Dolar 32,5683
%0.29
Euro 34,7248
%-0.02
Altın 2.488,470
%0.16
Bist-100 9.525,00
%-0.06

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

Bu çocuk yapar!

CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel...

Dört senedir İl Başkanlığı koltuğunda oturuyor.

İsmi ilk defa İl Başkanlığı için geçtiğinde çıkan yorumları hatırlıyorum. "Yapamaz bu çocuk", "Ne tecrübesi var ki?" deniyordu...

Bu yorumların üzerinden dört sene geçti...

Bu dört senede iki İl Kongresi, birçok seçim, iki tane Büyükşehir Belediye Başkanı, onlarca farklı İlçe Belediye Başkanı ve partisinin İlçe Başkanı gördü. Hepsiyle ayrı ayrı çalışma fırsatı buldu.

Ciddi bir tecrübe biriktirdi.

Birçok siyasi kriz ve çalkantılarda gemisini limana sağ salim getirmeyi başardı.

"Yapamaz" denileni yapmak ve gerekli tecrübeyi oluşturmak için cesaret göstermek yeterliydi.

Ve o, bu cesareti en iyi şekilde gösterdi.

Hem de dört sene gibi siyaseten kısa bir zamanda...

Ayağına gelen siyasi talihi çok iyi muhafaza etti.

Sakin, kararlı ve cesur davrandı.

Son dönemde ise görevden alınan Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy'un ortaya attığı "Seyrek'te Arsa Pazarlığı" iddiasında adı geçti Deniz Yücel'in.

Serdar Aksoy; görüşmeyi Yücel'in ayarladığını, arsa pazarlığını milletvekillerinin yaptığını, ismini vermediği bu vekillerden birinin de medya kökenli olduğunu söyledi.

Yani dinlediklerimden ve okuduklarımdan ben böyle anladım.

CHP'nin iki medya kökenli İzmir milletvekili Tuncay Özkan ve Atilla Sertel sert bir açıklama yaparak olayı yalanladı ve yargıya başvuracaklarını söylediler.

Parti üyesinden vekiline kadar bu olayı herkes konuştu ve yorum yaptı.

Bir tek Deniz Yücel'den çıt çıkmıyordu.

Herkesin gözü kulağı Yücel'deydi, bakalım ne söyleyecek bu iddia karşısında diye.

Dün çıkıp konuştu, mesele hakkında ki görüşlerini dile getirdi. Yine kararlı, cesur ve biraz da öfkeliydi.

Herkesin sözünün bitmesini bekledi ve çıkıp en son sözü kendisi söyledi.

Kendisine yöneltilen tüm iddiaları göğsünde yumuşatıp sert bir pas attı Serdar Aksoy'a. Bundan sonra iddialarını bir şekilde ispat etmek zorunda olan Serdar Bey'dir.

Kim doğru söylüyor, kimin iddiaları yanlış, kim gerçeği çarpıtıyor ben bilemem.

Bu köşeden yargı dağıtacak halim de yok.

Ben sadece tüm bu olanları izlerken, dört sene önce; tecrübesi yok yapamaz bu çocuk dedikleri çocuk ne yapacaktı acaba? Diye merak ettim.

Saygıdeğer abilerim, ablalarım ve sevgili kardeşlerim söylemek isterim ki; "Bu çocuk yapar"

Hem de siyaseten ne görev verilirse yapar, benden söylemesi.

GENÇLER BU NASIL İŞ?

Geçtiğimiz günlerde çok sevdiğim bir dostumdan mesaj geldi.

Mesajda bir link vardı, tıklayınca CHP İzmir Gençlik Kolları İlçe Başkanları'nın olduğu bir sayfa açıldı.

Dostuma sordum, nedir bu?

"CHP Ödemiş İlçe Gençlik Kolları Başkanı altı ay önce CHP'den istifa edip MHP'ye geçmiş ama bu sitede halen başkan olarak gözüküyor" dedi.

"Yok artık" dedim. Öyle olsa kaldırırlardı...

Peşin konuşmuşum...

"İstersen Google'dan yaz çocuğun adını, öğren" dedi...

Yanlış anlaşılmasın burada parti değiştirmesini eleştirmiyorum.

Mesele CHP'den istifa etmesi değil. Herkesin siyasi algısı değişebilir, siyasi fikirleri değişebilir.

Ama parti değiştirdiyse neden halen Ödemiş İlçe Gençlik Kolları Başkanı olarak gözüküyor?

Ve bu basit bir Google araması ile ortaya çıkabiliyorken...

Eleştirdiğim bu...

Neyse gerçekten Google'dan çocuğun adını yazdım. İlk çıkan haber CHP Ödemiş İlçe Gençlik Kolları Başkanı olarak gözüken Özgür Bey'yin kasım ayında MHP'ye geçtiğiydi. Şaşırdım açıkçası.

Yani, artık orada durmasına gerek yok gençler.

Ha, siz seviyorsanız, "Arkadaşımızı özlüyoruz" diyorsanız dursun ama hoş değil yani.

Linki aşağıya bırakıyorum.

https://genclik.chp.org.tr/genclik-kollari-ilce-baskanlari/izmir

Yeri gelmişken Gençlik Kolları Genel Başkanı'na çok sevdiğim başka bir dostumun yazdığı "Türk Siyasetinin İlk Filizleri: CHP Gençlik Kolları  (1951 - 1980)" isimli kitabını tavsiye etmek istiyorum.

Kitabın yazarı Asil Kaya.

Kendisinin Genel Başkan olduğu Gençlik Kolları'nın yetiştirdiği tarihçi bilim adamlarından biridir.

Genel Başkan'a ve Genel Kurul'a Asli Kaya'nın kitabını önemle tavsiye ederim.

ERDOĞAN BAYRAKTAR

Başlıkta ismi yazan kişi gibi bir arkadaşınız varsa her an rezil olmaya hazır olun.

Cemiyet içinde olmadık bir şey söyler sizi mahçup eder.

Olmadık bir yerde, olmadık bir iş görür siz ondan daha çok utanırsınız.

Hele ki, bu arkadaşınız siyaseten de yoldaşlık ettiğiniz kişi ise; yandı gülüm keten helva...

Bir de gaflarının ardından düzeltmek için o güzide açıklamaları yok mu?

Aman Allah'ım tüy dikecek yer ararsınız...

Erdoğan Bey gibi arkadaşlarım olmadığı için hep şükrederim.

Kendisi benim için arkadaşlık konusunda bir turnusol kağıdıdır.

23 Nisan'da yine yol arkadaşlarını mahçup edecek bir gaf yaptı.

Atatürk üzerinden Cumhurbaşkanı'na gönderme yaptı.

Kendisi "Yapmadım" diyor ama beş yaşındaki çocuk bile anladı ne olduğunu.

Düzelteyim dedi bu sefer de "Atatürk'ü pek sevmem" aslında falan diye zırvaladı.

Yahu paşam sevgi zaten dayatılacak birşey değildir.

Sen makarayı çok doladın bu sefer!

Çözmeye de çalışma bence artık.

Şu dakikadan sonra yapılacak ne güzel şey susmak.

Sus.

ŞİMDİ BUNLAR CASUS DEĞİLSE NE?

Benim kafam çok karıştı arkadaşlar.

Osman Kavala kamuoyunda "Gezi Davası" diye bilinen davadan beraat etmişti!

Beraat ettiği davanın akabinde, yine kamuoyunda 'Casusluk Davası' diye bilinen davadan tekrar tutuklanmıştı...

Şimdi 'Casusluk Davası'ndan beraat etti, 'Gezi Davası'ndan hüküm giydi...

Hem de ağırlaştırılmış müebbet hapisle!

Şimdi bu adam casus değil miymiş?

Sadece "Ben bu hükümeti istemiyorum" diye eylem mi yapmış?

Casus değilmiş, muhalefet ettiği için mi hüküm giymiş oldu şimdi?

Sadece soruyorum yahu, öyle mi gerçekten?