayatta bir araya gelmeleri, sohbet etmeleri, aynı mekanda birlikte bulunmaları için yepyeni meydanlar açıyoruz. Bu başlık altında, sahip olduğumuz, bizi biz yapan eşsiz kültür ve doğa mirasımızı koruyor ve geliştiriyoruz. Gediz Deltasını UNESCO Doğal Miras listesine dahil etmek için çalışmalarımız devam ediyor. İzmir Tarihi Kent Merkezi’ni UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne dahil ettik ve daimi listeye girmek için tüm adımları atıyoruz. Yaşayan Parklar projesiyle kent merkezi ve çevresinde büyük yeşil alanlar kuruyoruz. Bu alanlar çok işlevlilik ilkesiyle hem ekosistemi koruyacak, hem de tarımsal üretim ve rekreasyon ihtiyaçlarını karşılayacak. İzmiras Rotaları ile kentin içinde akciğer işlevi görecek yeşil güzergahlar oluşturuyoruz. Şehrimizi çevresindeki doğal alanlara yürüyüş yolları ile bağlıyoruz” dedi.

“İZMİR TARIMI GELİŞTİRME MERKEZİ’Nİ SASALI’DA AÇILIYOR”

ikinci temel kriterin “iyi yönetişim” olduğunu ifade eden Başkan Soyer, “İzmir’de hedeflediğimiz yaşam kalitesini yakalamak için kurumsal kapasitemizin ve kent yönetim biçimimizin de standartlarının yükselmesi gerekiyor. Eşitsizliğe karşı, ayrımcılığa karşı daha sistematik tedbirler alıyoruz. Büyükşehirlerin itici gücü olan yenilikçiliği, inovasyonu, teknolojik gelişmeleri destekliyoruz. İzQ inovasyon merkeziyle ve Girişimcilik Merkezi İzmir’le bunu başlattık. Amacımız kent ekonomisini güçlendirmek ve İzmir’i yeniliğin merkezi yapmak. Tarım sektörünü desteklemek için de tohumdan ihracata yepyeni bir yol izliyoruz. Önümüzdeki hafta bu çalışmalarımızın üssü olacak İzmir Tarımı Geliştirme Merkezi’ni Sasalı’da açıyoruz. Daha kapsayıcı ve İzmirlilerin daha çok dahil olduğu bir ekonomik sistemi oluşturmak için stratejik bir plan uyguluyoruz” diye konuştu.

“YÜZÜLEBİLİR KÖRFEZ HAYALİMİZİ ADIM ADIM GERÇEKLEŞTİRİYORUZ”

Üçüncü kriterin “dirençli bir şehir inşa etmek” olduğunu söyleyen Başkan Soyer, “Şiddeti ve sıklığı artan doğal felaketler, havanın, toprağın ve suyun kirlenmesi kentlerde yaşamı tehdit ediyor. Bu başlık kirliliğin takip edilmesini, azaltılmasını, biyo-çeşitliliğin korunmasını ve kentsel yaşam kalitesini arttırmayı hedefliyor. Daha az atık, daha az karbon salımı, daha çok geri dönüşüm ve daha çok yenilenebilir enerjiyi hedefliyoruz. Bu noktada körfez, bizim gözbebeğimiz. Körfezde müsilaj gibi felaketlerin yaşanmaması için tüm önlemleri aldık. Körfez çevresindeki ileri biyolojik arıtma tesislerimiz ve bu dönem başlattığımız yağmur suyu ayrıştırma programıyla yüzülebilir körfez hayalimizi adım adım gerçekleştiriyoruz” ifadelerini kullandı.

“İZMİR TARIMI İLE DEV ADIMLAR ATIYORUZ”

Dördüncü başlığın “herkes için gıda” olduğunu ifade eden Başkan Soyer, tarım politikalarına vurgu yaptı ve “Bu başlık, toplumun tamamının sağlıklı gıdaya erişimini hedefliyor. İzmir Tarımı ile bu konuda dev adımlar atıyoruz. Bu başlığı üretim ve tüketim olarak ikiye ayırdık. Bir yandan gıda üretimini artırırken, diğer yandan İzmirlilerin iyi ve yerel gıdaya erişimi için pek çok yenilikçi uygulama yürütüyoruz. Atalık tohumların korunması ve kullanılması, küçük üreticilerin desteklenmesi, tarım okulları ve mahalle bostanları bunlardan bazıları. Öte yandan, üretici pazarları, halkın bakkalları ve kooperatifler aracılığıyla sağlıklı gıda ürünlerini İzmirliler’e doğrudan ulaştırıyoruz” dedi.

“ARABA AĞIRLIKLI BİR ULAŞIM MODELİNİ KARŞILAYACAK ALTYAPI SAĞLAMAK MÜMKÜN DEĞİL”

“Hareketliliğin” beşinci kriter olduğunu söyleyen Başkan Soyer, trafik sorunun tüm metropollerin sorunu olduğunu ve çözümün özel araçlanmanın azaltılmasından geçtiğine vurgu yaptı ve “Trafik sadece İzmir’in değil tüm büyükşehirlerin en büyük sorunlarının başında geliyor. Özellikle nüfusunuz İzmir gibi sürekli artıyorsa, sürekli göç alıyorsanız, üstelik bir de pandemi nedeniyle toplu ulaşım artık tercih edilmiyorsa bu sorun daha da büyüyor. Bunun da İzmir trafiğine yansımasını hepimiz yaşıyoruz. Bu sorunun çözümü bütün dünyada aynı; trafikteki araba sayısını azaltmak. Bunun başka çözümü yok. Milyonlarca insanın yaşadığı bir şehirde araba ağırlıklı bir ulaşım modelini karşılayacak altyapı sağlamak mümkün değil. Trafiği azaltmanın ilk adımı konforlu, yaygın ve hızlı toplu taşımanın tesis edilmesi. Bu konuda raylı sistemlere büyük ağırlık veriyoruz. Bir yandan da toplu taşım filomuzu yeniliyoruz. Trafiği azaltmanın diğer bir adımı da motorsuz ulaşımı yaygınlaştırmak. Güvenli bisiklet yollarıyla bisiklet kullanımını teşvik ediyoruz” diye konuştu.

SAKİN MAHALLEDE 5 ANA HEDEF

“Sakin mahalleler programı, altıncı ve son hedefimiz” diyen Başkan Soyer, sözlerini şöyle sürdürdü; “Cittaslow mahalleleri programının amacı, kendi kendine yeten, sakinlerin kısa bir yürüyüşle ya da bisiklet sürüşüyle temel mal ve hizmetlere ulaşabileceği mahalleler yaratmak. Amacımız bu zorunlu seyahatleri azaltmak. Çocuklarımızın sokaklarda güvenle oynayabildiği, okullarına yürüyerek gidebildiği, sağlıklı gıdaya kolayca ulaştığı, katılımcı kültür sanat ve spor faaliyetlerinin yer aldığı, doğanın ve dayanışmanın çoğaldığı mahalleler oluşturmak istiyoruz. Önümüzdeki bir yıl içinde üç örnek sakin mahallenin adım adım hayata geçişine şahitlik edeceğiz. Sakin mahalle programının beş hedefi var. Birincisi, toplum katılımı. Her bir mahallenin eksiklerini, neler yapılabileceğini mahalle sakinleriyle birlikte düşüneceğiz. Cittaslow Metropol ile kamusal alanları İzmir’de artık halkla birlikte tasarlıyoruz.  Her adımda bilimsel yöntemle ve veri odaklı çalışıyoruz. Bu çerçevede İzmir Ekonomi Üniversitesi Ekokent Araştırma ve Uygulama Merkezi ile birlikte hareket ediyoruz. Cittaslow Metropol ile yepyeni bir adım atarak yatırımları ve yatırımlara ayrılacak bütçenin önceliklerini mahalleliyle ile birlikte kararlaştırıyoruz. Katılımcı bütçe yönetimi anlayışını sakin mahallelerden başlamak üzere uyguluyoruz. İkinci hedefimiz insanlar arasında etkileşimi arttırmak. İnsanların birbirleriyle iletişim kurması, tanıması, yardım etmesi için uygun mekanlar oluşturuyoruz. Biliyoruz ki, ancak bu şekilde toplumumuzu her geçen gün etkisi altına alan kutuplaşmanın, yabancılaşmanın önüne geçebiliriz. Programın üçüncü hedefi sağlık ve güvenlik odaklı mahalleler oluşturmak. Sağlığın birçok unsuru var. Bu nedenle mahalle içinde yapılabilecek spor faaliyetlerine ağırlık veriyoruz. Bir yandan sokakları yürünebilir ve bisiklete binilebilir hale getirerek hareketliliği artırıyoruz, diğer yandan masa tenisi, kafa topu, sokak basketbolu gibi mahalle sporlarına alan açıyoruz. Çocuklarımızın eskiden olduğu gibi koşup oynayabileceği sokaklara, mahallelere ihtiyacı var. Örnek mahallelerin sokaklarında önceliği taşıtlara değil, çocuklara vereceğiz. Dördüncü hedefimiz, kent kimliği. Her kentin tarihinden, coğrafyasından, ikliminden, insanından, kültüründen oluşan kendine has bir kimliği vardır. İzmir 8500 yıllık tarihiyle bu açıdan dünyanın sayılı kentlerinden biri. Kentin değerlerinin tespit edilmesi, korunması ve en önemlisi yeni nesillere aktarılması, en temel önceliğimiz. Programın son hedefi ise çok işlevlilik. Mahallelerin, binaların, açık alanların birden çok işleve sahip olmasını hedefliyoruz. Özellikle kamusal alanların birden çok işlevi olması gerekiyor.”

“İZMİR’DE KORKULARA YER YOK”

Cittaslow Metropol projesini  bir yıl içerisinde birçok alanda hayata geçireceklerinin altını çizen Başkan Soyer, “Slow Metorpol’ün tüm dünyaya yayılma sürecini İzmir’den başlatacağız. Geleceğin şehirlerine hep birlikte yön vereceğiz. Cittaslow Metropol, bir metropolü küçültme veya geçmişe dönme projesi değildir. Tersine, Cittaslow Metropol, geleceğin şehirlerini inşa etme projesidir.  Cittaslow Metropol; yoksulluğu değil, refahı büyütür. Haksızlıkları değil, adaleti çoğaltır. Hırs yerine, yaşamın sevinç kaynaklarını besler. Bizi birbirimizden ayırmaz, birleştirir.  Şehri beton sınırlara hapsetmez. İnsanı doğasıyla bütünleştirir. Eksiltmez, çoğaltır. Ezmez, güçlendirir. Bölmez, birleştirir. Karamsarlığı, çaresizliği siler. Yaşama sevincimizi çoğaltır. Cittaslow Metropol ile insanı ve doğamızı sömüren, hırsı kendinden de büyük şehirlere başkaldırıyoruz. Küçük bir zümre, kendi hırsıyla, hızıyla ve bencilliğiyle koskoca bir şehri esir alamaz, almamalı. Şehrimizde adaleti ve refahı herkes için çoğaltmak, birinci önceliğimiz. Cittaslow Metropol, bedenlerimizi, duygularımızı ve düşüncelerimizi özgürleştirmek için attığımız bir adımdır. Dünyanın ve ülkemizin geldiği durumda, şehirlerimiz bir yol ayrımındadır.  Ya umudun şehirleri olacağız ya da korkuya teslim olacağız. İzmir’de korkulara yer yok. İzmir, umudun şehridir. Bu umudu çoğaltabilmek için her zaman olduğu gibi en çok İzmirliler’e, İzmir’in hür vicdanlı halkına güveniyorum.

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.