Dolar 32,3654
%0.15
Euro 34,9546
%-0.32
Altın 2.325,560
%0.22
Bist-100 9,08
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Erdoğan'dan 2023 İzmir temennisi: Bir gün olacak

Erdoğan'dan 2023 İzmir temennisi: Bir gün olacak

AK Parti’de 7. Olağan Kurultay heyecanı başladı. Kongrede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 2023 yılına yönelik hedefleri açıklayacak. Kongrenin açılış konuşmasını yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 50 kişiden oluşan MKYK'nın 75 kişiye çıkarılacağını ve 35 kişilik de yedek liste olacağını açıkladı. Konuşmasında 81 ili tek tek selamlayan Erdoğan, İzmir'i selamlarken 2023'te İzmir'de iktidar olma mesajı verdi. Öte yandan Erdoğan, bin 431 delegenin oy kullandığı kongrede geçerli olan bin 428 oyun tamamını alarak yeniden AK Parti Genel Başkanı seçildi.

  • Ege Postası
  • 24.03.2021 - 09:20

EGEPOSTASI-  AK Parti 7. Olağan Kurultayı bugün saat 10.00’da  Ankara Spor Salonu'nda başladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kongrede 2023 seçimlerine yönelik bir manifesto ve yol haritası açıklayacak. 

Resmi açılışı yapılan kongrenin divan heyeti belirlendi. Divanda, AK Parti İzmir Gençlik Kolları Başkanı iken AK Parti Gençlik Kolları Genel Başkanlığı görevine atanan Eyüp Kadir İnan da yer aldı. 

Kongrede ayrıca, İYİ Parti heyetinde partiyi temsilen İYİ Parti Grup Başkanvekili ve İzmir Milletvekili Müsavat Dervişoğlu da yer alması dikkat çekti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2023 hedeflerine yönelik yol haritasını açıkladığı ve “Türkiye için güven istikarar” sloganıyla gerçekleştirilen kurultayda İzmir’den üst yönetime girecek isimler belli oldu. 

100 OTOBÜSLE ÇIKARMA

Pandemi koşulları nedeniyle sınırlı sayıda katılımın sağlanacağı kongreye İzmir’in 30 ilçesinden 100 otobüs kaldırıldı. Kongereye AK Parti İzmir teşkilatından yaklaşık 5 bin kişi katıldı.

MKYK'DA ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİK

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yazıcı, kongrede yapılacak tüzük değişikliğiyle genel başkanvekili sayısının ikiye çıkarılacağını bildirdirken kongrenin açılış konuşmasını yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 50 kişiden olulan MKYK'nın 75 kişiye çıkarılacağını ve 35 kişilik de yedek liste olacağını açıkladı. Erdoğan, "Yedek olan 35 arkadaşımız da arı gibi çalışacak" dedi.

AK Parti İzmir Teşkilatı, 2023'te İzmir'de AK Parti iktidarı mesajı veren "2023 İzmir'de başka bir yıl olacak" ve "Aynı güven ve istikrar ile gümbür gümbür yürüyoruz 2023'e" yazılı pankartlar açtı.

"İZMİR SELAMI"

Kongre konuşmaısna 81 ili tek tek selamlayarak başlayan Erdoğan, İzmir’i “İklimiyle, insanıyla, efesiyle dünyada biriciksin İzmir... Hoş geldin...” sözleriyle selamladı. 
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözlerinin ardından kongre salonundaki İzmir teşkilatından tezahüratların yükselmesi üzerine Erdoğan, 2023’te İzmir’i alacakları mesajını verdi ve "İnşallah 2023... Bir gün olacak" dedi. 

Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şunlar; 

Sizlerle birlikte bir kez daha yaptıklarımızın ve yapacaklarımızın muhasebesini milletimize arz etmek istiyoruz. Bu vesileyle, Milliyetçi Hareket Partisine ve Genel Başkan Sayın Devlet Bahçeli’ye, Cumhur İttifakı çatısı altında, büyük ve güçlü Türkiye yolunda bizimle birlikte yürüdükleri için şükranlarımı sunuyorum. Milletimizin 15 Temmuz gecesi meydanlarda kurduğu Cumhur İttifakını, Milliyetçi Hareket Partisi ile birlikte seçimlerde ve Meclis’te devam ettirerek, mücadelemizin saflarını tahkim ettik ve genişlettik. Hangi partiden olursa olsun, Cumhur İttifakına destek olan her bir kardeşime ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Türkiye’yi önce 2023 hedeflerine, ardından da 2053 vizyonuna inşallah bu ittifakla kavuşturacağız.

"HEDEFLERİN KOPMAYAN BİR TÜRKİYE VAR"

Ülkemizi ve milletimizi, sürekli kendi iç sıkıntılarıyla meşgul ederek, son iki asırdır bu tür köklü değişimlerin dışında tutanlar, yine aynı oyunun peşindeler. Ama bu defa başaramayacaklar. Çünkü bu defa farklı bir Türkiye var. Bu defa, kökenine, inancına, meşrebine bakmaksızın 84 milyon vatandaşıyla tek millet diyen bir Türkiye var. Bu defa, rengini şehitlerinin kanından alan bayrağını en tepeye dikmekteki kararını tek bayrak diyerek haykıran bir Türkiye var. Bu defa, vatanının tek bir karışına dahi göz dikenlere dünyayı dar edeceğini tek vatan diyerek ortaya koyan bir Türkiye var. Bu defa, binlerce yıllık devlet silsilesinin son temsilcisi Cumhuriyetini ilelebet payidar kılmak için tek devlet diyerek canını dişine takan bir Türkiye var. Bu defa, sadece elindekilere sahip çıkmakla yetinmeyen, yeni küresel siyasi ve ekonomik düzende hak ettiği yeri alma kararlığını 2023 hedefleriyle, 2053 vizyonuyla, 2071 idealiyle gösteren bir Türkiye var. Bu defa, üzerinde asırlardır sahnelenen senaryoları yırtıp atan, bilhassa da son 8 yıldır önüne kurulan tuzakları birer birer yıkıp geçen, hedeflerinden asla kopmayan bir Türkiye var.

“BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRKİYE’Yİ İNŞA EDİYORUZ”

Uzunca bir süredir takip ettiğimiz rotamızın adı olan 2023 hedeflerimizi yeni bir başlangıç haline dönüştürerek, 21’inci yüzyılı ve ötesini kuşatacak büyük ve güçlü Türkiye’yi inşa ediyoruz. Dünyanın, karmaşık bir endişe bataklığında çırpındığı şu dönemde, biz insanlık için sayısız imkânlar bahşeden bir hafıza denizinde yol alıyoruz. İnsanlığın ihtiyacı olduğu tüm fikirlerin ve değerlerin, bizim hafıza hazinemizde var olduğuna inanıyoruz. Teknolojinin insansız bir dünyaya doğru evrilmeye çalışıldığı tarihi yol ayrımında, biz insanın fıtri güzellikleri üzerinden yeni bir dünya düzeni kurulmasına öncülük etmenin sorumluluğuna talibiz. İnşallah bunu başaracağız. Bugün burada, kendimiz ve tüm insanlık için bu mücadeleyi vermenin ve Allah’ın izniyle başarıya ulaştırmanın ahdiyle bir araya geldik.

“EĞİTİM BÜTÇESİNİ 147 MİLYARA ÇIKARDIK”

AK Parti iktidarı döneminde yapılan icraatler hakkında bilgi veren Erdoğan, şunları söyledi; “Önce eğitim dedik. Milli eğitim bütçesini 2002’de 7,5 milyar zeviyesinden aldık 2021 de 147 milyar liraya çıkardık. Resmi ve özel dahil tüm okullarımızın sayısını 87 bin 678’e, derslik sayımızı 343 binden 600 bine yükselttik. Yıllarca vatandaşımıza yük olan okul kitaplarını ücretsiz olarak çocuklarımızn sıralarının üzerine koyduk. Bugüne kadar topam 693 bin öğretmenimizin atamasını gerçekleştiridk. Eğitimi 4+4+4 şeklinde kademelendirdik ve zorunlu eğitimi 12 yıla yükselttik. Üniversite sayımızı 76’dan 207’e çıkardık. Üniversite harçlarını kim kaldırdı? Biz kaldıdrıdık biz. Bay Kemal... Siz kaldırmadınız. Okulların kapılaırnda harçlarla ilgili konuşanların harçlaır kimin kaldırdığını sormaları lazım. Ve Mağrif Vakfımız ile 43 ülkede dostlarımıza eğitim imkanı veriyoruz. Lisans öğrencilerine verilen kredi veya burs rakamlarını, aylık 45 liradan aldık, bu yıl itibariyle aylık lisansta 650 liraya, yüksek lisansta 1.300 liraya, doktorada 1.950 liraya yükselttik. Gençlik merkezi sayımızı 9’dan 364’e çıkartarak, ülkemizin her köşesine yaygınlaştırdık.

"32 ŞEHİR HASTANESİ'Nİ ÜLKEMİZE KAZANDIRACAĞIZ"

Halkımıza daha iyi hizmet vermek için 378 binden devraldığımız sağlık çalışanı sayımızı, bugün 1 milyon 177 bine ulaştırdık. Hekim sayımız, 2002’deki 92 bin seviyesi iken, bugün 174 bini geçti. Sağlıktaki kalitenin önemli göstergelerinden olan ambulans başına düşen nüfus sayımızı 107 binlerden 14 binlere indirdik. İlkini 2017 yılında Yozgat’ta açtığımız şehir hastanelerimizin sayısını 17’ye, toplam yatak kapasitesini de 22 bin 600’e yükselttik. Halen 9 şehir hastanemizin inşası, 3’ünün ihale süreci, 3’ünün de proje çalışmaları devam ediyor. Bunlar da tamamlandığında, toplamda 43 bin 158 yatak kapasiteli 32 şehir hastanesini ülkemize kazandırmış olacağız.

ASGARİ ÜCRET VURGUSU

Son 18 yılda ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza toplamda 411 milyar lirayı aşan tutarda yardım yaptık. Net asgari ücret 2002 yılında 184 lirayken bu yılbaşı itibarıyla 2 bin 825 lira oldu. Adalet en çok hassasiyet gösterdiğimiz alanlardan biridir. Hakim, savcı ve diğer personel sayısını yüzde 176 oranında artırdık. İnşa ettiğimiz 274 adalet hizmet binasıyla hem yargı mensuplarımıza, hem de vatandaşlarımıza en iyi fiziki şartları sağlamanın gayreti içinde olduk. Adalet arayışının insanlığın bitmeyecek yolculuğu olduğu anlayışıyla, reform gündemimizden hiç ayrılmadık. Son olarak da geçtiğimiz haftalarda İnsan Hakları Eylem Planımızı milletimizin takdirine sunduk. Ayrıca, milletimizi yeni ve sivil Anayasa ile buluşturmak için çalışmaya başladık.

"İZMİR'E İZBAN'I GETİRDİK"

Ulaştırmada; geçtiğimiz 19 yılda toplam 932 milyar lira tutarında yatırım yaparak, ülkemizin altyapısını baştan sona yeniledik, geliştirdik. Karayollarında, 6 bin 101 kilometreden devraldığımız bölünmüş yol mesafemizi 28 bin 200 kilometreye, 1.714 kilometreden devraldığımız otoyol uzunluğumuzu 3 bin 523 kilometreye yükselttik. Karayolu tünel sayımızı 83’den 438 adete, karayolu tünel uzunluğumuzu 50 kilometreden 595 kilometreye, köprü ve viyadük uzunluğumuzu 311 kilometreden 701 kilometreye çıkardık.  İstanbul-Bursa-İzmir Otoyolu, Kuzey Marmara Otoyolu, Menemen-Aliağa-Çandarlı Otoyolu, Ankara-Niğde Otoyolunu bu dönemde ağımıza kattık. Çanakkale 1915 Köprüsünün de içinde yer aldığı Kınalı-Tekirdağ-Çanakkale-Savaştepe Otoyolu ile Ankara-İzmir Otoyolunun inşası sürüyor. Demiryollarında, toplam 1.213 kilometre uzunluğunda hızlı tren ağı inşa ettik. Ülkemizin 11 bin 590 kilometre uzunluğundaki mevcut demiryolu ağını, adeta sıfırdan inşa etmişçesine baştan sona yeniledik. İzmir’e İzban’ı, Ankara’ya Başkentray’ı, İstanbul’a Gebze-Halkalı Banliyösünü ve çeşitli şehirlerimizde pek çok metro hatlarını ülkemize kazandırdık. Havayollarında, 26’dan devraldığımız havalimanı sayımızı 30 ilaveyle 56’ya çıkardık.Yurt dışı uçuş noktamızı 60’dan 329’a, uçulan ülke sayısını 50’den 126’ya yükselttik. Salgın sebebiyle durgunluğa girmiş olsa da Türkiye geleceğin en büyük hava yolu ulaşım altyapısına sahip ülkesi olarak dünyada ilk sıralarda yer alacaktır.

“HER TÜRLÜ ŞOKA DAYANIKLI OLDUĞUMUZU DEFALARCA KEZ İSPATLADIK”

Türkiye gücünü, ekonomisinin sağlam altyapısından, üretiminden, reel ekonomisinden alan bir ülkedir. Biz her türlü şoka dayanıklı olduğumuzu defalarca kez ispatladık. Önümüzdeki dönem Türkiye ekonomisini büyüretek çok daha iyi yere geleceğiz. Dış politikada, ülkemizin elindkei araçlaırnı hem güçlendirdik hem de çeşitlendirdik.

MUHALEFETE MESAJ

Siz içeride birilerinin “battık, bittik, yıkıldık, öldük” diye terane tutturduğuna, kendi ülkelerini kötüleme yarışına girdiklerine bakmayın… Bunlar kendi ülkelerinin ve milletlerinin felaketinden iktidar devşirme hevesinde olan, gözlerini kin ve nefret bürümüş, kifayetsiz muhterislerdir. Türkiye gücünü, ekonomisinin sağlam altyapısından, üretiminden, yetişmiş insan kaynağından, girişimcilerinden, ihracatçılarından; velhasıl reel ekonomisinden alan bir ülkedir. Dinamik iktisadi yapımızla, mali disiplinimizle, serbest piyasaya ekonomisine bağlılığımızla, her türlü şoka dayanıklı olduğumuzu defalarca ispatladık. Önümüzdeki dönem Türk ekonomisini yatırım, üretim, istihdam ve ihracat temelinde büyüterek, çok daha iyi yerlere geleceğiz.

“GÜNDEMİMİZDE…”

Gördüğünüz gibi, her başlığı birkaç cümleye sığdırmamıza rağmen, 19 yılda ülkemize kazandırdığımız hizmetleri saymakla bitiremedik. Henüz burada hiç sözünü etmediğimiz yüzlerce, binlerce başlıkta, her biri diğerinden göz kamaştırıcı eser ve hizmet icmallerimiz, dökümlerimiz, rakamlarımız bulunuyor. Esasen bugünkü gündemimizde daha pek çok mesele var.

Gündemimizde, gerek 2023 hedeflerimiz içinde yer alan, gerekse gelişen ve değişen ülke ve dünya şartlarına göre sürekli ürettiğimiz yeni programlarımız, projelerimiz, hazırlıklarımız var. Gündemimizde, yeni ve sivil Anayasa çalışmalarının çerçevesini oluşturacak ilkeler var. Gündemimizde, hukuk ve ekonomi reformlarımızın uygulama programları var. Gündemimizde, aile-eğitim-kültür merkezli yeni milli uyanış ve yükseliş ahdimiz var. Gündemimizde, dış politikada, ülkemizin hak ve menfaatlerinden taviz vermeden, diyalog ve huzur odaklı siyasi duruşumuzun temel parametreleri var. Gündemimizde, salgın sonrası yeniden şekillenecek dünyaya ve ülkemizin orada alacağı konuma dair değerlendirmelerimiz var. Gündemimizde, ülkemizin önüne kurulan tuzakları birer birer aşarken, demokrasiden güvenliğe, ekonomiden kalkınmaya kadar bizi hedeflerimize ulaştıracak yol haritalarımız var. Gündemimizde, teröriste terörist diyemeyenlerin riyakârlıkları var. Gündemimizde, kadınlarımızın haklarını korumayı vicdanlarda değil, kâğıtlarda arayanlara söyleyeceklerimiz var. Gündemimize, ülkemize karşı sergilenen çifte standartları hak ve özgürlük dayatması diye göstermeye çalışanların zavallılıkları var. Gündemimizde, biz tüm taahhütlerimizi yerine getirdiğimiz veya getirme sözü verdiğimiz halde, Türkiye’ye ısrarla sırtını dönenlerin sinsilikleri var. Gündemimizde, sırf ülkemizi hedef aldıkları için PKK’dan FETÖ’ye ve hatta DEAŞ’a kadar terör örgütleriyle iş tutanların acizlikleri var. Gündemimizde, son dönemde kesintisiz bir şekilde uğradığımız saldırılar ve bunların üzerine gelen salgın yükü sebebiyle sıkıntıya düşenlere verdiğimiz ve vereceğimiz destekler var. Velhasıl bizim gündemimizde ülkemizin ve milletimizin bugününe ve geleceğine dair her mesele var.

Buradaki her başlık üzerinde saatlerce konuşulmayı, tartışılmayı gerektiriyor. AK Parti Kongresi, tam da bunun yeridir. Ancak, salgın şartlarında, il kongrelerimiz gibi büyük kongremizi de hem milletimizin, hem de bu salonda bir araya geldiğimiz sizlerin sağlığını düşünerek gerçekleştirmek durumundayız. Bunun için bugün, sadece birkaç başlık üzerinde kısaca duracak, diğer hususları, milletimizle bir araya geleceğimiz diğer vesilelere bırakacağız.

YENİ ANAYASA MESAJI

İlk olarak yeni ve sivil Anayasa teklifimizle ilgili yaklaşımımızı sizlerle paylaşmak istiyorum. Türkiye’nin neredeyse iki asrı bulan Anayasa arayışında, milletimizin içine sinen ve dört elle sarılacağı, sahipleneceği bir metne kavuşamadık. Anayasa çalışmalarımızın tamamı, olağanüstü dönemlerde, olağanüstü şartların dayatmasıyla ve olağanüstü yöntemlerle yapılmıştır. Milletin tüm kalbiyle içinde olmadığı bu süreçlerde ortaya çıkan Anayasa metinleri de daha ilk günden itibaren hep tartışılmalı olmuş, hep değişiklik talepleriyle karşı karşıya kalmıştır.

Mevcut Anayasamız, 1960 darbesiyle ilk şekli verilen, 1980 darbesinin ardından da yeniden yoğrularak milletimizin önüne konan bir metindir. Darbenin üzerinden silindir gibi geçtiği, terörden bezmiş, ekonomik sıkıntıların altında ezilmiş bir halka silahların gölgesinde onaylatılan bu Anayasa, lafzı ve ruhuyla arkasındaki vesayetçi güçlerin eseridir.

İki asırlık Anayasa geçmişimize baktığımızda aşağı yukarı her çeyrek asırda yeni bir Anayasa’yla karşılaşıyoruz. 1982 yılında kabul edilen mevcut anayasamızın üzerinden 29 yıl geçti. Yani bu Anayasa, tarihi periyodu içinde de artık geçerliliğini kaybetmiştir. Üstelik bu süre zarfında, Anayasanın neredeyse değişmeyen maddesi kalmadığı halde, yine de ortaya ülkedeki herkesi kucaklayacak bir metin çıkmadı. Esasen, dünyaya baktığımızda da Anayasaların daha sık değişiğini görüyoruz. Anayasaları uzun yıllar boyunca değişmeyen ülkeler ise, bu istikrarı, nispeten soyut ve sade metinlere sahip olmalarına borçludur.

Türkiye’nin yeni ve sivil bir Anayasa’yı tartışması, hem kendi tarihimizin, hem de gelişen ve değişen dünya şartlarının kaçınılmaz bir gereğidir. Nitekim, yeni ve sivil Anayasa teklifimiz, fikri temeli olmadığı için dikkate almayı gerektirmeyen kimi sığ itirazlar dışında, her kesimde olumlu yankı bulmuştur.

“NASIL BİR ANAYASA İSTİYORUZ”

Peki, biz nasıl bir yeni Anayasa istiyoruz? Bizim baktığımız yerden, bu sorunun tek bir cevabı vardır: Milletimiz nasıl bir Anayasayla yönetilmek istiyorsa, biz de işte öyle bir Anayasa istiyoruz. Dolayasıyla; bu yeni Anayasanın ruhunda millet, yani insan olmalıdır. Bu yeni Anayasanın merkezinde insanın huzuru, refahı, mutluluğu yer almalıdır. Bu yeni Anayasanın özü, tüm değerleriyle, farklılıklarıyla, zenginlikleriyle, hayalleriyle 84 milyon vatandaşımızın tamamını içermelidir. Bu yeni Anayasanın temelinde, ülkemizin gücü, güvenliği, istikrarı, kazanımları ve elbette hedefleri bulunmalıdır. Bu yeni Anayasa, “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” diye ifade ettiğimiz kadim devlet anlayışımızla inşa edilmelidir. Bu yeni Anayasa, ilhamını ihtişamlı geçmişimizden alan, yönü Türkiye’nin geleceğine dönük, toplumun birlikte yaşama ve geleceğini birlikte kurma iradesinin ürünü asırlık bir sözleşme, bir vizyon belgesi olmalıdır.

2011 ANAYASA ÇALIŞMASI MESAJI

Bu yeni Anayasa, üstat Cemil Meriç’in söylediği gibi, “muhteşem bir maziyi daha muhteşem bir istikbale bağlayan bir köprü” kurmalıdır. Velhasıl yeni Anayasa, darbecilerin, vesayetin, şu veya bu dengenin değil, doğrudan milletin Anayasası olmalıdır.

Elbette ütopik veya bürokratik değil, millet mahreçli yeni bir Anayasa hazırlamak kolay değildir. Daha önce bu çerçevede çeşitli girişimlerimiz oldu. Maalesef, siyasi iklim yeteri kadar uygun olmadığı için, bu çalışmalarımız hep yarım kaldı. Buna rağmen 2011’deki Anayasa tecrübesinin ülkemize önemli kazanımlar sağladığını düşünüyoruz. Türkiye’nin bugün, yeni bir Anayasa için, hiç olmadığı kadar hazır olduğuna inanıyoruz. Bu çerçevede, Cumhurbaşkanlığı bünyesinde, AK Parti Genel Merkezi’nde, akademi dünyasında, çeşitli sivil toplum kuruluşları nezdinde yürüyen, hepsini de yakından takip ettiğimiz çalışmalar var. Aynı şekilde diğer partilerin ve ilgili kuruluşların da benzer hazırlıkları olduğunu biliyoruz.

“MİLLETİN ONAYINA SUNULACAK”

Bunlar, önce ilkeler, sonra somut metinler düzeyinde belirli bir olgunluğa geldiğinde bir araya getirilecek ve milletimizin gözü önünde tartışmaya açılacaktır. Bir başka ifadeyle, yeni Anayasa, açık ve şeffaf bir sürecin ürünü olarak hazırlanacaktır. Yeni Anayasa çalışmalarında bu safhaya önümüzdeki yılın ilk diliminde ulaşmayı hedefliyoruz. Mümkün olan en geniş mutabakatla ortaya çıkacak yeni Anayasa metni de mutlaka milletin onayına sunulacaktır.

“HERKESE ÇAĞRIDA BULUNUYORUM”

Buradan, siyasi partiler başta olmak üzere, yeni Anayasa konusunda sorumluluk üstlenecek herkese çağrıda bulunuyorum. Gelin; ideolojik, zümrevi ve kişisel tüm bagajlarımızı, duvarlarımızı, şerhlerimizi bir kenara bırakarak, Türkiye’yi en az bir asır boyunca taşıyacak lafza ve ruha sahip yeni bir Anayasa’ya kavuşturalım. Biz buna varız ve hazırız. Yeni Anayasa sürecinin ülkemize ve milletimize şimdiden hayırlı olmasını temenni ediyorum.

AİLE, EĞİTİM VE KÜLTÜR

Üzerinde önemle durmak istediğim ikinci husus, önümüzdeki dönemde politikalarımızın lokomotifi olacak aile, eğitim ve kültür başlığıdır. İnsanı insan yapan, fıtrat itibariyle her ikisi de daima gelişmeye açık olan kalbi ve aklıdır. Kalbimizi aile, aklımızı eğitim, her ikisi birlikte kültürümüzü şekillendirir. Umran dediğimiz tarihi gerçeklik, medeniyet dediğimiz büyük tasavvur ise işte bu iklimden beslenerek ortaya çıkar ve gelişir.

Aile değerleri zayıflamış veya ortadan kalkmış toplumların sadece medeniyetin maddi unsurlarıyla varlığını idame ettirmesi mümkün değildir. Nitekim, bugün Batı toplumu, sahip olduğu maddi imkanların ve bununla ayakta tuttuğu eğitim ve kültür gücünün büyüklüğüne rağmen, aile müessesesinde yaşanan çöküş sebebiyle, ciddi bir gelecek korkusu, hatta krizi içindedir.

Milletimizin, asırlardır maruz kaldığı onca saldırıya rağmen ayakta kalışının en önemli sırrı ise aile yapımızın mukavemetidir. Şartlar ne olursa olsun, birlik, beraberlik, dayanışma içinde olan aile fertleri, sosyal ve ekonomik her türlü sıkıntının üstesinden gelmeyi başarmıştır. Şehirleşmenin artması, çalışma biçimlerinin değişmesi, eğitim seviyesinin yükselmesi, hayat şartlarının karmaşıklaşması gibi sebeplerle, geniş aileden çekirdek aileye doğru bir geçiş yaşadık. Buna rağmen, aile müessesimizi korumayı başardık.

“İŞE BURADAN BAŞLAMAMIZ GEREKİYOR”

Televizyon ve internetin yaygınlaşmasıyla, insanımızı çekirdek aileden bireye doğru yönlendiren bir kültür iklimi etrafımızı kuşatmaya başladı. Gözü ve gönlü kapalı bir taklitçiliğin kadim medeniyet birikimimizin yerini alarak, kendi değerlerimiz içinde yenilikçiliğin önünü kesmesi tehlikesini en somut olarak ailede görüyoruz. Öyle ki, evlilik yaşları zaten 30’lara dayanan gençlerimiz arasında hiç evlenmeyenlerin sayısı da artıyor. Bir veya en fazla iki çocuklu aile yapısı giderek yaygınlaşıyor. Ebeveynlerin her ikisinin de çalıştığı ailelerde, şayet yakında ikamet eden bir aile büyüğü yoksa, çocuklar evdeki veya kreşteki bakıcılar tarafından yetiştiriliyor. Sadece ve sadece aile içinde kazanılabilecek değerlerin, ücreti mukabili alınan hizmetler yoluyla ikame edilemeyeceği açıktır.

Okullarda ise hem eğitim, hem öğretim kısmında ciddi eksikler, ciddi boşluklar olduğunu görüyoruz. Aklı ve kalbi rehber edinmek yerine, sadece nefis ve zekâ üzerine kurulu bilginin çocuklarımıza aktarıldığı bir eğitim sistemi bizi, haktan, hakkaniyetten, irfandan, hikmetten uzaklaştırıyor. Daha açık bir ifadeyle; yeni nesiller, binlerce yıllık varlığımızın teminatı olan aile ortamından, aileden tevarüs edilen değerlerden ve nihayet mektepte biçimlenen şahsiyetten mahrum bir şekilde yetişiyor. Bu tablo bize, yatırımlarımızı kalbe ve akla, yani aileye, eğitim ve kültüre yapmamız gerektiğine işaret ediyor.

Medeniyet nöbetini devralacaksak, işe önce buradan başlamamız gerekiyor. Elbette dünyadaki teknolojik, siyasi, sosyal, kültürel gelişmelere sırtımızı dönecek kadar hakikatlerden kopuk değiliz, asla da olamayız. Bizim söylediğimiz; insanı nesne değil, kalbi ve aklıyla özne olarak ele alan kadim medeniyet değerlerimizi, ilhamını geçmişimizden alan yenilikçi bir anlayışla yükseltmemiz, yüceltmemiz gerektiğidir.

Taklit eden değil üreten, özenen değil özenilen, hevâyı değil fıtratı önceleyen, vakte teslim olan değil yönünü geleceğe dönen, maziden atiye köprüler kuran nesiller yetiştirmek için önce aileyi sağlama alacağız. Türkiye’nin 2053 vizyonunun hamurunu, diğer her şeyin bunların arkasından geldiği bilinciyle aile, eğitim ve kültürle yoğuracağız.

BM MESAJI

Dünyanın, koronavirüs salgının etkileri altında kıvrandığı bir dönemde, Türkiye olarak, salgın sonrasına da hazırlanacak bir ufukla mücadelemizi yürütüyoruz. Hiç şüphesiz bu salgın insanlık tarihindeki ilk büyük sağlık tehdidi değil, son da olmayacak. Ancak, bu dönemde yaptığımız tercihler, bize çocuklarımız için nasıl bir ülke ve dünya hayal ettiğimizi gösterecek. Biz kendimizle birlikte tüm dostlarımız ve insanlık için sağlık, huzur, adalet ve refah dolu bir dünya istiyoruz. İşte bunun için uzunca bir süredir dile getirdiğimiz “Dünya 5’ten büyüktür” tespit ve talebimizi, her fırsatta tekrarlıyoruz. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi başta olmak üzere, küresel yönetim mekanizmalarındaki dengesizlikler ve adaletsizlikler, beraberinde ataleti ve güvensizliği de getiriyor. Biz, bu mekanizmaların tamamını kapsayan bir reformun süratle hazırlanarak, yürürlüğe konulmasını teklif ediyoruz. Yeni küresel güvenlik sistemi 5 daimi üyenin menfaati yerine; kıtaları, bölgeleri, inançları ve ortak çıkarları temsil edecek şekilde inşa edilmelidir. Aksi takdirde sistemin sorunlara çözüm üretmesi ve geniş bir meşruiyet zeminine oturması mümkün değildir. Salgın sürecindeki gelişmeler, bu tespitin doğruluğunu ve ülkemizin haklılığını bir kez daha teyit etmiştir.

Temennimiz, salgın döneminde yaşananların küresel zafiyetlerin giderilmesi konusunda bir milat haline gelmesidir. Güçlü devletlerin, parası çok olanlar değil, vatandaşına ihtiyaç duyduğunda en iyi hizmeti verenler olduğu gerçeği, salgın döneminde açıkça ortaya çıkmıştır. Türkiye, hükümetlerimiz döneminde kurduğumuz sağlam altyapı ve kapasite sayesinde, sağlıktan gıdaya her konuda sergilediği liderlikle, gerçek anlamda güçlü bir devlet olduğunu göstermiştir.

Küresel sistemin, salgın döneminde elde edilen tecrübeler ışığında, insanlığın tamamının güvenini kazanacak yeni bir toplumsal sözleşmeye ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. Salgın sonrası dünyayı herkes için daha yaşanılabilir bir yer haline getirmek için buna mecburuz. Siyasi, ekonomik ve askeri alanda işaretleri görülmeye başlanan yeni ve yıkıcı rekabetler, salgının yol açtığı tahribatı daha ağır felaketlere dönüştürmekten başka işe yaramayacaktır. Güven ve istikrarı kendisi yanında tüm dünya için de isteyen bir ülke olarak, salgın sonrasına var gücümüzle hazırlanıyoruz. Bugün burada ortaya koyduğumuz birlik, beraberlik, kardeşlik manzarası, işte bu kararlılığın da bir ifadesidir.

Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum. Bu duygularla bir kez daha AK Parti 7’nci Olağan Büyük Kongresinin hayırlara vesile olmasını diliyorum. AK Parti’nin kuruluşundan bugüne kadar partimize emeği geçmiş herkese tekrar şükranlarımı sunuyorum. Bu kardeşlerimizden ebediyete irtihal edenlere Allah’tan rahmet diliyorum. Kongremizde Genel Merkez organlarımızda görev alacak arkadaşlarımızı şimdiden tebrik ediyor, hepsine de başarılar temenni ediyorum."

ERDOĞAN, YENİDEN GENEL BAŞKAN

AK Parti'nin, Ankara Spor Salonu'nda yapılan 7. Olağan Büyük Kongresi'nde genel başkanlık seçimi de sonuçlandı. Kongre Divan Başkanı Ali İhsan Yavuz, seçim sonuçlarına göre 1431 oy kullandığını, 1428 oyun geçerli, 3 oyun geçersiz sayıldığını bildirdi. Yavuz, Erdoğan'ın geçerli 1428 oyun tamamını alarak yeniden AK Parti Genel Başkanlığa seçildiğini duyurdu. Partinin 75 üyeden oluşan Merkez Karar ve Yönetim Kurulu da aynı oylamayla belirlendi.

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.