Dolar 32,5125
%-0.08
Euro 34,9430
%0.33
Altın 2.434,670
%0.47
Bist-100 9.717,00
%-0.05

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Umutoğulları’ndan ‘Sengel’ çıkışı: İçi bomboş balon!

Umutoğulları’ndan ‘Sengel’ çıkışı: İçi bomboş balon!

Gazeteci Mithat Umutoğulları, Büyük İzmir TV'de yayınlanan 8. Gün programında Efes Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel’in göreve geldiğinden bu yana geçen 3 yılını anlattığı sunumla ilgili eleştirilerde bulundu. Umutoğulları, “Bugüne kadar gittiğim en kötü sunumdu. Sengel’in anlattıklarından hiç tatmin olmadım. Birçok bölümde ajitasyon yaparak abarttığını düşünüyorum. Önümüze bir balon koymuşlar, balonun içi bomboş. Bir hikaye yazacaksanız, sadece belediyenin rutin işlerini hizmet diye getirip önümüze koyarak yazamasınız” dedi. Ayrıca Başkan Sengel ile Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin’in '3 yıl' sunumunda organizasyonda yaşanan sıkıntılara dikkat çeken Umutoğulları, işini yapmaya çalışan gazetecilerin mağdur duruma düştüğünü belirterek tepki gösterdi.

  • Ege Postası
  • 27.05.2022 - 18:50

EGEPOSTASI - Gazeteci Mithat Umutoğulları, Büyük İzmir TV'de yayınlanan 8. Gün programında Aydan Yalçın’la birlikte İzmir siyasetindeki son gelişmeleri değerlendirdi.

Umutoğulları, Efes Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel ve Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin’in 3 yıl sunumunu değerlendirdi. Umutoğulları her iki sunumda organizasyon bakımından ortaya çıkan sıkıntılara değinerek, İzmir medyasıyla ilgili eleştirilerde bulundu. Umutoğulları ayrıca uzun süredir İzmir'de televizyon kanalı kuracağını duyuran, ancak bununla ilgili hiçbir adım atmayan İş Adamı İlhan Kut'u da "Adı var ama kendisi yok. Daha kanalı kurmadan hakkında bir sürü iddialar ortaya atılıyor. İş yapıp, parasını alamayan, çalışıp maaşını alamayanlar olduğu söyleniyor. Çocuk daha doğmadan öldü. Kimse kimsenin hayalleriyle oynamasın" sözleriyle eleştirdi.

Umutoğulları’nın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

“NARLIDERE VE SELÇUK’TA ORGANİZASYONLAR FİYASKOYDU”

“Narlıdere ve Selçuk Belediyesi’nin ‘3 yıl’ sunumları vardı. Sunumda gazetecilerin içinde bulunduğu durum beni inanılmaz rahatsız etti. Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin bence İzmir’in en başarılı başkanlardan birisidir. Ama organizasyon çok başarısız ve kötüydü. Önce yukarıda kahvaltı yapılacak, sonra aşağıya inilecek dediler. 30’a yakın gazeteci grubu vardı. Biz yukarı çıktık, aradan 10 dakika sonra geri indirdiler. Biz de birkaç arkadaş grubuyla birlikte alanı terk ettik. Aynı organizasyon Efes Selçuk’ta da oldu. Salonun kalabalık olması için belediye çalışanlarından oluşan bir grup vardı. Salonun tamamı doluydu. Gazeteci ve gazete sahibi olan kişiler ayakta kaldılar. Yine orayı terk etmek zorunda kaldık. İki organizasyon da baştan sona fiyaskoydu. Gazeteciler işlerini yapamadı.

“KAHVALTI OLUNCA GAZETECİ OLMAYANLAR GELİYOR”

Bence burada temel sorun özellikle belediyelerin son dönemde kahvaltılı ya da yemekli basın toplantılarının moda haline gelmesidir. Bunun artık tadı kaçtı. Biz oraya yemek yemeye gitmiyoruz. Bizim işimiz orada belediye başkanı ya da başka bir siyasetçinin yaptığı açıklamaları aktarmak. Belediyenin bize kahvaltı verme zorunluluğu yok. Ancak kahvaltı olunca İzmir medyasında emekli olmuş ya da şu an aktif olarak görev yapmayan, elinde çantayla gazetecilik yapmaya çalışan isimler geliyor. Dolayısıyla muhabir, kameraman götüren aktif kuruluşların yanında gazetecilikle alakası olmayan kişiler arasında ciddi sıkıntılar yaşanıyor. 

BELEDİYELERE ÇAĞRI: KAHVALTI VERMEYİN

Gazetecilikle alakası olmayan bir adam konudan bağımsız alakasız sorular soruyor. Durum böyle olunca Sayın Başkanın anlattığı konuya bağlı kalamayıp konu dağılıyor. Biz de işimizi yapamıyoruz. Benim buradan bütün belediye başkanlarına çağrım şu: Kahvaltı vermeyin. Siz kimseye kahvaltı vermek zorunda değilsiniz. Gazeteci gelir, işini bitirir ve kurumuna geri döner. Dolayısıyla kahvaltı ve yemek işi artık kabak tadı vermeye bşaladı. İzmir medyasıyla alakası olmayıp, kahvaltıyı duyan kim varsa çıkıp geliyor.

“GAZETECİLERİN ALANLARINI KAPATIYORSUNUZ”

Narlıdere’de yaklaşık 60 kişi vardı. Ben İzmir’de hayatımda 60 gazeteci görmedim. İzmir’de faaliyet gösteren 40 gazete kurumu yoktur zaten. Her kurumdan 1-2 kişig else en fazla 25-30 kişi olur. Dolayısıyla işini yapmaya çalışan insanlara da engel olunuyor. Bir belediye başkanı faaliyet raporunu anlatıyor, akılda kalan hiçbir şey yok. Birisi otoparka girdiğinde kapısı açılıyor, gazeteci gittiğinde kapı açılmıyor. Gazeteci içeri giriyor, gazetecileri karşılayan kimse yok. Nereye oturacakları söylenmiyor. Biz kimseden bir şey istemiyoruz. Sadece çalışabileceğimiz bir alan olsun bize yetiyor. Ama siz bizim alanlarımızı kapatıyorsunuz. Dolayısıyla böyle sağlıklı bir durumda nasıl moral motivasyonu tutup haber yazacaksınız? Keşke o yaşanan kaosu değil de belediye başkanlarının icraatlarını konuşabilseydik. Gazeteciliğin itibarını korumak adına bir grup insan tepki gösterip dışarı çıkıyor. İzmir Gazeteciler Cemiyeti nerede, ne iş yapıyor? Diğer gazeteciler ne iş yapıyor? Siyasetçilerin bize rüşvet verir gibi kahvaltı vermesini istemiyoruz.  Yaptıkları icraatları anlatsınlar yeter. 

“‘BASIN’ YAZAN KOLTUĞA BELEDİYE ÇALIŞANI OTURUYOR”

Gelelim Selçuk’taki toplantıya… Eğer partinizin genel başkanı veya genel başkan yardımcısı geliyorsa, oraya seyirciyi toplar, bir güç gösterisi yaparsınız. Ama 3. yıl lansmanı yapıyorsanız, ilk gün basına anlatırsınız. İkinci gün halkı bilgilendirirsiniz, belediye çalışanlarına da ayrı bir sunum yaparsınız. Bu iş sağlıklı olmalı. Siyasetçiye ayrı, gazeteciye ayrı, halka ayrı sunum yapmak daha sağlıklı olur. Ama sadece gövde gösterisi yapmak adına bir şey yapıyorsanız her şey yarım yamalak olur. ‘Basın’ yazan koltuğa belediye çalışanları oturuyor. 

SENGEL’LE İLGİLİ FLAŞ ‘BÜYÜKŞEHİR’ İDDİASI

Sayın Filiz Başkan ‘İzmir’in topuklu efesi olacağım’ diye her yerde dillendiriyor. ‘İzmir’in topuklu efesi’ demek, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı demektir. ‘Ben İzmir’in ilk kadın Büyükşehir Belediye Başkanı olacağım’ diyor. Bizim kulağımıza gelen bunlar. Bunu yapması için çok fırın ekmek yemesi gerekiyor. 

“SENGEL 2 SAAT KENDİ KENDİNE EĞLENDİ”

Tunç Başkan (Soyer) Seferihisar’da destan yazdı. Siyasete bulaşmadı ve belediyecilik faaliyetlerini yaptı. 10 yıl boyunca ‘Çöpü şöyle topladım, park yaptım, kaldırım boyadım’ demedi. Seferihisar’da tarımı, ‘sakin şehir’i duyduk. Avrupa’yla kurduğu ilişkiler sayesinde Seferihisar’ı bütün dünyaya tanıtan bir adam gördük. Bir hikaye yazacaksanız, ‘parkın eski hali ve yeni hali’ diyerek sadece belediyenin rutin işlerini hizmet olarak getirip önümüze koyarak yazamasınız. Bir kentin ilçe belediye başkanı olarak toplanan çöpü, yaptığın parkı, rutin hizmetleri bana 1,5 saatte anlatırsan burada başka bir sorun var. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığını unut, Selçuk Belediye Başkanlığını da riske atmış olursun. Bir insan kendi ayağına sıkar mı? Bir kentin ilçe belediye başkanı 2 saat 20 dakika boyunca Cem Yılmaz gibi tek kişilik gösteri yaparak, oturup bir şey anlatması ne kadar zor bir durum. Sengel 2 saat boyunca sahnede kendi kendine eğlendi. 

“BİR BAŞKANIN GÖREVİ MAZERET ÜRETMEK DEĞİLDİR”

İZBETON’u suçlayan tweetler atıyorsunuz. Büyükşehir Belediyesi açıklama yapınca da ‘Ben sizi kastetmedim’ diyorsunuz. Bir belediye başkanının görevi mazeret üretmek değildir. Bir belediye başkanı ‘Göreve geldiğimde avukat arkadaşım kırmızı dosyalarla beni bekliyordu. Ben o belediyeyi aldım. Bugün bütün personelin maaşını ödeyen bir belediye haline getirdim’ diyorsa burada başka bir sıkıntı var demektir. Bir belediye başkanının görevi ağlamak değil, çözüm üretmektir. Önceki başkan kötü yönetmiş olabilir. Sen o kötü gidişatı düzeltip yola devam edeceksin. Ama bunu da bir marifetmiş gibi anlatmayacaksın. 

“BUGÜNE KADAR GİTTİĞİM EN KÖTÜ SUNUMDU”

İzmir Büyükşehir Belediyesi davet verdiği zaman bütün gazete sahipleri ve muhabirleri tek tek arayıp teyit yaptırıyor. Geldiğimizde de oturacağımız yeri gösteriyor. Bu bir kurumsallıktır. Ama siz tekneyle ağı atıp, 5-10 kilo balık alırım hesabı yapıp, 30 kilo balık alırsanız, 20’si tekne içinde kalır. Bu toplantıda da öyle oldu. Kurumsallık ‘Çöp topladım, park yaptım’ demekle olmuyor. Selçuk Belediye Başkanı’nın lansmanda anlattığı hikayelerden hiç tatmin olmadım. Birçok bölümde çok ajitasyon yaparak abarttığını düşünüyorum. Açıkçası önümüze bir balon koymuşlar, balonun içi bomboş. Ben 3 yıl boyunca Selçuk’ta yapılan hizmetlerin hiçbirisinin beni tatmin etmediğini dışarıdan bir gazeteci olarak söyleyebilirim. Bugüne kadar gittiğim en kötü sunumdu. Kendisinin bu kadar kötü anlatan, bu kadar kendi kimliğini öne çıkarmak içinde olan bir belediye başkanı hiç görmedim. Bence bu Selçuk Belediye Başkanı için tehlikeli bir durum. Bu kibrin ve egonun zararını görecektir diye düşünüyorum.

“ALİ ENGİN NARLIDERE’NİN ÇEHRESİNİ DEĞİŞTİRDİ”

Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin bence yaptığı çalışmalarla Narlıdere’nin çehresini değiştirdi. Temizlik konusunda çok başarılı. Kentsel dönüşümde Abdül Batur döneminde yapılan projelerin devamını sağladı ve her şeyden önemlisi, bulunduğu kentle barışık olan bir belediye başkanı… Narlıdere’de hiç siyaset yapmadığı halde hem siyasi dengeleri doğru tutması, hem de faaliyetlerde başarılı olması bence Ali Engin açısından önemli bir adım. 

“İLHAN KUT’UN ADI VAR, KENDİSİ YOK”

İzmir’de bir tane ulusal yayın yapan televizyon kanalı var. Benim kurduğum bu kanalı bizden bayrağı alan arkadaşımız aynı şekilde devam ettiriyor. Burada yaşamamasına rağmen o kanalın yayın hayatına devam etmesi için ciddi katkıda bulunuyor. Tabii bir de kente gelip sonra ortadan kaybolanlar var. Sivas’tan, Ankara’dan, İstanbul’dan geliyor, kanalı kuruyor ve gidiyor. Uzun zamandan beri İzmir’de faaliyet göstereceğini söyleyen Sayın İlhan Kut var. Adı var ama kendisi yok. İlhan Bey’den ilk hikayesini geçen sene dinlemeye başladık. Ulusal TV, dergi ve radyo kurmaya yönelik bir heyecanı vardı. Ancak görüyorum ki bunlar maalesef sadece söylemde kalıyor. İnsanlara vaat verip, sonra onların geleceğiyle oynamak tehlikeli bir şey. Daha kanalı kurmadan hakkında bir sürü iddialar ortaya atılıyor. İş yapıp, parasını alamayan, çalışıp maaşını alamayanlar olduğu söyleniyor. Çocuk daha doğmadan öldü. Hala televizyon işi yapan, spikerlik yapan, medya dünyasında olan insanlara görüşme yapmaya devam ediyor. 3 yıldır tanıdığımız, birlikte çalıştığımız ne kadar insan varsa hepsiyle görüşmüş, ama ortada iş yok. 

“İNSANLARIN HAYALLERİYLE OYNAMAYIN”

Ben televizyon kanalı kurmaya karar verdiğimde 6-7 ayda kurup yayına çıktım. Ben kanalı kurdğumda bir teknik müdür ve bir yönetmen aldım. Bütün teknik atlypaıyı tamamladıktan anlaşmalarımızı yaptık. Bulunduğumuz yeri düzenlediler. RTÜK’le yazışmalarımız bitti ve personel alımlarına başladık. Ama burada kanal, ofis ve teçhizat yok. Hiçbir şey yok ama sürekli İlhan Bey’in ofisine giden kişiler var. Bu kentin dinamikleriyle, televizyoncuların hayalleriyle oynamasın. Televizyonculuk başka bir şey. İnsanlar gönüllerini bu işe veriyorlar. Ama insanların umutlarıyla oynanıyor. İlhan Bey bu televizyon kanalı kurulacaksa kurulsun. Kurulmazsa 3 ya sonra ben tekrar konuşurum. 

“DAHA BİR TANE KAMERA ALINMAMIŞ”

İlhan Bey beni de çağırmıştı, gittim. ‘İrfan Değirmenci’yle anlaştım’ dedi. İrfan Değirmenci ise ‘Benim böyle bir şeyden haberim yok’ diyor. Fatih Portakal’la, Ali Kırca’yla şampiyonlar ligi kadrosunu kuracağını söylüyor. Ama kimsenin haberi yok. Daha bir tane kamera alınmamış. Böyle televizyon kanalı mı kurulur? Adamı işe alıyorsunuz, maaşını ödemiyorsunuz, sonra mahkemeye veriyorlar. İlhan Bey’in konuşup, umut verdiği, 3-5 ay beklettiği insanlar bizi arıyor. Kimse kimsenin hayalleriyle oynamasın. 

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.