Başkan Yücel’den ‘emsal artışı’ için TBMM’ye ‘yasa’ çağrısı

EGEPOSTASI - CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, TR35 ekranlarında yayınlanan Gün Ortası programında Figen Avcıoğlu’nun kente ve gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. 

Erken seçimden barınamayan öğrencilerin gece yarısı gözaltına alınmasına kadar birçok açıklama yapan Başkan Yücel, AK Parti İzmir İl Başkanı Kerem Ali Sürekli’nin dün Körfez’in kirliliğine ilişkin yaptığı açıklamaları da eleştirdi. 

Başkan Yücel ayrıca emsal artışı konusunda olası iptallerin önüne geçilmesi için merkezi iktidara seslendi ve konunun TBMM’de görüşülerek bir yasa çıkarılması çağrısında bulundu. 

“BU İŞİN KESİN YOLU TBMM’DE ÖZEL BİR YASA ÇIKARILMASI”
Emsal artışı konusunda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaorğlu’nun “Yapılacak” talimatını değerlendiren Başkan Yücel, odaların dava açması durumunda büyükşehirin çalışmalarının iptal edilmesi riski taşıdığına dikkat çekti. Kesin çözüm için TBMM’de yasa çıkarılması gerektiğini belirten Başkan Yücel, “Deprem ortak bir sorun ve depremzedeler ortak gerçeğimiz. Bununla ilgili çözüm üretirken konuyu siyaset üstü görmek lazım. Siyaset kurumunun görevi, sorun çözmektir. Deremde 117 vatandaşımız hayatını kaybetti binlercesi de konutlarını kaybetti veya kaybetme noktasına geldi. Bir taraftan deprem anında yıkılanlar bir tarafta da depremin ardından kontrollü bir şekilde yıkılanlar var. Bir taraftan da orta hasarlı denilen ve güçlendirilesi için süre tanınan binalar var. Hem yerel yönelimlerin hem de merkezi hükümetin bu sorunun çözülmesi yolunda irade göstermeleri gerekiyor. İnsanların güvenli konutlarda yaşayabilmeleri için risk taşıyan binaların dönüştürülmesi gerekiyor. Bu nasıl olacak? Bunun finansmana ihtiyacı var. Bu finansmanı depremzedenin kendi imkanlarıyla karşılaması mümkün değil. Binaları yenileyecek olan müteahhitlerin de karşılaması mümkün değil. Bunu karşılaması gereken devlet. Anayasamıza göre sosyal devlet ilkesi var. Sosyal devletin böyle afetlerde sosyal devlet olduğunu göstermesi gerekiyor. Bir de tabii devleti bir kenara koyduğunuzda onu yöneten bir siyasi irade var. O da iktidar. Bugüne kadar yenilenmiş güvenli konutların yapılmasında, bu sosyal devletin yapması gereken somut adımları göremedik. Proje alanında birtakım daireler yapıldı. Orada da farklı durumlar var. Bölgede birçok gökdelen olmasına rağmen kat yükseklikleri düşürüldü. Bu anayasamızdaki mülkiyet hakkının anayasa tarafından teminat altına alınmış olmasına da aykırı. Kat yükseklikleri düşünce insanların 140 metrekarelik daireler 70-80 metrekareye düşüyor. Aradan yaklaşık bir sene geçti. Bu insanlar hala kaç para ödeyeceklerini bilmiyorlar. Hükümet bunu lütuf gibi anlatıyor ama insanlar buralara yani kendi yıkılan binaları için para ödüyorlar. Şöyle de garabet bir durum var. Proje alanında adanın içinde kalan ama depremde hasar almayan ya da hafif hasar alan yani yıkılması gerekmeyen binalar sırf proje alanı içinde oldukları için yıkıldı. O insanlar de yine para ödeyerek bunu alacaklar. Kendi mülkiyetleri allanıp pullanıp yeniden vatandaşa satılıyor. Bu dönüşümü sağlamak için finansman yaratmak gerekiyor. Bunu pratikte düşündüğünüzde en pratik yöntem emsal artışı. Yerel yönetimler bunu meclis kararıyla bunu yaptıklarında… Dün odalar da ‘Eşitlik ilkesine aykırı’ gibi birtakım açıklamalar yaptılar. Odaların da kendilerine göre bir misyonları ve görevleri var. İtiraz edebilir mi edebilirler, dava da açabilirler. Yerle yönetimler bu konuda bir irade ortaya koyabilir. Büyükşehir Belediye Başkanımız bu iradeyi ortaya koydu. Genle Başkanımızın da açık bir talimatı var. Yerel yönetimler bunu yaptığında bunun iptal edilmesi… AK Parti İl Başkanı destekleriz demiş. Desteklesinler. Biz de yerel yönetimler bunu gerçekleştirdiğinde ve dava yoluna gidildiğinde iptal edilme riski var. O zaman ne oluyor? Zaten bir yıldır bu insanlar mağduriyet yaşıyor ve süreç çok uzuyor. Bu işin kesin yolu TBMM’de İzmir depremine ilişkin özel bir yasa çıkarılması. Biz de bu yasayı meclise getirsinler biz de CHP olarak destek verelim dedik” dedi.

“BU İŞLER, BOYACI KÜPÜNE BATIRIP ÇIKARMAK GİBİ KOLAY DEĞİL”

Dün, AK Parti İzmir İl Başkanı Kerem Ali Sürekli, İzmir Körfezi’nin kirliliği konusunda farkındalık yaratmak ve Körfez’in sorunlarını yerinde tespit etmek için tekneyle inceleme turu gerçekleştirmiş ve Körfez’in kirlilik probleminin çözülmesi için “Büyük Kanal Projesi’nin ihalesi tamamlanmalı. 3 yılın dolmasını bırakın 13 yıl dolsa yüzmek mümkün değil” sözleriyle İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’i eleştiri yağmuruna tutmuştu. Sürekli’nin ifadelerini eleştiren Başkan Yücel, “Sandal sefası yapmışlar güzel körfezimizde. Ben Sayın Kerem Ali Sürekli ’ye bu kadar olumsuz bakmaması gerektiğini söylüyorum. Büyükşehir Belediye Başkanız tamamen samimiyetle ve iyi niyetle bir irade ortaya koyuyor ve bunu açıklıyor. Bu konudaki kararlılığını gösteriyor. Bu işler, boyacı küpüne batırıp çıkarmak gibi kolay değil. Altyapısı ve bilimsel çalışmaları var. Büyükşehir belediyesi geçmiş dönemden beri bu iş için çalışıyor. Ben inanıyorum ki yüzülebilir körfez kısa zamanda hayat geçirilecek. İnşallah Kerem Ali Sürekli Bey’i de orada görürüz” ifadelerini kullandı.

“ÖNGÖRÜSÜZLÜK DEĞİL TERCİH MESELESİ”

Haftalardır üniversite öğrencilerinin yaşadığı barınma sorununa da değinen Başkan Yücel, şunları söyledi; “Kendi gençlerine kendi üniversite öğrencilerine yasa dışı bir oluşumun mensubu gözüyle bakan zihniyeti ben kınıyorum. Terör örgütleriyle tertemiz gençlerimizi terör örgütleriyle yan yana gibi düşünmek ve buna göre hareket etmek kabul edilemez. Yurt sorunu merkezi hükümetin çözmesi gerekir. Duble yollar, köprüler yaptık diye övünüyorlar. 19 senedir siz iktidardasınız her türlü imkanınız var. İstense yurt sorunu çözülemez miydi? Üniversiteler yapılıyor, nüfus artıyor. İyi niyeti düşünüyorum. Bir taraftan öngörüsüzlük bir taraftandı da tercih meselesi. İktidarın bunu çözme tercihi yok. Devlet Planlama teşkilatı kapatıldı. Planlama yapılmadan devlet yönetilmez,  hiçbir sorun çözülemez.” 

“BU TAMAMEN SİNDİRME, BASTIRMA”

Dün gece saatlerinde barınamadıkları için Hasanağa Parkı’nda kalan öğrenciler gece yarısı polis zoruyla yaka paça gözaltına alınmışlardı. Yaşananların demokrasiye aykırı olduğunun altını çizen Başkan Yücel, amacın sindirmek olduğunu söyledi ve “Hasanağa Parkı’nda da eylem yapan öğrencileriz ilk günden beri yanındayız. Dün de bu bilgi bize geldi Gençlik kolları başbakanımız da bir hukukçu olarak ilçe örgütümüzle onların yanındaydılar. Siz 20 genci bir parkta yatıyorlar diye ki yatmaları da kendi tercihleri değil. Bu gençlerin kelepçelenmesi, gözaltına alınması hiçbir hukuk devletinde yaşanacak bir iş değil. Türkiye’de oluyor ama. Boğaziçi eylemleri başladığında genç bir kızımız gözaltına alındı. Neden? Boğaziçi Örgütlenmesi’nde Twetter hesabını kullandığı gerekçesiyle. Tutuklanan bu arkadaşımın bugün İzmir’de duruşması vardı. Beyza Buldan. Peki ilk duruşmada ne oldu? Arkadaşımız beraat etti. Bu gençlere bu eziyet neden çektiriliyor? Bu tamamen sindirme, bastırma, gözdağı verme, inşaları mücadeleden ya da demokratik haklarını aramaktan vazgeçirmeye yönelik bir politika ama bu politika da umarım en kısa zamanda bitecek” dedi.

“BEN ZAMANINDA SEÇİM OLACAĞINI DÜŞÜNMÜYORUM”

Son olarak Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığı ve erken seçim tartışmalarına da değinen Başkan Yücel, Kılıçdaroğlu’nun doğal aday olduğunu belirtirken erken seçimlerin ‘muhakkak’ yapılacağı mesajını verdi ve şunları söyledi; “Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde doğal ya da potansiyel adaydır zaten. Millet İttifakı’nın lokomotifi diyebileceğimiz siyasi partinin lideri. İttifakın oluşması için attığı adımlar bu misyonu kendisine doğal olarak ekliyor. Bizim önceliğimiz cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmak. Kiminle kazandığımız ikinci planda geliyor. Önceliğimiz kazanmak ve parlamenter sistemi getirmek. Diğer taraftan Türkiye’de kime sorarsanız sorun dürüstlük, ahlak, namus, erdem, hukuka bağlılık… Bunları saydığınızda insanların aklına galene ilk isim Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Ayrıca parlamenter sisteme geri dönüşle ilgili… Bu işler kolay değil. Bir insanın cumhurbaşkanı seçildiğinde bu sistemi getirecek iradeyi göstermesi lazım. Kemal Kılıçdaroğlu bu adımları atabilecek bir liderdir. Dolayısıyla potansiyel bir adaydır. CHP üyeleri olarak ve CHP İl Başkanı olarak bizim gönlümüzden gelen isim Kemal Klıçdaroğlu. Diğer taraftan da Türkiye’nin bu kriterlere bağlı olan bir lidere ihtiyacı var. Bakıyorsunuz demokrasinin bütün kuramları yavaş yavaş sindirilmiş ve cumhurbaşkanına bağlanmış dorudan ya da dolaylı olarak. Zaten yaşana sorunlar ve sorunların çözülememesinin kayağında yatan neden de bu. Neticede demokrasinin birtakım kurumları vardır. Birbirini hem frenleyen hem kontrol eden hem de tamamlayan mekanizmalardır. Şu anki sistemde bu yoktur. Mevcut sisteme göre ki MHP lideri de açıkladı. Bizim adayımız Tayyip Erdoğan’dır dedi. Recep Tayyip Erdoğan’ın bir kez daha cumhurbaşkanı adayı olabilmesi için erken seçime gidilmesi gerekir. Zamanında seçimle tekrar aday olması mümkün değil. Dolaysıyla bir meşruiyet tartışması doğmaması için ben erken seçime götüreceklerini düşünüyorum. Bu seçim birkaç ay sonra baskın da alabilir, 202’nin son aylarında da olabilir ya da 2023’ün başında da olabilir. Ama ben zamanında seçim olacağını düşünmüyorum.”