Dolar 32,5135
%-0.1
Euro 34,7838
%-0.24
Altın 2.427,060
%-0.13
Bist-100 9.713,00
%0.71

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Kılıçdaroğlu'dan 'aday neden açıklanmıyor' yanıtı

Kılıçdaroğlu'dan 'aday neden açıklanmıyor' yanıtı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Halk TV yayınında İsmail Küçükkaya'nın yönelttiği “Seçimi kazanacak mısınız?” sorusuna, “En ufak bir endişem yok. Seçimi kazanacağız. Parlamentoda çoğunluğu sağlayacağız. Gerçekten Türkiye’yi, toplumun her kesiminin, geçmişte AK Parti’ye oy verenlerin de memnun olacağı Türkiye’nin her kesimini kucaklayan bir anlayışı egemen kılacağız. Üstelik farkla alacağız. Ciddi bir farkla alacağız. Alanı geziyoruz, görüyoruz zaten” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın “CHP milli güvenlik sorunudur” sözlerine tepki gösteren Kılıçdaroğlu, “Türkiye Cumhuriyeti’nin itibarına saygı duyacak birisinin rüşvet alan birisini büyükelçi tayin etmez ya. Rüşvet alan adamdan büyükelçi olur mu ya. Şimdi soruyorum milli güvenlik sorunu o mudur ben miyim? Süleyman Şah Türbesi’ni kaçırdı. Terör örgütünden kaçtın ya. Vatan toprağından bayrağını indirdin ve kaçırdın. Şimdi bana diyor ki ‘milli güvenlik sorunu.’ Sen misin milli güvenlik sorunu ben miyim? Odur. Açık ve net söylüyorum odur" karşılığını verdi. Öte yandan Cumhurbaşkanı adayının ne zaman açıklanacağı ile ilgili soruya Kılıçdaroğlu, "Aday da 6 liderin belirlediği kuralların dışına çıkmayacak. Vaatleri hayata geçirecek. Bu olmazsa başa dönmüş olacağız. Cumhurbaşkanı için söylediğimiz açık. Sen bizim cumhurbaşkanı adayımızı merak ediyorsan seçim gününü belirle, biz de 2 gün içinde adayımızı belirleriz" dedi. Kılıçdaroğlu, Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) yapacağı ziyarete ilişkin; “Şunu herkes gayet net bilsin, benim birilerinden icazet almak gibi bir felsefem, düşüncem asla olamaz. Ülkesini seven birisiyim. Ülkenin bağımsızlığına saygı duyan birisiyim. İcazet konusunu en iyi Erdoğan bilir. Hiç kimse unutmasın bu Bay Kemal hiç kimseden icazet almaz. Kendi ülkesinin çıkarları her şeyin üstündedir. Dünyada düşünce, bilim, bilim insanları, teknolojiler vardır. Burada umutsuzluğa kapılıp yurt dışına giden gençlerimiz vardır. Onlarla buluşmaya gideceğiz. Ve onları alacağız. Getireceğiz Türkiye’ye” dedi.

  • Ege Postası
  • 03.10.2022 - 12:57

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Halk TV'de İsmail Küçükkaya'nın Yeni Bir Sabah programına konuk oldu. Kılıçdaroğlu, Küçükkaya ve yurttaşlardan gelen, gündeme ilişkin soruları yanıtladı. 

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

"BİZE YORULMAK YASAK: Dün yoğun bir gündü. Ev sahipliği yapmak kolay değil. Liderleri ağırlamak, belli temel konuları görüşmek, görüş birliği sağlamak, metni hazırlamak, metnin altı lider tarafından görülmesini sağlamak, sonra hep beraber bunu imzalamak, kamuoyuyla paylaşmak ve bir sonraki toplantı ile ilgili kararlar almak güzel bir şey tabi. Bunları yaptık. Bize yorulmak yasak.

İKİLİ YAPI ARASINDA ORTA SINIF ARTIK GİDEREK YOK OLMAYA BAŞLADI: (Altı partinin yan yana gelebilmesi nasıl oldu?) Bizi bir araya getiren aslında, bizim kendi özel taleplerimiz değil. Türkiye’nin içinde bulunduğu durum ve bu durumdan rahatsız olan altı lider bir araya geldik. Türkiye bu kadar ağır bir yükü çekemez. İçeride, dışarıda hangi alana bakarsanız sorunsuz hiçbir alan yok. Öyle ki sokaktaki vatandaş artık nasıl geçineceğini düşünüyor. Ahlaki temellerimizde müthiş bozulma var. Boşanmalar artıyor. İnsanlar perişan, üreten insanlar alın terinin karşılığını alamıyor. Faiz girdabında mahvolan esnafımızı, çiftçimizi düşünün. Bütün bunları üst üste koyduğunuz zaman, halkta büyük bir yoksulluğu ve bu yoksulluğun giderek derinleştiğini görüyoruz. Yukarıda ise üç, dört, yedi yerden aylık alanlar, faiz geliri elde edenler, köşeyi dönenler, oligarklar, uyuşturucu baronları… Bunlar var. İkili yapı arasında orta sınıf artık giderek yok olmaya başladı.

BÜROKRASİ EKSİ BÜROKRASİ DEĞİL, BAKANLAR ESKİ BAKAN DEĞİL: Şimdi bunu ben de Temel Bey de Meral Hanım da Gültekin Bey de Sayın Davutoğlu ve Sayın Babacan da görüyor. Bunu çözmemiz lazım. Çözmenin yolu bir araya gelmek, oturup konuşmak, ortak plan, program hazırlamak. Artık öyle bir noktaya geldik ki devlette ciddi bir çürüme var. Bürokrasi eksi bürokrasi değil, bakanlar eski bakan değil, Meclis eski Meclis değil. İradesi ipotek altına alınan bir TBMM var. Gazi Meclis diyoruz, gaziliğini elinden aldılar. Öyle bir tablo ile karşı karşıya kaldık.

BİZ ALTI LİDER; BÜYÜK BİR FEDAKARLIKLA BİR ARADAYIZ: Anayasa’ya göre milletvekili soru önergesi verir, ilgili bakan 15 gün içinde cevaplandırır. 15 gün değil, 15 ay değil yıllardır cevap verilmeyen soru önergeleri var. Bu ne demektir. Milletin seçtiği milletvekiline ben güvenmiyorum, ciddiye de almıyorum diyor. Bozulmanın geldiği noktayı görebiliyor musunuz?

Yargı… Yargıda felaket bir tablo var. Anayasa Mahkemesi kararını uygulamam diyor en alttaki adam. Suç işliyor, Anayasa’ya karşı. Altı liderin yüklendiği sorumluluk sıradan bir sorumluluk değil. Bizim siyaset tarihimizde bir ilktir. Ve biz altı lider; ülke yeniden inşa edilecek, devletteki çürüme durdurulacak, devlette liyakat sağlanacak, herkes kendi görevini yapacak. Biz büyük bir fedakarlıkla aslında bir aradayız. Oturuyoruz, konuşuyoruz, en ince ayrıntılarına kadar. Biz konuşuyoruz ama bizim altımızda genel başkan yardımcıları, teknik personel, akademik dünyadan katkı verenler, emekli bürokratlar var. Her bir alanı alıp irdeliyoruz.

DAHA SIK TOPLANTILAR YAPIYORUZ: (Akşener’in CHP’yi yönetmenin zor olduğunu söylemesi üzerine) CHP’de düşünce özgürlüğü var. Düşünce özgürlüğü her insanın her istediğini söylemesi anlamına gelmiyor. Elbette düşüncelere saygılıyız. Önceden şu söylenirdi, ‘CHP’de her kafadan bir ses çıkıyor.’ Şimdi artık bu bitti. Sonuçta her birimiz oturuyoruz, konuşuyoruz. Daha sık toplantılar yapıyoruz. Mutlaka Parti Meclisi toplantılarını, milletvekilleri toplantılarını, belediye başkanları toplantılarını, 11 büyükşehir belediye başkanının toplantılarını belli aralıklarla yapıyoruz. Meclis tatile girdi, biz girmedik. Türkiye bu haldeyken bizim tatil yapacak halimiz yok. Her birimiz çalıştık. Salı toplantılarını her bir ilde yeniden yapmaya başladık ve devam ediyor. Şimdi parlamento açıldı, orada yapacağız.

BİRAZ DAHA SIK YAPMA YÖNÜNDE DÜN AKŞAM KARAR ALDIK: (Altı lider ne sıklıkla bir araya gelecek) Onu biraz daha sık yapma yönünde dün akşam karar aldık. Daha sık yapacağız. Gerekirse 15 günde, 20 günde bir gerçekleştireceğiz. Bu konuda bir görüş birliği oluştu. İkinci ev sahipliğini yine programa uygun olarak CHP’den sonra DEVA Partisi yapacak. Onlar bir gün belirleyecekler. O gün liderlerin uygun olduğu takvime de denk getirmek gerekiyor, çünkü iki partinin kurultayları, kongreleri var. O çerçevede yapılacak. Altı liderin bir araya gelmesi şu anlama gelmesin, her şey duruyor, liderler gelecek bir araya. Dün aldığımız kararlar var. O kararlar konusunda hangi genel başkan yardımcılarını görevlendirdiklerimiz de yazıldı. O genel başkan yardımcıları örneğin bugünden itibaren bir araya gelip çalışacaklar. Daha sık toplanacağız. Çünkü seçime de az kaldı. Topluma daha vereceğimiz hedefler var, yapacağımız çalışmalar var. Bu çalışmaların topluma aktarılması lazım.

İKİ ÖNEMLİ KARAR ALDIK: Dün iki önemli karar aldık. Bir; güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişin yol haritası. Yani biz nasıl yöneteceğiz. Bu konuda ön çalışmalar, taslaklar çıktı ortaya ve ilgili çalışma devam edecek. Tereddütler varsa onları gidereceğiz. İkincisi; ülkemizin temel politika alanları. Örneğin tarımda, eğitimde, bilim teknikte, adalette, yargıda ne yapacağız. Bu konuda da çalışmalar yapılıyor, ön çalışmalar yapıldı. Uzun vadeli çalışma olacak. Aynı zamanda bir hükümet programına dönüşmüş olacak. Çünkü biz iktidar olduğumuzda tarımda, eğitimde, bilim teknolojide, yargıda, hukukta şunu yapacağız… Bütün bunların tamamını belirleyen bir çalışma yapıyoruz şu anda onun da düğmesine basıldı. Bu iki çalışmayı büyük bir olasılıkla ilke kararına vardık. Geniş kitlelere altı lider bir araya gelerek ilgili arkadaşlar çıkıp kamuoyuna açıklasınlar diye. İktidar olduğumuzda hangi gün neyi yapacağımızı, hangi konuda nasıl karar alacağımızı kamuoyuyla paylaşacağız.

BİZİM İÇİN FARK ETMEZ: (Seçim ne zaman?) Büyük bir ihtimalle mayıs ayı içinde olabilir. Bizim için fark etmez.

BİR YILDA ÇÖZÜLECEK SORUNU 20 YILDA ÇÖZEMEDİLER: (İktidar olursanız, Türkiye’yi nasıl yöneteceksiniz) Önce altı içinde toplumun rahatlaması lazım. Bunu yapacağız. Bu konuda çok güzel düşüncelerimiz var. Yazılı hale getiriyoruz. Ama parti olarak da bizim az önce söylediğimiz, temel politikalar, altı parti, altı lider tarafından pek belirlenmediği için o alanı girmem doğru olmaz. Ama biz kendi açımızdan söyleyeyim. Çiftçinin, esnafın faiz borcu var. Biz bu faiz borçlarını sileceğiz. Biz Aile Destekleri Sigortası’nı getirmek istiyoruz. Yani bir toplumda bir anne, kendi karnı doymamış evladını yatağa yatıramaz. Bu çok acı bir şeydir. Allah nasip eder, iktidar olduğumuz göreceksiniz bu güzel ülkede hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Her çocuğu anne; severek, okşayarak, karnını doyurarak yatağına yatıracak. Hiçbir evde yoksulluk emaresi dahi olmayacak. Yoksul ailelerin yok elektriği kesildi, yok doğalgazı kesildi, yok suyu kesildi… Bu orta çağ anlayışını bitireceğiz. Yoksul bir ailenin elektriğini, suyunu, doğalgazını kesip onu karanlığa, soğuğa, susuzluğa mahkûm etmeyeceğiz. Aile Destekleri Sigortası’nın felsefesi bu. Buna benzer çok projemiz var. Örneğin yurt sorunu. Anne baba bakıyor, evladı üniversiteyi kazandı. Bir sevinç bir neşe; arkadan bir tereddüt veya kaygı. Bir yıl içinde Türkiye genelinde yurt sonunu çözeceğiz. Bir yılda çözülecek sorunu 20 yılda çözemediler. Bir yılda çözeceğiz. Hiç kimse en ufak endişe duymayacak.

KENDİ KUSURLARINI BAŞKASINA İFTİRA ATARAK ÖRTMEYE ÇALIŞIYORLAR: (Sosyal yardımların kesileceğine yönelik seçim öncesi iddialar vardı) Erzurum’a gittiğimde Erzurumlu esnaf kardeşim bana dedi ki dükkâna girdim, tokalaşmak istiyordum; ‘Bir soru soracağım size, siz Allah’tan korkuyor musunuz?’ Bu soru tabii garip bir soru. Elbette dedim. Hepimizin bir inancı, ahlaki değeri var. Hata yapmamaya, kusur, günah işlememeye özen gösteririz. Dedi ‘bunu niye size sordum biliyor musunuz?’ ‘Bilmiyorum’ dedim. ‘Geçen gün mezarlıkta bir defin işlemi yapıyorduk, döndü dolaştı iş siyasete CHP’yi suçlamaya başladılar… İçlerinden biri dedi ki ya CHP ne zaman iktidar oldu. Olmadı. O zaman biz niye suçluyoruz? Aklıma geldi ve biz boşu boşuna yapıyoruz diye.’ Şimdi bütün suçları getirip bizim sırtımızı yıkıyorlar. Çünkü kendi kusurlarını başkasına iftira atarak örtmeye çalışıyorlar. Buradan Türkiye’nin çıkması lazım. Türkiye buradan çıkacak.

HİÇBİR YERDE YARDIMLAR KESİLMEDİ, TAM TERSİNE ARTTI: Yerel seçimlerden önce sakın ha CHP’ye oy vermeyin. Efendim Ankara’da Mansur Bey, su paralarını teröristler toplayacak, onlar toplayacak, yardımlar kesilecek diye. İstanbul’da yine aynı şekilde her yerde bunun propagandasını yaptılar yardımlar kesilecek. Hiçbir yerde yardımlar kesilmedi, tam tersine arttı. Yardımlar çok daha insani koşullarda yapıldı.

AİLE HEKİMİNİN OLDUĞU YERDE AİLE DESTEKLERİ SİGORTASI’NIN PERSONELİ DE OLACAK: (İktidar olursanız bu bakış açısı, yardımlar sürecek mi?) Aynen devam edecek. Kişinin yoksulluğunu sadece sosyal devlet bilecek. Şöyle yapacağız; aile hekimler yok mu, 60, 70 bin civarında aile hekimi var. Nerede aile hekimi varsa, aile hekiminin olduğu yerde Aile Destekleri Sigortası’nın personeli de olacak. Sosyal hizmet uzmanı da olacak orada. Bunları saptayacak ve rapor hazırlayacak. Bu ailenin geliri şudur, bununla beslenmesi mümkün değil, oğlu üniversiteyi kazandı, burs verilmesi lazım. Şu kadar da nakdi destek yapılması lazım. Nereye, kadının banka hesabına… Kadın gidecek, aylığını alacak, çocuğunun beslenmesini sağlayacak. Onun yoksulluğunu hiç kimse bilmeyecek.

ÜMRANİYE’NİN, ÜSKÜDAR’IN, SULTANBEYLİ’NİN VAROŞLARINA GİT BAKALIM: (Enflasyonu oranları üzerine ne düşünüyorsunuz?) ‘Enflasyonu tek haneye indireceğiz’ diyor. Kardeşim 20 yıldır iktidardasın, elinden tutan mı var, sana engel olan mı var? Sen atama yaptığında Bay Kemal sana karşı mı çıktı? İndireceğiz, indir kardeşim. Faizi indireceğiz, indir kardeşim. İndiriyorsun, fiyatlar? Fiyatlar düşmüyor. Sen Allah aşkına ya şu Ümraniye’nin, Üsküdar’ın, Sultanbeyli’nin varoşlarına git bakalım. İnsanlar ekmek bulamıyor ya. Türkiye gerçeklerinden kopmuş bir iktidar var. Bakıyor tabii sarayda enflasyon yok diyor. İstersem tek haneye indiririm, indir. Niye indirmiyorsun?  

ERDOĞAN ÇIKIP PAZARDA ALIŞVERİŞ YAPAMAZ: (Sayıştay’ın Cumhurbaşkanlığı’nın denetim raporu ve mali tablosu üzerine) Bunlar bir eli yağda bir eli balda. Halktan kopmuş vaziyetteler. Erdoğan çıkıp pazarda alışveriş yapamaz. Hadi sen gitmiyorsun eşini gönder bir alışveriş yapsın. Hadi o da gitmiyor, sana orada bakan üç, beş kişiyi gönder alışveriş yapsınlar. Geçen ay mercimek kaç, şimdi kaç. Süt üreticilerini perişan ettiler. Yakında sütleri göreceksiniz hangi noktaya geldiğini.

SEÇİMİ KAZANACAĞIZ; PARLAMENTODA ÇOĞUNLUĞU SAĞLAYACAĞIZ: (İttifak olarak seçimi kazanabilecek durumda mısınız?) Ondan hiç endişem yok. En ufak bir endişem yok. Seçimi kazanacağız. Parlamentoda çoğunluğu sağlayacağız. Gerçekten Türkiye’yi, toplumun her kesiminin, geçmişte AK Parti’ye oy verenlerin de memnun olacağı Türkiye’nin her kesimini kucaklayan bir anlayışı egemen kılacağız. Üstelik farkla alacağız. Ciddi bir farkla alacağız. Alanı geziyoruz, görüyoruz zaten. Yalnız ben değil altı lider de gidiyor. Geçmişte kırdığımız insanlar var. O insanlarla oturuyoruz, konuşuyoruz, helalleşiyoruz. Dolayısıyla toplumun her kesimine sıcak, uçuk değil ayakları yere basan düşüncelerle oturuyoruz konuşuyoruz. Var olan sistemden kimsenin memnun olmadığını biliyoruz zaten.

150 BİNE YAKIN TAŞERON İŞÇİ, ONLARA DA KADRO VERECEĞİZ: Memnun olan hiç mi sınıf yok var tabii. Oligarklar, tefeciler, faizler, uyuşturucu baronları, beşli çete, devletten milyar dolarlarla iş güvencesi alanlar memnun. Çiftçi, işçi memnun değil. Devlette 100 binin üzerinde taşeron işçi var. Hani kadroya alacaklardı. Taşeronları kadroya alacaklardı, baskı yaptım yaptım yaptım aldılar. Şimdi yeni, Sağlık Bakanlığı’ndan tutun Karayollarına kadar pek çok yerde, yine taşeron işçiler var. Onlara da sözümüz var. 150 bine yakın taşeron işçi, onlara da kadro vereceğiz. EYT sorununu ısrar ettik, çözeceğiz diyorlar çözmezlerse biz çözeceğiz.

SEN MİSİN MİLLİ GÜVENLİK SORUNU BEN MİYİM? ODUR: (Seçime giderken güvenlik nasıl olacak, Erdoğan’ın CHP’ye yönelik ‘milli güvenlik sorunu’ söylemi üzerine) Aslında Erdoğan kendisini tarif etmiş. Erdoğan şu anda Türkiye’yi yönetemiyor. Yönetmiyor Türkiye’yi. Yönetme kapasitesi yok. Ne söylediğini bilmiyor. Emin olun prompteri kaldırın, iki soru sorun cevabını veremez. Televizyonlara çıkıyor, gayet güzel. Çıkabilir elbette. Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturuyor. Karşına kendi arzu ettiği gazetecileri çağırıyor, gelin yanıma diyor. Arkasına promptere koyuyor. Şu soruları soracaksınız ben de ekrana bakıp okuyacağım diyor. Devleti yönetmek bu değildir. Böyle bir anlayış ile devlet yönetilmez. Devlet kâğıt üzerinden yönetilmez. Devlet akılla, bilgiyle, birikimle yönetilir. Devleti yönetemiyor. Devleti yönetecek erdemli, ahlaklı birisinin Türkiye Cumhuriyeti’nin itibarına saygı duyacak birisinin rüşvet alan birisini büyükelçi tayin etmez ya. Ne diyeyim ben başka. Rüşvet alan adamdan büyükelçi olur mu ya. Şimdi soruyorum milli güvenlik sorunu o mudur ben miyim? Ben bayrağıma saygı duyuyorum, o duymuyor. Ben halkıma saygı duyuyorum, o duymuyor. Rüşvet alan birisini hatta iki kişi, neden siz bunları büyükelçi tayin ediyorsunuz? Hangi gerekçe ile. Süleyman Şah Türbesi’ni kaçırdı. Ya sen kendi toprağından, vatan toprağını… Terör örgütünden kaçtın ya. Vatan toprağından bayrağını indirdin ve kaçırdın. Şimdi bana diyor ki ‘milli güvenlik sorunu.’ Sen misin milli güvenlik sorunu ben miyim? Odur. Açık ve net söylüyorum odur.”

CUMHURBAŞKANI ADAYI KİM OLACAK?

Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı konusunda konuşan Kılıçdaroğlu, "Şunu eleştirdik kendi aramızda; niye acaba televizyonlar neredeyse günün 24 saati Cumhurbaşkanı kim olacak diyor... Var olan bir sistem var, herkesi perişan etti. Gençler geleceklerini yurt dışında arıyorlar. Biz önce bunu nasıl çözeceğimiz konusunda bir görüş birliği sağlamamız lazım. Cumhurbaşkanı adayı belirledik, ne yapacak bu aday? Belli çevreler bunu özellikle gündeme taşıyorlar" dedi.

CHP lideri sözlerini şöyle sürdürdü:

"Son derece akıllı, ayakları yere basan, feraset sahipleri kişilerin oturup devletteki sorunları nasıl çözeriz diye bunun üzerine uzlaşmamız lazım. Sonra deriz ki Cumhurbaşkanı adayımız budur. Aday da 6 liderin belirlediği kuralların dışına çıkmayacak. Vaatleri hayata geçirecek. Bu olmazsa başa dönmüş olacağız. Cumhurbaşkanı için söylediğimiz açık. Sen bizim cumhurbaşkanı adayımızı merak ediyorsan seçim gününü belirle, biz de 2 gün içinde adayımızı belirleriz.

Adayın kim olacağı konusunda konuşma olmadı. Seçim tarihini belirlesinler adayımızı belirleriz. CHP'de bu konuyla ilgili görüş beyan edilecekse altı liderin hazırladığı metin var. Bu metin çerçevesinin dışına çıkmamız gerekiyor."

SEÇİM GÜVENLİĞİ

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, seçim güvenliği konusunda, "Seçim güvenliği ile ilgili ayrı bir komisyon kurduk. YSK'dan bize belli aralıklarla sonuçlar geliyor ve biz onları eskiler ile karşılaştırarak ilerde hiçbir hata, kusur olmasın diye özel bir çaba harcıyoruz" dedi.

Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

"Doğum yerleri Türkiye'de olmayanlar var. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı... Örneğin Suriyeli, Iraklı... Bütün bunların hepsinin verileri var. Biz seçim güvenliği konusunda son derece duyarlı ve kararlıyız.

Buradaki kritik nokta şu. Sandıkta görevli arkadaş. Oraya geldiği saat tutanağı imzalamayacak. Sayım yapılacak, tutanaklar kontrol edilecek ondan sonra bir fotoğrafını çekecek ve sonra CHP Genel Merkezi'ne gönderecek. Biz en son İstanbul seçimlerinde böyle yaptık. Bundan önceki seçimlerde yaklaşık 10 bine yakın sandıkta görevlendirdiğimiz arkadaşların gitmediğini gördük. Cenazesi vs olanları ayıkladık diğerlerinin partiyle ilişiğini kestik.

Okullarda gönüllü avukatlar görevli olmak istedi. Avukat arkadaşlarla da işbirliği yapıldı. Seçim sürecinde her okulda bir avukatımız olacak. Türkiye'de her yerde olur mu... Çok iddialı bir şey o ama biz en azından bütün büyük kentlerde bunu yapacağız.

Sandığa gitmeme lüksümüz yok. Bunu aşmanın yolu sandıktan geçiyor. Oyumuzu kullanalım."

"ERDOĞAN, SGK’NIN VERİLERİNİN TOPLUMLA PAYLAŞILMASINA İZİN VERMİYOR: (SGK’yı kim batırdı?) Gayet açık, Erdoğan. Kararı alan, politikayı uygulayan Erdoğan. Sosyal güvenlik kurumları, dünyanın her tarafında açık verirler. Bütün mesele şudur. O kurumlarda yolsuzluk var mı, yok mu? Erdoğan, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun verilerinin toplumla paylaşılmasına izin vermiyor. Doğru veriler topluma verilmiyor.

TÜİK’E TALİMAT VERİYORLAR, RAKAMI ŞÖYLE YAP DİYE; 5 DE YAPABİLİRDİ: (TÜİK’in yıllık enflasyon oranı yüzde 83,45 olarak açıklandı. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?) Ev hanımlarının, sanayicinin, devlet memurunun, işçinin, çiftçinin insafına bırakıyorum. Ya gübre ne oldu Allah aşkına. İlaç, elektrik fiyatları ne oldu baksınlar, doğal gaza gelen zamma baksınlar, akaryakıta gelen zamlara baksınlar. TÜİK’e talimat veriyorlar, rakamı şöyle yap diye. 5 de yapabilirdi. Ne olacak yani. Yaparsın. Burada önemli olan şu, TÜİK gerçek rakamı niye vermiyor? Çünkü gerçek rakamı verdiği zaman emekli aylıkları ona göre belirlenecek. İşçi ücretleri ona göre belirlenecek. Memur ücretleri ona göre belirlenecek. Düşük gösterirseniz, düşük zam vermiş olacak.

RUSYA’DA YÜZDE 14,3; UKRAYNA’DA YÜZDE 23,8; SAVAŞTA OLMAYAN TÜRKİYE’YE BAKIYORUM YÜZDE 83: (Erdoğan’ın asgari ücrete zam yapacağı söylemi üzerine) Enflasyon şaha kalkar. Artar. Dünyanın her yerinde bilinen bir gerçek. Ben bir rakam çıkardım. Ukrayna ile Rusya savaş halinde. Normalde enflasyonun patlaması lazım. Şimdi Rusya’ya bakıyorum, enflasyon yüzde 14,3; Ukrayna’ya bakıyorum yüzde 23,8. Savaşta olmayan Türkiye’ye bakıyorum yüzde 83. Resmi rakam 83. Biz savaşta değiliz. Peki dönüyorum Amerika’ya bakıyorum yüzde 8,3. Ermenistan’a bakıyorum 9,1. Yunanistan’a bakıyorum 11,4. Azerbaycan’a bakıyorum yüzde 14,2. Bakıldığı zaman bütün bunların hepsi küçük rakamlar. Nasıl oluyor da Türkiye’de bu kadar büyük ve insanı perişan eden, aldığı aylığı bile ay sonuna kadar getiremeyen bir tablo ile vatandaşı karşı karşıya kalıyor.

TAKSİ ŞOFÖRÜ TEŞHİSİ KOYDU KARDEŞİM, EN AZINDAN SENİN TAKSİ ŞOFÖRÜNÜN VERDİĞİ BİLGİYİ DOĞRULATMAN LAZIM: (Mersin’deki terör saldırısı üzerine yöneltilen soruya) Devleti yönetemiyorlar. Ben İçişleri Bakanı için ‘fotoromancı Süleyman’ demiştim. Yönetemiyor. Yaptığı açıklamaya bak. Efendin teşhisi taksi şoförü koymuş. Ya Allah aşkına koskoca devleti nasıl çöp kutusuna atarsın ya. Ne demek, ‘taksi şoförü teşhisi koydu.’ En azından senin taksi şoförünün verdiği bilgiyi doğrulatman lazım. Hiçbir şey yapmıyorsan doğrulatman lazım bu doğru mu diye. Bu kadar ülkeyi yönetmekten aciz bir yapı ile karşı karşıyayız. Açıklama yapmış, efendim ‘Teröristler 13 saat motorlu paraşütle uçarak geldiler’ diyor. 13 saat. Motorlu. Uçarak… Böyle bir teknoloji henüz dünyada yok bildiğim kadarıyla. Nereden uyduruyor ya. Orduyu, polisi, askeri bir anlamda, istihbaratımızı bir anlamda… Bu söylenecek bir laf mı ya. Tabii suçlu bulmaları lazım. Her zaman olduğu gibi, ‘suçlu CHP’ diyecekler.

MİLLETTEN, CHP’DEN ÖZÜR DİLEYECEK MİSİN: O kişinin olmadığı çıktı ortaya. Biz biliyorduk ama dillendirmedik. Ben şimdi kaynağını söylersem doğru değil. Bir süre sonra o bilgi geldi. (Devletimizin içinden mi?) Elbette. Devletimizin kurumlarında hala itibarlı, saygın, ülkesini seven doğru insanlar var. Biz bunların hepsinin farkındayız. Devletimiz saygı duyulması gereken bir devlettir. Bu kadar tahribata rağmen devletimiz ayaktadır. Bu kadar büyük soygunlara rağmen bu devlet ayaktadır. Devletin içinde namuslu bürokratlar, askerler, polisler, istihbaratçılar var. Bunlar gerçeği görüyorlar. Devletin yanlış yönetildiğini görüyorlar. Bu kişi oturduğu koltuğun hakkını vermiyor. Sabahtan akşama kadar bizleri suçluyor. Buyurun. Ne yaptın şimdi? Özür dileyecek misin milletten? CHP’den özür dileyecek misin?

TERÖRÜN PARTİSİ, KİMLİĞİ, İNANCI OLMAZ: Her zaman şunu söyledim. Terör bir insanlık suçudur.  Terörün partisi, kimliği, inancı olmaz. Terör bir insanlık suçudur. Terör, masum insanlara yönelik yapılan saldırılardır. Teröre; vicdanı, erdemi, ahlakı olan, demokrasi kültürü olan herkesin karşı çıkması lazım. Bu kadar açık. (Selahattin Demirtaş’ın terörü kınaması üzerine) Değerli bir açıklama. O da yaptı, HDP de yaptı. Kınadılar. Bunlar değerlidir. Teröre karşı hepimizin ortak durması lazım. Ortak mücadele etmesi lazım. Terör nereden gelirse gelsin, hep beraber mücadele etmeliyiz.

BEYEFENDİYE SÖYLÜYORUM TÜRKİYE İÇİN BİR MİLLİ GÜVENLİK SORUNUDUR: Bunlar bir tezkere getirdiler, Suriye tezkeresi. Terörle mücadele için yabancı askerleri Türkiye’ye davet edebileceklerine dair bir hüküm de koydular. Çıktım şunu sordum, özellikle Bahçeli’ye sordum; Türkiye Cumhuriyeti topraklarına yabancı askerlerin postallarının gelmesine neden evet dedin? Haydi Erdoğan tamam. Ne olduğu belli değil. Sen milliyetçi geçiniyorsun. Sen nasıl evet dersin. Siz biz hayır dedik diye ‘siz teröre destek veriyorsunuz’ diye bizi suçladılar. Şimdi sormak isterim, onlar milliyetçi mi? Ben kendi topraklarımda yabancı askerin gelmesini, ‘Ben terörle mücadele ediyorum’ ayaklarına burada durmasını istemem. Kabul etmem de zaten onu. Getiremiyorlar, çünkü CHP var. Yoksa getirecekler. Niye getirecekler bilmiyorum. Bu devletin ordusu, askeri, polisi, jandarması, korucuları terörle mücadele ediyorlar ya. Şehitler verdik. O açıdan beyefendiye söylüyorum Türkiye için bir milli güvenlik sorunudur. (Erdoğan için olduğunu teyit ederek) En ufak bir endişem de yok.

İCAZET KONUSUNU EN İYİ ERDOĞAN BİLİR; BAY KEMAL HİÇ KİMSEDEN İCAZET ALMAZ: (Amerika’ya neden gidiyorsunuz?) Ben neoliberal politikalara karşı birisiyim. Ve bu politikaların sadece Türkiye’de değil, dünyada derin sorunlar yarattığını bilen birisiyim. Bizim bu politikalara karşı çalışmamız lazım.

İzlenen politikalar şu, altta kalanın canı çıksın. Vahşi kapitalizm. Altta kalanın canı çıksın, yukarıdakiler istedikleri kadar zengin olsunlar. Dünyaya bakıldığı zaman; var olan kaynakların büyük bir kısmının böyle çok sınırlı sayıdaki insanlara çok süratle aktığını görüyorsunuz. Dünya artık küreselleşti, Türkiye bu tabloyu en acı yaşayan ülkelerden bir tanesidir. Buna karşıyım ben. Çözmek zorundayız. Diyorlar, ‘Gidecek birilerini devlette ziyaret edecek…’ Şunu herkes gayet net bilsin, benim birilerinden icazet almak gibi bir felsefem, düşüncem asla olamaz. Ülkesini seven birisiyim. Ülkenin bağımsızlığına saygı duyan birisiyim. İcazet konusunu en iyi Erdoğan bilir. Hiç kimse unutmasın bu Bay Kemal hiç kimseden icazet almaz. Kendi ülkesinin çıkarları her şeyin üstündedir. Dünyada düşünce, bilim, bilim insanları, hızla gelişen teknolojiler vardır. Burada umutsuzluğa kapılıp yurt dışına giden gençlerimiz vardır. Onlarla buluşmaya gideceğim. Ve onları alacağız. Getireceğiz Türkiye’ye. Ve diyeceğiz ki hiç endişe etmeyin, ezilen canı çıksın denen bu neoliberal yani vahşi kapitalizmi el birliğiyle yok edeceğiz.  

HAVUZ MEDYASI SİZE YETMEDİ Mİ? (İnternet medyası ve sosyal medyaya yeni yaptırımlar getiren yasal düzenleme ile ilgili soru üzerine) Parlamentoda, elimizden gelen çabayı göstereceğiz; çıkmaması konusunda elimizden gelen çabayı göstereceğiz. Bir insan düşüncesi dolayısıyla suçlanır mı? Aklımızı kullandık diye insanlar hapse atılır mı? İnsan tutuklanır mı? Sosyal medyada, medyada; kendilerine göre düzenlemeler yapıyorlar. Havuz medyası size yetmedi mi? Havuz televizyonları size yetmedi mi? Paralı silahşorlarınız size yetmedi mi?

AKLI OLAN BİR İNSAN BUNU YAPMAZ: Televizyonlar AK Partili milletvekillerini çıkaramıyorlar, gazeteci kimliği ile AK Partilileri çıkarıyorlar. Sözde tarafsız. Onların hiçbirisi tarafsız değil. Biz bunları biliyoruz. Vatandaş da bunları biliyor. Ama bunlarla tatmin olmuyorlar. İstiyorlar ki kimse konuşmasın. Öyle bir ortam yaratalım ki, Kılıçdaroğlu da televizyonlara çıkmasın. Bağımsız gazeteler, objektif yayın yapmasın. Birisi bir düşünce açıkladığı zaman, kendi savcılarına telefon edip, soruşturma açın, tutuklayın, içeri atın, hapse atın. Bu yanlış bir model. Düşünceye sınır getiriyorlar. Ben düşünüyorum, senin düşünmeye hakkın yok diyorlar. Ben karar veriyorum, senin karar vermeye hakkın yok diyorlar. Böyle bir model kurmak istiyorlar. Mücadele edeceğiz. Basın İlan Kurumu aracılığı ile gazetelere ilan verilmiyor. Basın İlan Kurumu aracılığı ile havuz medyasına, yasa dışı, sahte tirajlarla milyonlar aktarılıyor. RTÜK aracılığı ile bağımsız televizyonlara ceza veriliyor. Hala tatmin etmiyor. Acaba nasıl seslerini keseriz diye düşünüyorlar. Bunlarda akıl da yok. Aklı olan bir insan bunu yapmaz. Her şeyi yasaklayalım, kimse gerçekleri görmesin, doğruları kimse fark etmesin…

ÇÜRÜTTÜLER DEVLETİ, KİMSE GÖRMESİN İSTİYORLAR: (Gerçekler değişir mi?) Değişmez. Gidişlerini hızlandırırlar. Bu millete zulüm yapıyorlar. Bir elli yağda, bir elleri balda. Kendilerini eleştirenlere asla tahammül edemiyorlar. Medya, siyasetçinin görmediğini görür. Devleti yöneten, yapılan bir yanlışın üstünü örterse, devlet devlet olmaktan çıkar. Çürüttüler devleti, kimse görmesin istiyorlar.

BORSADA HALA VURGUNCULAR VAR: (Borsa operasyonu) Yapılan operasyon, yeterli bir operasyon değil. Borsada hala vurguncular var… Devletin içindekiler ile soyguncular arasında işbirliği yapılıyor. AK Parti milletvekili vardı, borsalar, oyunlar… Ne oldu? Başka bir partide olsa, kıyamet kopardı… Bu rezalet nedir? Hani siz dindar geçiniyordunuz? Hani kul hakkı yemiyordunuz? Bunların yatacak yeri yok. Demokratik yollarla, bu milletin iradesi ile gönderilmesi lazım. Soyguna yeter dememiz lazım, artık bizim. Borsa manipülatörleri de unutmasınlar: Hem yeni kurumlar oluşturacağız. Hem bu soygunculara hizmet eden, bürokratik ayağı da temizleyeceğiz. Tabi bakıyor, yukarıdaki soyguncuların hizmetinde; o zaman biz de onların hizmetinde olalım, o da nasipleniyor, biz de nasiplenelim. Balık baştan kokar.

BU AKŞAM TELEVİZYONLARA CİDDİ BİR AÇIKLAMA YAPACAĞIM: Bir tweet atacağım, bir açıklama yapacağım o açıklamayı bütün vatandaşlarımın dinlemesini isterim. Şimdi ifade etmeyeyim toplumun barışması için, bir de ben bazen bu ziyaretleri yaparken, bu samimi değil oy için yapıyor, diye beni suçluyorlar. Ama Allah da bilir ki ben samimiyiz. Asla ama asla oy için yapmam. Bana oy verir vermez o kendi kanaatidir. Kendisi oturur bakar isterse oy verir. Ama ben bütün bunların dışında bu akşam televizyonlara ciddi bir açıklama yapacağım. Toplumu kucaklaştıracağım. Bu konuda ne kadar samimi olduğumu Erdoğan da görecek.”

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.