Dolar 32,5503
%0.2
Euro 34,9359
%-0.1
Altın 2.446,840
%0.44
Bist-100 9.717,00
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
CHP'li Tanrıkulu: 'Bu, bir ahlaksız tekliftir'

CHP'li Tanrıkulu: 'Bu, bir ahlaksız tekliftir'

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, TBMM Genel Kurulu’nda, seçim mevzuatında değişiklik teklifi ile ilgili “Sizin bu getirdiğiniz teklif ne Türkiye demokrasisinin teamüllerine uygun ne de siyasetin ahlakına uygun. Tırnak içerisinde söylüyorum: Bu, bir ahlaksız tekliftir” dedi.

  • Ege Postası
  • 30.03.2022 - 22:44

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, TBMM Genel Kurulu’nda, Milletvekili Seçim Kanunu’nda değişiklik öngören kanun teklifinin üçüncü maddesi üzerinde konuştu. Tanrıkulu, şunları söyledi:

“Konuşuldu, konuşulmaya devam ediyor. Sonuçta demokrasiler sadece yazılı kuralların olduğu rejimler değildir. Demokrasilerin aynı zamanda teamülleri vardır ve demokrasilerin ahlakı vardır ve demokrasiler bu teamüller ve ahlak üzerinden güçlenir ve kalıcı hale gelir. Ama şimdi sizin bu getirdiğiniz teklif ne Türkiye demokrasisinin teamüllerine uygun ne de siyasetin ahlakına uygun. Tırnak içerisinde söylüyorum, bu, bir ahlaksız tekliftir. Ahlaksız teklif, tırnak içerisinde söylüyorum. Neden diyeceksiniz? Bakın, ben kendimi iyi bir hukukçu olarak görürüm ama bu teklifi hazırlayanları da kutluyorum. Gerçekten kutluyorum. Şeytanın aklına gelmeyecek cinliklerle gerçekten, şeytanın aklına gelmeyecek cinliklerle böyle bir teklif hazırlamışlar. Yani böyle oturursanız, yüzlerce saat düşünürseniz ancak böyle kendinizi iktidarda tutmak için bir teklif hazırlarsınız. Çok açık bir biçimde söylüyorum. Ben Diyarbakır Barosunun Başkanlığını yaptım. Diyarbakır Barosu Başkanlığı yaparken de bu Parlamentodan gelen tekliflere bakardım. 5 sefer okurdum acaba, arkasında hangi cinlik var ve neyi yasaklamış?  

“SİYASET AYNI ZAMANDA DEMOKRASİ, AYNI ZAMANDA BİR AHLAK REJİMİDİR”

Şimdi aynen, bakın siyasetin ahlakına ve siyasetin teamüllerine aykırı bir şey hazırlamışsınız. Neden? 2002’den bu yana parlamentoda milletvekilliği yapmış AK Partili milletvekilleri var. Siz değil miydiniz bu yasalarla parlamentoya giren? Siz değil miydiniz partiniz kapatıldığı zaman, Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldığı zaman ve hukuka aykırı bir şekilde kapatıldığı zaman, grup kurarak, sadece grup kurarak parlamentoya giren? 20 yıldır iktidardasınız. Ne değişti peki? Neden bu kuraldan vazgeçiyorsunuz, 20 yıl iktidarınızdan sonra? O nedenle söylüyorum, bu teklifiniz ahlaksız bir tekliftir. Siyasetin kurallarına uymaz. Siyasetin teamüllerine uymaz. Siyaset aynı zamanda demokrasi, aynı zamanda bir ahlak rejimidir.

“SİZİN İKTİDARA GELDİĞİNİZ DEĞERLERİNİZLE BUGÜN SAHİP OLDUĞUNUZ DEĞERLERİNİZ DEĞİŞTİ”

Ya bu serbest seçimler olduğu günden bugüne, ne yapmışlar zamanın yasa koyucusu Yargıç demiş ki, ‘Kardeşim biz bunlar arasında ayrım yapmayalım. Ne yapalım? En kıdemli hakim kimse, yaş bakımından değil, hakimlik kıdemi bakımından, en kıdemli hakim kimse ona verelim’ demiş. 61 yıldır bu yapılmıyor mu, 61 yıldır? Siz 20 yılda 7 seçimde bununla iktidara gelmediniz mi? 7 seçimde? Peki ne değişti? Ahlak dışında ne değişti onu soruyorum, ahlak dışında? 7 seçimdir iktidardasınız, yerel seçimler, genel seçimler, referandum bu kurallarla yapılmış. Şimdi bu teamülü değiştiriyorsunuz, özellikle de 15 Temmuz’dan sonra değişen Yargı ortamında, sizin partililerinizin, ilçe başkanlarının, il yönetim kurulu üyelerinin Hakimliğe atanmasından sonra ve 1. sınıfa ayrılmasından sonra, 1. sınıf diyorsunuz. Peki size soruyorum, bundan ne zarar gördünüz arkadaşlar? Niye değiştiriyorsunuz? Neden değiştiriyorsunuz? Mesele şu, çok açık bir biçimde, sizin iktidara geldiğiniz değerlerinizle bugün sahip olduğunuz değerleriniz değişti. Bunu kabul edin ve buradan bakın Türkiye demokrasisi güçlenmez, güçlenmez, bu yasalarla güçlenmez. Kalıcı hale gelmez.

“ŞU ANDAKİ REJİME BÜTÜN OBJEKTİF DERECELENDİRME KURULUŞLARI, TÜRKİYE’DE DEMOKRASİ DEMİYOR, OTOKRASİ DİYOR”

Seçim yasalarıyla her zaman oynanmaz. Çoğunluk partileri sonuç itibariyle, kalıcı demokrasilerde, azınlığın, muhalefet partilerinin güvencesidir aynı zamanda, onların hukukunu da korumak zorundadır. Seçim yasalarını her seçimden önce değiştirip, seçimde başarı elde etmek için oynamaz. Yok böyle bir kural kalıcı demokrasilerde. O yüzden şu andaki rejime bütün objektif derecelendirme kuruluşları, Türkiye’de demokrasi demiyor, otokrasi diyor. Şimdi siz, Anayasayı 2017 yılında değiştirdiniz, 2018’de, 2019’da seçimler oldu, başarı elde edemediniz, şimdi ne yapıyorsunuz? Kendiniz bakımından, kendi iktidarınızın ve liderinizin iktidarının devamı bakımından kuralları değiştiriyorsunuz. Ya ortalama vicdanınıza sesleniyorum: Ya bu mudur sizin demokrasi anlayışınız?  

“BİZ SİZİN 2002’DEN ÖNCE YANINIZDA DURDUK”

Biz sizin yanınızda durduk bakın, 2002’den önce yanınızda durduk. Mağduriyetlerinizin arkasında durduk ama şimdi siz o mağduriyetlerin arkasına sığındınız, iktidar oldunuz ve zalim oldunuz! Bakın bu yasa açık bir biçimde seçim güvenliğine aykırıdır, seçme hakkına aykırıdır ve siyasi partilerin siyasete katılma hakkına aykırıdır ve siz bu yöneldiğiniz hukuk dışılıkla, demokrasi dışılıkla tarihe gömüleceksiniz. Yolumuz açıktır, hiç endişe etmeyin.”

CHP’Lİ ADIGÜZEL: “5 VEKİL ALACAĞIM’ DİYE GİDERKEN, 5 VEKİLİNİZDEN DE OLURSUNUZ

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel, TBMM Genel Kurulu’nda; seçim mevzuatında değişiklik öngören teklifi, “Acaba Millet İttifakı’nın vekillerini nasıl azaltırız?’ diye yapılan, dört dönen bir çalışma. Ben buradan uyarıyorum: Dünün güneşiyle bugünün çamaşırı kurumaz, evdeki hesap da çarşıya uymaz. ‘5 vekil alacağım’ diye giderken 5 vekilinizden de olursunuz, 5 vekille kalırsınız, ayazda kalırsınız, açıkta kalırsınız” sözleri ile değerlendirdi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel, TBMM Genel Kurulu’nda, seçim mevzuatında değişiklik öngören kanun teklifi üzerinde konuştu. Adıgüzel, şunları söyledi:  

“Vatandaş bizden ekonomik krize çözüm beklerken biz, kendi iktidarlarını sürdürmek için Anayasa’yı eğip büken, hakkı, hukuku yok sayan, bunu da hiç çekinmeden dillendiren bir zihniyetin ortaya attığı yasayı konuşuyoruz. Burada büyük laflar etmeyeceğim, büyük tezler sunmayacağım. Sadece, vatandaş ekonomik krizle uğraşırken aş, iş beklerken biz neden bu yasayı konuşuyoruz, bunu anlatacağım.

“TOPLUYORLAR, ÇARPIYORLAR, YÜZDE 40’I GEÇMİYOR”

Dört yıl önce bu yasa çıktığı zaman burada destekleyenler bugün, yasa ayaklarına dolaştığı için değiştirmek istiyor. 2019 seçimlerinde siyaset mühendislikleri geri teptiği için yasayı değiştirmeye çalışıyorlar, Türkiye'yi içinden çıkılmaz bir ekonomik buhrana soktukları için, anketlerde tepetaklak oldukları için, Cumhurbaşkanlığı seçiminin zaten kayıp olduğunu bildikleri için. Değerli arkadaşlar, doluya koyuyorlar olmuyor, boşa koyuyorlar dolmuyor, topluyorlar, çarpıyorlar, yüzde 40’ı geçmiyor.

‘Ne yapalım, ne yapalım?’ diyorlar. ‘Acaba milletvekilliğinde bir şeyler yapar mıyız?’ Bu millet sizi çok iyi tanıyor. Sizin nasıl ‘ak’ dediğinize ‘kara’ dediğinizi çok iyi biliyor, sizin nasıl ‘dost’ dediğinize ‘düşman’ dediğinizi çok iyi biliyor, sizin kimlerle kol kola yürüdüğünüzü çok iyi biliyor. Dört yıl önce bu kürsüden yine bu hazırun çıktı ‘Milletin iradesi Meclise yansısın’ dedi. Bugün ne diyorlar? ‘Milletin iradesi partisine yansısın.’ Vallahi pes. Başka söyleyecek söz yok. Ne var biliyor musunuz hesabın arkasında? 2018’de menfaatlerine bu geliyordu Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi’nin.

Şimdi de menfaatlerine tersi geliyor. Ama ben şunu söyleyeyim: 2018 seçimlerine bakıp simülasyon yaparak -burada yeni bir süreç de yok, bu tamamen eskiye dönüş, tamamen eskiye dönüş, 2015’in 7 Haziranına dönüş bu- buradan hesaplar yaparak ‘Acaba Millet İttifakı’nın vekillerini nasıl azaltırız?’ diye yapılan, dört dönen bir çalışma. Ben buradan uyarıyorum: Dünün güneşiyle bugünün çamaşırı kurumaz, evdeki hesap da çarşıya uymaz. ‘5 vekil alacağım’ diye giderken 5 vekilinizden de olursunuz, 5 vekille kalırsınız, ayazda kalırsınız, açıkta kalırsınız.

Tabii, Adalet ve Kalkınma Partisinde hesap biter mi? Hesap bitmez. Tek hesap bu değil, daha çok hesap var. Kafalarındaki ajanda şu: ‘Acaba demokrasi güçlerini, 6 partiyi nasıl dağıtırız?’ Tabii, Türkiye tarihine geçen bir irade var ortada, parlamenter sistem etrafında birleşiliyor ve bu irade Adalet ve Kalkınma Partililerin uykularını kaçırıyor. Ne yaparsanız yapın boş, ne söylerseniz söyleyin boş çünkü sizin artık sokağa çıkıp söyleyecek tek bir sözünüz bile yok. Ne diyeceksiniz vatandaşa sokağa çıkıp? Şunu mu diyeceksiniz: ‘Yirmi yıllık iktidarımızın ustalık eseri: Pide 6 lira oldu, 1 demet maydanoz da 5 lira oldu.’

Millet bizden seçim yasası beklemiyor, millet bizden sorunlarına çözüm bekliyor. Bugün açlık sınırı 5 bin liraya dayanmış, bugün yoksulluk sınırı 16 bin lirayı geçmiş; biz neyi konuşuyoruz: Acaba Adalet ve Kalkınma Partili milletvekilleri ile Milliyetçi Hareket Partili milletvekillerinin koltuklarını kurtarabilir miyiz? Eğer ‘Böyle bir şey yok.’ diyorsanız hodri meydan. Varsa içinizde bir babayiğit, inelim Kızılay’a. Diyelim ki: ‘Sorununuz seçim yasası mı?’ Hatta 10 kişi çevirelim, ‘Cebinizde 200 liracık var mı?’ diye soralım; cevabı hep birlikte alırız, bu milletin gündemini de doğru değerlendiririz.

Millet bizden çözüm bekliyor. Seçim yasasını istediğiniz kadar değiştirin, ne yaparsanız yapın, boş. Bu topraklarda cumhuriyet ve eşit yurttaşlığı tatmış bu millet, tarihi geriye çeviremezsiniz. Milletin ferasetine güvenin. İstanbul seçimlerini unutmayın. Bu millet yine demokrasiden yana irade koyacak, sandığa da geleceğine de sahip çıkacak.”

CHP’Lİ BAŞARIR: “61 YILDIR BU SEÇİM YASASI YÜRÜRLÜKTE. DARBECİLERİN YAPMADIĞINI SİZ YAPIYORSUNUZ”

CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, TBMM Genel Kurulu’nda, seçim mevzuatında değişiklik teklifi ile ilgili, “Seçimler yaklaştıkça kaybetme korkusu sizi hukuki cambazlıklara itiyor.  Sizi bir milletvekili daha nasıl fazla alırım olgusuna itiyor. 61 yıldır bu seçim yasası yürürlükte. Darbecilerin yapmadığını siz yapıyorsunuz. İhtilal dönemlerinde yapılan yasalarda bile bu değişiklik yapılmadı” dedi.

CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, TBMM Genel Kurulu’nda, seçim mevzuatında değişiklik teklifinin, il ve ilçe seçim kurulu başkan ve üyelerinin seçimi ile ilgili belirleyen beşinci maddesi üzerinde konuştu. Teklifin en kritik ve en sıkıntılı maddelerinden birinin beşinci madde olduğunu dile getiren Başarır, şunları söyledi:

“Kıdemli hakimler yerine birinci sınıfa ayrılmış ya da birinci sınıf hakimleri getirdiniz. Onlar artık seçim kurulu başkanı olacak. Ben merak ediyorum, tecrübe, bilgi, liyakat, yaş bu kavramlar sizi neden bu kadar rahatsız ediyor? Yıllarını bu mesleğe vermiş bu hakimler size ne gibi bir kötülük yaptı merak ediyorum. Ama seçimler yaklaştıkça kaybetme korkusu sizi hukuki cambazlıklara itiyor.  Sizi bir milletvekili daha nasıl fazla alırım olgusuna itiyor. 61 yıldır bu seçim yasası yürürlükte. Darbecilerin yapmadığını siz yapıyorsunuz. İhtilal dönemlerinde yapılan yasalarda bile bu değişiklik yapılmadı.”

2010 yılında yapılan anayasa değişikliği referandumunu anımsatan Başarır, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bugün 12 yıl oldu. Hala o dönem atanan hakimler görev yapıyor, ayıklayamadınız. O hakimler birinci sınıfa ayrıldı. Şimdi sandığı nasıl teslim edeceksiniz? Partinizin gençlik kolları, kadın kolları, yöneticilerinden avukatlıktan hakimliğe geçenler var. Avukatlıkta geçen süre ve hakimlikte geçirdikleri süre ile birinci sınıfa ayrıldılar ve bugün sandıkları teslim edeceksiniz. Bu olmaz. Çok sakıncalı bir durum. Siz kendinizi ne sanıyorsunuz bilmem ama bu Türkiye Cumhuriyeti’nin hakimlerini torbaya koymak istiyorsunuz. Nasıl kura çekeceksiniz? Neye göre yapacaksınız. Bu zamana kadar duymadığımız, bilmediğimiz, görmediğimiz uygulamaları önümüze koyuyorsunuz. Bu maddeyle ilgili yüzyıllarca utanacağınız bir karara imza atıyorsunuz. Çekin bu maddeyi. Liyakatten, bilgiden, tecrübeden korkmayın.

Bakın seçim hattına gireceğiz. Cumhurbaşkanı adayları otobüslerle, tarifeli uçaklarla meydanlarda olacak, devletin kendine verdiği seçim bütçesiyle seçim kampanyası yürütecek ama beyefendi, 10’un üzerinde uçakla Türkiye’yi gezecek. Sarayın ses sistemleriyle, sarayın platformlarıyla, sarayın makam araçlarıyla, yüzbinlerce litre benzin ve mazotla seçim kampanyası yapacak. Bu utanç verici bir durumdur. Halkın üzerine attığı çayların, oyuncakların parasını Saray karşılayacak ve buna adalet diyeceksiniz. Bu utanç verici manzarayı Türkiye Cumhuriyet hak etmiyor. Şimdi çok merak ediyorum bu yasa Meclisten geçti, Cumhurbaşkanının önüne geldi. 298 sayılı seçim yasasında başbakan ibareleri çıktı yerine Cumhurbaşkanı ibaresi de konulmadı. Cumhurbaşkanının bu yasayı imzalarken yüzünün kızarması lazım. Hak etmiyorum ben bunu demesi lazım. Türkiye 60 yıldır böyle bir rezaleti görüyor demesi lazım. Ama maalesef hırsınız her şeyin önüne geçmiş.”

Seçim Yasası’nın 65. maddesine mutlaka Cumhurbaşkanı ibaresinin konulması gerektiğini söyleyen CHP’li Başarır, “Cumhurbaşkanı ibaresi konulmazsa bu seçime şaibe karışır, bu seçime haksızlık, adaletsizlik karışır. 84 milyonun insanın parasıyla diğer adaylara göre Recep Tayyip Erdoğan seçim kampanyasını imtiyazlı bir şekilde yürütemez. Artık şunu iyi bilin; Halk bir iktidarı göndermek istiyorsa hangi yasayı getirirseniz getirin gönderir. Ben buradan, bir yüzükle gelen beyefendinin Katar’dan aldığı 500 milyon dolarlık uçakla evine gideceğini görüyorum” dedi.

CHP’Lİ KARACA: DÜŞEN OYLARINIZI ÇİFT OY KULLANDIRARAK MI TELAFİ ETMEYE ÇALIŞACAKSINIZ?

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, TBMM Genel Kurulu’nda, seçim mevzuatında değişiklik teklifi ile ilgili “Seçmen listelerinde oynama yaparak, mükerrer oy ve çift oy kullanmayı mı meşru yapmaya ya da bunu mu devşirmeye çalışacaksınız? Düşen oylarınızı çift oy kullandırarak mı telafi etmeye çalışacaksınız? Bu sefer bunu başaramayacaksınız çünkü CHP, 6 siyasi parti liderleriyle birlikte öyle bir çalışma yürütüyor ki inanın, sizlere nefes bile aldırmayacaklar” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, TBMM Genel Kurulu’nda, seçim mevzuatında değişiklik öngören kanun teklifinin ikinci bölümü üzerine konuştu. Karaca şunları söyledi:

“Kanunlar neden yapılır ya da neden değiştirilir? Toplumun ihtiyaçlarından, toplumun taleplerinden. Şimdi, 84 milyonluk nüfusun yüzde kaçı bu kanun teklifinden haberdar ya da yüzde kaçının sorununu bu kanun teklifi çözecek? Konuşma yapacağım diye sosyal medyada paylaşınca bir vatandaş mesaj atmış, diyor ki: ‘Sayın milletvekilim, altı aydan beri ucuz olduğu için bayat ekmek yiyorum çünkü yüzde 50 daha ucuz. Ben, taze ekmeğinin kokusunu, tadını unuttum. Bunu da lütfen söyler misiniz?’

“ALTI AYDAN BERİ BAYAT EKMEK YEMEK ZORUNDA KALAN VATANDAŞIMIZIN DERDİNE DERMAN OLACAK MI?”

Şimdi soruyorum sizlere: Bu kanun teklifi altı aydan beri bayat ekmek yemek zorunda kalan, taze ekmeğin kokusunu unutan vatandaşımızın derdine derman olacak mı ya da onu ilgilendiriyor mu? Elbette ki ilgilendirmiyor. Buğdaya yüzde 22 zam geldi, tonu 2 bin 650 liradan 3 bin 250 liraya çıktı, vatandaş yine bayat ekmek yemeye mahkum edilecek. Peki, bu kanun teklifi buğdayın fiyatını etkileyecek mi, vatandaşın derdine çare olacak mı? Elbette ki hayır.

Bu bölümde hangi maddelerde düzenleme var? Seçmen kütüklerini düzenliyorsunuz, seçim kurullarını düzenliyorsunuz, sandık görevlilerini düzenliyorsunuz ve en kıdemli hakim uygulamasının yürürlüğünü hemen, üç ay içerisinde hayat geçiriyorsunuz. Oysa o sandık seçmen kütükleri dışında seçim kurullarındaki hâkimler daha 2022 Ocak ayında belirlendi, 2024'te görev süreleri dolacak; hemen bunu hayata geçirmek istiyorsunuz. Başka ne yapıyorsunuz? Başka, Cumhurbaşkanını seçim sathında toplumun kesesine ortak etmeye çalışıyorsunuz.

Seçmen listelerinde oynama yaparak, mükerrer oy ve çift oy kullanmayı mı meşru yapmaya ya da bunu mu devşirmeye çalışacaksınız? Düşen oylarınızı çift oy kullandırarak mı telafi etmeye çalışacaksınız? Bu sefer bunu başaramayacaksınız çünkü CHP, 6 siyasi parti liderleriyle birlikte öyle bir çalışma yürütüyor ki inanın, sizlere nefes bile aldırmayacaklar.

6271 sayılı Kanun, şunu öngörüyor… 2012 yılında çıkmış, 2012 yılında çıktığında parlamenter sistem vardı, 2012 yılında bu kanun çıktığında başbakan vardı, bakanlar vardı ve hepsi burada bu parlamento çatısı altındaydı. Sistem 2012 yılında böyleydi. Bugün hangi durumda? 2018 yılındaki seçimler sonrasında o anayasa değişikliği hayata geçince her şey tepetaklak oldu. Ne dediniz? ‘Başbakanı da Bakanları da Cumhurbaşkanında birleştiriyoruz.’ Mehmet Uçum dedi ki: ‘Tek kişilik hükümettir.’ 2012 yılında yürürlüğe giren 6271 sayılı Kanun'da olduğu dönemdeki sistemle bugünkü sistemin hiç alakası yok. O gün başbakan seçime girecek, seçim yasağı vardı ama Cumhurbaşkanı o seçimlerde seçime girmiyordu, yarışmıyordu; milletvekilleriyle, parlamento seçimleriyle ve başka Cumhurbaşkanı adaylarıyla aynı seçimde yarışmıyordu arkadaşlar. 

Arkasından, ne denildi? Bir Yüksek Seçim Kurulu kararını buraya örnek gösterdiniz. O Yüksek Seçim Kurulu kararı, her ne kadar içerik bununla uyuşmasa da siz bize şunu mu diyorsunuz: İstanbul seçimlerinde 13 bin küsur oyla mazbatasını alan Ekrem İmamoğlu'nun mazbatasını iptal etmek için gittik Yüksek Seçim Kurulu’na, uydurduk gerekçeleri, Yüksek Seçim Kurulu üyelerinin başında boza pişirdik ve seçimi iptal ettirdik. Bunu diyorsunuz ve bu Yüksek Seçim Kurulu kararına güvenerek bize bu kanunda Cumhurbaşkanına gerek yok diyorsunuz.

Şu anki Cumhurbaşkanı partili Cumhurbaşkanı. Bir siyasi partinin, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Genel Başkanı. Aynı zamanda başbakanlık görevi yürütüyor, aynı zamanda bakanların görevini yürütüyor ve çıkacak diğer cumhurbaşkanı adaylarıyla ben yarışacağım diyecek ve burada onun seçim yasaklarına dâhil edilmesini gerek görmeyeceksiniz.

“NEREDE SEÇİMLERİN ADİL, TARAFSIZ VE EŞİTLİĞİ? NEREDE KALDI?”

Yürütmenin başı Cumhurbaşkanıysa buradaki başbakan çıkartılıyorsa Cumhurbaşkanı da buraya yazılmak zorundadır. 6271 sayılı bahsettiğiniz Kanun'un burada uygulanma imkânı yoktur. Yüksek Seçim Kuruluna zaten siz gereğini yaparsınız ve bu kanunda eğer buraya Cumhurbaşkanı yazılmazsa Cumhurbaşkanı forsuyla, Cumhurbaşkanı bütçesiyle Cumhurbaşkanının korumalarıyla, Cumhurbaşkanı unvanıyla Adalet ve Kalkınma Partisi bayrakları altında seçim propagandası yapılacak. Nerede seçimlerin adil, tarafsız ve eşitliği? Nerede kaldı? Bu mu sizin tarafsız hâkim ya da tarafsız seçim öngörünüz? Evet, sizin bir tek öngörünüz var, yol nereye çıkarsa çıksın biz iktidarda kalalım. 

“VATANDAŞIN GÖNLÜNDEKİ İKTİDARINIZ SON BULDU. O TIRNAKLARINIZI SEÇİMDE SÖKE SÖKE O KOLTUKLARDAN ÇIKARTACAK”

Evet, bu seçim kanununa baktık, parlamenter sistemden ayrıldıktan sonra Parlamento çoğunluğunu sağlamaya çalışıyorsunuz. Cumhurbaşkanlığından umudunuzu kesmişsiniz Parlamentoda ne yaparız da koltuk sayımızı koruruz ya da Parlamentoda büyük parti, 1'inci parti olabiliriz telaşına düşmüşsünüz. Ama millet bunu biliyor, gerçekten. Millet şunu diyor: 2018'de Seçim Kanunu'nu değiştirdiler; bir siyasi partiye, İYİ Partiye tuzak kurdular, tuzağı Cumhuriyet Halk Partisi bozdu İYİ Partiyle birlikte. Ardından "İttifak olmaz." dediler, bunun için kanun getirdiler ama ittifak da oldu ve bu ülkenin geleceği için, bu ülkenin aydınlık yarınları için o 6'lı masadan çok korktunuz. 28 Şubat’ta güçlendirilmiş parlamenter sisteme ilişkin bir lansman yapıldı; apar topar Seçim Kanunu'nu getirdiniz. Ve hedefiniz şuydu: 6'lı masayı dağıtırız, yeniden o koltuklara geçirdiğimiz tırnakları orada tutarız. Yok öyle yağma. Vatandaş sizin ayaklarınızdan tuttu, vatandaşın gönlündeki iktidarınız son buldu. O tırnaklarınızı seçimde söke söke o koltuklardan çıkartacak, buna emin olun. O nedenle bu, masa başındaki siyaset mühendisliğiyle iktidarda tutunmanız mümkün değil. İktidar, milletin gönlünde bitmiştir. Millet gönlünde bitirdiği iktidarınızı gelecek ilk seçimde sandıkta bitirmek için heyecanla o günü bekliyor değerli arkadaşlar.

Şimdi, bir şahıs, Cumhurbaşkanı Parlamento çatısı altına geliyor, Adalet ve Kalkınma Partisinin grup toplantısında Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı olarak konuşma yapıyor. Çıkıyor, saraya gidiyor ‘Ben yürütmenin başıyım ve yürütmenin aldığı, imzaladığı bir kararı yürütme olarak tek başıma ortadan kaldırabilirim. İstanbul Sözleşmesi'ni yürütme imzalamıştı ve tek başıma yürütme bensem İstanbul Sözleşmesi'nden tek başıma çıkabilirim.’ diyor. Arkasından meydanlara çıkıyor: ‘Ben Cumhurbaşkanıyım, seçim yasakları bana işlemez, yarışsam da yasaklar bana dokunmaz. Ben milletin parasını, milletin çoluğunun çocuğunun ekmek parasını çatır çatır harcar, seçim meydanlarında tekrar oy istemek için milletin karşısına çıkarım’ diyor. ‘Ben kendi partimin bütçesinden para harcayacak kadar enayi değilim’ diyor, ‘Nasıl olsa Cumhurbaşkanlığı bütçesi var, nasıl olsa devletin hazinesi var, bu paralarla istediğim şekilde propaganda yaparım’ diyor.

Başbakan gitmişse, ‘Başbakan’ kelimesi oradan unvan olarak çıkacaksa ‘Cumhurbaşkanı’ yazılmalıdır. Gerekçenizde diyorsunuz ki: ‘Biz Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine uyum için...’ Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde Başbakan yürütmenin başı değil, Cumhurbaşkanı yürütmenin başıysa o zaman neden çekiniyorsunuz? Hâlâ burada ‘Cumhurbaşkanı’ eklemeye gerek olmadığını, zaten bu kanunun ‘Cumhurbaşkanı’nı kapsadığı savunmasını yapıyorsunuz. Kendinizi bu kadar hırpalamayın, milleti ikna etmeye de bu kadar çalışmayın, ‘Başbakan’ı çıkarıp getirin ‘Cumhurbaşkanı’nı seçim yasaklarına dâhil etmeye, bu iş olsun bitsin. Peki, Cumhurbaşkanı Yardımcısı ne olacak? Cumhurbaşkanı Yardımcısına ilişkin ne bahsettiğiniz kanun teklifinde ne de burada bir düzenleme yok.

Şunu mu yapacaksınız? Cumhurbaşkanının 13 uçağından birisini Cumhurbaşkanı kullanacak, birisini Cumhurbaşkanı Yardımcısı kullanacak. Evet, birisini de İletişim Başkanı kullanabilir yani onlar da kullanabilirler. Yurdun dört bir yanında milletin kesesinden yeniden iktidar olmaya çalışıyorsunuz. Olamayacaksınız. 2018'de Seçim Kanunu'nu değiştirdiniz, yapamadınız, beceremediniz ve millet size o Seçim Kanunu'ndan hedeflediğiniz amacı gördüğü için gereken dersi verdi. Emin olun, burada da verecek. O nedenle Seçim Kanunu'yla oynamayı bir kenara bırakın, oynamayın. Milletin derdiyle, milletin sorunlarıyla, milletin sefaletiyle, yoksulluğuyla ilgilenin ama onunla ilgilenmek işinize gelmez çünkü millete verecek sokakta bir yanıtınız yok, başka çareniz yok. O yüzden değerli arkadaşlar, bu Seçim Kanunu artık sizin yapboz tahtasına çevirdiğiniz Seçim Kanunlarınızın sonuncusu olacak. Emin olun bu Kanun sizi iktidardan edecek diyorum”(ANKA)

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.