Dolar 32,3113
%0.15
Euro 34,9482
%-0.1
Altın 2.449,880
%0.15
Bist-100 10.173,00
%1.17

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Kılıçdaroğlu zehir zemberek…

Kılıçdaroğlu zehir zemberek…

Esnaf, sanayici ve iş adamlarıyla temaslarda bulunmak amacı ile kente gelen Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yoğun şekilde geçen ilk günkü programında son olarak iş adamları ile bir araya geldi. Hilton Otel’de düzenlenen akşam yemeğinde, İzmir’in önde gelen iş adamları, meslek odaları ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile buluşan Kemal Kılıçdaroğlu, son günlere damgasını vuran Gezi Parkı eylemleri hakkında çarpıcı açıklamalarda bulunarak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı yaylım ateşine tuttu.

  • Ege Postası
  • 06.06.2013 - 21:43
ERMAN ŞENTÜRK/HABER SERVİSİ- CHP İDDB (İş Dünyası Dayanışma Birimi) tarafından düzenlenen akşam yemeğine, İzmir’in ekonomi ve iş dünyasının önde gelen isimlerinin yanı sıra CHP Genel Başkan Yardımcıları Adnan Keskin, Umut Oran, CHP İzmir Milletvekilleri, İlçe Belediye Başkanları ve belediye meclis üyeleri de katıldı.

 “Üçüncü sınıf demokrasiyi şiddetle reddediyoruz”

Organizasyonun açılış konuşmasını yapan CHP Genel Başkanı Kemal KIlıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ı eleştirerek, “Değişeceksiniz ama değişirken de güzelleşeceksiniz. Gezi Parkı olaylarının bir dönüm noktası olduğu söyleniyor. Bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacak deniyor. Siyasetçinin sorumlulukları var. Aynı şekilde vatandaşın da. Ülkeye, doğaya, insanlığa karşı… O sorumlulukların bilincinde hareket etmeliyiz. Siyaset adamı ülkeyi yönetmeye ve sorunları çözmeye talip kişidir. Siyasetçi, “Ben sorunları çözmek için iktidara talibim” diyebilmelidir. Gezi Parkı olayı sıradan bir olay değildir. Herkes bunun farkında. Bu bir avuç gencin başladığı bir olay değil. Onlar ilk kibriti çaktı ama bütün ülke onlara sahip çıktı. Özgürlük ve demokrasi at başı gider. Şiddet bunun tersi olan bir olaydır. Şiddet farklı bir şeydir. Özgürlük ve demokrasinin olduğu yerde şiddet olamaz. Kendimize önce şunu sormamız gerekiyor. Bizde batı standartlarında özgürlük ve demokrasi yok m? Eğer yoksa, onun  mücadelesini vermeliyiz. Biz 3’üncü sınıf bir demokrasiye layık değiliz. Biz 1’inci sınıf bir özgürlük istiyoruz. Biz bu 3’üncü sınıf demokrasiyi şiddetle reddetmeliyiz. Toplumla inatlaşmayan kişi birinci sınıf demokraside yerini alır. Toplumun dediğini değil de, kendi dediğini yapmak demokraside yer almaz” dedi.

 Başbakan’a seslendi: Sen kime otel sözü verdin'

Siyasetçinin temel görevinin toplumun huzurunu inşa etmek olduğunun altını çizen Kemal Kılıçdaroğlu, “Aksi takdirde, ne yurtta, ne de dünyada barışı sağlayamazsınız. Bunu sağlamanın yolu izlediğiniz politikalardan geçer. O gençler bu ülkenin gençleri. Ağaçların kesilmesini istemiyorlar. Bu ülkenin başbakanı “Ben orayı keseceğim” diyor. Neden kardeşi? Zorun n? Neden kesiyorsu? Otel yapacakmış. Sen kime otel sözü verdi? Bu ülkenin büyük kesimi de bu gençlere destek verdi. Huzur istiyorsanız, halk ile inatlaşmayacaksınız. Toplumu sokağa taşmayacaksınız. İnsanları isyan ettirmeyeceksiniz. Hiçbir şey dayatama ile kabul ettirilemez” diyerek Başbakan’ı eleştirmeye devam etti.

 

“Birisi çıktı dünya yuvarlaktır dedi…”

Kılıçdaroğlu, Başbakan’ın halkın sesine kulak vermediğini savunarak, kendisi şöyle eleştirdi; “Ortak akıl, bir araya gelip bir konuyu tartışmak ve bir karar almaktır. Ama, “Ben bilirim ve ben karar veririm” demek, bir kadının kaç çocuk yapacağına karar vermek, nasıl çocuk yapılacağına karar vermek… Türkiye Cumhuriyeti siyasetinde böyle bir anlayış, böyle bir dayatma yoktur. 21’inci yüzyılda yaşıyoruz. Gezi Parkı’ndaki gelişmeler sonrasında sağduyuya davet etmek benim görevim. O gençlere kulak ver demek benim görevim. Halkını dinle demek benim görevim. Birisi çıktı dünya yuvarlaktır dedi. O söyleyinceye kadar kimse buna inanmıyordu. Bir aykırı fikir bunu söyledi. O bir kişinin düşüncesi, bugün dünyanın ortak görüşü. Demokrasilerde karşıt düşünceye saygı diye bir şey vardır. Siyasetçinin görevi insanlara sus demek değil, onları dinlemektir. Bunu yapamazsak yine sorunumuz çıkar.”

 Eli sopalı polislere sert eleştiri

Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir’de sıkça konuşulan eli sopalı sivil polisler konusunda da, “Siyasetçi kadar kamu görevlilerinin de sorumluluğu vardır. İzmir’de sivil kıyafetli, eli sopalı polis görevlileri olamaz. Bu kabul edilemez bir şeydir. Polis korumasında, ellerinde çivili sopalar ile halkın üstüne gidilemez. Bunlara polis denmez. Polisin görevi halkın güvenliğini sağlamaktır. Anayasada silahsız ve saldırganlık yapmadığı sürece herkesin eylem hakkı olduğu yazmaktadır. Polis eğer eylem yapanların üzerine çivili sopalarla giderse bu olmaz. Gezi Parkı’nın belleklerimizde oluşturduğu bir fotoğraf var. O elinde çantası olan kırmızı kıyafetli kadın… Bu Gezi Parkı eylemleri, Türk kadının  direncini gösterdi. Onları yürekten kutlamak lazım” ifadelerini kullandı.

 “Bizim kırmızı çizgilerimiz var”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, devam eden anayasa görüşmelerine de değinerek, “Biz özgür ve demokrasiyi içselleştirmiş bir anayasa istiyoruz. Bu konuda bazı kırmızı çizgilerimiz var. Biz anayasadan Türk sözcüğünün çıkmasını istemiyoruz. Anayasadan Türk milleti kavramının da çıkartılmasını istemiyoruz. Anayasanın başlangıcında Atatürk’ün kurucu ve önder rolünün mutlaka yer almasını istiyoruz. Anayasanın bu ilk üç maddesine kimse dokunamaz. Buna izin veremeyiz. İlk üç madde ilgili ne alıp veremediğimiz va? Bunlardan ne rahatsızlığınız va? Neden bunları değiştirmek istiyorsunu? Bunlar devleti kuran iradenin maddeleridir. Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ni  kuran irade halk oyu ile iktidara gelen bir irade değildir. Acı ve gözyaşı ile bağımsızlık savaşı vererek, ülkeyi kuran iradedir. Herkes buna saygı duymalıdır” diyerek sert mesaj verdi.

 Metroyu örnek gösterdi

Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasının devamında “İzmir’de yaşıyorsunuz, şanslısınız. Türkiye’nin aydınlık kenti. Herkes İzmir’e imreniyor. Göç almasına karşın, kent içinde barışın hakim olduğu bir yer. Demokrasiyi özümseyen bir kent. Bu kentin diğer kentlerden bir farkı var. Örnek olarak, metro. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı metronun kilometresi 56 milyon lira, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin 100 milyon lira, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde ise bu rakam 142 milyon lira. Sormamız gerekiyor, bu fark nede? İzmir güzel şeyler yapıyor. Ankara ve İstanbul’un bütçeleri daha fazla. Ama abu iki kent yapamadık diyerek havlu attı ve metrolarını Ulaştırma Bakanlığı’na devretti. İzmir ise halen kendisi yapıyor. İkinci önemli nokta da, İzmir yapılan araştırmalarda dünyanın en sağlıklı gelişen 4’üncü metropolü seçildi” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, Uluslar arası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in  İzmir’e verdiği kredi notunun Türkiye’ninkine eş değer olduğunu da hatırlatarak, “İzmir, ne olursa olsun, Ankara ve İstanbul’a göre olağanüstü güzellikleri olan bir kent. Elbette eksikler var. Ama genel çerçeveden bakınca iyi bir noktada” dedi.

 EBSO Başkanı Yorgancılar, Atatürk’ün sözlerini hatırlattı

EBSO Başkanı Ender Yorgancılar Ulu Önder Atatürk’ün “Yurtta sulh cihanda sulh” sözlerini hatırlatarak, “Annelerin gözlerinden sakındığı evlatlarının sopalarla dövülmesini, kızlarımızın saçlarından sürüklenmesini, insanlara biber gazı kullanılmasını kabul etmemiz söz konusu değildir. Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” lafı hepimize rehber olmalıdır. Hep birlikte bu konunun çözülmesi için gerekli hassasiyeti göstermeliyiz. İş dünyası olarak biz de gerekeni yapmalıyız” dedi ve devam eden Gezi Parkı eylemleri hakkında değerlendirmede bulundu. 

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.