Dolar 32,4994
%0.27
Euro 34,5602
%0.19
Altın 2.497,010
%0.56
Bist-100 9.548,00
%-1.36

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

Pusula

Hepimiz akıllı insanlarız, istisnalar kaideyi bozmaz derler…

Aklı başında hani aklı-selim dediklerinden. Bazen sizinde yorulduğunuz oldu mu? Çok aklı-selim olmak, her zaman en doğru, en dürüst, en düzgün olmak. En doğru olanı yapmaya çalışmak. Neden, çünkü başka türlüsünü bilmemekten…

Öyle öğrendik, bize bu öğretildi. Tabiri caiz ise, iyi insanlar olarak yetiştirildik. Peki herkes bizim gibi mi? Hani biz öyle zannediyoruz ya!

Hayır, herkes bizim gibi değil. Herkesi ailesi bizim gibi doğru ve dürüst olmanın önemini anlatarak yetiştirmedi. ‘Uyanık ol, gemisini yürütene kaptan derler’ diyerek yetiştirildi bizim dışımızdakiler… 

Biz gemimizi en erdemli şekilde kıyıya ulaştırmayı amaçlarken, onlar en kısa yoldan bizim önümüze geçmenin, amiyane tabirle ‘her türlü fırıldaklığın’ hakkını verdiler. Biz hak ettiğimiz halde geride kalan olduk. Takdiri hak eden olduğumuz halde, zarara-ziyana uğratılan, kabaca kaybedenler olduk. 

Kızdık hayata-küstük…

Bizde kötü olmayı hedefledik. Öyle değil mi?

Peki olabildik mi? Kocaman bir ‘hayır’ daha… 

Çünkü bize öyle öğretilmedi, kanımızın asilliğine inandık. Ki öyle… Damarlarımızda asil bir kan akıyor ona ihanet edemezdik. Etmedik de…

Ama bocaladık. Hakkımız olanı alamayınca bocaladık, üzüldük. Denedik hatta bizde onlar gibi kısa yoldan gemimizi kıyıya çıkartmayı ama olmadı. Çünkü biz o üçkâğıt gerektiren yolları bilmiyorduk… Battık… Ama azimliydik, battığımız yerden çıktık, düştüğümüz yerden, dizlerimiz kan içine bile olsa ayağa kalktık, yürümeye devam ettik. Önümüzde gidilmesi gereken uzunca bir yol vardı duramazdık… Acılarımızla yürümeyi de öğrendik. Yaralarımızı saranlar olmadı, kendi kendimize merhem olmayı da öğrendik… 

Sonra baktık ki olmuyor. Biz yine en erdemli sularda gemimizi yüzdürmeye devam ettik. Geç vardık kıyıya onlardan üç beş kuruş az kazandık. Kimse alkışlamadı bizi ama biz doğru yaptığımızı bildiğimiz için kendimizi alkışladık. İçimizdeki dünyada mutluyduk. Sonra gerçeğin bu olduğunu anladık…

Biz olmak, yine aynı doğrularda yürümek ve kendi kendimizi alkışlayabilmek, işte hayat ve gerçeği buydu, ta kendisiydi hatta… 

Sonra anne, babamızı bir kere daha sevdik. Onlara bir kere daha saygı duyduk. ‘Doğrular her zaman kazanır’ derlerdi ne demek istediklerini yıllar içinde daha iyi anladık. 

Kıssadan hisse…

Ne demek istedim? Çizginizi bozmayın. Duruşunuz hep aynı, yürüdüğünüz yol hep aynı olsun. Başkalarının yolları sizinle ne kadar eğri olurlarsa olsunlar, kesişecektir. Ve siz aynı doğruda kaldığınız sürece onlar o çizgiye her daim gelmek, sizin yanınıza uğramak zorunda kalacaklardır. Ve siz gururla onları kendi doğrularınızla ağırlayacak ve başınız hep dik, geminizi sakin ama derin ama huzurlu yüzdürmeye devam edeceksiniz. 

İşte bu, iç huzur, gerçek mutluluktur…

Eninde sonunda bunu herkse bir gün öğrenecek, öğrenmek zorunda kalacaktır…

Pusula mı?

Pusula kalbiniz, onun sesini dinlemeyi unutmayın.