Dolar 32,5995
%0.38
Euro 34,7997
%0.19
Altın 2.505,390
%0.84
Bist-100 9.431,00
%-0.98

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

Orman yangınları ve kavgalar

Bu başlık altında yazdığım ilk yazım değil bu. Elbette ülkemizde birçok defa yangın oldu, uzun sürdü, çok zarar verdi, zor söndürüldü. Can kaybı, mal kaybı oldu… Evet bu ilk değil, belli ki son da olmayacak, acı ama gerçek… / Sosyal medya da yaratılan bilgi kirliliği, haber bültenlerinin olaylara farklı bakış açıları ile beynimizde netleşen üç aşağı beş yukarı bir durum tablosu var mı – evet hepimiz az da olsa var… / Peki bu yangında farklı olan neydi?

Bu yangın, Akdeniz ve Ege üzerinde hatta şöyle diyebiliriz ki özellikle turizm kentlerimizin merkezinde, tam göbeğinde meydana geldi üstelik bir değil iki değil… çok sayıda yangın çıktı ya da şöyle söyleyeyim keşke kendi kendine çıksaydı ya da – ya da daha masum bir ifadeyle günübirlikçi piknikçiler tarafından çıkarılsaydı… öyle değil mi? / Ama hayır durum bu değil. Kasıtlı ve art niyetli birkaç bölgede aynı anda çıkarılan orman yangınları ülke gündemimizin tam ortasında düştü. Düştü ve tutanın elinde kalıyor. Elinde kalanın elini yakıyor… / Elbette birçok konuya ve yoruma açık bir durum bu:  Siyasi açıdan, turizm açısından, ekonomik açıdan, canlar açısından…

Ben bile sosyal medya da saldırılan, kavga edilenler arasında budum kendimi bir anda. Geçmişten kalan bir fotoğrafı anı diye koyunca, ‘biz burada yangınla mücadele edelim, oh sen orda meyhane keyfi yap’ dediler kibarca bana… / Ben yapmıyorum elbette, üstelik ben 90’lı yılların başından beri Orman Bakanlığı personeli olan biri olarak, belki herkesten çok işin içindeyim, kulağım yangın haberlerinde ve zaten izinlerin bile iptal edildiği genel müdürlük emirleri ile teyakkuzda insanlarız biz. An gelecek belki bizi bile (büro personeli) sahaya sürüp yangın için yardım talep edecekler, yardım değil hatta emir verecekler. Biz zaten hazırız. Gönüllü olarak bile en azından ben hazırım. Konu vatansa benim için gerisi teferruattır…

Peki sosyal medyada birbirimize bu kadar saldırmak doğru mu? Bugün yangın hala devam ederken, düğününü yapıp oynayan, eğlencesini yapıp gününü kutlayan yahut içinden gelmiş gidip meyhanede bir içeyim diyen adam-kadın insan, ülkesini daha az sevenler grubuna mı giriyor… / Böyle bir önyargıyı doğru bulamam ben. Elbette böyle günlerde, birileri bir yerde can çekişiyorken, ülkem toprağı, yemyeşil ağacı, kuşu-börtü böceği yanarken, insanlar bu uğurda can verirken çok doğru da bulmuyorum ancak, hayat yangın olmayan bölgelerde, tıpkı deprem olmayan bölgelerde de zamanında devam ettiği gibi, yahut afet yaşanın diğer tüm bölgelerde hayat kaldığı yerden devam ettiği gibi ediyor…

Sel olmayan yerler, sel varmış gibi, yangın olmayan yerler yanıyormuş gibi, deprem yaşamayan yerler, sokaklarda deprem yaşamış gibi davranamıyor elbette. Ama ortak acı, herkes yüreğinde hissediyor. Ve biz böyle durumlarda bütün ülkenin afet bölgesine gidip yardım etmesini yahut yas için oraya yığılmasını istemiyoruz, beklemiyoruz, doğru da  bulmuyoruz… / Her şeyin bir dozu var elbette, dengesi var ve umuyorum en azından bizler vatandaş olarak bu dengeyi oturtabiliriz. Yoksa birde bütün bu acıların üstüne sosyal patlama yaşanabilir. Siyasiler zaten buna çanak tutuyor görüyorsunuz… / Provokatörler zaten hazır bekliyor görüyorsunuz… 

Şahan Gökbakar’ın bir videosunu izledim, uyarı yapıyordu. ‘Polis-jandarma… bakın burada bizi sabote eden, kavga çıkaran insanlar var, bunların niyeti yangın söndürmek falan değil, lanlı-lunlu konuşuyor, sataşıyor gelin bunları buradan alın’ diyordu… Sosyal medya ve ünlüler üzerinden gidince aklıma Emre Kınay geldi, belki çok doğru açıklamalar yapıyordu ardı ardına ama ortam o kadar yanlış anlamaya müsait ki! Biz millet olarak neredeyse Tuğba Özay’ı delirtecek duruma getirdik. Belli ki canı yanmış, hem kendi malı hem yanan her yer için canhıraş yardım istiyordu, neredeyse linç ettik kadını…

Sevgili dostlar, mal canın yongası. Yardım istemesi de çok normal, ağlaması da. Üstelik diğer tüm canlılar ve yanan tüm ormanlar için de çağrıda bulunuyordu. İnsanız ya hepimiz öyle davranırdık diye düşünüyorum bende öyle yapardım. Çitliğim yok empati yapamıyorum ama, insan olarak hepimiz aynıyız bence… / İnsan olarak hepimiz aynıyız dedim ama, gerçekten bazılarımız çok acımasız. Bunu da gördük ve bazılarımız var ki yardım için çırpındık. Su taşırken ölen gencimiz gibi, yardım için iyi organize olan Haluk Levent gibi… tanının veya tanınmayan, ünlü veya değil bu vatan için çırpınıyor insanlar. Biz herkese saygılı olalım, ortam kavgaya çok müsait. 

Siyasiler aslında daha dikkatli konuşmalı, hatta bence her kimi eleştirecekseniz yangından sonra bunlar masaya yatırılmalı öyle değil mi? Şimdi can pazara yaşanırken, kavgalar sadece zarar verir ve ülkenin bitmesini-tükenmesini isteyenlerin ekmeğine de yağ sürer gibime geliyor… / Önce sorunları çözelim sonra kavgamızı edelim, eksikliklerimizi söyleyelim. En acısı da bu yanan ormanların içinde çığlık çığlık yaşamlarını kaybeden masum hayvanlarımız. İzleyemiyorum bile, bu uğurda canını kaybeden meslektaşlarımız var. İnsanlarımız var…  önce saygı, sevgi, anlayış, hoşgörü… sonra elbette gerekenlerde söylenecektir…

Umarım en kısa zamanda söndürülür ve yine umuyorum imara açılmaz yanan alanlar, en kısa sürede tekrar ülkem eski yeşil haline geri döndürülür. Şimdiler siyah beyaz kara kalem çalışması gibi duruyor tüm fotoğraflarda, içler acısı… Turizmden bahsetmedik bile henüz, ama yazımız çok uzun oldu, bi yerde son demek gerekiyor o yüzden düşünün diyorum sadece, nedenleri ve niçinleri ile birlikte…