Dolar 32,6004
%0.39
Euro 34,7967
%0.19
Altın 2.496,940
%0.5
Bist-100 9.473,00
%-0.54

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Öztrak: Atatürk Havalimanı’na neden kıyıldığı ortaya çıktı

Öztrak: Atatürk Havalimanı’na neden kıyıldığı ortaya çıktı

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, “Bu sıralar havuz gazetelerine; ‘temmuzda maaşlar şöyle zamlanacak, böyle zamlanacak’ diye haberler yazdırıyorlar. Dün de sarayın kibirlisi de benzer laflar etti. İnsaf. Bu kadar mı acze düştünüz? Yasalara göre, toplu sözleşmeye göre vermeye mecbur olduğunuz enflasyon farkını sarayın lütfu gibi göstermek nasıl bir akıldır” dedi. Öztrak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bu kardeşinize ve Cumhur İttifakı’na saldıranlar aslında büyük ve güçlü Türkiye idealimiz ve Türkiye’nin bizzat kendisine düşmanlık ediyorlar” ifadelerine “Milleti kalansız bölme tam da budur. Yahu bu ne kibir? Milletimizin huzuruna, sarayınızdaki dev aynalarına bakıp mı çıkıyorsunuz? Buradan söyleyelim: Türkiye birden büyüktür. Bu millet de sizden çok çok büyüktür” dedi. Öte yandan Öztrak, "İstanbul’da yeni havalimanı ihalesini kazanan beşli çeteye, ‘25 yıl boyunca, İstanbul’a yeni havalimanı yapılmayacak, Atatürk Havalimanı’ndan tarifeli uçuş yapılmayacak’ garantisi verilmiş. Anlaşılan şimdi İstanbul Havalimanı’nı satmayı düşündükleri; Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri, ‘sizin garantiniz yetmez, siz gidicisiniz, Atatürk Havalimanı’nı yıkmazsanız, yeni gelen iktidar bu israfa razı olmaz, biz de almayız’ demişler. Saray’ın giderayak Atatürk Havalimanı’na neden kıydığı, pistlerin paldır küldür neden kırıldığı ortaya çıktı." dedi.

  • Ege Postası
  • 06.06.2022 - 17:40

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı sonrası CHP Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi. Öztrak'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“BAKAN HÜKÜMETİN ZENGİNE ÇALIŞTIĞINI İKRAR ETMİŞ: Bugün saray medyasına mensup bir köşe yazarı; Nebati Bakan’ın partisinin kampında; ‘Biz bir yol ayrımına gittik, enflasyonla birlikte büyümeyi tercih ettik, bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyorlar, çarklar dönüyor’ diyerek, enflasyonu hükümetin hortlattığını itiraf etmiş, yazar da bunu aktarmış. Bakan hükümetin zengine çalıştığını da bu söyledikleri ile ikrar ediyor. Ben buradan söyleyeyim: Enflasyonla sürdürülebilir büyüme olmaz. Bu her zaman istikrarsızlık ile sonuçlanır. Bunu ülkemiz defalarca tecrübe etmiştir, sonu da hep hüsran olmuştur. Aslında, bu modelle; daha işin başında gömleğinin ilk düğmesinin yanlış iliklendiği bellidir. Saray, talimatla tabela faizini indirtmeden önce, yüzde 20’nin altında olan yıllık enflasyon, dokuz ayda neredeyse dörde katlanmıştır, yüzde 73,5’e çıkmıştır. Sarayın tercihi sayesinde, Türkiye dünyada en yüksek üretici enflasyonuna sahip ülke olmuştur. Nebati Bakan bu toplantıda; ‘bu yıl sonunda enflasyon yüzde 48-49, gelecek sene sonunda ise yüzde 19,9 olacak’ da demiş. Ne oldu, hani 2023 seçimlerine giderken enflasyon tek haneye düşecekti? Bunlar anlaşılan, hiçbir taahhütlerini yerine getirme takatine artık sahip değiller.

50 LİRALIK BENZİNLE, ARTIK BENZİN IŞIĞI SÖNMÜYOR: Dünyada gıda enflasyonu Ukrayna-Rusya savaşının ardından; mart ayında yüzde 34’e çıktı. Takip eden iki ayda 10 puan geriledi. Bizde ise aynı dönemde, gıda fiyatları roket hızıyla yukarı gitmeye devam etti. Nisan ayında, tek bir ayda 20 puan artışla yüzde 90’a fırladı. Mayıs ayında da yüzde 93’ü aştı. Sarayın kibirlisi, ‘bu fiyat artışları dünyadan ve bazı piyasa aktörlerinin fırsatçılığından kaynaklanıyor’ demiş. Mayıs ayı itibariyle; dünyada gıda enflasyonu yüzde 23, Türkiye’de kaç? Yüzde 93. Bugün Türkiye’de gıda fiyatlarındaki her dört liralık artışın sadece bir liralık kısmı dünyadaki gelişmelerden; kalan üç liralık kısmı ise sarayın kibrinden ve beceriksizliğinden. Sarayın kendi aklını beğenmişliğinin sonucunda, paramızı pul etmesinden kaynaklanıyor bu enflasyon. Mayıs ayında da zam yağmurları sel oldu. Milletimizi perişan etti. Kahveye zam, şekere zam, çaya öyle böyle değil, tek seferde yüzde 44 zam, içkiye zam, sigaraya zam, internete zam… Mayıs ayının son gecesi millet uykudayken elektriğe zam, doğal gaza zam… Arabası olanın zorunlu trafik sigortasına da zam… Vatandaşlarımız artık arabasına sigorta yaptıramıyor. Aslında millet arabasının kontağını da çeviremiyor. Son bir ayda, benzin fiyatı yüzde 18; mazot fiyatı yüzde 29 arttı. Benzin de mazot da hızla 30 liraya koşuyor. Dizel arabanın deposunu doldurmanın maliyeti tek bir ayda 325 lira birden yükseldi. Artık arabasının deposunu fulleyebilen kalmadı. 50 liralık benzinle, artık benzin ışığı sönmüyor. Son bir yılda; Türkiye’deki akaryakıt fiyatlarındaki artış ABD’dekinin beş katı. Türkiye OECD’nin enerji enflasyonu şampiyonu ama sorsanız saray, gıda fiyatlarında olduğu gibi ‘enerji fiyatlarındaki artışın sebebi de biz değiliz dünyada arttı’ diye ahkam kesiyor. Akaryakıt fiyatlarındaki artışın esas sebebi; sarayın paramızı pul eden, kerameti kendinden menkul yanlış politikalarıdır.

MECBUR OLDUĞUNUZ ENFLASYON FARKINI SARAYIN LÜTFU GİBİ GÖSTERMEK NASIL BİR AKIL: Bu sıralar havuz gazetelerine, ‘temmuzda maaşlar şöyle zamlanacak, böyle zamlanacak’ diye haberler yazdırıyorlar. Dün de baktım, sarayın kibirlisi de benzer laflar etti. İnsaf. Bu kadar mı acze düştünüz? Yasalara göre, toplu sözleşmeye göre vermeye mecbur olduğunuz enflasyon farkını sarayın lütfu gibi göstermek nasıl bir akıldır? Aslında bu laflar; bu ülkede alın teri dökenlerin, emeklilerin yılın ilk yarısında, TÜİK’in ağır makyajlı rakamlarıyla bile enflasyona nasıl ezdirildiğinin açık bir itirafıdır. Bu yılın ilk yarısı için memura, emekliye verilen zam; daha ocak ayında eriyip gitmiştir. Beş ay boyunca memuru da emeklisi de enflasyona ezdirilmiştir. Sarayın ilk beş ayda sebep olduğu enflasyon, yüzde 36. Hükümetin azdırdığı enflasyonun altında, sadece memur ve emekli değil; asgari ücretle maaş alanlar başta olmak üzere tüm çalışanlar ezildi. Asgari ücret, ocak ayından sonra açlık sınırının altına indi. Bunların hepsini telafi etmek zorundasınız. Bir de 3600 ek göstergenin esaslarını bu akşam açıklayacaklarmış. Esası falan bıraksınlar. Bunun sözünü, dört yıl önce seçim meydanlarında verdiler. Artık 3600’ün aslını bir an önce memurlarımıza verin.

İNSANLARIN MAAŞLARINI TALAN ETMENİN HESABINI SANDIKTA VERECEK: TÜİK’in rakamları ağır makyajlı. Vatandaşlarımızın yaşadığı hayat pahalılığının yarısını bile göstermiyor. Aslında bu rakamların üzerinde kapkara bir gölge var. Saray ve şürekası ise, hayat pahalılığına karşı önlem almak yerine, istatistiklerle millete yalan söylemeyi tercih ediyor. Kendilerinin hortlattığı enflasyon canavarını milletten gizlemek, saklamak için, türlü oyunlara başvurdular. Bugüne kadar bu oyunlar sökmedi. Ama son birkaç haftada artık bu rezalet ayyuka çıktı. Önce TÜİK’in Fiyat İstatistikleri Daire Başkanı değişti. Ardından, enflasyon verilerinde, veri kalitesinin kontrolünü sağlayan ve yıllardır her ay açıklanan, ‘Madde Sepeti ve Ortalama Madde Fiyatı’ verileri yayımlanmamaya başladı. Biz bu açıkladıkları fiyatlarla mal satan marketleri merak ederken, ‘vatandaşlarımız da gitsin oralarda alışveriş yapsın’ derken, şimdi artık fiyatları da yayımlamayacaklar. Hükümet, diyor ki, ‘TÜİK ne derse onu kabul edeceksiniz.’ Ardından, TÜİK’te Tüketici Fiyatları Grup Başkanı’nın ipi çekildi. En son, bu işler vekaletle yürüten TÜİK’in bölge müdürlerinin de asaleten ataması yapıldı. Sonuç: Piyasa beklentilerinin yarısı kadar aylık enflasyon, bağımsız araştırmacıların bulduğunun yarısının altında bir yıllık enflasyon açıklandı. Bu açıklamanın ardından, TÜİK’e ‘Bu işleri, Avrupa’ya uyum için yaptık, şeffaflık için yaptık’ diye açıklama yaptırdılar. Sevsinler sizin şeffaflığınızı! Bu yaptıklarınızla, rezaletin çıtasını, Everest’in tepesine çaktınız. Ülkenin güvene en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemde, güveni bir kez daha kendi siyasi ikbaliniz için talan ettiniz. Buradan söylüyoruz: Mart ayından itibaren bu istatistiklere imza atan TÜİK yöneticileri özellikle hazır olsun. Emeklinin, dulun, yetimin, memurların, işçilerin maaş ve ücretlerini yalanla talan etmekten, yasalar önünde hesap verecekler. Hortlattığı enflasyonla milletin sırtına çullanan saray da; memurları, verilerle alenen ve pervasızca oynamaya zorlayarak, insanların maaşlarını, aylıklarını ücretlerini talan etmenin, ‘kul hakkı yemenin’ hesabını sandıkta verecek. Bu rezalet, kesinlikle kabul edilemez. Verilerle oynamak, Hazine’nin borçlanmasını pahalılaştırır. Devletin açıkladığı verilere güven bittikçe, risk algısı artıyor; risk algısı arttıkça faizler artıyor, borçlanmanın maliyeti her gün biraz daha yükseliyor.

SARAY’IN GİDERAYAK ATATÜRK HAVALİMANI’NA NEDEN KIYDIĞI ORTAYA ÇIKTI: Hafta sonunda ortaya çıktı ki; İstanbul’da yeni havalimanı ihalesini kazanan beşli çeteye, ‘25 yıl boyunca, İstanbul’a yeni havalimanı yapılmayacak, Atatürk Havalimanı’ndan tarifeli uçuş yapılmayacak’ garantisi verilmiş. Anlaşılan şimdi İstanbul Havalimanı’nı satmayı düşündükleri; Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri, ‘sizin garantiniz yetmez, siz gidicisiniz, Atatürk Havalimanı’nı yıkmazsanız, yeni gelen iktidar bu israfa razı olmaz, biz de almayız’ demişler. Saray’ın giderayak Atatürk Havalimanı’na neden kıydığı, pistlerin paldır küldür neden kırıldığı ortaya çıktı. Çevrecilik, ağaç bahane… Yandaşa verilen garantiler ise şahane. CHP iktidarında tüm kamu özel işbirliği projelerini masaya yatıracağız. Yapılan işleri, verilen paraları, garantileri… Hepsini gün ışığına çıkaracağız. Anlaştık, anlaştık. Anlaşamadık; bu projelerin işletme haklarını maliyet, artı makul kar üzerinden belirleyip devlete geri alacağız.

TÜRKİYE BİRDEN BÜYÜKTÜR: Görevinin sonuna gelen sarayın kibirlisi artık, seçilemeyeceğini anladı. Yazgısının sonuna gelen bir otokrata yakışır şekilde şirazesinden çıktı. Kibri zirve yaptı. Dün, ‘her kim bu kardeşinize saldırıyorsa aslında Türkiye'ye saldırıyor demektir. Her kim AK Parti'yi ve Cumhur İttifakı'nı kötülüyorsa aslında Türkiye'yi hedef alıyor demektir’ dedi. İşte milleti kalansız bölme tam da budur. Bu ne kibir. Milletimizin huzuruna, sarayınızdaki dev aynalarına bakıp mı çıkıyorsunuz? Buradan söyleyelim: Türkiye birden büyüktür. Bu millet de sizden çok çok büyüktür. Ama milleti unutanların, halini görmeyenlerin, sesini duymayanların, bunu idrak etmesi mümkün değildir. Siz devlet falan değilsiniz. Milletin iradesiyle gelip giden pek çok hükümet gibi, siz de gideceksiniz. Milletin oyuyla geldiniz, milletin oyuyla gideceksiniz. Geldiğiniz gibi gideceksiniz. Şu ayaklarınız artık yere bir değsin.

BİZ BUNLARDAN HANGİSİNİN DOĞRU OLDUĞUNA İNANALIM: AK Parti Genel Başkanı, partisinin kampında; 128 milyar doları ne yaptıklarını kamuoyuyla paylaştıklarını söylemiş. El insaf. 128 milyar doların buharlaştırıldığı ilk ortaya çıktığında, ne demiştiniz? ‘Para, Merkez Bankası kasasında, kaybolan bir şey yok.’ Bunu kim söyledi? Sonra çıkıp, ‘finansal dalgalanma yaratmak isteyenlere karşı kullandık’ diyen kim? ‘Türkiye’nin 128 milyar dolar satılabilir döviz rezervi hiç olmadı’ diyen saray şürekasını nereye koyacağız? Ya ‘bir protokol dâhilinde bu dövizleri 2017’den itibaren sattık’ diyen Merkez Bankası Başkanı’na ne demeli? Biz bunlardan hangisinin doğru olduğuna inanalım? Hangi söze itibar edelim? Merak etmesinler. CHP iktidarında; 128 milyar doların ne zaman, kimlere ve kaça satıldığını ve bu peşkeşin sorumlularını tek tek milletimize açıklayacağız.

TÜRK SİYASET TARİHİNDE NE GÖRÜLDÜ NE DE DUYULDU: Millete yaşattığı hayat pahalılığını, işsizliği, yokluğu, artık gizleyemeyen saray; Gezi Direnişi’ni her derdine deva etmeye çalışıyor. Oturduğu koltuğa yakışmayan işler yapıyor. Geziyle ilgili türlü, çeşitli iftiralar sıralıyor. Olmadı, yetmedi. Milletimize küfretmeye başladı. O da yetmedi. Küfre milletimizi ortak etmeye kalktı. Böylesi, Türk siyaset tarihinde ne görüldü ne de duyuldu. Erdoğan’ın, bizim burada tekrarından hicap duyacağımız sözleri, bu milletin, bu toprakların sözleri değildir. Bu millet, edep ve adap unutulmasın diye, tekkeye, türbeye; dükkâna, kahveye; ‘edep ya hu’ levhaları asan millettir.

ÖN TEKER NEREYE ARKA TEKER ORAYA: Ön teker nereye, arka teker oraya. Cumhurbaşkanı millete alenen küfredince, MKYK üyesi de iyice azıtıyor, şoförleri, adamları; çocukların kavgasının arasına dalıyor, 15-16 yaşlarındaki gençleri dövüyorlar. Kendisi böyle, örgütü böyle, parti yönetimi böyle…

KIBRIS’TA OLDUĞU GİBİ BİR GECE ANSIZIN GELİNİR: Saray tarafından yapılan açıklamada, Suriye’ye sınır ötesi bir operasyon yapılacağı ifade edildi. Biz, Türkiye’nin güvenliği içi doğru şekilde atılacak her adımın yanında oluruz. Ancak Türkiye sınır ötesi operasyonları ilk defa yapmıyor. Sınır ötesi operasyon böyle randevu vererek, yer göstererek, davul zurna duyurularak yapılmaz. Kıbrıs’ta olduğu gibi bir gece ansızın gelinir. Yapılacak bir operasyon haftalar öncesinden ilan ediliyorsa; karşındaki tankını, topunu sınırına yığar, teröristler tertibatını alır. Zaten bölgeden gelen haberlere işlerin böyle olduğunu söylüyor. Üç beş oy devşirmek için yapılan bu fırsatçılık, askerimizin hayatını tehlikeye atıyor. Biz askerimizin ayağına taş değsin istemeyiz.

İÇ POLİTİKAYA OY DEVŞİRMEYE KALKIŞARAK OLMAZ: İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyeliği. İttifakın güçlenmesi hepimizin yararınadır. Savunmamızı kolaylaştırır. Ancak Türkiye, müttefikimiz olacak İsveç ve Finlandiya’dan terörle mücadele konusundaki taleplerinde de haklıdır. Ülkemiz bu süreçten, diplomasiyi etkin şekilde kullanarak, terörü kalıcı ve kesin bir biçimde bitirecek bir çözümle çıkmasını bilmelidir. Bu, Dışişleri Bakanlığı’nın tecrübeli diplomatlarını dışlayarak, hamaset yaparak, buradan iç politikaya oy devşirmeye kalkışarak olmaz. Bundan sonuç alınmaz. Bugüne kadar da hiçbir zaman alınmamıştır. Diplomatik nezaket içinde, iç siyasete alet edilmeden götürülmesi gereken bu süreç, sadece Finlandiya’ya SİHA satarak, sadece birkaç teröristi geri alma anlaşması yaparak sonuçlanmamalıdır. Türkiye’nin vizyonu bundan çok daha geniş olmalıdır. Bir güvenlik örgütü olan NATO’ya; İsveç ve Finlandiya’nın üyeliği müzakere edilirken, bu konunun Türkiye’nin AB üyeliğiyle birlikte ele alınması, özellikle Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin savunma ve güvenlik yapılanmalarındaki yeri, mutlaka masada olmalıdır, tartışılmalıdır. Bu, dış güvenlik endişelerinin kalıcı bir biçimde giderilmesine katkıda bulunacaktır.

"ALTILI MASANIN KİMLERDEN OLUŞTUĞU BELLİDİR"

Öztrak, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. “HDP isterse kritik bakanlık verecek misiniz? HDP’nin bu tarz taleplerine ne yanıt vereceksiniz?” sorusuna Öztrak, “Altılı masanın kimlerden oluştuğu bellidir. Bu soruyu sorduranların çabaları da beyhudedir” dedi.

"BUNLARIN AÇTIĞI DAVALARDAN, GÖNDERDİĞİ FEZLEKELERDEN Mİ KORKACAĞIZ"

Mehmet Sevigen'in, MİT Tırları ile ilgili iddialarının anımsatılması üzerine Öztrak, şunları söyledi:

“Bu açıklamayı da yapanı da aslında ciddiye almıyoruz. Ama bu iddialar daha önce de dillendirilmişti. Genel Başkanımız bu iddiaları dile getiren gazeteye bir liralık tazminat davası açtı. Bu davadan kazandığı bir lira da Genel Başkanımızın Genel Merkezimizdeki odasında bir plaket içinde duvarda durmaktadır.

Bu hükümet, seçim sathı mailine girdikçe, muhalefeti yıldırmak için dava üstüne dava açıyor, fezleke üstüne fezleke gönderiyor. Biz Kuvayı Milliye’nin, Anadolu Rumeli Müdafaa-i Hukuk’un partisiyiz. Genlerimizde bu var. Biz yedi düvelden korkmamışız. Bunların açtığı davalardan, gönderdikleri fezlekelerden mi korkacağız, yılacağız? Demirden korksak trene binmezdik.”

"KİMSENİN DÜŞÜNCESİNİ İFADE ETTİĞİ İÇİN TERÖRİST OLARAK SUÇLANMASINI KABUL ETMİYORUZ"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Terörle Mücadele Yasası’nda değişiklikle ilgili açıklamalarının anımsatılması üzerine Öztrak, “Genel Başkanımız bu konuda en başından beri nerede duruyorsa şimdi de orada duruyor. Biz teröre karşıyız ama kimsenin düşüncesini ifade ettiği için terörist olarak suçlanmasını da kabul etmiyoruz” dedi.

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.