Dolar 32,4665
%-0.06
Euro 34,7382
%-0.67
Altın 2.440,150
%0.16
Bist-100 9.935,00
%2.24

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
İYİ Parti'den zeytin ağaçlarının kesilmesine tepki: Asırlık ağaçlara kıymayın!

İYİ Parti'den zeytin ağaçlarının kesilmesine tepki: Asırlık ağaçlara kıymayın!

İYİ Parti Yerel Yönetimler Başkanı Metin Ergun, İYİ Parti Milletvekilleri ile birlikte Muğla Akbelen Ormanları’nda zeytin ağaçlarının kesilmesini protesto etti. Ergun, “Asırlık zeytin ağaçlarına kıymayın, yakmayın, sökmeyin” dedi. Ağaçların söküldükten sonra tepki üzerine yeniden dikildiğini belirten Ergun, “Göstermelik olarak dikmişler. Sulanmaz ise tutmaları mümkün değil. 250 yıllık bir ağacı 2 buçuk dakikada söküp attılar” diye konuştu.

  • Ege Postası
  • 02.04.2022 - 23:20

İYİ Parti Yerel Yönetimler Başkanı Muğla Milletvekili Metin Ergun, İYİ Parti Isparta Milletvekili Aylin Cesur, İYİ Parti Denizli Milletvekili Yasin Öztürk ve İYİ Parti İstanbul Milletvekili Ümit Beyaz ile birlikte Muğla’nın Milas İlçesi’ne bağlı İkizköy’de, zeytinliklerin kesilmesine karşı açıklama yaptı.  

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın zeytinlik alanlarda maden arama faaliyetlerinin önünü açan Maden Yönetmeliği değişikliğinin ardından Akbelen Ormanı’nda YK Enerji tarafından zeytin ağaçlarının sökülmesi tepkilere neden olmuş iki kişi gözaltına alınmıştı.

Bugün Akbelen Ormanı’nda çevrecilerin de katıldığı basın açıklamasında İYİ Parti Yerel Yönetimler Başkanı Muğla Milletvekili Prof. Dr. Metin Ergun, şöyle konuştu:

“Bizim vatanseverlik anlayışımıza göre, vatanını seven bir insan; insanını da toprağını da, tabiatını da ağacını da sever. Tüm bunlara saygı gösterir. Vatansever ve milliyetçi bir anlayış, memleketimizin zenginliklerine, suyuna, toprağına ve ağacına düşmanlık etmez, edemez. Vatanın zenginliklerini talan etmez, ettirmez. 

Ama gelin görün ki, kendilerinden sürekli olarak ‘yerli ve milli’ diye bahseden iktidar mensupları, memleketin zenginliklerine yönelik adeta bir kötülük ajandaları varmış gibi hareket ediyorlar. Sürekli olarak ‘acaba ne yapabiliriz de ülkemizin zenginliklerine, doğal güzelliklerine zarar veririz, bunları nasıl yağmalatırız’ diye hareket etmektedirler. Bizde uyandırdığı intiba adeta budur. Memlekete açıkça zarar verecek olan bu kararlara yönelik en ufak bir eleştiride ise muhataplarını ‘bunlar yatırımlara karşı’ diye itham ediyorlar. Son 1 ayda aldıkları kararlardan gözlerini ormanlara ve zeytinliklere diktikleri anlaşılmaktadır.

“VATANSEVER BİR ANLAYIŞ ZEYTİNLİKLERİMİZİ KORUR”

Açıkçası iktidarın; zeytin üreticilerinin derdiyle dertlenmesi gerekirken, neden İtalya veya Yunanistan kadar bu sektörden para kazanamadığımızı düşünmesi gerekirken, tamamen ranta ve talana odaklandığını görmekteyiz. Bu talan anlayışını ne vatanseverlikle ne yerlilikle, ne de millilikle bağdaştırmak mümkün değildir. Vatansever bir anlayış; zeytinlikleri, ormanları ve sit alanlarını yağmalattırmaz, tam aksine tüm zenginliklerimizi korur ve bunları geliştirmenin yollarını arar.

“ZEYTİN ÖLÜMSÜZLÜĞÜN SİMGESİDİR”

İnsanlık tarihinde, zeytin ve zeytin ağacı kadar önem atfedilen başka bir ağaç yoktur. Zeytin, antik medeniyetlerin değer sistemlerinden başlayarak binlerce yıldır neredeyse tüm dinlerin ve kültürlerin kutsal saydığı bir ağaçtır. Zeytin ağacı, barışın ve bereketin sembolü olduğu gibi, aynı zamanda, ölümsüzlüğün de simgesidir. Bu nedenle, Akdeniz medeniyetlerinde her zaman saygı duyulması ve korunması gereken bir bitki olarak görülmüştür. Açıkçası, sayısız nebatat arasında zeytin ağacının yeri birçok medeniyet ve kültürde benzersizdir ve çok kıymetlidir. Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'de de zeytinle alakalı birçok ayet vardır. Diğer semavi din ve kültürlerde de aynı şekilde zeytine büyük önem vermişlerdir.

“BİZDEN ÖNCEDE VARDI BİZDEN SONRADA OLACAKTIR”

Tarihi bir efsaneye göre, Bir gün bir zeytin ağacı Homer'in kulağına şöyle fısıldar: ‘Ben hem herkese aitim hem hiç kimseye ait değilim. Senden önce de vardım/buradaydım, senden sonra da burada olacağım’ Zeytin, tam da Homer’in hikâyesinde anlatıldığı gibidir. Yani ne sadece bizim neslimize aittir, ne de önceki nesillere aittir; bizden önce de vardı, bizden sonra da olacaktır.

“ZEYTİN ASIRLARDIR BU BÖLGE İNSANININ GEÇİM KAYNAĞI”

Bu noktada ifade etmeliyim ki, zeytinin ne kadar önemli olduğunu en iyi Muğlalı hemşerilerimiz bilir. Muğla yöresinde zeytin, uzun ömürlü olduğu için evladiyelik bir ağaç olarak dikilir. Çünkü zeytin Muğla yöresinin tüketim alışkanlıklarında ve tarımsal üretiminde binlerce yıldır çok önemli bir rol oynamaktadır. Bu bölge zeytin ağacı sayısıyla, zeytin ve zeytinyağı üretimiyle Türkiye’nin en önde gelen illeri arasındadır. Zeytin asırlardır bölge insanının ana geçim kaynağıdır.  Bu bölgenin zeytin ağaçları klasik türlerdir ve iki bin-üç bin yıl yaşarlar. Nitekim Milas’ın zeytinyağı birkaç yıl önce coğrafi işaret almıştır. Dolayısıyla zeytin ağacına, zeytinliklere zarar verebilecek en ufak bir girişime karşı büyük bir hassasiyet göstermemizin sebebi budur.

“DEĞİŞİKLİK HUKUKA AYKIRI BİR ŞEKİLDE YAPILMIŞTIR”

Barışın, bereketin ve ölümsüzlüğün sembolü olan zeytinlikler; bu yönetmelik değişikliği ile geçen yüzyılın demode anlayışıyla ve eski teknolojisiyle yapılan vahşi madencilik faaliyetlerine açılmış ve adeta kurban edilmiştir. Çağımızda çevreyle dost, ekolojiye ve tabiata zarar vermeyen yol ve yöntem varken, bu şekilde vahşi yöntemlerle enerji üretme konusundaki ısrarın rant ve talan dışında hiçbir açıklaması yoktur. Enerji üretim maliyetini düşürmek için zeytinliklerimiz feda edilmiştir. Üstelik söz konusu bu değişiklik, ne hazindir ki, hukuka aykırı bir şekilde yapılmıştır.

“RANT VE TALAN SİYASETİNİ SÖZDE ‘KAMU YARARI VAR’ DİYE MEŞRULAŞTIRMAK İSTEMEKTEDİR”

Bu yönetmelik değişikliği yapılırken, Anayasa’ya ve 3573 Sayılı Kanun’a aykırı hareket edilmiştir. Yani Anayasa’nın ve Kanun’un koruması altında olan zeytinlikler yönetmelik değişikliğiyle madenciliğe ve talana açılmıştır. Bu hukuka aykırı düzenlemeden sonra Kanun’un ‘3 kilometre dahi yaklaşamazsın’ dediği zeytinlikler, büyük bir tehdit altına girmiştir. Nitekim son günlerde burada yapılanlar bu durumun ispatı niteliğindedir. İktidar ise bu rant ve talan siyasetini sözde ‘kamu yararı’ var diye meşrulaştırmak istemektedir.

“BU DOĞA CİNAYETİNİN ÜZERİ ÖRTÜLÜR MÜ?”

Ormanları, zeytinlikleri yok etmenin neresinde hangi kamu yararı vardır? Maalesef hiçbir yararı yoktur. Bunun arkasında sadece iktidarın gözü dönmüş rant ve talan sevdası ve şirketlerin üretim maliyetlerini düşürme politikası vardır. Rant ve talan uğruna bu ekolojik zenginliklerimize kıymaya değer mi? ‘Söktüğümüz zeytinleri tekrar eski yerine dikeceğiz’ veya ‘ne kadar sökersek aynı sayıda zeytin ağacı dikeceğiz’ demekle bu doğa cinayetinin üzeri örtülür mü? Maalesef örtülmez. 1 Mart tarihinde yapılan düzenleme, doğaya ve gelecek nesillere karşı işlenen bir suç olarak tarihe geçecektir.

“ZEYTİNLİKLERİMİZİN KURTARILMASINI İSTİYORUZ”

Biz İYİ Parti olarak, zeytinlikleri ranta ve talana açan bu yönetmelik değişikliği ile ilgili olarak derhal yargıya müracaat ettik. Yapılan bu değişikliğin yürütmesinin durdurulması ve iptali için Danıştay’a başvurup dava açtık. Ne yazık ki şirket, yargı kararını beklemeden zeytin ağaçlarını talana başlamıştır. Zeytinliklerimiz daha fazla talan edilmeden, Danıştay’ın hızlı bir şekilde kararını vermesini ve zeytinliklerimizin kurtarılmasını bekliyoruz.

“HER GÜN BİR DOĞAL GÜZELLİĞİ RANTA KURBAN ETME DERDİNDELER”

Ormanları ve zeytinlikleri talan edecek olan bu kıyımı, akılla, mantıkla veya kamu yararı ile izah etmek mümkün değildir. Asırlık zeytin ağaçlarını, ormanlık alanları yok edecek bu girişimlerin tek bir açıklaması vardır. O da iktidarın rant ve talan konusunda doymak bilmez bir iştahı; yandaş şirketleri kayırmak için doğamızı bile kurban etme anlayışıdır. AK Parti iktidarı ve AK Parti’nin yandaş şirketleri her gün bir doğal güzelliği, tabiatın bir hazinesini ranta kurban etmenin derdindedirler.  Rant ve talan söz konusu olunca hiçbir kural ve kanun tanımayan bir iktidarla karşı karşıyayız.

“GELECEK NESİLLERE BIRAKABİLECEĞİMİZ BİR MİRAS KALMAYACAK

Açık ve net söylüyoruz; iktidarın bu talan siyaseti bu şekilde devam edecek olursa; gelecek nesillere doğal, tarihi ve kültürel anlamda bırakabileceğimiz bir miras kalmayacaktır. Biz her şeyden önce bunun endişesi içerisindeyiz. Bu yüzden herkes şundan emin olsun ki, biz İYİ Parti olarak; hem zeytinliklerimizin, hem de ormanlarımızın geçmiş yüzyılların vahşi madencilik anlayışıyla yağmalanmasını ve talan edilmesini engellemek için elimizden gelen ne varsa her şeyi ortaya koyacağız. Gerek hukuki olarak, gerek siyasi olarak sonuna kadar mücadele edeceğiz. Asırlık zeytin ağaçlarına kıymayın, yakmayın, sökmeyin, Türkiye’nin bu cennet beldesini daha fazla mahvetmeyin.”

İYİ Partili Ergun beraberinde milletvekilleri ile geçtiğimiz gün YK Enerji tarafından önce kesilip daha sonra vatandaşlar tarafından gelen tepkiler üzerine yerine dikilen zeytin ağaçlarının bulunduğu bölgeye gitti. Burada ANKA Haber Ajansı’na konuşan Ergun, şunları söyledi:

“250 YILLIK AĞACI 2 BUÇUK DAKİKADA SÖKÜP ATTILAR “

“Bu ağaçları sökmüşler. Daha sonra çok tepki olunca göstermelik olarak şimdilik dikmişler. Bunlar eğer sulanmaz ise tutmaları mümkün değil. Zaten en az bir 30 sene kaybetmiş durumdalar. Yanımızda duran ağaç en az 250 yıllık bir ağaçtır. 250 yıllık bir ağacı 2 buçuk dakikada söküp attılar. Şimdi bu kadar dikilmiş olması bile bizim için önemli bir şey. Toplumsal tepkinin hangi boyutta olduğu anlaşılıyor.”

İKİZKÖY’DE SÖKÜLEN AĞAÇLAR ZEYTİN AĞAÇLARI YENİDEN DİKİLDİ… İKİZKÖYLÜ VATANDAŞ: “BU AĞAÇ EN AZ 100 YILLIK SÖKÜLÜP DİKİLMİŞ OLMASI, YAŞAYACAĞI ANLAMINA GELMEZ”

Muğla’nın Milas İlçesi’ne bağlı İkizköy’de Yeniköy Kemerköy Enerji tarafından sökülen zeytin ağaçları, tepkiler üzerine yeniden dikildi. İkizköy sakini Hasan Yorulmaz, “Bu ağaç en 100 yıllık bir ağaç. Bunun sökülüp dikilmiş olması bu ağacın yaşayacağı anlamına gelmez. Fidan tez tutar, yaşlı ağaç zor tutar. Ancak bu ağacın eski haline gelebilmesi en az 10-20 yıl ister” dedi.

Muğla’nın Milas İlçesi’ne bağlı İkizköy’de 31 Mart sabahı zeytin ağaçları, YK Enerji tarafından iş makineleri ile sökülmüş ve başka bir alana götürülmüştü. Duruma tepki gösteren İkizköylüler ve çevreciler alanda nöbet tutmaya başlamıştı. YK Enerji daha sonra, “9 zeytin ağacı uzmanlar eşliğinde yine YK Enerji bünyesinde oluşturulan ve 22 binden fazla zeytin ağacının yer aldığı zeytin park alanına taşınmıştır” açıklamasını yaptı. Çevrecilerden gelen tepkiler üzerine YK Enerji, zeytin ağaçları yeniden dikti.

“FİDAN TEZ YAŞLI AĞAÇ ZOR TUTAR”

Yeniden dikilen ağaçlardan birinin yanında ANKA Haber Ajansı’na konuşan İkizköylü Hasan Yorulmaz, şunları söyledi:

“Önceki gün bu ağaçları sökmüşlerdi, bugün dikildiğini görüyoruz. Bu ağaç en 100 yıllık bir ağaç. Bunun sökülüp dikilmiş olması bu ağacın yaşayacağı anlamına gelmez. Zor bir olay. Fidan tez tutar, yaşlı ağaç zor tutar. Bu bakımdan bu ağacın yeşermesi zor bir olay. Yaz boyu sulamak gerekir. Sulansa bile ya tutar ya tutmaz. Ancak bu ağacın eski haline gelebilmesi en az 10-20 yıl ister. Bu büyük bir ürün kaybı anlamına gelir. Zeytinler dokunmayalım, yaşatalım” dedi.

“ÜLKEYE VE İNSANLIĞA AİT BİR MÜCADELE”

Avukat İsmail Hakkı Atal ise şöyle konuştu:

“İkizköylülerin aslında bu zeytinleri korumak için verdiği mücadele sadece ait bir mücadele değil, ülkeye ve insanlığa ait bir mücadele. Bizim hep söylediğimiz gibi çevre ekoloji mücadelesi dünya tarihindeki tüm mücadelelerden farklı. Tarih boyunca insanlar ırksal, ideolojik, etnik, dini temelli birçok savaşlar ve çatışmalar içerisinde oldu ama tarihte ilk defa bir mücadelenin tek kazananı tek kaybedeni var, insanlık.

“BİZ KAYBEDERSEK ŞİRKETİN ÇOCUKLARI DA KAYBEDECEK”

Biz kaybedersek, herkes kaybedecek. Bu şirketin sahipleri de kaybedecek, onların çocukları da kaybedecek, hakimlerde kaybedecek. Ülkenin her meslek grubu kaybedecek. Çünkü bilim insanları 2010 yılından bu yana karşılaştığımız korona virüs pandemisine neden olan mutasyonun korona virüslerin değişiklik geçirmesine neden olan koşulların ekolojik koşullardaki değişiklik olduğunu bulguladılar. Yani bilim insanları diyor ki, 'Termik santraller, iklim değişikliği, madencilik, ormansızlaşma, endüstriyel tarım ve endüstriyel hayvancılık sebebiyle insanlar doğanın dengesini bozduğu için 5 milyon yıldır dünya da olan korona virüs bu yeni doğal ortama uyum sağlamaya çalıştı ve yapı değişti. 250 bin yıldır dünya da olan insanında bu yeni korona virüs mutasyonuna bağışıklığına yok ve insanları öldürüyor.'

“TERMİK SANTRALLERLE BİRLİKTE YAŞAMA İMKANIMIZ YOK”

Ayrıca bilim insanları korona virüs salgını sırasında, termik santrallerin ve hava kirliliğinin olduğu yerlerde korona virüs vakalarının 9 kat daha fazla olduğunu, ölümlerinde 3 kat fazla olduğunu tespit ettiler. Aynı zamanda korona virüslerin şuan da soluduğumuz partikül maddelerin üzerine yapıştığı tespit edildi. Bizim termik santraller ile birlikte yaşama imkanımız yok. Korona virüsten sonra yeni salgın hastalıklar gelecek. Bilim buna kesin gözüyle bakıyor. Ekolojik kırım, iklim değişikliği, termik santraller nedeniyle yeni salgın hastalıklarla karşılaşacağız. Biz bu termik santralleri kapatmak zorundayız. Bugün verilen mücadele hem zeytinimizi, hem de doğayı insanlığı, ülkeyi koruma mücadelesidir.” (ANKA)

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.